Far Cry 3 (PC)

Bundan yaklaşık olarak 10 yıl öncesine gidelim. Şu anda piyasada olan birçok popüler oyun daha yapım aşamasında bile değildi. Crytek adı ile kurulmuş Alman bir oyun firması daha emekleme dönemindeydi. İlk oyunları olan FarCry’ı duyurduklarında, yer yerinden oynamamış ya da birçok oyuncu merakla beklememişti bu oyunu. Çıkışından sonra yaklaşık 4 ay içerisinde 750.000 gibi bir satış rakamını yakalamasından sonra gözler Crytek’e çevrildi. Bununla birlikte firmanın Yerli kardeşler tarafından, yani 3 Türk tarafından kurulmuş olduğu ortaya çıkmasıyla, dedikodular da başladı. Kendi grafik motorunu yapan firmanın ileriki yıllarda başarılarını ve hikayenin devamını zaten bir çoğunuz biliyorsunuz. Ancak, bu başarıların içerisinde FarCry serisinin olduğu söylenemez. Aslında FarCry serisinin bir başarı öyküsü olduğu bile söylenemez.


(Oyundan aldığımız 20 dakikalık oynanış videosuna da buradan veya yazının yanındaki video kısmından ulaşabilirsiniz)

İlk FarCry oyununun yapımcı koltuğunda beraber oturdukları Ubisoft firması ile yaşadıkları anlaşmazlık sonucunda FarCry ismini Ubisoft’a kaptıran Crytek, yoluna Crysis ile devam etmişti. FarCry’ın isim haklarını eline alan Ubisoft, “acaba ne yapacaklar” gibi sorular arasında bir süreliğine sessizliğe bürünmüştü. Takvimler 2008 yılını gösterdiğinde FarCry 2 adı ile çıkan devam oyunu, otoritelerce çok da beğenilmemiş, birçok hata oyuncuları canından bezdirmişti. İkinci oyunla beraber çöllere düşmüş, yeni bir karakter, yeni oynanış dinamikleri, silahlar, içerik derken başımız dönmüştü. Ama herkesin başı dönmemiş olacak ki saydığım birçok özellik hakkında çok ağır eleştiriler gelmişti.

Ubisoft, aradan geçen 4 yıldan sonra devam oyunu FarCry 3 ile tekrardan seriye hareketlilik getirme çabasına girmişe benziyor. Bakalım neler yapmışlar?
(Not/ Daha önceden yapılan PS3 inlemesinde bulabileceğiniz bilgilerin üzerine, daha fazla detay vermeye çalışacağım. Özellikle PS3 versiyonu ile PC versiyonu arasında grafiksel bir iki noktayı saymazsak iki platform arasında neredeyse hiç fark bulunmamakta.)


Bir küçücük Rambocuk varmış.

Deniz, kum, güneş, alkol, çılgın partiler… Birçok genç yaştaki insan bunların bir arada bulunduğu tatiller hayal eder. Ben de çok hayal etmiştim. Ama 1-2 istisna tatil dışında evde düzenlenen multiplayer oyun partilerinden ileri hiç gitmedi. Birçoğumuz için bu tür tatiller hayal olmakla beraber, böyle bir tatil sırasında korsanlar tarafından kaçırılmak ise aklımıza bile gelmez muhtemelen.  Ama ana karakterimiz Jason Brody ve arkadaşları için olay öyle değil. Çıktıkları tatilde günlerini gün ederken korsanlar tarafından alı konulan gençler, tutuldukları yerden kaçarlar. Hayatında daha önce hiç birini öldürmemiş, hatta birinin ölümünü dahi görmemiş olan Jason,  yaşadıklarının bir sonucu olarak genç Rambo olmaya başlıyor.

Farkındayım, biraz abartmış olabilirim. Ancak, Jason’ın da belirttiği gibi daha önce eline hiç silah almamış biri olarak ilk görevlerimizden birisi adam öldürmek olunca, konu daha baştan saçmalamaya başlamıştı. Oyuncuya sunulmaya çalışılan, masum bir insanın yavaş yavaş nasıl değişeceğini gösterme fikri, biraz hızlı olmuştu. Bir anda eline silah alan ve adam öldürmeye başlayan genç Jason, kayıp arkadaşları ve kardeşini bulmak için yollara düşüyor.

