12 Şubat 2004’te Eidos ve Sports Interactive şiddetli geçimsizlikten dolayı evliliklerini bitirmeye karar verdiklerinde bütün futbol hayranları büyük bir şok yaşamış ve artık menajerlik oyunlarının düşüşe geçeceğini tahmin etmişlerdi. Nitekim 1992’den beri Championship Manager ile hayatlarındaki futbolu sadece bir oyundan fazlası olarak gören bu serinin hayranları 12 senenin ardından neler olacağını çok merak ediyordu. Ancak korkulan olmadı ve Championship Manager hayatına devam ederken isim hakkını da geride bırakan Sports Interactive, Football Manager ile yeni bir dünya açtı.
Şimdi tarihler 2011’i gösterirken boynuzun kulağı geçtiği bu duruma bir kez daha şahit olarak serinin yeni oyunu Football Manager 2012’yi de deneyerek Sports Interactive’in 7 sene önce aslında ne kadar yerinde bir karar verdiğini tekrardan onaylıyoruz.
Galibiyetin dört hali var
Peki, bir Football Manager oyunu nasıl incelenir? Her tarafından istatistik fışkıran, detaylara boğulmuş, bilmeyen kişiler için bir oyundan çok renkli bir iş programına benzeyen bir oyunun hangi yönünü anlatıp hangi yönlerini oyuncunun keşfetmesine bırakabilirsiniz?
Sanırım burada geçmişten gelen bilgiler ile bu türün hayranlarının en çok sıkıntı yaşadıkları alanlarda yapılan yeniliklerden başlamak en mantıklısı. Aslında bu bağlamda biraz da oyunun teknik tarafına giriş yapıyoruz.
Yıllardan beri çıkan oyun türleri arasında en az sistem gereksinimi belki de menajerlik oyunları için geçerlidir.
Özellikle 3D maçlardan öncesinde sadece yazıların ve tabloların oluştuğu bu düzen için çok eski zamanlarda “Excel’i açıyorsa bu oyunu da açar” türünden sözler söyleniyordu. Fakat bugüne geldiğimizde artık iş biraz daha ciddileştiği için artık o tarz esprileri yapmak o kadar kolay değil. Nitekim bundan önceki birkaç oyunun, özellikle veri tabanının, yarattığı yükten dolayı bir anda o ufacık oyun kocaman bir canavara dönüşmüştü. Dolayısı ile Football Manager 2012’yi ilk açtığınızda sizi karşılayacak ilk yenilik de bu anlamda olacak.
Oldu ya siz illa ki 12-13 tane lig istediniz ve dediniz ki “Kasarsa kassın ben bu oyunu böyle oynarım”.
Fakat bir süre sonra tek bir günü bile, bir saate yakın zamanda geçirdiğinizde içinizde bir pişmanlık hissi doğacak. Şimdi, devam etmek isteseniz buna ömrünüz yetmez, kapatmak isteseniz oynadığınız beş sezon boşa gidecek. O kadar kariyer başarısı, o kadar kupa, vs… İşte Sports Interactive’in bu yeni oyunda size sunduğu en büyük güzellik oyun içerisindeyken lig veya ülke ekleme veya kaldırma seçeneği.
Bence bugün yapılan FM incelemesinin en önemli kısmı burası. Oyunda ne kadar ilerlemiş olursanız olun, dilediğiniz anda oyuna ilk başlarken seçtiğiniz ülkeler içerisinde değişiklik yapma imkanına sahipsiniz. İstediğinizi ülkeyi ya bütün olarak ya da sadece belli bir iki ligini oyuna dahil edebiliyorsunuz
Bir, takım kazandı
Son birkaç yıldır çıkan FM oyunlarında bir hoşgörü, bir hayırseverlik aldı başını gidiyor. Evet, tutorial bölümünden bahsediyorum. Bu, yeni bir özellik olmasa da 2012’de gördüğümüz kadarıyla oyunun yağını çıkartacak derecede detaylı bir yardım servisi sizleri karşılıyor. Her zamanki gibi kenarda köşede duran yardım seçeneği istediğiniz anda en detaylı şekilde karşınıza çıkıyor.
Öte yandan ara yüzün tümünde genel bir değişim olduğunu söylememiz gerekiyor. Artık bir oyuncunun üzerine tıkladığınızda sadece karşınıza teknik ve mental özellikleri gelmiyor. Genel olarak para, kontrat durumu, form grafiği, kondisyonu, biyografisi, hakkında tutulan notlar, sezonluk dereceleri, en iyi oynadığı bölgeler gibi pek çok detay artık tek tıklama ile karşınıza çıkıyor. Öte yandan hala bu özelliklerin birçoğunu detaylı olarak ayrı sayfalarda görebiliyorsunuz. Yine aynı şekilde oyuncu ile konuşmak için de bu sayfaya gelmeniz yeterli oluyor.
Bu tarz bir çeşitlilik sadece oyuncu ekranı için geçerli değil. Benzer diğer ekranlarda, örneğin sizin kendi ana sayfanızda da kutu kutu pek çok bilgi tek bir ekranda karşınıza çıkıyor ve bu şekilde menüler arasında boğuşup durmuyorsunuz. Belki ilk başlarda size biraz baş ağrıtıcı gelecektir ancak çok kısa zaman içinde alışacağınıza eminim. Sonuçta oldukça pratik bir yöntem oluşturulmuş.
