Londra’da gerçekleştirilen PlayStation Experience adlı etkinlikte Killzone 3’ü Türkiye’ye gelmeden enine boyuna oynama fırsatımız oldu. Bir tam günü Killzone 3’e ayıran Sony, oyununa ne kadar güvendiğini gösteriyor. Orada bulunduğumuz süre içinde Killzone’un yapımcılarıyla görüşme ve oyunu onların ağzından duyma ayrıcalığını elde ettik. Tabii multiplayer testlerde onlardan birkaç tanesini de öldürmüşsek o da bizim artımız olsun.
Her konsolun amiral gemisi olarak adlandırılan özel birkaç oyunu vardır. Killzone da PlayStation 3’de bu kategoriyi en iyi kullanan birkaç oyundan biri. Bu oyunlar hem oyuncuların o platforma geçmesini teşvik eder hem de birinci parti geliştiriciler tarafından sonuna kadar desteklendiği platformun gücünü en iyi şekilde yansıtır ve adeta boy gösterisinde bulunur. Killzone dediğimizde ise aklımız gelen şeyler saydıklarımızdan farklı değil. Teknik olarak zirve, görsel açıdan şölen, en profesyonel oyuncuları bile etkileyebilecek multiplayer özelliği ve akıllardan uzun süre çıkmayacak bir savaş ortamı Killzone 3’te oyuncuları bekliyor.
“BANA YALVARACAKSINIZ”
Bir önceki oyunda Helghast isimli uzay Nazilerine karşı amansız bir mücadele veriyorduk. Oyunun sonunda kötü adamları yakalayıp bir de üzerine Visari isimli karakterin didaktik bir konuşmaya maruz kalıyorduk. “Beni yakaladınız ama kaosu ben engellerim. Benim başa geçmem için yalvaracaksınız” tarzında Hitlervari bir konuşmayla kahramanımızın kafası karışmıştı. Yeni oyun dönemsel olarak Killzone 2’nin hemen sonrasında gelişen olayları ele alıyor. Liderlerinden yoksun şekilde hain planlarına devam eden Helghastlar’ın iç dünyasını biraz daha yakından görüyoruz.
Politik gerilimler ve iç çatışmalar Helghast arasına anlaşmazlığa neden olsa da insanlara saldırma arzularından hiçbir azalma görülmüyor. Hikaye anlatımında farklı teknikler denese de Killzone 3’ün bu alanda çok başarılı olduğunu söyleyemeyeceğiz. Aksiyonun bu kadar tavan olduğu bir oyunda araya giren bilgi içerikli videolar hem karakterlerin gelişimini gösterirken hem de savaşın arka planını bize yaşatmaya çalışıyor. Ancak Gears of War 2’den tanıdığımız bu karakter gelişimi ve duygusallık boyutu karakterlerle özel bağ kurmaktan biraz uzak ve kopuk duruyor. Zaten Killzone’u hikaye anlatım açısından öne çıkacak bir oyun olmasını beklemek yanlış.
Senaryo gereği insanlık azınlık durumunda. Düşmanların sayıca üstün olması ve mekanlara onların hakim olması gibi özellikler savaşın boyutunu da değiştirmiş. Bir önceki oyunda gözümüzün alıştığı pastel ve sepya renkler ile grafik sunumu Killzone 3’te de yerinde duruyor. Ancak açık alanların arttığı çatışmalarda kar, orman gibi farklı hava koşulları ve mekanlar mevcut. Yapımcılar tek renkliliği kırmak adına farklı kaplamalara ve renk paletlerine yer vermişler. Bu gelişmelerle birlikte oyunun çift katman blu-ray’de 43.8 GB kapladığını belirtelim. Herhangi bir ön kurulum gerektirmeyen oyun, yüklemeleri sinematiklerin gösterimi sırasında halletmesi açısından oldukça avantajlı durumda.
ORMANDA AV PARTİSİ
Gece görevleri orman ve kar gibi mekanlar oyunun dinamiğini değiştiriyor. Zaten Killzone’un en önemli artısı olan vuruş hissi bu oyunda bir adım daha ileri taşınıyor. Açık mekanlarda bile yakın dövüşün önemi artıyor. Önceki oyunda sadece dipçik vurmakla sınırlı olan yakın dövüş sistemi Killzone 3’te oyunun önemli bir parçası haline geliyor. Artık karanlıkta sessizce ilerleyip düşmanı arkadan yakalayarak boğazını kesebiliyor, yüz yüze kaldığınızda ise vahşi kombolar uygulayabiliyorsunuz. Düşmanın gözlerini çıkarmak, kafasını duvara vurup parçalamak bunlara dahil. Tek seferde rakibi öldürmenizi sağlayan bu varyasyonların internette işinize çok yaradığını belirtelim. Killzone’u benzer oyunlardan ayıran en önemli özellik olan silahların vuruş hissi ise standartları bir gömlek yukarı taşıyor. Killzone’da attığınız her merminin etkisini hissedebiliyorsunuz. Hem silahların tepkisi hem de mermilerin yarattığı vuruş hissi ve ağırlık hissi görülmeye değer. Uyarıyoruz! Killzone’daki bu hisse alıştıktan sonra birçok oyun sizde su tabancası kullandığınız hissi uyandırabilir.
