Modern Warfare 2 inceleme: Yine bir yılın son aylarına yaklaşmışken, gelenek devam etti ve yine yeni bir Call of Duty oyunu ile karşı karşıya kaldık. Call of Duty serisi, aslında 2011 senesinde piyasadaki yerini alan MW3’ten beri geleneksel eleştirilere maruz kalan bir yapım olsa da firma da geleneksel bir şekilde her sene bir Call of Duty oyunu sunma huyundan vazgeçmezdi.
Hatta Activision markası sadece Call of Duty markasına odaklandı da diyebiliriz. Tüm bunlara rağmen yine de Call of Duty serisi her ne kadar eleştirilse de, yerden yere vurulsa da, satış rakamlarında beklenenden fazlasını sunmayı ve hatta bir önceki oyunlarına göre rekor satışlar kırmayı başarıyor. Bu durum öyle bir hale geldi ki Activision/Blizzard’ın en değerli markası olan Call of Duty, kimi zaman bir ülkenin milli gelirinden fazlasını da yakalamayı başardı. Bu da markanın gücünü kanıtlayan en açık şey!
Activision/Blizzard’ın en değerli markası Call of Duty demişken; Call of Duty markası bile kendi içerisinde “Modern Warfare, Black Ops, Advanced Warfare, World at War, Ghosts, Infinite Warfare” olarak markalaşmış durumda. Aralarında en değerlileri var ki; o da Modern Warfare!
Modern Warfare 2 inceleme
Serinin en değerli markası olan Modern Warfare, 2019 senesinde rebootlaşmış bir şekilde karşımıza çıkmıştı. Yani 2019’dan beri gelen Modern Warfare’ların kesinlikle orijinal üçleme olan 2007, 2009 ve 2011 senesindeki oyunlarla bir alakası olmadığını söylemeliyim. Aynı karakterlerin, bu oyunda da var olduğunu söyleyecek olan arkadaşlara ise; tamamen aynı isimlere sahip, farklı bir evrende ve boyutlarda geçen karakterler ve oyun olduğunu söylememiz yeterli olacaktır diye düşünüyorum.
Bu süreçte sadece karakterlerin değil, oyunun yapısının da komple rebootlaştırıldığını söylemeliyim. 2019’daki Modern Warfare, 2020’deki Black Ops Cold War ve geçen seneki Vanguard’ın da teknik ve grafiksel olarak tamamen yenilenmiş olduğunu ve önceki Call of Duty oyunlarına kıyasla son derece farklı olduğunu bildirmemde sorun yoktur umarım.
Aslında Modern Warfare 2 değilde, yeni bir Ghosts mu demeliydik?
Call of Duty serisi, her kesimden altın yıllarını yaşadığı dönemlerde Modern Warfare üçlemesinden sonra Black Ops 1 ve 2’nin ardından tamamen boşluğa düşmüştü. Bu her yıl piyasadaki yerini alan Call of Duty geleneği de hem ticari, hem de marka değerinin güncelliği açısından önemliydi.
Az önce karakterlerden bahsettik ya; orijinal üçlemede karşımıza çıkan Simon Riley yani takımdaki lakabı ile Ghost karakteri, sadece ve sadece taktığı o kuru kafalı havalı maskesi ile beğenileri toplamıştı. Bir önceki oyuna kıyasla Soap MacTavish ve Cpt. Price’a ek olarak Roach ve Ghost’u çeşitli görevlerde ayriyeten oynamıştık.
Ghost tamamen sönük ve yan bir karakter olsa da, onun taktığı o havalı maske tamamen kendisine olan ilgiyi yükseltmişti. Ayrıca ilerleyen bölümlerde yaşanan bir olay var ki; tamamen karaktere olan ilgiyi, duygusallıkla da birleştirerek arşa çıkarmıştı. Tüm bu olayların ardından Ghost ile ilgili birçok teoriler ortaya atıldı.
Kimileri Ghost’un yüzünün önemli bir olayda yandığından dolayı o maskeyi taktığını, kimileri de sadece havalı olmak için taktığını belirtse de, ilk bahsettiğim olay internet ortamında daha çok yaygın ve ağır tartışmalara sebep olan durum haline gelmişti. Ayrıca bir olay daha var ki; malum sahnenin hiç yaşanmadığı dile getiriliyordu. MW3’ün piyasadaki yerini almasına rağmen halen o sahneden kurtulduğunu varsayanlar oluyordu.
