Nitro’suz yarışmam, bariyerler virajlardaki emniyet kemerlerimdir, yanımda
otomobil görürsem, direksiyonu üzerine kırarım ve en nihayetinde yarışı ben
kazanırım! Arcade yarış oyunlarının gerçekçilikten uzaklaşmalarının sebebi,
gerçeğin her zaman keyifli olmadığıdır. Bu yüzden oynanış mümkün olduğu kadar
eğlenceye dayalı hazırlanır ve sonucunda, 250 KM hızla çarptığınız bariyerlerden
çizik bile almadan ayrılırsınız. Tek kaybınız, hız ibrenizin biraz sola yatması
olur. Şüphesiz ki bu tür oyunların kullanıcıya verdiği soluksuz hız keyfi,
durmaksızın heyecan, oyuncuyu bilgisayar başından kalkmaktan alı koyuyor.
Özellikle Need for Speed: Most Wanted gibi türünün başarılı örnekleri, eğlenceyi
oyunculara yaşatmayı çok iyi biliyor… Bir de madalyonun öteki yüzü var.
Gerçekçiliğin ön planda tutulduğu Toca Race Driver serisi gibi yapımların da,
kendi çatısı altında topladığı büyük bir oyuncu kitlesi bulunuyor. Maksimum
gerçekçilik hedeflenerek hazırlanan bu yapımlar, sürüş dinamikleri başta olmak
üzere, her şey gerçeğiyle birebir şekilde tasarlanıp, yaratılıyor. Şimdi bu
yapımlara yeni bir isim katıldı. Uzak Doğu kökenli Milestone firmasının
hazırladığı Evolution GT gösteriyor ki, yarış simülasyonları ailesinden güçlü
bir fert yola çıktı!
Öncelikle yapımcı Milestone’dan bahsetmek gerek. Firma geçtiğimiz yıl konsollar
için hazırladığı Chaos Field ile sesini duyurmuştu. Bu ses Milestone için epeyce
cılız oldu ve yapımcılar derhal yeni oyunlar yapmaya karar verdiler. Chaos Field
gibi shoot em up türünde Radirgy Precious, yarış türünde boy gösterecek olan
Super-Bikes: Riding Challenge ve Evolution GT ile hız tutkunlarını tatmin edecek
projeler, Milestone tarafından geliştirilmeye başlandı. Bunlardan ilk olarak
Evolution GT piyasaya sürüldü. Bakalım parkurlar ne tür yarışlara sahne olacak?
1. Kural: Frenin yerini ezberle.
Oyunu açıp, ilk olarak Options’daki ayarlarımızı tamamladıktan sonra menüye göz
gezidiriyoruz. Quick Race ile mutlaka antrenman yapmanızı tavsiye ederim. Direk
olarak Carrier Mode’ye tıklarsanız, sizi Gabriele Tarquini karşılıyor. Kendisi
1994 BTCC ve 2003 ETCC şampiyonu. “Biz ne şampiyonlar gördük” tavrı ile kariyere
başlarsanız, daha ilk yarışın ilk virajında epey büyük bir hüsran ile
karşılaşacağınız muhtemel(!)
Gabriele Tarquini, bize bir nevi tutorial yaptırıyor. Ne kadar uygun tartışılır
ama TVR T350 ile başlıyoruz tutorial’e. Burada başta Tiger Effect olmak üzere,
araç kullanırken nelere dikkat etmemiz gerektiğini görüyoruz. Öncelikle Tiger
Effect’ten başlayalım anlatmaya; örneğin yarışı en önde sürdürüyorsunuz ama
diğer araçlar sizin hemen ardınızda. Önünüzde de çok zor bir viraj var. Yeteri
kadar hız kesmeden girerseniz, kısa sürede toparlamanız pek mümkün gözükmüyor.
Maalesef en kötü sonuç başınıza geliyor ve aracınız bariyerlere çarparak
neredeyse duruyor. Normal bir oyuncu için, orta şiddette sinir krizi ile
geçiştirilebilecek bir vaka gibi görünüyor. Moralinizi bozmayın çünkü Tiger
Effect böyle anlar için yaratılmış! “Tab” tuşuna basıyorsunuz ve sol alt
köşedeki bar boşalana kadar, zamanı geriye alıyorsunuz! Böylelikle viraja
girmeden çok önce frene basarak durumu kurtarabilirsiniz!
2. Kural: Kazanmak için fren kullan.
Yarış anındaki arayüzde bulunan ikinci bar olan damage’ye geldi sıra. Quick Race
seçeneğinde göremeyeceğiniz bir ayrıntı olan hasar, kariyer mod’unda karşımıza
çıkıyor. EGT’deki hasar modellemeleri içimizdeki arcade yarış tutkununu memnun
edemeyecek cinsten. Maalesef çok basit hasar görüntüleri mevcut. Kaza sonucunda
sadece tamponun bir bölümü düşüyor, farlar kırılıyor ve camlar çatlıyor. Daha
farklı bir ayrıntı gözünüze çarpmıyor. Yine de bu tür simülasyon oyunlarında ön
planda tutulması gereken, sürüş dinamikleri olduğunu düşünürsek, yine
istediğimiz sonuca ulaşamıyoruz. Zira oynanışa hasarın pek bir zararı olmuyor.