Geniş mekanlarda yol almak için yürümekle kısıtlı değilsiniz. Killzone 3’te araç kullanımı eski oyuna göre arttırılmış. Artık birkaç tür robot ve araca binebiliyoruz. En büyük yenilik ise Jetpack kullanımında. Halo: Reach’tekine benzeyen Jetpack kullanımı oyunu çok keyifli hale getiriyor. Alıştığınız zaman Jetpack sizi kanatlı bir ölüm makinesine çeviriyor. Tüm bu keyifli akış, araçlar, silahlar ve görsel şölen ne yazık ki fazla uzun sürmüyor. 5-8 saat arası süren tek kişilik hikayenin tadı damağınızda kalıyor.
Killzone’da geliştirilen öğelerden bir tanesi de kontrol sistemi. Killzone 2 bazen hantal kalmasıyla eleştirilen bir kontrol sistemine sahipti. Oyuncuların tepkilerinden yola çıkarak yapımcılar bu sorunu gidermek adına neredeyse bilimsel hassasiyette bir çalışma yapmışlar. Joypad’e bağlanan özel bir geliştirici cihaz tuş tepkisini ölçerken, test amaçlı bir haritada ateş etmek, dönerken ateş etmek, yakın dövüş vuruşlar gibi çeşitli hareketler sergilenip birçok kameraya kaydedilmiş. Ardından milisaniye bazında yapılan ölçümlerde kontrollerdeki gecikme noktaları tespit edilip geliştirilmiş. Killzone 2 ve Killzone 3’ü art arda oynadığınızda gelişmeyi hemen görebiliyorsunuz. Özetleyecek olursak Killzone 3 ele çok daha oturan, tepkilerin çok daha doğal olduğu bir oyun.
JOYPAD SHARPSHOOTER’A KARŞI
Kontrollerin farklı bir boyuta geldiği bir diğer nokta da Move ve Sharpshooter desteği. Oyun Move için birçok özel destekle geliyor. Kumandadakinin aksine daha yumuşak hareketlerle oynadığınızda Move özelliği keyifli olabiliyor. Sharpshooter ise Sony’nin FPS oyunları için geliştirdiği tüfek şeklinde bir aksesuar. Sharpshooter ile Killzone oynamak gerçekten keyifli. Tüfeği omzunuza yaslayıp nişan alarak ilerleyerek kendinizi oyuna kaptırabilirsiniz. Ancak internet ortamında Sharpshooter ile yüksek skor elde etmekte güçlük çekebilirsiniz. Yine de bu çapta büyük bir oyunun Move ve Sharpshooter ile kabul edilebilir bir seviyede oynanıyor olması önemli bir artı.
SİNEMA GİBİ 3D
Günümüzün trend teknolojisi 3D, Killzone 3’ün grafik anlamında başarı hanesinde güçlü bir şekilde duruyor. 3D olarak denediğimiz oyunlar içinde Killzone 3 açık ara en önde gideni. Genel olarak gözü yormayan oyunu sinema dünyasının Avatar’ı olarak tanımlayabiliriz. Gereksiz efektlerden kaçınan yapımcıların 3D’deki asıl başarısı sağ ve sol göze gönderilen iki farklı Killzone oyunundan geçiyor. Yüksek uğraşlarla yapılan optimizasyon çalışmaları sonucunda PlayStation 3’te iki Killzone çalışıyor ve gözlere farklı açıdan geldiği için hilesiz bir şekilde sinema salonlarında gördüğümüz RealD teknolojisine benzer bir şekilde oyunseverlerin ekranına yansıyor. Yapımcılar split-screen co-op geliştirirken 3D geliştirme imkanını elde ettiklerinin altını çiziyor. Silahların ve hedefinizin derinliği de 3D’de kendini gösteriyor. Eğer televizyonunuzun 3D özelliği varsa Killzone 3’ü farklı bir boyutta yaşamanızı şiddetle tavsiye ederiz.
