Fahrenheit – Indigo Prophecy

Oyun piyasasının resmen durma noktasına geldiği ve adamakıllı bir oyunun
çıkmadığı yaz döneminin ardından nihayet kaliteli oyunlar görmeye başladık. Bu
oyunlardan biri olan Fahrenheit, nam-ı diğer Indigo Prophecy sinematik havası ve
yenilikçi oynanışıyla bence büyük beğeni toplayacak oyunlardan birisi olacak.

Doc’s Diner 27/01 – 00:02 AM –10° C

Her şey Lucas Kane’i New York’ta, bir kafeteryanın tuvaletinde, yarı baygın ve
kendini bilmez bir şekilde bulmamızla başlıyor. Trans halinde olan Lucas’ın
zihninde anlamsız sahneler beliriyor ve bedeni kendi ve bizim kontrolümüz
dışında bir irade tarafından kontrol ediliyor. Lucas Kane ya da her kimse,
sessizce kurbanına arkasından yaklaşıyor ve son derece vahşi bir şekilde
cinayeti gerçekleştiriyor.

Sonraki sahnede Lucas Kane artık sizsiniz ve sizde o, suçluluğu ve
suçsuzluğuyla. Bundan sonra olacak her şey size bağlı. Lucas’ın suçsuzluğuna
inanıyorsanız cesedi klozetlerden birinin üstüne atıp kapıyı kapatmak ve olay
açığa çıkmadan önce birkaç dakika kazanıp ellerinizi yıkadıktan sonra burayı
terketmek en akıllıca fikir gibi, çünkü kafeteryanın barında oturan polis memuru
er ya da geç buradan çıkmadan önce tuvalete uğrayacak. Bu yüzden kararınızı
çabuk verseniz iyi olur.

Lucas’ Apartment 27/01 – 07:52 AM –10° C

Sabah oluyor ve uyanıyorsunuz… Oldukça kötü bir kabustu değil mi? Buna karar
vermeden önce kollarına baksan iyi olur! Kolların yara bere içinde, fakat daha
dikkatli bakarsan kollarında bulunan çift başlı yılan motifini görebilirsin
sanırım. Peki bunun anlamı ne? Yatağım kan içinde, yoksa olanlar kötü bir kabus
değil miydi? Sanki zihnimde başkasının ağırlığını taşıyorum, ve yine o anlam
veremediğin görüntüler ortaya çıkıyor ve sonra yine kayboluyor. Bu şaşkınlıkla
fazla vakit geçirip zaman kaybettiysen başın belada demek, çünkü polis kapıda ve
zili çalıyor. Oysa kolların ve yatağın kanlar içinde, oturma odasında da seni
ele verecek bir şeyler olabilir. Çok hızlı bir şekilde ortadaki delilleri
kaldırsan ve kollarındaki yaraları saklasan iyi olacak. Kapıdaki ise çileden
çıkmak üzere ve kapıyı kırmasına çok az kaldı. Acele et! Kapıyı bir an önce aç
ve vereceğin cevaplara çok dikkat et. Şimdi her şey başlıyor…

Fahrenheit

Yukarıdaki metinler size ne kadar hissettirebildi bilmiyorum ama sanırım bu oyun
bir film havasını yaşatan en iyi oyunlardan bir tanesi. Kahramanımız Lucas Kane
başına gelen bu olayın ardından neler olup bittiğini anlamaya çalışırken New
York şehri de anormal şekilde bir soğuk havanın etkisine girmiş ve ısı dur durak
bilmeden düşmeye devam ediyor. Öte yandan dedektif Carla Valenti ve ortağı Tyler
Miles’ta dün gece işlenen cinayetin izini sürüp katilin kim olduğunu
araştırıyor. Buradaki önemli nokta ise bu filmin tüm baş rollerinin size
verilmiş olması. Evet bu filmin yıldızı kesinlikle sizsiniz!Daha oyuna ilk başladığınız yer olan kafeteryanın tuvaletinde kontrollerin ve
oynanışın farklılığı dikkatinizi çekecek. Bilindik kontrollerin tersine sağ
analog çubuk üzerine yerleştirilmiş aksiyon fonksiyonları kesinlikle
oynanabilirliği ilginç kılmış. Bunu biraz tarif etmek gerekirse; mesela
başlangıçtaki lavabonun karşısına geçtiğinizde ekranın üst kısmında üç tane
simge ve bu simgelerin her biri için de birer yönlendirme ibaresi beliriyor.
Simgelerden ilki musluk şeklinde ve yönlendirme ikonu sol tarafı gösteriyor.
İkinci simge bir göz motifi ve yön olarak yukarı belirtilmiş. Son simge ise yine
bir musluk ve yönü ise sağ tarafı gösteriyor. Diyelim ki siz bu durumdayken sağ
analog çubuğu sol tarafa çektiniz, karakterimiz sol taraftaki musluğu çevirmeye
çalışıyor ya da göz ibaresinin bulunduğu yönü işaretlerseniz aynada kendisine
bakıp saçını başını düzeltiyor. Buna ek olarak karakterinizin bir yere
tırmanacağı gibi durumlardaysa sağ analoğu belli yönlerde yay şeklinde hareket
ettirip farklı şekillerde kullanmanız da gerekebiliyor. Ya da yine oyunun
başında öğreneceğiniz gibi cesedi klozete taşımak istediğinizde R1 ve L1
tuşlarına hızla ve ard arda basmanız gerekiyor. İşte durağan aksiyon
kontrollerinin büyük kısmı bu tip bir sisteme sahip. Artı olarak oyun içinde bir
çok interaktif sahne bulunuyor, oyun içi grafiklerle hazırlanmış videolar olarak
sayabileceğimiz bu kısımlarda L1 ve R1 tuşlarını kullanmanız gerekebileceği gibi
genelde ekrana gelen ve yine analog çubuklar üzerine yerleştirilmiş olan
kombinasyonları uygulamanız gerekiyor. Mesela hızla peşinizdeki düşmanınızdan
kaçıyorsunuz ya da size sorulan bir soruya cevap verirken yalan söyleyeceksiniz
diyelim, bu kombinasyonları doğru bir şekilde yapıp yapmamanız hareketinize
yansıyor. Kombinasyonları düzgün bir şekilde yapamamanız bir soruya vereceğiniz
yalan bir cevap karşısında inandırıcı olamayıp şüphe uyandırmanıza ya da
kaçarken tökezleyip yakalanmanıza sebep olabiliyor.

