Günler geçtikçe oyunların daha gelişmiş grafiklerle ve gitgide gerçeğe daha
da yakın görüntülerle karşımıza çıkmalarına artık alıştık. Bugün oyun piyasasına
baktığımızda yeni çıkan veya çıkacak olan kaliteli yapımların, oyuncuları ilk
olarak görsel yönden etkilediğini görüyoruz; ama bu demek değil ki grafik
teknolojisi eskimiş kaliteli yapımlar piyasaya çıkmıyor. Teknoloji özürlü müdür,
bilinmez, Nippon Ichi Software firması sık sık eskimiş grafikler kullanarak
kaliteli RPG oyunlarını piyasaya sunmayı başarıyor.
Senaryodan başlayalım isterseniz.(istemezseniz de başlıyorum) Overlord Zenon
adındaki şeytanların lordunun laneti Veldime dünyasındaki herkesi etkilemiş ve
tüm canlıları bir şeytana çevirmiştir. Hemen hemen tüm canlıları… Şeytan avcısı
ve aynı zamanda oyunumuzun kahramanı Adell, nasıl olduysa bu lanetten
etkilenmemiştir.(Kahramanlar hiçbir şeyden etkilenmez hesabı) IQ’su sınır
tanımayan Adell, lanetin ortadan kalkması için Overlord Zenon’u öldürmesi
gerektiğinin farkına varır. Kahramanımızın annesi tarafından Zenon’u çağırmak
için bir büyü yapılır; fakat gelen Overlord Zenon’un kızı Rozalin’dir. Adell,
Rozalin’e lanetin ortadan kalkması için babasını öldürmesi gerektiğini söyler ve
kendisine Zenon’un malikanesine kadar yolu göstermesini ister. Rozalin’in IQ’su
Adell kadar yüksek(!) olmadığı için “Seni babama götüreceğim. Zaten namussuzun
tekidir, öldür” demez elbette. Yine de Adell’i götüreceğini söyler ve O’nun
kuyusunu kazmak için çalışmalara başlar. Bizim saf oğlan da bunu yemiştir. Eski
Türk filmlerinin senaryosunu aratmayacak kalitede olan senaryomuzda olaylar
bundan sonra hiç kimsenin beklemediği bir şekilde gelişir.
Disgaea’nın ilk oyunu Hour of Darkness 2003 yılında piyasaya çıkmıştı ve çok iyi
olmasına rağmen, özellikle ülkemizde gereken ilgiyi göremedi. Baştan belirtmek
gerekir; Disgaea 2 bir devam oyunu niteliğinde değil. İlk oyundaki bazı
karakterler zaman zaman karşımıza çıksalar da, Hour of Darkness’ı oynamayanlar
gönül rahatlığıyla Disgaea 2: Cursed Memories’i alabilirler.
Aynı Final Fantasy Tactics’deki gibi, sıra tabanlı geçen savaşlar, başlarda
oldukça basit bir şekilde olmasına rağmen, oyunun ilerleyen kısımlarında
inanılmaz stratejik bir hale geliyor. Her karakter karelere ayrılmış savaş
alanında belirli sayıda ilerleyebiliyor. Karakterlerimizi istediğimiz noktalara
götürdükten sonra komutları veriyoruz ve turu sonlandırdığımızda sıra rakibimize
geliyor. Yan yana duran birkaç karakter aynı düşmana saldırdığında saldırılarını
birleştirip combo’lar oluşturabiliyor ve daha çok hasar veriyor. Yandan veya
haince arkadan yapılan saldırılar düşmanın yüzüne karşı yapılan ataklardan daha
ölümcül oluyor.
Disgaea 2: Cursed Memories’deki karakter sınıfları saymakla bitmeyecek cinsten.