Open World(açık dünya) olarak tasarlanmış haritamızda ana hikâyemizin yanı sıra, yan görevlerimizde bolca mevcut. Ancak bu görevler; şunu topla, bunu öldür, onu getir, o kuleyi aktif et, kampa saldır gibi içeriklerden ileriye gitmediği için, bir süre sonra canınızı sıkmaya ve ana konu dışında başka şeyler ile uğraşmaktan vazgeçmenizi sağlayacak. Özellikle oyun ömrünü uzatmak için oldukları aşikar olan yan görevlerin size tek artısı, sonunda aldığınız ödüller.

Kişisel fikrim, özellikle yan görevleri sadece oynanabilirlik süresini arttırmak için kullanan yan görev sistemine sahip oyunlarda bu etken, konu anlatımını baltalayan ve anlatıma büyük zarar veren yegane öğe oluyor. Ana konudan uzaklaşan oyuncu, bir süre sonra oyundan da soğumaya başlıyor. Ama bunun yerine, ana konu ile ucundan da olsa ilişkili ya da bir şekilde etkileyen görevler olsa, biz oyuncuları daha rahat etkileyebilirler.


Adaya düşen korsana sarılır.

Direk Rambo olarak doğmadığımız ve görevlerin giderek zorlaştığını düşünürsek oyun içerisinde yetenek sistemi olması çok iyi bir tercih olmuş. Her seviye atladığınızda aldığınız yetenek puanlarınızı, 3 farklı yetenek ağacına dağıtabiliyorsunuz. Yetenek sisteminin yanı sıra, görevler sırasında en büyük yardımcımız olan crafting sistemi de oyuna güzel bir etki yapmış. Oyun içerisinde kullanacağınız, mermi çantasından tutunda, RPG roketlerini koyacağınız çantaya kadar her şeyinizi topladığınız malzemeler ile yapıyorsunuz. Öldürdüğünüz hayvanların derileri ya da topladığınız bitkiler ile yaptığınız eşyalar hayat kurtarır nitelikteler.

Mesela, ilk başta sadece bir adet silah taşıyabiliyorsunuz oyunda. Kapasiteyi arttırmak istiyorsanız, bazı materyalleri toplamalı ve çantanızı yapmalısınız. Bu durum yanınızda taşıyabildiğiniz para miktarı ya da mermiler gibi birçok şey işin de geçerli durumda. Aslında birçok oyunda, kapasitelerin arttırılması oyuna çok da etki etmez. Ama FarCry’da durum farklı. Örneğin yanınızda taşıdığınız merminin az olması, özellikle kamplara daldığınızda, bir süre sonra kurbanlık koyun gibi ortada kalmanızı sağlıyor.

FarCry 2’de karşımıza çıkan silahların bir süre sonra bozulması üçüncü oyunda rafa kalkmışa benziyor. Birçok oyuncuyu deli eden bu sistemin rafa kalkması isabetli olmuş. Oyun içerisinde yan görevlerimizden birisi olan iletişim kulelerini aktif etmek haritayı açmanın yanında, oyuna yeni silahlar eklemeye de yarıyor. Özellikle dikkat ediyorum, son dönemde çıkan FPS oyunlarının çoğunda gelen silah çeşitliliğinin yanında birçok yükseltme (upgrade) de mevcut. Ubisoft da bunu aynen devam ettiriyor. Çok derin olmasa da FarCry 3 için de yükseltme sistemi hazırlamışlar. Silah çeşitliliğinin yanında çok cılız kalsa da, silahlarımız üzerinde yaptığımız ufak tefek oynamalar oyuna renk katmıyor değil.