Tüm bunların ardından Modern Warfare’da tanıdığımız Ghost’tan bağımsız bir şekilde “Ghosts” timini konu alan yeni bir Call of Duty oyunu bile yapıldı. Ghost ve özellikle maskesi, tüm Modern Warfare serisi boyunca bu denli etkilemişti bizi.
Eeee peki? Yapımcılar bunun farkında değil mi?
– Farkındaydı.
Ghost karakterinin yaratıcısı, sadece havalı bir maske takıp, güzel bir görünüm istemiş olabilir ancak olayların bu boyutlara evrimleşmesi, belki de bugünkü Call of Duty oyununu bile etkileyen bir hale dönüştüğünü kestirememiş olabilir ancak Activision, oyuncuların neye hypelandığını en başından beri çözmüştü ki o boşluğu Call of Duty: Ghosts ile doldurdular.
Yeni Modern Warfare 2, özellikle Ghost odaklı bir yapım. Başlıkta da dediğim gibi Ghosts 2 mi demeliydik diyordum ya, her ne kadar Ghosts serisi ile bağımsız olsa da, oyun o kadar Ghost odaklı ilerliyor ki; Ghosts 2 dememek içten bile değil.
(Dipnot: Bahsettiğim Ghost, Modern Warfare’deki karakter. Ghosts ise oyunun adı. Arada tek bir “s” farkı var. Onu dikkate alarak okuyun lütfen)
Yeni Modern Warfare’da ise Ghost’a daha fazla anlam yüklemişler. Ghost, bir yan karakterden öte ana karakter gibi oyunda ilerliyor. Her olaya atlıyor, her operasyonda da bizzat kendisi ilgileniyor. O kadar önemli bir karakter haline gelmiş ki; Soap ve Price bile ikinci planda kalıyor. Oyunun kapak resmine bakınca bile sadece Ghost’u görebilirsiniz. 2019’daki Modern Warfare sonrası, Ghost’u nasıl göreceğiz diye merak edilirken, özellikle pandemi zamanı karşımıza çıkan Call of Duty Warzone ile karşımıza çıkmış, böylelikle Ghost diğer yandan da Warzone’un en önemli simgeleri haline gelmişti.
Ghost’un yanı sıra oyunda Alejandro Vargas gibi yeni bir karakter var ki Black Ops Cold War’da Mason, Hudson ve Woods’un yanına gelen Adler kadar etkileyici ve karizma. Ghost’tan sonraki en etkileyici karakter de kendisi diyebiliriz. Tabii biz ilk kez gördüğümüzü varsayıyoruz fakat Alejandro aslında orijinal Modern Warfare’da da karşımıza çıkmış, Makarov’un Brezilya’daki adamlarından biri. Burada ise Meksika ve Brezilya tarafında bizimle aynı takımda yer alan bir dostumuz. Gelecekte dostluğu sürer mi merak ettirmiyor da değil ancak bu evrende çok farklı biri. Orijinal üçlemede sokak serserisiyken, burada profesyonel bir asker.
“Çok fazla karakter konuştun. Yeter artık!” dediğinizi duyar gibiyim ama oyunun zaten karakter odaklı bir yapım olduğunu, ilk fragmanda da sadece karakterlerin tanıtılması, kapak resminin ghost olması bunun en büyük kanıtı değil mi? Özetle yeni oyun daha çok karakter odaklı bir yapım olmuş diyebiliriz.
Hikaye!
Rebootlaşmış yeni Modern Warfare serisi, orijinal üçlemeye kıyasla aksiyonu bol fakat olayların yavaş işlediği bir oyun. Yani orijinal Modern Warfare’da aşırı sağcı bir Rus milliyetçisinin Ortadoğuyu karıştırması, ardından Rusya ve Amerikan savaşının başlaması ve son olarak üçüncü dünya savaşı ile seri hızlı bir şekilde ilerliyordu. Bu oyunda ise hikaye tamamen yavaş diyebilirim. Bir bakıma olması gerektiği gibi yavaş, bir bakıma da üçleme ile sonlanmayacak kadar yavaş.
Yani anlaşılan şu ki; Activision ayakta kaldığı sürece Modern Warfare markasından daha çok ekmek yiyecek gibi gözüküyor. Hatta 4, 5, 6 derken serinin baya ilerleyeceğini de tahmin etmemek zor değil. Oyuna dair “Story” odaklı hikaye fragmanının yayınlanmamasını ve erkenden hikayenin açılmasını da buna bağlıyorum. Tabii bir kısım daha var ki oyunun tüm temelleri Warzone 2.0 için yaratılmış. Ona bir sonraki paragrafta değineceğim.
