Bazı firmalar vardır ki yaptıkları ya da yayınladıkları yapımların her daim
oynanabilir olduğunu bilirsiniz. Arada kazalar olsada bu firmalara oyuncunun
güveni tamdır. Yayınladıkları oyunları gözünüz kapalı alırsınız hep. İşte
Exit’ta böyle bir firma tarafından yayınlanıyor; Ubisoft. Yapımcısı Taito
Corporation çok fazla tanıdık gelmesede 1980’lerden günümüze, X360 ve Wii gibi
platformlara dahi oyunlar üreten bir firma. Ubisoft’unda güvenini kazanmış
olmalı ki, Exit gibi güzel bir oyunu PSP platformunda bizlerle tanışma fırsatı
verdi.
007 James Bond
Exit, konusu olan fakat hikayesi bulunmayan bir yapım. UMD’nizi takıp ilk
videoyu izledikten sonra da bu fikriniz değişmiyor. Zira giriş videosu hikayeyi
değil, 007 James Bond vari sahneleriyle Mr.Exit’ın kahramanlık sahnelerini
gösteriyor. Yapımı biraz tanıdıktan sonra hikayeye de zaten çok fazla ihtiyaç
olmadığı, bu bakımdan da hikayenin eksikliğinin hissedildiğini söylemek doğru
olmayacaktır. Mr. Exit’i biraz anlatmak gerekirse, kendisine yakışan en güzel
cümle kısaca “Kaçış Uzmanı” olacaktır. Karakterimiz tehlikeli durum ve
ortamlardan nasıl paçayı kurtarırız sorusuna en iyi çözümleri üretebilen biri.
Yapım temel olarak puzzle-platform tarzında yapılmış. PSP’ye çok yakışan ve bir
o kadar da eksikliğini hissettiğim bir tarz platform tabanlı oyunlar. Nedenini
bilmiyorum ancak PSP’ye Jazz Jackrabbit, Mario v.s tarzı yapımlar pek çıkmıyor.
Bu bakımdan Exit’ı oynarken çok zevk aldığımı ve platform tarzıyla hasret
giderdiğimi söyleyebilirim. İlk on bölüm boyunca karakterimizi nasıl gerçek bir
kahramana, gerçek bir kaçış uzmanına dönüştürebileceğimizi öğreniyoruz. Amacımız
basit; yanan binalardan, depremden hasar görmüş hastanelerden, toprak ve çığ
altında kalmış otellerden mahsur kalmış kişilerin hayatlarını kurtarmak ve
onlarla birlikte çıkışa ulaşmak.
Ailenizin kurtarıcısı
Yapımda zorluk seviyelerinin çok iyi ayarladığını söyleyebilirim. Başlarda
kolayca bulunabilen çözümler, bölüm atladıkça giderek zorlaşmaya başlıyor.
Oynadığımız mekanlar bahsi geçen felaketlerden nasibini almış yapıların ortadan
kesilmiş halleri olarak düşünülebilir. Sizin baktığınız yönde duvarları olmayan
yapıların böylece içinde olup bitenleri görmek ve karakterleri yönetmek mümkün
oluyor. Oynanışı tanımlayabilecek en iyi anlatım için barbie evleri diyebiliriz.
Zira oradada karakerterleri kumanda için evin yarısı kesiktir. Analog tuş ile
mouse’u ekran kenarlarına kaydırınca yapının diğer bölüm ve katlarındaki
tehlikeleri ve kurtarılması gereken kişileri de bulabiliyorsunuz. Binanın hangi
kat ve konumunda olduğunuzu da Select tuşu ile çıkan mini harita ile
görebilmektesiniz.
Oyun boyunca hayatının kurtarılmasını bekleyen dört faklı tipte insan çeşidi
bulunuyor. Bunlar çocuklar, yetişkinler, yaşlılar ve yaralılar. Yetişkinler Mr.Exit
kadar güçlü ve dinçler ancak onun kadar uzağa sıçrayamıyorlar. Yaşlılar da her
ne kadar kuvvetli olsalarda (bu panik anındaki adrenalinden kaynaklanıyor olsa
gerek) yetişkinler kadar aktif olamıyorlar. Çocuklar uzağa zıplayamıyor, yüksek seviyelerden yardımınız olmadan inip çıkamıyorlar.