İki, teknik direktör kazandı
Bazı yönleri ile görsel açıdan değişikliğe uğrayan oyun diğer taraftan mekaniğinde de birkaç değişim görmüş gibi. Taktik ekranı temelde aynı olsa da 2012’de oyuncuların, seçtiğiniz hızlı taktiklere ne kadar alışık olduğunu veya ne derece yadırgayacaklarını size bildiriyorlar ve sizde o nihai soruyu sorarak takımınızı belirliyorsunuz; “Takıma göre taktik mi, yoksa taktiğe göre takım mı?” Ne yazık ki taktik kısmı eski oyundan bu yana sadece bu alanda bir yenilik gösteriyor. Geri kalan pek çok şey hemen hemen aynı.
Şimdi işin insani tarafına değinecek olursak her hocanın ağzı, her oyuncunun kulağı futbol için birinci derecede önemli bir noktadır. Hani hep derler ya spor programlarında mental açıdan hazır değil diye, tamam belki bu bahsedilen bir hafta boyunca yapılan konuşmalardır ancak maç öncesi konuşmalar da bu açıdan oldukça önemlidir.
Zaten birkaç senedir FM oyunlarında olan takım konuşmasına faklı konuşma tonları da eklenmiş. Maç öncesi, devre arası ve maç sonrasında yaptığınız konuşmalar agresif, tutkulu, sakin, tedbirli veya isteksiz olabilir. Her tonun kendisine göre bir duygusu olduğu gibi her oyuncu için de farklı bir etkisi ve içerisinde farklı emir seçenekleri bulunuyor. Seçimlerinizle takım oyuncularının o maça nasıl bir duygu ile çıkacağını belirliyorsunuz. Bu biraz deneme yanılma yöntemi ile gelişen bir yetenek olarak belirlenmiş aslında. Çünkü sebep sonuç ilişkisi, adamdan adama değiştiği gibi takımdan takıma da değişiyor ve siz zamanla kendi takımınızın ne tarz durumlara neleri kabullenip, nelere itiraz ettikleri fark ediyorsunuz
Üç, taraftar kazandı
Oyunun kötü yanlarından en büyüğü eskiden olduğu gibi 3D maç ekranı. Hala ciddi anlamda gerek grafiği, gerek animasyonu, gerek optimizasyonu tam olarak geliştirilmiş bir 3D oyunu mevcut değil. Atılan çalımlar, verilen paslar, topun hareketi, seyircilerin durumu, vs. gibi durumlar eski oyundaki sistemden çok farklı gözükmüyor. Evet, ufaktan gelişmeler var ancak hiç yeterli değil. Birkaç maç sonra hevesinizi tükenip 2D ekrana geçtiğinizi fark ederseniz fazla şaşırmayın.
Herkesin bir FM oyunu başında ilk yaptığı şey transferdir elbette. Seçtiğiniz takıma göre belirlediğiniz transfer listenizdeki oyuncularla görüşürken detaylandırılan seçeneklere karşı özellikle “Loyalty Bonus” adlı seçenek ile küçük takımların yeteneklerini kapmaya çalışan büyük balıklara karşı bir önlem alıyorsunuz.
Transferlerde bir yandan bu tarz gelişmeler gözükürken diğer taraftan hala değişmeyen noktalar da var.
Özellikle de oyucu değerleri.
Bildiğiniz gibi oyuncuların profillerinde ettiği değerler yazar. Siz de buna bakarak son zaman performanslarını da göz önünde bulundurup ona göre teklif verirsiniz. Misal adamın değer 1 milyon dolar ise ve son üç maçında hem iyi oynayıp hem de goller atmışsa sizin 5 hadi bilemediniz 6 milyon dolarlık teklifiniz yeterli olmalıdır. Lakin böyle bir teklifin karşısında genel olarak size dönülen cevap 13-14 milyonlardan bahsedince siz de kendinizi enayi yerine konmuş hissediyorsunuz.
Bir de artık dünyadaki kilit oyuncuların transferleri söz konusu olduğunda yönetim kurulu sizi opsiyonel olarak bir görüşmeye çağırıyor. Daha doğrusu uzun yıllardan beri transfer için yönetimden fon arttırma talebi isteme sistemimizde çok kilit adamları transfer ederken kurul size fikrini daha açık söylüyor. Misal, Man Utd’ı seçip aklıma gelen en baba futbolcu Messi’yi istedim. man Utd’nin 13 milyon pound’luk bütçesine karşılık 43 milyon poundluk Messi biraz kalın geldi elbette. Ben de yönetimden bizim parayı biraz arttırın dediğimde bana “Hocam Messi kim biz kim, sen iyice uzay üssüne benzettin burayı. Boşver böyle uçuk rakamlı adamları gerek yok” dediler. Ben de ayağa kalktım, masaya yumruğumu koydum ve “Ben burada takımın geleceğini düşünüyorum siz ise parayı. Başarı için bu dam bize lazım!” diye bağırdım. Sonuç olarak Messi hala Barcelona’da top koşturuyor.
Dört, hepimiz kazandık
Football Manager, ilk çıktığından beri menajerlik oyunlarını her daim bir üst seviyeye çıkaran bir oyun olmuştur. FM 2012 de bu mottoda ilerlemeye devam ediyor ve elinden geldiğince bu tarzı en iyi şekilde yaşatmaya çalışıyor. Elbette sorunları var veya yetersiz gördüğünüz noktalar olabilir ancak temele bakıldığında ciddi anlamda menajerliği sizlere en iyi şekilde sunuyor. Dolayısı ile yine kendi alanında oldukça sağlam bir oyun olarak karşımıza çıkan Football Manager 2012 size bir takım olmanın gururunu yaşatacak