Yaklaşık olarak altı saatlik senaryo modundaki kilit nokta yerimi Meksika ve Güney Amerika!
Urzikstan diye Karadeniz’in KuzeyDoğu bölgesine kurulmuş, çöl iklimine sahip bir Ortadoğu ülkesi yok karşımızda. Yeni yapım, Orta Doğu temasından uzaklaşarak oyunun çoğunu Meksika topraklarına götürmüş. Amerika’nın en güçlü propaganda silahı dediğimiz Rambo filmi de son filminde kartellere karşı savaşmıştı. İşte bu karteller ile olan savaşı, Modern Warfare 2’de deneyimliyoruz artık. Las Almas uyuşturucu kartelinin, İran ile olan bir silah anlaşması, çalınan Amerikan füzeleri ve birden fazla milletin özel kuvvetlerinin arasındaki oyunların da dahil olduğu bir senaryonun merkezinde yer alıyor. Bu da ister istemez; “Bu polisin görevi değil mi? Bizim ne işimiz var bu çetelerle?” sorusunu da aklımıza getiriyor.
Bir önceki oyunda Rus askerleri tarafından işgale alınan bölgeyi konu alırken; muhatabımız bir general, bir komutan, bir asker iken bu oyunda kartelli serserileri konu almak biraz gidişatı sorgulattı. Özellikle sosyal medya üzerinde grafik kalitesine doyamadığımız Amsterdam görevinde de bilindiği üzere kartellerin peşindeyiz. Çoğu kişi fark etmedi ancak bu da bir nevi Avrupa’ya iltica eden her bölgeden suçluların Avrupa’da kolay bir şekilde cirit attığı ve bulunması zor olan insanları Avrupa’da ele geçirmenin kolay olduğu algısını da yarattı. Yine de Modern Warfare 2’de ise daha geniş ama daha sığ bir aksiyon var. Hikaye dediğim gibi basit ancak aksiyonu ise Michael Bay filmleri gibi çok fazla!
Her şey Warzone 2.0 için!
Biz single mod oyuncuları ne büyük günah işledik de başımıza 2013’ten beri bu felaket geliyor bilinmez fakat oyunun neredeyse tüm sistemi, yapısı ve kısaca her şeyi oyunun üç yıllık ücretsiz Online modu olan Warzone için yaratılmış. Bu modu hiç oynamasanız bile bunu Single mod boyunca hissedeceksiniz.
Online oyunlara ilgi ve süreklilik o kadar yüksek ki artık Single modlarda sanatsal bir özellik kalmadı. Her şey sürekli oynatma, kazandırma ve sonra sunucuları kapatınca kaldırıp atma üzerine kurulu. GTA V’i düşünün. Neredeyse 10 senedir yeni bir GTA oyunu göremememiz yetmezmiş gibi, Red Dead Redemption 2 haricinde de herhangi bir Rockstar oyunu da göremedik. Call of Duty: Black Ops 4 ile ilk kez Story modsuz bir Call of Duty gördük ve ilgi artık çok az.
Hatta Battlefield’ın son oyunu da hikaye modsuzdu ve Crytek gibi FPS konusunda lider firmalar bile bir dönem tamamen Online yapımlara yönelmişti. 2013’ten beri süregelen bu furyadan sonra ne oldu peki? Story modlara olan açlık, yapımcıların üretkensizliğe itti. Bu üretkensizlikleri de şu an sürekli şikayet ettiğiniz ancak tüm bunlara rağmen satın almaktan da vazgeçemediğimiz remake/remastered yapımları türetti. Sebebi de bu Online yapımlar yüzünden! Her ne kadar bunlardan midemiz bulansa da, sebebi oyuncuların Online yapımlara gösterdiği aşırı gereksiz ilgi ne yazık ki.
Belki de birkaç nesil sonra remake/remastered’ın yeni farklı bir isimde farklı bir yenilik alır. Konunun dışına çıkmadan devam etmek gerekirse; oyunun hikaye modu tamamen Warzone 2.0 için ön giriş diyebiliriz.
Oyuna eklenen yeni crafting sistemi, tamamen Warzone 2.0 modu için atıştırma. Çünkü savaş boyunca bol bol crafting yapmanız gerekecek. İlk kez bir Call of Duty oyununda silahlarınızı görev sırasında özelleştirebiliyorsunuz. Çevrenizde topladığınız metal, plastik gibi parçalarla silahlarınıza ekstra özellikler takabiliyor, topladığınız parçalarla da yeniden silahlarınızı yapabiliyor ya da susturucu gibi şeyler üretebiliyorsunuz. Bu üretim sayesinde ürettiğiniz susturucu ile gizliliğe önem vererek ilerlemeniz mümkün. Öyle bir final var ki neredeyse yoklukta bir şeyler üretmekten geçiyor. Aksi taktirde işler daha zor. Tabii bu crafting sistemi düz ilerleyen bir Call of Duty hikayesi için çok fazla değil mi?