Silah çeşitliliğinin yanı sıra, oyunda bulunan kullanılabilir birçok araç var. Bu kadar büyük bir adada araçlarımız olmadan çok zorlanabileceğimiz aşikar. Fazla çeşitlilik olmasa da, bir adada bulmayı umut ettiğiniz cip, jet-ski gibi birçok araç kullanılabilir durumda. Hemen bir uyarıda bulunmak istiyorum, araç kullanırken önünüze bakmayı ihmal etmeyin. Bunun en büyük nedeni, özellikle arabanın kontrolünü kaybederseniz, tekrardan toparlamak gerçekten çok zor oluyor. Diğer nedeni ise, birçok oyuncu ve benim de yapmadığım gibi, yoldan gitmediğinizde, aniden önünüze kaya ya da daha kötüsü uçurum çıkabiliyor. 1-2 kere uçmuşluğum olduğu için çok eğlenceli olduğunu söyleyebilirim. Siz yine de dikkatli olun.

Kayaların ve uçurumların bolca bulunduğu bir haritanın küçük olmasını, elbette kimse düşünmüyordur. Bunun çok doğru bir düşünce olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bu kadar geniş bir haritanın tasarımı ve doldurulması elbette çok zor. Ancak Ubisoft bunu çok iyi başarmış. Büyük olmasının yanı sıra, dolu dolu bir harita sizleri bekliyor. Deniz hayvanlarından tutunda, ormanda bulunan vahşi hayvanlara, korsan kamplarından, ufak kulübelere kadar birçok şey var. Haritayı gezerseniz eğer, görebileceğiniz gemi ve uçak kalıntıları gibi şeylerde sizleri bekliyor olacak. Bunların yanı sıra, biraz çaba ile bulabileceğiniz çeşitli mağaraları araştırmak eğlenceli oluyor.


Çevre tasarımlarından bahsetmişken…

Gelelim birçok oyuncu için olmazsa olmaz grafik bölümümüze. Aslında grafikler hakkında, konu ya da içerik kadar bahsedilebilecek bir şey yok. Söyleyebileceğim yegane şey, çevre ve yüz tasarımlarının beklediğimden daha iyi olduğu. Özellikle karakter tasarımlarının başarılı olduğu yadsınamaz bir gerçek. Büyük bir harita yaratmak ve bunun içini doldurmak zor bir şey, bunları yaparken hatasız sunmak çok daha zor bir şey.

Karakter ve çevreden devam ederken, seslerden de bahsetmeden geçmek olmaz. Özellikle seslendirmelerde hatasız olmuş diyebilirim. Ufak senkron hataları dışında, sorun yaşamadım. Seslendirmeler ne kadar iyi olsa da,  unutulmaz oyun soundtrack’leri, listenize katabileceğiniz müzikler oyunda yok. Bu konu için “Zaten ne gerek var ki” veya diğer taraftan “neden yok” olarak da düşünülebileceğinden pek yorum yapmak istemiyorum. Ama keşke düzgün bir şeyler olsaydı demekten de kendimi alamıyorum.

Son not
Gelelim oyun zevkimizi kaçıran hatalar bölümümüze. Oyunu deneme şansım yamalandıktan sonra olduğu için birçok hatanın düzeltildiğini düşünüyorum. Yoksa ilk seferden bu kadar kusursuz bir oyun yapılabileceği gerçeğini kabul etmek istemiyorum. Grafiksel olarak bazı hoş görülebilecek şeyler dışında gözüme çarpan bir şey olmadı. Ancak oyun hatası olmamakla birlikte, yapay zekada yaşanan problemler ve araç kullanımındaki odunluk, oyun dinamikleri ve yapay zeka üzerinde biraz daha çalışsalarmış dedirtiyor.

Konsol versiyonu ile aralarında pek farklılık görmedim açıkçası. Grafiksel olarak PC versiyonunun daha canlı durması zaten artık kabullenilmiş bir gerçek. Özellikle son dönemde çıkan oyunların PC versiyonları, güç dengelerinin PC üzerine kaymasından dolayı, daha başarılı gözüküyorlar. Sanırım yeni konsollar çıkana kadar da bu böyle devam edecek.

FarCry 3, Playstore gibi dijital mağazalarda en son kontrol ettiğimde 60 TL gibi diğer oyunlara göre düşük sayılabilecek bir fiyata satışta. Deneyin derim.

Exit mobile version