En büyük yükümlülüğü ise yaralılar getiriyor. Kendi başlarına yürüyemiyor, merdiven inip çıkamıyorlar.
Bu bakımdan en büyük zaman kaybına yaralılar neden oluyor. Zaman kaybı demişken…
Her level’ı belli bir süre içerisinde tamamlamanız gerekiyor. Eğer süreyi
aşarsanız otomatik olarak bölümü kaybetmiş sayılıyorsunuz. Kurtarılmayı bekleyen
insanlarda bir miktar yapay zeka eksikliği de gözlerden kaçmıyor. Ancak sizin
emriniz üzerine hareket edebilmek gibi bir durum söz konusu. Asansöre
bindirdiğinizde düğmeye basmayı akıl edememeleri ya da ateşin içine atla tarzı
komutu yerine getirmeleri gibi tuhaf durumlar söz konusu olabiliyor. Bu da
onlara çok daha titiz ve dikkatli davranmanız gerektiği anlamına geliyor.
Yüksek oynanabilirlik
Yapımda ilk on bölümü eğitim olmak üzere toplam yüz adet level bulunmakta.
Bunların büyük bir kısmı istenilen zamanda bitirilebilirken, kalan kısmı ancak
ondan önce gelen görevler tamamlandığı taktirde oynanabilir hale geliyorlar.
Görevler boyunca yükseklikleri inip çıkabilmek için kutular itecek, merdivenleri
kullanacak, ipler sarkıtıp alt kata inmeyi deneyecek, küçük ve dar kısımlardan
geçmeye çalışacak, yangın söndürecek, çıkışları açmaya çalışacaksınız. Ve tüm
bunları bölüm başında verilmiş sınırlı sayıdaki aracı (yangın söndürme tüpü
gibi) doğru yerde kullanarak arkanızda hiç bir kişi bırakmadan sizinle birlikte
çıkışa ulaştırmaya çalışacaksınız. Exit sizi hayli uzun süre meşgul edecek ve
eğlenceli saatler geçirmenizi sağlayacak. Kendi içinde gelen 100 adet bölümü
bitirmek dahi yaklaşık 10 saatinizi alacağını söyleyebilirim. Ancak yapımcı
firma sizi bu kadarla da bırakmıyor. İnternetten indirebileceğiniz yeni bölümler
ile 10 ana seviye altında toplam 100 adet daha oynanabilir bölüm sizleri
bekliyor. Oynanabilirlik ve oyun süresi açısından fazlasıyla tatmin edici bir
yapım olduğu tartışılmaz.
Exit grafikleri ile de dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor. Kendine has çizgi
roman vari ortam ve karakter grafikleri, 007’yi çağırıştıran animasyon ve bölüm
sonu finalleri ile gergin atmosferin sevimli bir hal alması sağlanmış. Zira
yapım sizi germekten çok eğlendirmek üzerinde durduğu aşikar. Gizli ajan kıvamlı
müzikleri ile ortamda heyecan yaratan Exit, seslerde genel başarısını
yakalayamıyor. Kendini tekrar eden karakter sesleri bir süre sonra sıkıcı
olabiliyor. Kurtarmaya çalıştığınız kişinin karnının aç olduğunu ya da eve
gitmek istediğini söylemesi size pek bir fayda sağlamıyor. Ufak tefek eksikleri
olsa da Exit ile uzun saatler boyunca ilgileneceğiniz bir gerçek. Fazla yormadan
kafa çalıştıran puzzle’ları, kendine has grafik ve animasyonları ile Exit
oynanmaya değer bir yapım. Özellikle puzzle ve platform seven oyuncular
kendilerini cennette bulmuş hissedecekler