GUN

Western filmlerinin ayrı bir havası vardır. Vahşi Batı’nın ıssız kırmız
çöllerinin bir ucu hep kovboy kasabalarına denk gelir. Atların her geçişinde
yerden kalkan toz, sanki kovboyların giysilerine serili, vazgeçemedikleri bir
aksesuardır. Kızgın güneşe ancak, içki ve şapka ile dayanılır. Ayrıca kavga
çıkarmak için sarhoş olmak gerekmez… Kısaca Vahşi Batı, filmlerden gördüğümüz
kadarıyla böyle bir yerdir.

1997 yılında Vahşi Batı konulu bir FPS oyunu oynamıştım. Adı Outlaws’dı. Çizgi
film tarzı grafiklerine rağmen Vahşi Batı atmosferi son derece güzel
yansıtılmıştı. Gerek konusu gerek kurgusu son derece başarılı olan Outlaws, GUN
isimli Vahşi Batı’da geçen oyunu yüklerken heyecanlanmama sebep oldu. Zira
Outlaws’ın bende bıraktığı tat, GUN için de iştahımı kabarttı diyebilirim.

8 Kasım’da Xbox, PS2, GC için raflardaki yerini alan GUN, 9 Kasım tarihinde PC
kullanıcıları ile buluştu. İşin ilginç tarafı 15 Kasım tarihinde de Xbox 360
için satışa sunulacak gözüküyor. Fakat yapımcılar, ortada konsol yokken nasıl
bir satış rakamı bekliyorlar, orası muamma(!)

GUN’ı makinemize yükleyip, icon’una tıklamamızdan kısa bir süre sonra oyunumuz
açılıyor. Oldukça ilgi çekici olan video, bize oyun hakkında bazı ipuçları
veriyor. Zira şiddet seviyesinin ortalama bir oyundan yüksek olduğu sizin de
dikkatinizi çekmiştir. Bunun sadece videoda kısıtlı olacağını sanmayın. Oyunda
da sınırların zorlanacağı sahneler olacak. Neyse sözü fazla uzatmadan options’a
girip, grafik ayarlarında ciddi oynamalar yapıyoruz. Zira yapım ilk açıldığında
maalesef pek görsel bir şey vaad etmiyor. Ayarları en üst noktaya getirdiğimizde
ise bir derece oyunu kotarıyoruz. Ayarlarımızı tamamladıktan sonra New Game ile
Gun’daki maceramız başlıyor!

İlk olarak görüntüler dikkatimizi çekiyor. Üstün körü bakıldığında göze hoş
gelebiliyorlar ancak dikkatli bakıldığında özellikle çevre detayları, günümüzün
oyunlarına nazaran biraz geride kalıyor. Hele bir de Half-Life: Lost Coast’u
gördüyseniz, ister istemez grafikler konusunda tahammül sınırınız değişiyor ve
detaysız görselliğe pek katlanamıyorsunuz. Açıkçası karakterlerin tasarımı hiç
fena değil ama ortamdaki köşelilikler biraz atmosferi körertiyor. Birde oyuna
genel olarak solgun renkler hakim. Atmosferi daha gerçekçi kılmak için yapılan
bu hamle, bazen ortam ile neredeyse aynı renkte olan yanınızdaki karakteri
kaybetmenize neden bile neden olabiliyor. Tabi bu gibi durumlarda map imdadımıza
yetişiyor.

Bir ayıyı avlamak!

Oyuna genç bir silahşör olarak başlıyoruz. Bir öğleden sonra babamız(Ned) ile
ava çıkıyoruz.. Tabi bu avın mantığı tamamen tutorial olması. İlk başta çevrede
uçuşan kargaları vurmamız isteniyor. Ardından geyikleri avlamaya çalışıyoruz.
Onları hallettikten sonra üzerimize saldıran kurtları öldürüyoruz. Bunun da
üstesinden geldikten sonra Ned dikkatsiz bir anında saldırıya uğruyor. Ancak bu
sefer saldıran kurtlar değil. Saldıran bir Ayı! Fazla kurnaz olmaya gerek yok.
Ned’in yere düşen silahıyla 8-9 atışta hakkından geliyorsunuz. Ardından
bindiğiniz vapurda sıkı bir aksiyon başlıyor. Geminin dört bir yanından
düşmanlar akın akın üzerinize saldırıyor. Düşmanlarımızın hasar modellemesi
mevcut. Bu yüzden bacağından vurduğumuz bir düşman, kurşunun isabet ettiği
bacağına doğru eğiliyor. Midesinden vurduğumuz biri ise öne doğru düşüyor. Ancak
işin asıl şiddet içeren yönü kafaya isabet eden kurşunlardan sonra oluyor. Öyle
ki birden bire beden ile kafa ayrılıveriyor. Hele bir de bunu sıralı bir şekilde
yaparsanız, oyun gerçekten büyük keyif vermeye başlıyor.


