Ghost Recon serisi hakkında aslında çok fazla konuşmaya gerek yok. Çünkü daha önce piyasaya sürülen oyunları ile ne kadar kaliteli bir seri olduğunu kanıtlamıştı. Ancak bir süre sessizliğe gömüldü. Bu sis perdesinin arkasından ise Future Soldier çıktı. Hakkında bir aralar tartışmalar dönen yeni yapım sonunda piyasaya sürüldü. Açıkçası Ubisoft yine yapacağını yapmış. Daha fazla lafı uzatmadan en iyisi Future Soldier’da bizleri nelerin beklediğini anlatmaya başlayalım.
Gelecekte bir gün!
Future Soldier veya tam isminin kısaltmasıyla GRFT, heyecanlı bir açılış yapıyor. Aracın içinde giderken, şoföre saplanan kurşunla birlikte araç devriliyor. Burada yoksa bizim karakterimiz bu mu derken, sürpriz gerçekleşiyor. İlk dakikadan itibaren oyun ne kadar heyecanlı olduğunu kanıtlıyor. Oyun içi grafik motoruyla yapılmış sahnede, aslında sinematik bir aksiyon yaşıyoruz desem doğru olur. İlk sahneyi atlattıktan sonra ise yapım ilk görevle birlikte başlıyor.
Görev başında yapmamız gerekenler ve diğer ayrıntılar yer alıyor. Burada artı olarak mesela gözükmeden yüzde 60 ilerleme gibi çeşitli challenge’lar var. Future Soldier’da Gears of War ve diğer pek çok oyunda rastladığımız siper alma temel mekanik olarak yerleşmiş. Eğer siper almazsak kolay bir şekilde ölebiliyoruz. Bu yüzden siper almak ve ateş etmek her zaman en iyi yol. Siper alınca mavi mavi noktalar çıkıyor. Bu noktalara doğru karakterimiz hızlıca koşup, yeniden siper alabiliyor. Saklandığımız yere dikkat etmek lazım. Zira tahtalar bizleri korumuyor. Mermiler delip geçiyor ve bizi de öldürüyor. Ama aynı şekilde düşmanlar da tahta siperliklerin arkasında durunca ölüyorlar.
TPS kamera açısına sahip oyunda, önceki Ghost Recon’lara benzer şekilde tek tek komut vermiyoruz. Bunun yerini ise daha farklı bir işleyiş var. Misal olarak dört tane düşman var. R2’ye basarak hepsini teker teker işaretliyoruz. Ateş ettiğimizde aynı anda takım arkadaşlarımızda senkronize bir şekilde ateş ediyor. Böylece hedefleri aynı anda öldürebiliyoruz. Diğer yandan çatışma içerisinde önceliği olan bir hedefi belirlersek takım arkadaşlarımız ona odaklanabiliyor. Biz ateş etmeden çatışmaya girmiyorlar. Arkadaşlarımız hedeflerini kendi belirliyor ve buna göre pozisyon alıyorlar.
Yapımda görevler aslında klasik misyonlar. Ama bunlar oyun içindeki anlatımla ve gelişmelerle birlikte farklı bir hale geliyor. Düz başlayıp, düz bitmiyor. Mesela en başta dümdüz gözüken bir görev var. Ama bir noktadan sonra koruduğumuz insanı düşmanlar kaçırıyor ve görev bu noktada değişiyor. Bu sefer gizli bir şekilde kimseyi alarma geçirmeden ilerlememiz (Zaten rakipler alarma geçerse görev de bitiyor) ve kaçırılan kişiyi kurtarmamız gerekiyor. Kurtardıktan sonra ise oyunda sinema filmi gibi aksiyon sahneleri yaşanıyor. Bu sadece ufak bir örnek. Aynı şekilde diğer görevlerde de böyle sekanslar var. Bu durumlar zaten oyunun atmosferini daha çekici kılıyor.
Gizlenme ve saklanma konusunda bazı ilginç noktalarda var. Bazı zamanlar başka yere saklanamayacağınız veya düşmanın sabit olarak kaldığı yerler çıkabilir. Ancak bu durumlarda yine rakibinize gözükmemeniz gerekebilir. İşte böyle bir durumda hızlıca hareket edip, düşman alarmı vermeden sessiz biçimde onu öldürmemiz gerekiyor.
