Her zamanki sıkıcı yürüyüşlerimizden birini daha yapıyorduk. Önde teğmen
James, arkada bizler, boğucu sıcak altında yürürken, bir yandan da şu lanet
bitkilerden kurtulmak için dualar ediyorduk. Her taraf böcek ve haşereler ile
doluydu. Teğmen aniden durup, tek elini kaldırarak bir işaret yaptı. Anlamı
basitti; yere yatın ve sessiz olun. Sanırım yine mayına ya da bubi tuzağına denk
gelmiştik. Vietnamlıların yaptıkları başka bir şey yoktu. Her yeri tuzaklarla
döşüyorlar, burunlarının dibine girmemizi hiç ses çıkarmadan bekliyorlar,
sonrada ani den üstümüze saldırıp bizi gafil avlamaya çalışıyorlardı.
Yine gafil avlanmamak için yere yattık ve sessizce bekledik. Ancak teğmen’in
orada işler pek iyi gitmiyordu. Çünkü sürekli küfürler ediyor, elindeki aletleri
kullanmaması gerektiği kadar seri kullanıyordu. Uzaktan silah sesleri mi
geliyordu yoksa gök gürültüsü müydü tam anlayamadım ama havadaki bulutlara
bakarsak ikinci düşüncem daha ağır basıyordu. Bu sırada gök gürültüsü
diyemeyeceğim kadar yüksek bir ses işittik. Teğmene baktığımda sırt üstü
yatıyordu. Sol bacağının duruş şeklinden kırılmış olduğunu düşündüm ama
kafasından yayılan kanlara bakarsak kırığın artık pek bir önemi kalmamıştı.
Bomba hala patlamamıştı ancak Vietnamlı bir sniper teğmeni yüzünden vurmuştu.
Kısa süren sessizlik yerini, ardı arkası gelmeyen bağrışmalara ve silah
seslerine bıraktı. Gök gürültüsü konusunda ise haklı olduğum, hayatımda
görmediğim kadar yoğun yağmur ile kanıtlandı. Gafil avlanmıştık…
Vietnam Savaşının ardındaki drama
2004 senesi FPS konusunda epey bereketli geçiyor. Yıllardır beklediğimiz oyunlar
bir bir piyasaya çıkarken, sadece ismini duyduğumuz ve ne ile karşılaşacağımız
konusunda tam emin olmadığımız pek çok oyun raflarda yerini aldı şu sıralar.
Elbette kimisi çok başarılı olurken kimisi ise deyim yerinde ise “fos” çıktı.
Men of Valor ise bir süredir gündemi meşgul eden, arkasındaki ekibe bakınca
beklentileri arttıran ve ünlü Vietnam Savaşını konu alan bir FPS. Men of
Valor’ın yapımcıları Medal of Honor ile ödül kazanan 2015 firmasından başkası
değil. Dolayısı ile oyunun kalitesinin veya en azından atmosferinin çok iyi
olacağından şüphe yok. Doğruyu konuşmak gerekirse şu sıralar savaş oyunlarına
hatta Vietnam konulu savaş oyunlarına epeyce doyduk. Ancak MoV şu ana kadar
oynadığınız hiç bir savaş oyununun inemediği kadar derin savaş psikolojisine
giren bir oyun. Savaş meydanındaki acımasızlığı gözler önüne sererken asıl
ilgilendiği; askerler ve onların savaştan nasıl etkilendikleri oluyor.
Asker psikolojisi deyince kontrol ettiğimiz karakterden bahsediyoruz. Oyundaki
karakterimiz Dean Shepyard, Vietnam Savaşının en yoğun yaşandığı dönemde eğitimi
yeni bitirip ilk savaş deneyimi yaşamak üzere gelen çömez bir asker. Hikayenin
başında çok kısa olarak geçen eğitim aşamasının ardından savaş meydanına
balıklama atlıyoruz. Dean ailesi ile sürekli mektuplaşıyor, yaşadıklarını bir
bir anlatıyor. Böylece savaşın Dean üzerinde bıraktığı etkiyi daha iyi
anlıyoruz. Oyun boyunca takım arkadaşlarımız ile dostluğumuz üst düzeyde.
Görevler ilerledikçe dostluğumuz pekişiyor, kaybedilen silah arkadaşları
arkasından yas tutuluyor. Kimi zaman ise üzüntüsünü yenemeyen askerler
sinirlenip düşmana daha fazla ateş ediyorlar.
Senaryonun işlenişi tıpkı film izler gibi. İlk başta kampta arkadaşlarımız
ile Amerikan futbolu oynayıp şakalaşırken aniden gelen bomba sesleri ile elimize
silahı kapıyor ve çatışmalara başlıyoruz. Tıpkı Medal of Honor’da olduğu gibi
gerçek savaş notlarından oyuna uyarlanan senaryo boyunca sayısız görev yerine
getirmemiz gerekiyor. Kimi zaman belli noktaları korurken, kimi zaman içeri
sızma gibi gizli görevler de yapmamız gerekiyor.