Yapay zekaya baktığımızda pek de başarılı olduğunu söyleyemiyoruz. Açıkçası
düşmanlarınız biraz kurulu hareket ediyor. Kimlerin size açık alanda
saldıracağı, kimlerin ise kutuların arkasından ateş açacağı belli. Bir kere açık
olarak saldıranlar ya direk üstünüze geliyor ya da oldukları yerden fazla
kımıldamadan ateş ediyorlar. Kutuların arkasındakilerin ise saklanıp, ateş
açmaları sizi yanıltmasın. Zira bunun yapay zeka ile pek bir alakası yok.
Yaptıkları sadece eğilip kalkıp ateş etmekten ibaret. Bunu da hani siz ateşi
kesince yapmıyorlar. Siz namlunuzun ucunu ona doğrultmuş ateş ediyorsunuz,
düşman hiç birşey yokmuş gibi kalkıp karşı ateş açıyor.

Bir at alayım. Ayağımı yerden kessin yeter.

Oyunda Vahşi Batı’nın vazgeçilmezleri olan hayvanlara da rastlamak mümkün! Zira
at kullanılmayan bir Western hatırlamıyorum. Yapımcılar da gayet mantıklı bir
şekilde oyuna, at kullanmayı eklemişler. Yanına geldiğimizde “f” tuşuna
basarsak, atın üzerine çıkıyoruz ve bundan sonra kontrollerimiz ata göre oluyor.
Açıkçası hareket kabiliyeti açısından at kullanmak çok gerçekçi. Hızlı olması da
ayrı bir avantaj. Çünkü bazen gitmemiz gereken mesafe yaya biri için biraz uzun
ve sıkıcı olabiliyor. At kullanmak hem daha hızlı hemde daha keyifli oluyor.

Yapımın sesleri ortalamanın üzerinde seyirediyor. Silah seslerinin biraz daha
vurgulu olmasını tercih ederdim. Zira eski silahların oldukça gürültülü olması
lazım. Atmosferde fazla ses yok. Müziklere geldiğimizde bir çok yapımın aksine
bu oyundakiler yormuyor. Oyunla beraber uzun süre dinlenebilirler.

Oynanabilirlik biraz zorlayabiliyor. Açıkçası hedef almak veya çevreye bakmak
için mouse’u çevirdiğinizde, bazen gitmek istediğinizden fazlasını
gidebiliyorsunuz. Ancak bu Mouse Sensivity ile ilgili bir sorun değil. Maalesef
bu durum biraz can sıkabiliyor.

Hangi sistemle oynanır?

Gun, minimum sistem için 1.8 GHz işlemci, 256 MB RAM ve 32 MB ekran kartı
gerektiriyor. Bizim kullandığımız sistem ise; 2.4 GHz işlemci, 512 MB RAM, 128
MB FX5700 ekran kartına sahip. Açıkçası grafikler en üst seviyedeyken oynanışı
etkileyecek bir yavaşlamaya rastlamadık. Sadece çok kalabalık mekanlarda bir kaç
ufak tekleme oldu. Bu da gösteriyor ki, oyun düşük sistemlerde, minimum
grafiklerlede olsa oynanabilecek.

Genel olarak bakıldığında yapımcı Neversoft oynanabilecek bir oyun ortaya
koymuş. Zira ilk başlarda sıkıcı gelse de oynadıkça daha keyifli bir hale
gelebiliyor GUN. Örneğin başına ödül konulan birini bulmak gayet eğlenceli oluyor.
Oyunda bu tür uygulamalar bir tür yan görev gibi seyir ediyor.
Açıkçası TPS sevenler için bu Vahşi Batı deneyimi kaçmamalı!
TPS sevmiyorsanız bile o atmosferin içinde yer almak için oynayabilirsiniz.
Ancak çok uzun süre zaman ayırabileceğiniz bir yapım değil GUN. Piyasadaki büyük
isimlerin arasından sıyrılabilecek bir oyun hiç değil. Fakat vakit geçirmek
amacıyla keyifli bir Vahşi Batı yolculuğu yapılabilir. Oyuna dalıp gerçek hayatı
unutmayın…

Exit mobile version