Size sorulan sorular ve cevaplar demişken, oyun sırasında ister Lucas olun,
isterse diğer karakterler, bir çok diyalog içerisine giriyorsunuz. Bu sırada
sorup yanıtlayabileceğiniz bir çok farklı konu ve seçeneğiniz bulunuyor. Bu
sayede oyuncunun etkisiyle sürekli değişen bir hikayeye sahip oyunu her
oynayışınızda farklı diyalog ve sahnelerle karşılaşmanız mümkün oluyor çünkü
oyuna devam edebilmek için her zaman belli şıkları seçmek zorunda değilsiniz.
Tabi bazı kilit noktalar oyunun oracıkta bitmesine ya da devam etmesine
sebebiyet verebiliyor. Bu arada belirtmeden geçmeyeyim oyunu oynamak için çok
aşırı bir İngilizce’niz olmasına da gerek yok.

Seven filmini oynamış mıydınız?

Oynanışın temel öğelerini anlattıktan sonra biraz daha yakın plana inmek
gerekirse, oyun kısa ve sürekli değişen bölümlere/perdelere ayrılmış ve aradaki
küçük sürpriz karakterleri saymazsak oyunu asıl olarak Lucas, Carla ve Tyler ile
oynuyoruz. Böyle bir olay örgüsü düşününce elinize bir silah alıp sağa sola ateş
edeceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz çünkü hiçbir zaman böyle bir şansınız
olmayacak. En azından bu gibi şeyleri hiçbir zaman doğrudan yapamayacak, ancak
kombinasyonları gerçekleştirmeye çalışacaksınız. Diğer zamanlarda basit
sayılabilecek puzzle öğelerini bu kombinasyonlar olmadan gerçekleştirecek,
diyaloglara girerek sorulara yanıtlar arayacak ve mekanları araştıracaksınız.
Oynanış olarak biraz canımı sıkan ise adventure yönü ağır basan bulmacaların
oyunda bulunmayışı, sanki bu tarz bulmacaların olması daha hoş olurdu diye
düşünüyorum; fakat öte yandan bu bir şekilde filmi yavaşlatabilirdi? Ki zaten
oyun zorluk olarak basit bile sayılabilir, 5-7 saatlik bir oynanışı bulunan
Fahrenheit’ı 2 gün içerisinde hiç takılmadan ve sıkılmadan bitirdiğimi söylesem
filmin ne kadar akıcı olduğunu da belirtmiş olurum sanırım.Oynanışa kaldığımız yerden devam etmek gerekirse bazı zamanlarda günlük
hayatınıza devam edip yorulacak ve uykuya dalacak, gitarınızı alıp müzik
yapacak, basketbol oynayacak ya da formunuzu korumak için boks antrenmanı
yapacaksınız. Fahenheit tüm bunları ve daha burada sayamadığım bu tip bir çok
şeyi içinde dengeli bir şekilde barındırmayı başaran çok kaliteli bir oyun. Öyle
ki oyunun eğlenceli havası bir sonraki sahnede esrarengiz mekanları ve bir
şeyler gizleyen karakterleriyle bir Silent Hill ya da Aloen In The Dark
oynuyormuşsunuz gibi korkunç ve gizemli bir hâl alabiliyor. Öte yandan bir
sonraki sahnede ise bilinmeyenin izini sürdüğünüz bir psikolojik gerilim ya da
polisiye olup çıkıyor. Aslında bu yönden oyunun ‘’Seven’’ filmini ve X-Files
dizisini andırdığını fazlasıyla söyleyebilirim.