Teknoloji emrimizde!
Ghost Recon serisinde daha önceki oyunlarda gördüğümüz gibi yine teknolojinin son nimetlerinden yararlanıyoruz. Daha ilk görevde yanımızda olan sensörler düşmanların yerini gösteriyor, silahları olup olmadığını gösteriyor. Asıl faktörü yani Drone’ları unutmamak gerekli. Mesela Drone Crawler uzaktan kontrol ediliyor, War Hound ise yürüyen bir robot, aslında portatif bir siperlik. Özellikle çatışmalardan önce düşmanları belirleme ve taktik konusunda bu teknolojik cihazlar işimizi görüyor. Tabii ki çatışma esnasında da aynı şekilde bizlere yarar sağlıyorlar. Açıkçası eski oyunlara göre Drone ve diğerleri ile daha çok etkileşim içindeyiz.
Seride bir ilk olarak bu oyunda optik kamuflaj özelliği var. Karakterimiz eğilip ağır yürüdüğü, hareket etmediği sürece bu kamuflaj bozulmuyor. Ancak hızlı koşarsak veya hızlı hareket edersek aktifliği geçiyor. Görünmezlik olayını Predator’lerin görünmezliğine benzettim. Aslında bir saydamlık var, multiplayer’da oynarken biraz dikkatli bakınca zaten optik kamuflaj kendini ele veriyor. Görevler içinde de kullanıyoruz bu özelliği ve misyonları yerine getirirken, gizli kalma açısından en iyi yol.
Yapımda dikkat çeken diğer bir önemli özellik ise Gunsmith. Bu sistem silahları istediğimiz şekilde kişiselleştirmeye yarıyor. Silah parçalara ayrılıyor ve her parçanın silaha yaptığı bir etki var. Bir tanesi daha iyi vuruş imkanı sağlarken, kontrol açısından ise eksi verebiliyor. Silahla ilgili tüm detaylar, parça değişiminde neler olduğu güç barları ile hemen altta gösteriliyor. En başta çoğu parça kilitli. Bunlar ilerledikçe açılıyor. Açıkçası Gunsmith 20 milyonun üzerinde varyasyon olanağı sağlıyor. Bu durum kendimizin en rahat olduğu silahları yapabilmemize imkan tanıyor. Ayrıca güzel bir özellik olarak bu silahların atış menzilini göreve ya da multiplayer’da maça girmeden ölçebiliyoruz. Tek kelimeyle harika olmuş. Ayrıca bazı görevler öncesinde mesela sessizce ilerlemek için, susturucu takmak lazım oluyor. Bunları da Gunsmith’ten hallediyoruz. Ana silah sayısı gayet yeterli.
Future Soldier’da tabii ki sadece senaryo modu yok. Ubisoft çeşitli modlarla birlikte online arenaya taşımış işi. Campaign görevlerini co-op olarak oynayabilirsiniz. Bir de Guerrilla modu var. Bu mod ana menüde ayrı bir başlık olarak yer alıyor. Guerrilla’da toplamda dört kişi olarak önceden belirlenmiş bir alana giriyoruz ve orayı ele geçirip, koruyoruz. 50 dalga boyunca üstümüze gelen düşmanlara karşı savaşıyoruz. Bunu aslında GeOW’un Horde moduna benzetebiliriz. Oyun dinamiğinde biraz daha değişiklikler var. Diğer modlardan kısaca söz edelim:
Decoy: Klasik V.I.P moduna benzetebiliriz. Bu modda ekip önemli bir hedefi koruyor ya da saldırıyor. Saldıran ekibin öncelikle alanda bir keşif yapıp, hedefi belirlemek için istihbarat toplaması lazım. Ancak istihbarat noktalarından ikisi tuzak olabilir. Her tur sonunda takımlar yer değiştiriyor. Üçte iki yapan kazanıyor.
Saboteur: Bir bomba var. Bombayı kendi karargahımızdan veya alanımızdan dışarı çıkarıp, rakibin tarafına kurmaya çalışıyoruz.
Siege: Belirli olan bir bölgeyi ele geçirmeye çalışıyor ya da orayı savunmaya çalışırız. Savunma yapanlar saldırıdan bir süre önce hazırlık yapıyor. Modda yeniden Spawn olmak yok, ölen yeni turu beklemek zorunda. Herkesin tek hakkı var.
