London Underground Simulator – World of Subways Vol 3

Tren seyahatleri, benim için her zaman eğlenceli olmuştur. Özellikle şehir içinde kalabalık trafiğe takılmadan bir yerden bir yere gitmek için tam bir can damarıdır. Hele ki İstanbul gibi bir metropolde! Uçaklar, arabalar, gemiler derken simülasyon işinde trenleri de gördük. Zaten simülasyonlar belirli bir kesim oyuncuya daha çok hitap eder. Kendi içinde de ayrılan türde, tren simülasyonunun nadiren çıkan oyunları var. Son olarak bu halkaya metro yollarını aşındırdığımız London Underground Simulator – World of Subways Vol. 3 ile devam ediyoruz.

Yeraltında neler var?

TML-Studios tarafından geliştirilen yapımda bu seferki durağımız İngiltere’nin metro ağıyla ünlü Londra şehri. Daha önceki iki yapımda New York ve Berlin’e konuk olmuş ve iki şehrin yeraltında yolculuk yapmıştık. Yeni oyundaki ilk farklılığı deminde bahsettiğim gibi Londra’da yer almamız ve grafiksel yapı oluşturuyor. İlk iki oyunla karşılaştırıldığı zaman London Underground Simulator’de bunu görüyorsunuz. Kullanılan Vision Engine Trinigy adındaki motor sayesinde ışıklandırma ve gölgelendirmeler eskisine göre daha hoş duruyor. Bunun yanında aynı zamanda stabilite ve performans bakımından motorla birlikte yükseltmeler yapılmış.

Gelelim esas meseleye. Modellemelerde metroların içi ve dışı ön planda. Zaten böylesi bir oyunda kütük gibi bir vagon tasarımı da beklemek hata olur. Bununla birlikte tasarım bakımından istasyonlar oyuna aktarılmış ve bunları teker teker dolaşarak kendiniz görebilirsiniz. Nasıl mı? Artık metro içinde sıkışıp kalmış değiliz. Özgür bir şekilde istasyon ve metroların içinde dolaşma imkanımız var. Karakterinizle istediğiniz şekilde gezebiliyorsunuz. Tabii bir süre sonra bu metro müzesi modu sizi sıkabilir, ancak böylesi bir yapımdan gelen iyi bir özellik olmuş. Yalnız görsel manada kendi karakteriniz ve istasyonlardaki yolcuların modellemeleri gerilerde kalmış.

London Underground Simulator’de genel olarak amacımız ise, Londra’nın ünlü Circle Line yeraltı sisteminde ulaşımı sağlamak. Bunu yapması ve metroyu kullanması kolay diyemem, sonuç olarak elimizde bir simülasyon var ve detaylara iniyor. Kokpitte metroyla ilgili ayrıntılara dalabiliyorsunuz. Her düğmenin, her kolun ayrı bir işlevi var. Zamanlamayı iyi yapıp, durakları kaçırmadan hızımızı ayarlamamız gerek. Zaten önceden seriyle ilgili deneyimli oyuncular için herhangi bir sorun olmayacaktır. Yeni başladıysanız kolay seviyede, yapımla ve işleyişle ilgili noktaları öğrenebilirsiniz. Metroların fiziksel tepkileri de yapıma aktarılmış. Kamera ise, istediğiniz açıdan her yeri görmenizi sağlıyor. İsterseniz dışardan bakın, isterseniz kokpitten tüm işlevleri takip edin.

İşe yetişmem gerek!

Oyunla ilgili güzel yanlarından biri de sesler. Gerçek sesler yapıma aktarılmış ve olması gerektiği şekilde London Underground Simulator’de yer alıyor. Frenlerden gelen çınlamaları, trenin çalıştığı, hızlandığı zamanki ayrıntılı sesleri duyabilirsiniz. Oyun içinde toplamda 35 adet istasyon yer alıyor ve istasyonlarda dinamik yolcular bekliyor. Dinamik olarak adlandırılıyorlar, ancak çoğunun animasyonu pek olmamış, ama bunu takmaya da gerek yok. Zaten yapım temel aldığı metro ve ulaşımı genel olarak detaylarıyla sunabiliyor. Sonuç olarak London Underground Simulator türü sevenlerine hitap eden, nadir çıkan oyunlardan biri. Bir dahaki sefere serinin yenisinde Paris metrosunda görüşmek üzere…

Exit mobile version