Hatırlarım ki
Hatırlarım ki herhalde on seneyi geçti, çok uzun zaman oldu. Çocukluğumda
Arcade salonları vardı, aslında bunları atari salonu olarak bilirdik. Genel
olarak isimleri buydu. Okuldan sonra veya dışarı çıktığımda bazı zamanlar
arkadaşlarla buralara gider, sonrasında ise oyunların başında zaman geçirirdik.
Captain Commando, Street Fighter 2, Golden Axe vb… favorilerim vardı. Birde
Cadillac&Dinosaur isminde, ama arkadaşlarla hep oyun içindeki Mustafa karakteri
yüzüne, Mustafa diye söylediğim bir tane daha listeye ekleniyordu. Hagar olarak
hep tanıdığım, Final Fight’ta vardı. Hagar ismiyle beynime kazınan yapımda, en
favori karakter Cody’di. Hep yanımdaki eleman benden önce davranır onu seçerdi,
bende Amerikan Güreşçisi kılıklı Haggar’ı alırdım. Cody ve Guy genelde
yumrukları sanatsal bir biçimde atarken, benim ayıboğan ise direk mideye
girerdi. O günlere özlem duyduğum bir vakit Capcom, biz Final Fight’ı yine
yapıyoruz dedi ve ne yapış oldu.
Mazi
Maziyi çok ararsın” diye bazı zamanlar büyüklerimizden ve çevremizden bir cümle
duyabiliriz. Gerçektende eskiden yapılan ve zamanı için harika olanlar, günümüze
yeniden vurulduğu zaman ne yazık ki bekleneni veremiyor. Bu bir müzik parçası,
film vs… birçok örnek olabilir. Arada başarılı olan güzel uyarlamalar vardır,
ama bunlar geneli bozmaz. Hagar’ın yeni versiyonu Final Fight Streetwise’ta ne
yazık ki böyle bir durum içinde cebelleşiyor. Capcom, oyunu ilk duyurduğu zaman
kafamda, “İşte çocukluğuma geri dönebilirim” diye bir düşünce geçmişti. Ancak
kâbuslara geri dönmenin olduğunu direk olarak anladım. Gelelim günümüz
teknolojisiyle bir ölünün nasıl hayata geçirildiğine.
Yapım içinde Cody’nin kardeşi Kyle ile beraber hop oturup hop kalkıyoruz. Ne
yazık ki Cody, Guy veya insan azmanı Haggar oynanacak karakter olarak yoklar.
Tek karakter ile parsel parsel yapım içinde ilerleyip etrafı kolaçan ediyoruz.
İlk açılımı güzel olan ve sonrasında sıkan Final Fight, eski oyunculara ilk
zamanlar tuhaf gelebilir. Yandan bakan kamera veya 2 boyutlu grafikler kendisini
yeni teknoloji ile harmanlayıp geri getirmiş. Ancak bu hiç de iyi olmamış. Daha
önce oynadığım Driver Parallel Lines için grafikler iyi değil demiştim, ancak
Final Fight yanında iyiymiş. Streetwise ne yazık ki, beklenen görüntüyü
oyunculara sunamıyor. Kalitesiz animasyonlar, mat renkler ve çevrenin görüntüsü
ahenkle halay çekiyor. Bazı mekanlardaki bulamaç sosu gibi kısımlar, oyuncunun
gözünü alabiliyor.
Nerede o günler
Sesler de grafiklerden pek farklı sayılmaz. Arada çıkan atraksiyonlar ve Cüneyt
abi misali olan konuşmalar pek yarar getirmiyor. Bunların arkasından müzikler
biraz rahat nefes aldırsa da, eksik olan sesleri kapatamıyorlar.
Sesler ve grafikler üstüne birde, en büyük rakibimiz olan kamerayı da ekleyelim
tam olsun. Kamera bazı zamanlar öyle sarpa sarıyor ki, adamın aklı durabiliyor.
Gelgitlerle idare eden bazı durumlar da, akıbetiniz belli olmuyor.
Düşmanlarınızdan ekmek arası yumrukları ve soslu tekmeleri yediğiniz de, kamera
kötü adam gülüşü ile sizi selamlıyor.
Genel olarak gelen düşmanlar bodozlama bize dalıyorlar. Bizde onları bir güzel pataklayıp,
fişlerini kesiyoruz. Oyunda kombolar bulunuyor. Bu ortamı biraz renklendirmiş ve
sönük havayı birazcık iyileştirmiş. Paralarımız ile yeni kombolar alıp,
çeşitlilik yapabiliyoruz. Sadece normal vuruş ve kombolar değil, özel bir takım
güçlerimizde var(Hemen büyü sanmayın). Arada sırada dolan barımız sayesinde,
estetik ve güzel hareketler çıkartabiliyoruz. Bu hareketler rakiplerimizi bir
güzel harcıyor. Çevreden boru(sordum soruyu aldım), bıçak, odun, tabanca,
makineli tüfek temin edebiliyoruz. Böylece düşmanlarımıza karşı daha etkili oluyoruz.
Hey gidi
Pasta dilimi gibi dört ayrı parçaya bölünmüş olan şehirde, orası senin burası
benim hesabı dolanıp ilerliyoruz. Amacımız kaçırılan Cody’i bulup, onu
kurtarmak. Senaryoda bu kadar kısa ve öz. Yalın olan hikâye, Final Fight
Streetwise için yeter artar bile. İlk oyundaki eski dostlarımız ile yapım içinde
karşılaşıyoruz. Onlar emrimizde olmasa da görmek güzel duygu. Cody’i aramak
dışında, arada sırada çıkan yan görevler ve oynanan ufak oyunlar çizgiselliği
ilk zamanlar azaltıyor. Ancak bir süre sonra bunlarda sarpa sarıyor ve oyuncuyu
sıkıyor. Sıkan yan görevler, çizgisellik, grafikler filan derken ilaç gibi
gelen, orijinal Final Fight oluyor. Yapımda ilerledikçe bonuslar açılıyor ve
bunların içinde sürpriz olarak ilk oyunumuz da bulunuyor. Direk olarak günümüz
Final Fight’ını bırakıyor ve eskisine giriyoruz. Bundan sonrası paşalar gibi
oluyor. Can sıkıntımız geçiyor, anılarımız canlanıyor.
Capcom her zaman takdir ettiğim, işin ustası dediğim bir firmadır. Ancak onlarda
arada cıs yapabilir ve kötü bir eseri ortaya çıkartabilirler. Ne yazık ki
duyurulduğu zaman beni heyecanlandıran Final Figth Streetwise, oldukça basitliği
ve kötülüğü ile beni direk dumur etti. Bir kere el atılırsa kötü bir yapım
olduğunu anlaşılabilir. Kendisine geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Bir
zamanlar atari salonlarına beni kapatan ve zamanımı çalan bu güzel oyunu
sevgiyle anıyorum.