-Hafif Spoiler-
Warzone’un tanıtım videolarında da yayınlandığı için ve sosyal medyalarda da görselleri sürekli paylaşıldığı için spoiler olarak görmüyorum ve hafiften bahsedeceğim: Modern Warfare’ın hikaye konusunda Imran Zakhaev ve oğlu Victor Zakhaev’i aslında Modern Warfare 2’de beklerken, Warzone ile kısacık da olsa karşımıza çıkmıştı. Yeni oyunda bu karakterleri göremedik fakat Warzone’da karşımıza çıktı. Umarım bu MW4, 5 gibi yapımlara saklanmıştır. Aksi taktirde gerçekten sinir bozucu bir durum olabilir. Hatta MW2’nin sonunda da bir isimden bahsediyorlar: O da Vladimir Makarov, bunu da Warzone 2.0’da görüp, Imran Zakhaev ile Victor Zakhaev’in yaşadığı anda MW3’te görmemezlik etmeyiz. Konu döndü dolaştı karakterlere geldi. Farklı bir karakterler olsa belki bu kadar dikkat çekmezdi.
-Hafif Spoiler-
Modern Warfare 2’nin teknik olarak MW (2019), Black Ops Cold ve Vanguard’a benzediğini söylebilirim ancak yeni oyunun dinamiklerinin ve menü yapısının önceki oyunlardan da bağımsız olduğunu da belirtebilirim. Warzone 2.0 için temellenmiş yeni bir Modern Warfare diyebilirim sadece. Önceki oyunlarda son üç oyunu tek menüde görüp, indirme ve kurma olasılığınız varken yeni MW2 tamamen diğer oyunlardan bağımsız olmuş. Grafikler daha da üst seviyede ancak son üç oyunun teknolojisiyle aynı olsa da, hafiften değişikliği hissettirebiliyor. Aslında buna serinin belirlediği kendi çizgisini bozmaması mı desek bilemiyorum.
Black Ops Cold War ile gelen Telltale Games oyunlarına benzer seçim kısımları mümkün. Black Ops’ta Bell adlı konuşmayan ve yüzü kimliği belli olmayan, hatta bu kimliği bizim yarattığımız karakterde seçimlerde yan karakterler konuşur ona göre ilerlerdi. Bunda Soap bir seçim yaptığında ise gereken komutlar veriliyor ve daha çok üstesinde konuşuluyor.
Ayrıca oyuna, öldürücü vuruşu yapmadan önce miğferleri veya yeleklerini parçalamanız gereken zırhlı düşmanlar da var. Vur, kır, parçala, geç mantığı hakim. Tek kurşun ile kolayca ölmüyorlar. Bunlar bence daha gerçekçi bir katkı sağlamış. Düşmanı bile artık ciddi bir karaktermiş gibi görüyorsunuz ancak bazı yerler var ki ne yaparsanız yapın düşman bir türlü ölmüyor. Bu da bizi anlık olarak sinir krizine sokabiliyor.
Oyun, her ne kadar orijinal üçlemeden bağımsız ve farklı evrende yer alan yapım olsa da; ismi ve Ghost karakteri başta olmak üzere bir önceki tüm oyunlarının ekmeğini yemek üzerine kurulu. Örneğin Türkiye’de Best of Vitamin gibi albümler vardı. Neydi bu? Grup Vitamin’in en güzel şarkılarını tek bir kasette topluyorlardı. Mançoloji gibi Barış Manço albümü de buna örnek olabilir. Yeni Call of Duty’de ise bugüne kadar en çok sevilen bölümlerin biraz daha güçlendirilmiş, daha da geliştirilmiş ve benzer konsept yapısı ile karşımıza çıkan ancak çok da az olsa bile remake havası veren bölümleri var. Bunları spoiler olma ihtimaline karşı saklıyorum. Deneyimledikçe tecrübe edeceksiniz.
Multiplayer Modu!