Savaşçı, samuray, ninja, büyücü, hırsız, yaratık, silahşör ve daha ne ararsak
var. Şirin mi şirin bir karakter yaratma ekranımız var. Partiye en fazla on
karakter dahil etmemize izin veriliyor. Partinizde mümkün olduğunca sınıf
çeşitliliği olması sizin için büyük bir avantaj. Bazı bölümlerde işi büyülerle
bitirmek kolay olduğu gibi, bazen de kılıçların ve mızrakların konuşması
gerekiyor. Savaş sırasında level atlayan karakterler yeni özel hareketler veya
sınıfına göre yeni büyüler, yeni yetenekler öğreniyorlar. Savaşları zorlaştıran unsur Geo isimli bir sistem. Şöyle ki savaş alanlarında
Geo sembolleri ve Geo panelleri bulunmakta. Bu renkli panellerden bazıları,
üzerinde durulduğu takdirde, karakterlere ekstradan saldırı gücü, büyü gücü gibi
avantajlar sağladığı gibi, bazıları da karakterlerin sağlığını ve defansını
düşürüp, savaşı kazanmanızı güçleştiriyor. En sinir bozucu olan ise kırmızı
renkli ölümsüzlük paneli. Bu panellerin üzerinde hep düşmanlar oluyor ve
özellikle düşman büyücüler yerinden kıpırdamadan saldırabildikleri için oldukça
ölümcül olabiliyorlar. Böyle bir durumla karşılaştığınızda düşmana saldırmak
zaman kaybından başka bir şey olmayacak. Peki ne yapmalıyız? Öncelikle bu panele
ait, piramit şeklindeki Geo sembolünü bulup yok etmeliyiz. Bu şekilde paneller
etkisiz hale geliyor. Burada da başka bir sorun ortaya çıkıyor. Bazen bu
semboller haritanın öyle ücra, öyle ulaşması zor yerlerinde bulunuyor ki, oraya
ulaşıp sembolleri yok edene kadar düşmanlar canımıza okuyor.
Savaşların sonunda kazandığımız paralarla ölen karakterleri diriltebilir,
sağlığını tamamlayabilir ya da alışveriş yapabiliriz. Bir de şehirdeki tüm
kararları oylama ile alan bir senato var. Senato üyelerine rüşvet vererek
senatör olmanız ileride size büyük fayda sağlayacaktır. Ne yapıp edin, senatoda
satıcılara çok daha kaliteli ve aynı zamanda pahalı olan eşyaların gelmesini
kabul ettirin. Yoksa bir noktadan sonra satılan eşyalar çok yetersiz kalıyor.
Eşyaların oyunun zorluğu üzerindeki etkisi ise tartışılmaz. Rüşvetin yanı sıra,
güç kullanarak da senatoyu ikna etmek mümkün; fakat bunun için çok güçlü
karakterlere ihtiyacınız var.
Grafik açısından herkesi tatmin etmeyeceği bir gerçek Disgaea 2’nin. 2D yerine
3D olsaydı nasıl olurdu bilemiyorum. Belki çok daha güzel görünürdü, belki de
oynanışı iyice mahvederdi. Şirin karakter modellemeleri, güzel animasyonlar,
oyunun strateji ve RPG yönlerinin kuvvetli olması yapımın grafik açığını
kapatmayı başarıyor. Keşke kamera daha sorunsuz olsaydı da, bazı bölümlerde
önümüzü görebilmek için kamerayı sürekli çevirmek zorunda kalmasaydık. Bunun
dışında “Keşke” diyebileceğim bir diğer nokta da oyunun başındaki gibi kısa
anime filmlerin bir daha karşımıza çıkmamaları.
Disgaea 2: Cursed Memories türünün başarılı örneklerinden biri olmuş. Sıra
tabanlı konsol RPG‘lerinden hoşlananlar için iyi bir seçim. Son olarak,
yapımcılar, yememiş, içmemiş, üşenmemiş ve tam 8 farklı son hazırlamışlar. Bütün
farklı sonları ve gizliliklerle beraber her şeyi görmek isteyenlerin yaklaşık
200 saatini bu oyuna ayırması gerekecek.