Günahıyla sevabıyla o da bir FPS
Detaycılığa ve savaş psikolojisine önem verse de, Men of Valor sonuçta bir FPS
oyunu ve genel yapısı itibarıyla Medal Of Honor’ı anımsatıyor. Sinematiklere
biraz daha önem verilmiş versiyonu olarak düşünebiliriz. Özellikle savaşın arka
planında olan olaylara fazlasıyla önem verilmiş. Her görevin başında mutlaka
sinematik bir olay gerçekleşiyor. Örneğin, eşeğini yoldan çekmeyen Vietnamlıya
bağırıp çağırırken, kadının bir anda tüfeğini çıkarması ile afallıyor, herkesten
şüphelenmeniz gerektiğini anlıyorsunuz. Bu tip olaylar sık sık başımıza geliyor.
Bir keresinde önümüzde diz çöküp ağlayan bayana gerçekten inanmış sırtımı dönüp
gitmiştim ki çok büyük hata yaptığımı sonradan anladım. Oyunun fazlasıyla
Amerikan yanlısı olmasından mı bilinmez yol boyunca göreceğiniz Vietnamlı
köylülerin %90’ı size ateş ediyor. Kısacası oyunu oynarken asla köylülere
güvenmemelisiniz. Çatışma esnasında bir askerin dediği gibi; “En iyi Vietnamlı,
ölü Vietnamlıdır.”
Men of Valor’ı sıradan FPS’lerin bir adım önüne geçiren pek çok ayrıntı mevcut.
Bunların en başında tüm oyun boyunca takım halinde savaşmamız geliyor. Hiçbir
zaman yalnız olmuyor, sürekli siperler arkasında asker arkadaşlarınızla
oluyorsunuz. Görevler arası yolculuklarda bazen tank içinde bazen kamyon
arkasında sohbet ediyor, James Brown dinliyorsunuz. Öldürdüğünüz hemen her
düşman cesedini inceleyebiliyor üzerlerinden işinize yarar bir şey olup
olmadığına bakabiliyorsunuz. İsterseniz düşman silahlarını da
kullanabiliyorsunuz. Düşmanların üstünü aramak için yanlarına gidip “Y” tuşuna
basılı tutmak yeterli ancak bu iş kısada olsa zaman aldığından açık hedef haline
geliyorsunuz. Önce düşmanların bittiğinden emin olmalısınız.
Vietnam Savaşını anlattığından çoğunlukla ormanda geçen oyunda, ağaçlar ve
bitkiler hem dostumuz hem de düşmanımız oluyor. Dört bir yanı saran çalılar
gizlenmek için iyi avantaj olmasına rağmen bu özelliği kamuflaj elbiseleri
sayesinde Vietnamlılar çok daha iyi kullanıyorlar. Kimi zaman burunlarının
dibine girene kadar orada olduklarını anlayamıyorsunuz ya da anladığınızda çok
geç oluyor. Men of Valor, yavaş, dikkatli ve kesinlikle adım adım ilerlenmesi
gereken bir oyun. FarCry ile tanıştığımız, ağaçların arkasında saklanma
taktiğini çok fazla kullanmamız gerekiyor. Ayrıca saklandığımız noktadan bir
anda ateş edip geri saklanma taktiğini de epeyce kullanıyoruz. Ayakta durmak,
dizlerimize çökmek ve yere yatmak gibi savaş pozisyonlarını kullanmamız en az
siper arkasına saklanmamız kadar önemli. Elbette bu pozisyonları her zaman
uygulayamıyoruz. Şöyle ki; dört bir yan çalılarla kaplı olunca yere yattığımızda
önümüzdeki çimlerden başka bir şey göremiyoruz, dizlerimiz üstünde durunca da
hareketimiz çok yavaş olduğundan ani hamle yapamıyoruz. Kısacası en
güveneceğimiz nokta yine siperlerin arkası oluyor.
Kanamalı bir asker için çok acele…
Men of Valor’ın sağlık sistemi çok farklı bir yol izliyor. Her zaman olduğu gibi
askerimizin bir hayat göstergesi var ve isabet aldığında düşüyor. Fakat burada
farklı izlenen bir yol var. Yara aldığımız anda gücümüz gitmesi gereken kısmı
yarı saydam oluyor ve hızla aşağı iniyor. Bunun anlamı askerimizin kanaması
olduğu ve hemen sargı yapması gerektiği. Bu durumda ekranın sol alt köşesinde
“B” tuşuna basılı tutmamız gerektiği işaret ediliyor. Tuşa basarak kanamayı
durduruyoruz ve sağlık göstergemiz daha fazla aşağı inmeden duruyor. Burada
dikkat edilmesi gereken husus; sargı anında hareket etmemek. Eğer hareket anında
isek askerimiz sargıyı tam olarak yapamıyor ve kanama tam anlamı ile durmuyor.
Tabii iki siper arasında koşarken tam ortada yakalanmışsak durup sargı yapmamız
mümkün olmayacağından en yakın sipere koşmak ve sonuçlara katlanmak zorundayız.