Az önce bahsettiğim gibi tek kişilik hikaye modu tamamen Warzone 2.0 üzerine kurulu ki o mod da ne yazık ki henüz piyasada değil. 16 Kasım 2022’de çıkması planlanıyor ve ücretsiz olacak. Bu oyuna 1.100 TL vermek istemeyen arkadaşlar, en azından yapısını anlama için teknik açıdan bile olsa oyunu indirebilirler.
Zaten öyle bir halde ki; oyunumuzu satın, bize para kazandırın ve hikaye modunu bir hafta erkenden oynayın bitirin, sonra multiplayer moda odaklanın, sonra Warzone 2.0 ile tüm gücümüzü ve yeteneğimizi deneyimlersiniz algısıyla pazarlanmış ve yapılmış bir yapım.
Bu konuda genel olarak bahsetmek istiyorum; Yeni oyunun Multiplayer modu, bir önceki oyunların aynısına benzer yapıda olsa da karakter etkileşimleri ve aksiyonu için yeni özellikler katılmış durumda. Mesela zemin üzerinde etkili bir biçimde kayabilir, dalış yapabilir ve Ledge Hang ile çeşitli stratejiler kullanabilirsiniz. Bunlardan biri de bir kovboy gibi silah çekme hızını da etkileyebiliyor ki bu durumda reflekslerinizin ön planda olması gerekiyor. Saniyesine kadar düşünülmüş bir detay olduğunu öngörmekteyim. Ayrıca yeni oyun ile gelen araçlar sayesinde manevralar ve araç içi çatışmalarla da farklı bir Call of Duty deneyimi sunsa da, yine de alışagelmişin dışında olduğu için çok fazla etkilememeyi başarıyor bu durum.
Alışılagelmiş durum dışı derken; oyunu bu modda TPS moduna alabilmek de mümkün ancak pek tavsiye etmiyorum. Tek artısı ise bu modda oyundaki karakterin birkaç metre uzağında omuzundan doğru çevreye daha hakim bir şekilde bakınma imkanı tanıyabilmesi. Aksi taktirde sıcak çatışmalarda çok hantal. Knockout modunda ise yeniden doğuş özelliği var. O da Hunt Showdown’daki bir özelliğe benzer seviyede. Uzaktaki arkadaşınızı canlandırabiliyorsunuz. Bazen yanında olmanız gerekiyor, nadiren de olsa uzaktan ona müdahale edebiliyorsunuz. Belki de bu kısım bugdı ben buna denk gelmişte olabilirim.
Oyundaki modlar ise Team Deathmatch, Domination, Special Ops gibi bilinmiş modlar şeklinde ilerliyor. Bir önceki Call of Duty oyunlarını oynadıysanız, bunun da bir nevi aynısı olduğunu göreceksiniz. Yine de haritalardaki oyuncuların 6v6 ile başlayıp, 32v32’ye kadar yükseldiğini belirtmeliyim.
Activision, bu oyunda ise Ricochet Anti-Cheat adlı anti-hile programını kullanmakta ve bunu da Warzone 2.0’a taşıyacağı ön görülüyor.
Ayrıca Microsoft’un Activision/Blizzard’ı satın almasıyla, Warzone 2.0 gibi bir modun da olmasıyla Türkçe dil seçeneği umutlarına kapılmıştım fakat daha oyunu Sony PlayStation serisine çıkarma ya da çıkarmama konusunda kararsızlardı. Henüz ipler Microsoft’un eline geçmemiş olsa gerek ki bu da mümkün olmadı. Alan Wake Remastered gibi bir oyunu Türkçe sunan Microsoft’tan halen umudu kesmedim bu yönden!
Yaz kızım: KARAR!
Son bir aya kadar 799 liradan satılan bu oyun, aniden zamlanarak 1099 lira boyutuna ulaştı. Açık ve net söylüyorum: 1100 lira vererek bu oyunu almaya değmez! İndirimleri bekleyin derim. Her yılbaşı BattleNet indirimleriyle oyun %33’lük indirime maruz kalıyor. O da eski fiyatına denk geliyor.
Türk oyuncuları için en önemli nokta şu an ekonomi olduğundan dolayı, hikayesi kısa sürede bitecek ve Multiplayer açıdan da diğerlerinin aynısı olan bir yapım için o para değmez. Eğer benim gibi Call of Duty fanıysanız, yılda bir kere tek eğlencem bu var diyorsanız ve durumunuz da iyiyse o zaman alın. Onun dışında gerçekten üzülürüm. Dediğim gibi hikaye, orijinal üçlemedeki gibi derin değil. Aksiyonu bol ancak bu da sizi 5-6 saat tatmin eder… 1100 liranın değeri de bu olmamalı.