Mental Level denen ve karakterinizin olaylar karşısındaki psikolojik tutumunu
gösteren özellik ise diğer bir nokta. Gerçi ben bunun oyuna çok aşırı bir
etkisini göremedim ama bu özellik neticesinde yapacağınız yanlış bir hareket
veya alacağınız kötü bir haber sinirlerinizi bozmaya yetebiliyor ya da tersi
şekilde iyi gelebiliyor. Ne bileyim içeceğiniz bir bardak kahve, alacağınız bir
öpücük ya da biraz dinlenmek size iyi gelebilir. Tabi olurda bir şekilde dibe
vurursanız, ki tüm oyun boyunca sadece bir kez başıma geldi, hikayeniz orada son
buluyor. Anlayacağınız dram, aşk, korku, gerilim, macera… Ne ararsanız
hepsinden biraz var, ama yinede çoğunluğu dram ve parapsikolojik gerilim.

Oynanabilirlikten sonra gelelim kontrollere: Alışılmışın dışında bir kontrol
sistemi ve farklı temalar dedik ama emin olun kontroller bu noktalarda çok iyi
bir şekilde işliyor. Karakterimizi yönlendirme kısmında ise biraz zayıf
kalındığı söylenmeli, bilindik üçüncü kişi bakış açısı ile sağladığımız kontrol
sisteminde bu tarz oyunlardan alışkanlıklarınız varsa bazen gitmek istediğiniz
yönün tersine yönelmeniz sıkça başınıza gelecek bir şey. Buna ek olarak kamera
da zaman zaman yetersiz kalıp sorun yaratabiliyor. Bulunduğunuz mekana göre
hareketli manuel kamera kontrolü ve açı değiştirebilmek ise bu yönde
karşılaşabileceğiniz kamera sorununda hasarı ortadan kaldırmasa da azaltıyor
diyebiliriz.

Atmosferi ve hikayesiyle adından söz ettirecek bir oyun için görsellik konusunda
çok fazla eleştiri yapmak bence pek doğru olmaz; bu yüzden teknik açıdan yeterli
görülebilir oyun. Animasyonların başarılı olduğunu belirttikten sonra, oyunun
genelinde ne modellemelerin ne de kaplamaların bir Silent Hill olmadığını
belirteyim ama bunu arayan da yok zaten. Tabi yine de görsel açıdan oldukça
tatmin edici ve keşke her sahne böyle olsa dedirtici yerler de yok değil.

Soluksuz izleyeceğiniz bir film!

Müziklere geçmeden önce seslendirmelerin pek az oyunda rastlanacak
profesyonellikte olduğunu belirtmeliyim. Evet bazı oyunlar vardır seslendirmeler
başarılıdır fakat bunların karakterlere uyumu bazen sırıtır. Fahrenheit’ta asla
böyle bir şey yok. Oyunun soundtrack kısmı da kesinlikle mükemmel. Menülerden
tutun oyun içinde çalan dramatize melodilerden, sözlü parçalara müthiş sound’lar
var. Müthiş derken, neye göre müthiş diyebilirsiniz? O zaman ben de size ‘’Bir
sinema filmine göre.’’ derim. Bu arada oyunun içinde bulacağınız kartlarla bonus
puanlar topuyorsunuz ve bu puanlarla Soundtrack’leri, videoları ve sanat
çalışmaları gibi bonusları açmanız da mümkün.

Aslında oyunu daha ne kadar anlatabilirim bilmiyorum, başta da söylediğim gibi
Fahrenheit sinematik bir oyun havasına sahip çok iyi bir yapım. Oyunu oynamakla
dinlemek arasında tabi ki ciddi bir fark var, bu sebeple Fahrenheit için
kesinlikle oynanması gereken bir oyun diyorum. Oyunları bir tarafa bırakın gerek
atmosferi gerekse hikayesiyle özellikle son zamanlarda izlediğim en iyi film
desem yalan olmaz sanırım. Yapımcı Quantic Dream, oyunun tutması halinde devam
bölümlerinin yapılacağı sinyallerini de vermişti, gerçi ben o zaman pek
önemsememiştim ama şimdi oyunun devamını en çok bekleyenlerden biri de benim
artık. Hele ki oyunun adventure kısmı biraz daha geliştirilir, kamera ve
kontrollerde ki sorunlar da giderilirse o zaman Fahrenheit baştan sona kusursuz
bir sinematik oyun olur diye düşünüyorum.

Exit mobile version