Bazı zamanlar bazı gruplar müzik tarzını değiştirebilir. Grubun fanları direk
olarak yeni halden sıkılır ve eski albümleri dinler. Hatta haklı olarak da yeni
hallerini yadırgayıp, sorgularlar. Ancak tarz değişikliği bazı zamanlar da
tutabilir. Gerçekten karar olarak ve uygulaması olarak zordur. Oyun dünyasında
da bazı firmalar tek bir türde iyidir, ancak diğer türler de başarısız olabilir.
Mesela Raven, Valve, Id Software, Monolith; FPS türünde ustalardır. Ellerinden
kötü bir proje çıkmaz. Relic de strateji konusunda süperdir. Company of Heroes
ile son olarak neler yaptıklarını gördük. TimeGate Studios da daha önceden
strateji yapmış ve FPS’ye el atmamış bir firma. Oyun isimleri elinde kalan
Vivendi, F.E.A.R.’ın ek görev paketini TimeGate’e emanet etmişti. Uzun bir süre
sonra F.E.A.R.’a kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Bol aksiyon
F.E.A.R. Extraction Point, ana oyunun bittiği yerden devam ediyor. Bindiğimiz
helikoptere son olarak elini atan ünlü kızımızla beraber perdeyi kapatmıştık.
İşte Extraction Point burada devreye giriyor, helikopter düşüyor ve biz de nasıl
olduğunu tam anlamadan sağ kurtuluyoruz (Baş kahramanlar her zaman yaşar). Bu
zorlu durumdan sonra direk büyük maceraya dalıyoruz. İlk F.E.A.R. gerilimli ve
yılın en iyi FPS oyunuydu (Bana göre Quake 4’ten sonra Bkz- Quake sevdası).
Hatta Aykut ilk yapımla haşır neşirken, kafasına vurup onu bayıltıp, oynama
planları yapıyordum. Ancak bu boş bir hayaldi ve gözlerimi açıp yan tarafa
baktığımda, Aykut’un manalı bakışlarıyla beraber yandan “Tıss” diyen ünlü
gülümsemesi beynime kazınmıştır. İlk oyunun bende böylesine derin bir üzüntülü
hatırası vardır.
Extraction Point, bize bol bol düşman sunuyor. İlkini ele alırsak karşımızda
sayıca rakibimiz var. Ancak bu rakiplerin sayıları yapay zekalarıyla orantılı
olamıyor. Ne yazık ki ama ne yazık ki, TimeGate Studios düşmanlarımızı biraz
geri zekalı duruma sokmuş. Beni ilk F.E.A.R.’da zorlayan, terleten, yeri
geldiğinde klavyeyi kırdırma isteği duyurtan rakipler yok. Ne taktik zenginliği,
ne de yaptıkları, icraatları sonucu sıfır kalmış. Yapımcılar yapay zekadan
ötürü, bolca düşman koyarak bu olayı telafi etmeye çalışmışlar.
Alma Mater
Moonspell’in gaz parçasıyla beraber derinlere iyice sürüklenirken, Extraction
Point’in neler yaptığını görebiliyoruz. İlk oyun oldukça heyecanlı başlıyor,
ancak sürekli aynı odalar, mekanlar, bölümler derken sonlarına doğru hafiften bu
olay biraz sıkıyordu. Ek görev paketinde bölüm tasarımları kötü, evet kötü.
Arada oyuncuya birkaç atraksiyon yaptırarak ve biraz daha içleri geniş
tutularak, hani ilkinden farklı imajı çizilmiş havası var. Ancak ben ek görev
paketinden çok daha iyisini beklerdim. Fakat olayın güzel bir tarafı var. Şu
biraz daha genişleyen yerler ve kalabalık düşman sayısı, güzel aksiyon
sahnelerine girmemizi sağlıyor. Böylece heyecanlı çatışmalar yaşayabiliyoruz.Grafikler biraz daha donuklaşmış sanki ve F.E.A.R.’ın sunmak istediği o gerilimli
atmosfere biraz daha uygun olmuş gibi. Fakat bu olay tam olarak
becerilememiş. Genelde ek görev paketleriyle beraber, grafiklere hafiften makyaj
yapılır veya ek birkaç efekt filan konulur. Ancak Extraction Point, bunu
yapmıyor. Sadece olan iyi grafikleri önümüze biraz daha karanlık bir biçimde getiriyor.
Bu yapımın sunmak istediği kısma iyi gidiyor. Hatta belli yönlerden tartışılabilir.
Yine de birkaç değişiklik beklerdim, hiç olmazsa hafiften birkaç efekt daha olmaz mıydı?
Demek ki yapımcılar böyle buyurmuş.
Sesler de bildiğimiz neticede. Yani onlarda da yeni bir numara yok. Aslında var,
şöyle ki var; yeni eklenen üç adet silah ve bir iki yeni düşmanla beraber, yeni
ses efektleri eklenmiş. İşte bu kadar, gerisi gene aynı. Aynı dediğim kötü
değil, iyi. Yani ilk F.E.A.R.’dan alıştığımız o güzelim ses kalitesi halen
duruyor. Herhangi bir bozulma veya paslanma yok, ancak yenilik de yok!
Son baskı
Yapımcılar bizlere bol bol Alma’yı sunmuşlar, hatta bunun üstüne yeni bir iki
silah ve iki üç parça düşman koyup gerisi için “Alın oynayın” demişler.
Extraction Point içinde yeni bir olay yok. Hatta hafiften biraz daha gerileme
var. İşin diğer ilginç tarafı esrarengiz hikayeyi daha da karmaşık hale
getirmişler. Yani burada ilk oyunun sorularına cevap ararken, kendinizi
sorgulamada bulabilirsiniz. Çünkü konuyla alakalı olarak daha fazla soru işareti
kalıyor.
Asıl bomba çoklu oyuncu ile patlamış. Evet, Multiplayer için herhangi bir
yenilik yok. İlkini almışlar, direk bunun içine koymuşlar. Sonra da karşınızda
çoklu oyuncu. Yani açıkçası biraz daha değişiklik olmalıydı, biraz daha farklı
bir Multiplayer olmalıydı. Böylece ilk oyundaki kısımdan daha başka tecrübeler
yaşamalıydım. Zaten öncekini biliyorum, neden bana daha farklı bir şeyler vaat
etmiyorsun. Ancak bu da bulunmuyor.
Son nokta
Koskoca altı bölüm boyunca açıkçası sıkıldım. F.E.A.R. Extraction Point,
herhangi bir yenilik getirmeyen, hatta formülü bozmayayım derken; kimyasını
hafiften karıştıran bir yapım olmuş. Ben daha fazla özellik, yenilik, değişiklik
istiyordum. Ancak gördüğüm, sadece sıradan bir FPS olmuş. Sadece adı var, gerisi
birazcık yalan olmuş hesabı. Bunu TimeGate Studios’a da bağlamıyorum. Çok
duyulmuş mükemmel bir firma değil ve FPS türünde de deneyimli değiller. Sadece
isim hakları elinde kalan Vivendi “Alın yapın” der gibi, F.E.A.R.’ı alıp
önlerine koymuş. Onlar da çalışan mekanizmayı bozmamak ve aslında iyi niyetli
olarak, birkaç yeni parça bir şeyler eklemeye çalışmışlar. Aslında ufak çapta
değişiklik yapmayı arzulamışlar, ancak olmamış. F.E.A.R. Extraction Point’i ilk
oyunu bitirdiyseniz ve illaki “F.E.A.R. da F.E.A.R.” diyorsanız
oynayabilirsiniz.