Özellikle Toca Race Driver 3’ü oynayanlar, aradaki farkın çok büyük boyutlarda
olduğunu göreceklerdir. Birinde her bir darbenin sürüşünüze etki edeceği gerçeği
ile yarışırken, bir diğerinde hasar almak sadece yan unsur olarak düşünülmüş.Arayüzdeki son bar’a geldi sıra. Turuncu ile renklendirilmiş bu çubuk,
pilotunuzun yarış anındaki heyecanını yansıtıyor! Bar’da bulunan turuncu bölüm
ne kadar fazla ise o kadar rahatsınız demektir ancak o renk tükendi mi, işte o
zaman sizi oldukça zor anlar beklediğini söyleyebilirim. İlk olarak pilotunuzun
kalp atış sesinin gitgide hızlandığını duyuyorsunuz. Ardından ekran
bulanıklaşmaya başlıyor ve tek gördüğünüz çevredeki otomobillerin renkleri
oluyor. Tabi görüntü öyle bulanık ki, her şey birbirine karışıyor. Eğer bu efekt
ortaya çıkmadan önce hemen önünüzde bir araç varsa, tek yapmanız gereken onun
artık bir renk yumağı haline gelmiş görüntüsünü takip etmek. Gayet güzel
düşünülmüş bu efektin nasıl oluştuğunu anlatmakta yarar var. Bir araca arkadan
yaklaştığınızda, onun üzerinde de aynı turuncu bar’dan görüyorsunuz. Siz arkadan
onu geçmek için ne kadar rahatsız ederseniz, rakibiniz o kadar panikliyor ve
turuncu renk azalmaya başlıyor. En nihayetinde sıfırlanınca, rakibinizin
sürüşünde belirgin bir fark hissediyorsunuz. Bir sağ bir sola, adeta slalom
yapmaya başladığını göreceksiniz. Hatta bunun neticesinde size bile çarpıp,
yoldan çıkartabilir. İşte bu durumun aynısı size karşı yapıldığında, yani bir
yarışçı sizi geçmek için hamle yaptığında, kalp atışlarınız hızlanmaya başlıyor.
3. Kural: Viraj, fren ve zaman arasındaki ilişkiyi kavra. Bu seni başarıya
götürecek.
Oynanabilirlikten genel olarak bahsedecek olursak, fren en büyük dostunuz gibi
görünüyor. Arcade yarış oyunları oynamaktan unuttuğumuz fren pedalının
üzerindeki örümcek ağlarını giderin. Tıpkı Toca Race Driver’da olduğu gibi
Evolution GT’de de kazanmak için fren kullanmaktan başka çareniz yok. Ancak en
az onun kadar önemli bir başka kavram da, zamanlama! Virajlara yaklaşırken, önce
haritadan ne kadar açılı bir viraj olduğuna bakıp, sonra da doğru zamanlamayı
kullanarak, frene basmanız gerekiyor. Ufak bir hata bariyerlere çarpmanıza sebep
oluyor.
İçerisinde 35 lisanslı otomobil bulunduran Evolution GT, 28 adet birbirinden
meşhur parkur seçeneğiyle de sıradan bir yapım olmadığını adeta ispat ediyor.
Siz başlangıçta sadece 3 araba ve 3 parkur seçebiliyorsunuz ama kariyer
seçeneğinde ilerledikçe, yeni araçlar ve yollar açılıyor. Kariyerin bir başka
özelliği de, deneyim puanları kazanıp, kendi yeteneklerimiz üzerinde çeşitli
geliştirmeler yapabilmeniz. Böylelikle daha yavaş heyecanlanabilir ve hatta daha
uzun süre Tiger Effect’i kullanabilirsiniz.
Üzerimize giydiğimiz eşyalar da yeteneklerimize artı puan kazandırıyor. Tabi
artı değer kazandıran kask, tulum, eldiven ve ayakkabıları almak için kariyerde
bir süre ilerlemeniz gerekiyor.
Görsel olarak fazla fazla bir şey beklemeyin EGT’den. Ortalamanın üzerinde
grafiklere sahip, bir kaç da göze hoş gelen efekti var. Sesler başarılı. Zira
araçların motor sesleri epey fark ediyor. Hele bir de otomobil kamerasından
(hani ekranda sadece yolu gördüğünüz) oynarsanız, motor sesi ciddi rahatsızlık
veriyor…
Genel olarak bakıldığında, Toca Race Driver kadar başarılı bir yapım ile karşı
karşıya değiliz. Bir kere oynanış daha basit, hasar modellemesi sınırlı ve
oynanışa pek etki etmiyor. Bunların yanında tümüyle lisanslı 35 otomobili sürme
imkanı, güzel düşünülmüş efektler var. Tiger Effect’in gerçekçiliği öldürdüğü
kesin ama hoş bir ayrıntı olduğunu da belirtmek gerek. Oyunun değerlerini
teraziye koyduğunuzda iyi taraf biraz daha ağır basıyor diyebiliriz. Yarış
simülasyonu seven kullanıcılar bu oyuna bir şans verebilir. Arcade yarış
tutkunları ise yaklaşmasa daha iyi olur. Oyuna dalıp gerçek hayatı unutmayın…