PS3’ÜN BEKLENEN GÖRSEL GÜCÜ
3D özelliğinin dışında grafiklerin de tavan yaptığını görüyoruz. Konsollarda alışık olmadığımız Anti-Alias özelliği (köşelerin keskinliğini yumuşatan yüksek grafik gücü gerektiren sistemi zorlayıcı bir özellik) oyunda oldukça belirgin bir şekilde mevcut. Önceki oyuna göre 2-3 kat artan view distance (görüş mesafesi) grafiklerin çok daha net olmasını sağlıyor. Yapımcılar kaplamaların da çözünürlük olarak en az iki katına çıkarıldığını söylüyor. Bunun dışında genelde oyunlarda başvurulan karakterimiz hızlandıkça devreye giren motion blur hilesinin ortadan kaldırılması da büyük bir artı. Mekanların da Killzone 2’den alan olarak 2-3 kat büyütüldüğünü belirtelim. Dinamik su efektlerinin de izlenesi bir tablo havası yarattığını söyleyebiliriz. İki oyun arasında başlangıçta fazla fark olmadığını düşünenlerin Killzone 2 ve 3’ü art arda açıp oynamalarını öneriyoruz. O zaman detayların ne kadar fark yarattığına kendiniz şahit olabilirsiniz.
İNTERNETTE BİTMEYEN SAATLER
Görsellerin bu kadar iyi olmasının dışında oyunu klasik seviyesine çıkaran en önemli unsurlardan biri de Killzone’un internet üzerinde bağımlılık yaratması. Killzone 2’den alıştığımız hemen hemen her şeyin korunduğu yeni oyunda başlangıçta yenilikçi gelmeyen internet özelliği kısa sürede farkını belli ediyor. Peki Killzone 3’ün diğer oyunlardan internet açısından farkı ne? Öncelikle oyun yeni silahları kullanmanız için Call of Duty’deki gibi rütbe sistemini zorunlu kılmıyor. Yeteneği olan iyi bir oyuncu çaylak da olsa, eski bir oyuncuyu yenebilir. Silah olarak avantaj farkınız olmadığı için yetenek farkı kritik bir rol oynuyor. Haritaların birinci sınıf işçilik ürünü olduğunu söyleyebiliriz. Taktiksel olarak ilerlemenizi hem yakın hem uzak dövüşlerinizi gerçekleştirebileceğiniz haritalar oldukça zevkli. Oyuna eklenen yeni modlardan bir tanesi Operations. Bu modda ekranda rastgele beliren noktaları korumanız veya ele geçirmeniz gerekiyor.
Oyuna yeni başladığınızda farklı sınıflara alışmanız için belirli oyunlara dahil olabiliyorsunuz. Daha sonra kariyeriniz ilerledikçe kazandığınız puanları klasınıza uygun yeni açılımlarda kullanabiliyorsunuz. Veteran bir oyuncu olmanızı ve her klasa hakim olmanızı amaçlayan bu kariyer sistemi direkt olarak oyuna girip savaşa dalmak isteyenleri sıkabilir. Ancak oynadıkça derinleşen internet maçları ve kariyer sistemini başarılı bulduğumuzu söyleyebiliriz. İnternet üzerindeki tek eksi puanı ise oyunun co-op özelliğinin sadece tek makinede oynanabiliyor olması. Hikayeyi 4 arkadaş internet üzerinden co-op oynamayı gerçekten çok isterdik.
Özellikle Türk oyuncuların merak ettiği konuların en başında gelen Türkçe dil desteğinin başarılı biçimde oyuna eklendiğini söylemeliyiz. Sadece menüler ve altyazı değil, tüm seslendirmeler Türkçe olarak karşımıza çıkıyor. Belli ki yapımcılar hiçbir masraftan kaçınmamış ve en kaliteli biçimde Türkçeleştirme işlemi kotarılmış. Profesyonel ses sanatçıları tarafından hayata geçirilen konuşmaların haricinde, tüm yazılı bilgiler de Türkçe olarak karşımıza çıkıyor. Elbette kimi yerler de küçük imla hataları bulunuyor, ama basit bir yama ile düzeltilmeyecek konular değil bunlar.
FPS türünün belki de son 10 yıla damga vurduğu ve iki nesildir birçok başarılı örneğin çıktığı bu alanda Killzone 3 gelinebilecek en iyi noktalardan biri konumunda. Özgünlük ve yeni arayışlar yerine farklı oyunların iyi yönlerini başarıyla harmanlayan oyun “best of fps” havasında aksiyonseverlerin uzun süre unutamayacağı bir deneyim sunuyor.