Vietnam Savaşını fazlasıyla gerçekçi yansıtan oyunda kimi zaman siperle adeta
bütün olmuş düşmanlar ile karşılaşıyoruz. Bu siperlere ne yaklaşmamız, ne de
bulunduğumuz yerden ateş ederek etkisiz hale getirmemiz mümkün. Yapacak şey
oraya ya el bombası atmak ya da işaret bombası atıp hava birliklerine haber
vermek. Bahsi geçen yerin hava bombardımanı altında kalması ise kesin çözüm.
Elbette bu gibi durumları çoğu zaman oyun bize bildiriyor. Yani eğer hava
saldırısının yapılması gerekli ise, teğmen bize; “Git ve oraya işaret bombası
at” diyor.
Pirinç tarlalarında savaşmak, arka bahçede mangal yapmaya benzemez.
Men of Valor’ın teknik özellikleri dudak uçuklatacak cinsten. Unreal motorunun
epey elden geçirilmiş versiyonu ile grafikler, konsolun el verdiği ölçüde gayet
başarılı. Sık ağaç dalları arasında süzülen ışık efekti, bataklık üzerindeki
yarı saydam tabaka ve her bir yaprağına kadar hareket eden bitkileri ile ormanı
orman gibi yaşamamızı sağlıyor. Karakter detayları çok üst düzey olmasa da en az
Medal of Honor kadar iyiler. Animasyonlar da gayet başarılı. Kontroller ise ne
yazık ki grafikler kadar başarılı değil. Özellikle nişan alma konusunda seri
olmak imkânsız denecek kadar zor. Halo’daki nişan alma rahatlığını aramadım
desem yalan olur. Yine de sol trigger ile ekranı yakınlaştırıp nişan almak
standart halinden daha kolay. Silah seçimi ise gayet güzel olmuş. Toplamda 3
silah ve bir bomba taşıyabiliyoruz. Bunlar arsındaki seçimi normal kontrol tuşu
ile yapıyoruz. Silahların kimisi ise yakın dövüşe müsait. Bazı silahların
kabzasını yakın dövüş için kullanırken bazı silahların ise süngülerini
kullanabiliyoruz.
Ses ve müzikler Men of Valor’ın bence alkış tutulması gereken yanı. Ortama ve
çatışmalara göre değişen müzikler bir harika. Özellikle çatışma harici ormanda
yürürken yerel ezgilerle çalan müzikler bir Vietnam oyununa ancak bu kadar
yakışır. Sesler ise müziklerden daha iyi diyebilirim. Hemen her an takım
arkadaşlarınız ile konuşma halindesiniz. Normal yürüyüş esnasında şakalaşıp
şarklar söylerken, tehlikeli durumlar yaklaştığında sessizce birbirlerine
sesleniyorlar. Savaş esnası ise tam bir curcuna. Dört bir yandan gelen silah ve
mermi sesleri, gerek Amerikan gerekse Vietnamlı askerlerin bağrışmaları ile
karışıyor. Özellikle filmlerde sıkça karşılaştığımız kamikaze dalışlarını yapan
Vietnamlı askerlerin ölmeden evvel avazları çıktığı kadar bağırarak üstümüze
koşmaları çok güzel.
Çoklu oyun dedin mi akan sular durur
Men of Valor’da Halo’dan sonra yapılmış en başarılı çoklu oyun modu ile karşı
karşıya geldim. X-Box konsolunun destek verdiği her mod mevcut, Men of Valor’da.
İster konsolunuza dört taneye kadar game-pad takıp co-op modunu (yani omuz omuza
savaşmak) oynayın, ister System Link (yani LAN) ile 12’ye kadar konsolları
bağlayıp oynayın. İsterseniz Xbox Live! ile internet üzerinden oynayın.
Deathmatch, Team Deathmatch, Multiplayer mission, Recover the Documents ve
Search and Destroy gibi oyun çeşitlerini 10 farklı haritada oynayabiliyoruz.
Her oyunun kusuru olacağı gibi maalesef Men of Valor’ın da pek çok hatası
mevcut. Bunların en başında yapay zekâ hataları geliyor. Sürekli takım halinde
ilerlememiz gerektiğinden yanımızdaki askerler yapay zekânın kontrolünde oluyor
ve zaman zaman saçma hareketler yapabiliyorlar. Birbirleri üstüne çıkıp garip
animasyon hatalarına da maruz kaldıkları olabiliyor. Bir diğer konu ise yükleme
sürelerinin aşırı uzun olması. Ninja Gaiden’dan beri bu kadar uzun yükleme
süresi görmemiştim. Oyunu Harddiske atınca yükleme süresi hatırı sayılır bir
biçimde azalıyor. Son olarak kontrollerin zorluğunu da hesaba katarsak her oyun
severin harcı olmadığını ve sabır gerektiren bir oyun olduğunu söyleyebiliriz.
Men of Valor, başarılı senaryo işleyişi ve derinlemesine irdelediği asker
psikolojisi ile piyasadakilerden epey farklı olduğunu gösteriyor. Güzel
grafikleri ve olağan üstü seslendirmelerini bir kenara atarsak, kontrollerin
zorluğuna alışabilir ve hataları görmezden gelebilirseniz, elinizden
bırakamayacağınız bir FPS oyunu var karşınızda.