Conflict: Verilen çeşitli görevler var. Bu görevleri yapmaya, rakip takımı ise durdurmaya çalışıyoruz. Görevlerini bitiren takım maçı kazanıyor.
Modlar genel olarak oynanışı biraz daha uzatıyor. Artık çoğu oyunun multiplayer’ında görmeye alıştığımız level sistemi, Future Soldier’da da var. Seviye arttıkça kullanabileceğimiz yardımcı ekipmanların ve silahların kilitleri açılıyor. Ayrıca farklı sınıflar var. Sınıfların her birinin kendine göre özelliği var. Silahları da farklı.
Oyun YETI grafik motoru ile hazırlanmış durumda. Açıkçası ana karakter modellemeleri ve animasyonlar başarılı olmuş. Zaten animasyonlar için Motion Capture teknolojisinden yararlanmışlardı. Bu kendini belli ediyor, hareketler son derece yumuşak ve gerçekçi. Genel olarak kaplama, tasarımlar, oyunda çevredeki mimari olsun iyi resmediliyor. Efektlerin bazıları başarılı, ama nedense bir iki patlama efekti 2. sınıf ucuz Amerikan filmi tadı verdi. Bir de bazı sorunlar olabiliyor. Mesela ikinci görevde takımımın içine atladığı kamyon hareket eder etmez, arkadaki aracın saniyesinde yok olması gibi bazı ilginçlikler gördüm. Bir kerede düşman öldü, ölüsü yerde garip bir şekil aldı. Gizlice arkadan yaklaşıp, rakipleri öldürdüğümüz kısımlarda, karakterim arada bayağı boşluk olmasına rağmen, boşluk atlayıp, rakibin boğazını kesti. Ara sahneler başarılı, ama bazılarında modellemelerin suratları yana kaymış gibi duruyordu. Gözümden kaçmadı değil.
Future Soldier’ın ses efektleri kaliteli. Silahların atışlarda tepkileri ve gerçekçi vuruş hissi vermesi gibi ses efekti de başarılı. Aynı şekilde seslendirme işi iyi yapılmış. Sinematiklerde, anlatımlarda olsun gayet başarılı. Müzikler için ayrı parantez açıyorum. Bazı sahnelerde ünlü kişilerin veya grupların şarkılarına denk gelebilirsiniz. İkinci göreve başlamadan önce Pantera’dan 5 Minutes Alone’u duyunca ekrana bakıp, tebessüm ettim. Müzikler oyunun atmosferine son derece iyi gidiyor.
Sıkı çatışmalar!
Oyunun yapay zekası fena sayılmaz, hatta bazı zamanlar düşmanlar iyi iş bile çıkartıyorlar. Özellikle takım arkadaşlarımız bu konuda başarılı. Ama bazı yapaylıklar da var. Bir görevde kafasını başka yere çevirmiş, gözetleyen bir düşman vardı. Ben de onun biraz uzağındaki bir duvarın arkasında pusudaydım. Kafamı az biraz yukarı çıkardım, hemen o da ters yönden kafasını döndürüp beni gördü. Bunu başka yerlerde de denedim hep aynı sonuç. Yani bazı kısımlar programlamadan dolayı otomatik oluyor. Bu da biraz can sıkıntısı. Future Soldier’da gideceğimiz yerler kocaman bir şekilde ekranda yazıyor. Her ne kadar bazı alanlar geniş ve çatışmalar için tasarlanmış olsa da, sonuç olarak gideceğimiz yer yön belli.
Ghost Recon: Future Soldier’ı PS3’te oynadım. En başta benden 6,5 GB’a yakın bir yükleme alanı istedi. Yapımda yükleme ekranlarında uzun bekleyiş olmadı. Kontrollerde sıkıntı çekmedim. Bu arada oyunun Move desteği var. Mesela Gunsmith’te Move ile silahlara bakmak daha ilginç. Future Soldier uzun zamandır içimde yanıp tutuşan Ghost Recon özlemine son verdi. Multiplayer’ı olsun, senaryo modu olsun gayet başarılı. Özellikle serinin sevenlerindenseniz oynamanızı tavsiye ederim.