Açıkçası oyunu alırken korkuyordum. Sanki ilk kez NBA Live’la ilgili yazı
yazacaktım, sanki yazacak hiçbir şey bulamayacak ve kilitlenecektim. Ama NBA
Live 2008 DVD’sini Playstation’a takmamla birlikte yazacak şeyler bulmaya
başladım. İşte bu noktada sözü daha fazla uzatmadan oyunla birlikte gelen
yenilikler ve kalkan özelliklerle ilgili bilgileri vermeye başlıyorum.
Yapımda bir kere açılış videosu yok, ne zamandır NBA Live’da böyle bir şeyle
karşılaşmıyorduk. Enteresan bir olay, üzücü bir detay. Neyse Xfactor kalktı
dedik, açılış videosu yok dedik, başlar başlamaz yazıya kötü şeylerden bahsedip
durmayalım. Kalan olumsuz yönleri sona saklayalım ve iyi yanlara geçelim.
Kalan enerji oyun içinde adamın altında gözüküyor. Bu da çok avantajlı bir
durum. Önceden çok güvendiğin bir adamın garanti bir atışı kaçırmasıyla
yorulduğunu anlıyorduk veya daha iyimser olursak ikide bir oyunu durdurup enerji
kontrol etmemiz gerekiyordu.
Serbest atışın geçen sene geçilen yeni sistemle devam ettiği oyundaki en büyük
güzelliklerden birisi seke seke topun girdiğine tanık olmamız. Yapım daha
yumuşak ve daha gerçekçi duruyor bu haliyle. Bugüne kadar kalas gibi potaya
çapınca asla sayı olmayıp dışarı çıkan veya sayı olacaksa da sekmeyip etrafından
yuvarlanıp giriyordu ve saçma oluyordu. Yani sonuç olarak artık birkaç kez
sekerek potaya girme şansı bile var topun.
Milli Takımlara Ne Dersiniz?
İşte NBA’daki tartışmasız kopma noktası burası. Hep düşünürdüm, “FIFA’da tüm
takımlar yapılıyor tek tek. Bir sürü ülkenin bir sürü ligi ve milli takımlar.
NBA Live’da 30 tanecik takımdan ne zaman kurtulacaklar?” sonunda isteğime tam
kavuşmuş olamasam da bir ilerlemeler söz konusu. 8 tane milli takım oyunda yer
alıyor. Bunlar; Arjantin, Çin, Fransa, Almanya, Yunanistan, İtalya, İspanya ve
Amerika Birleşik Devletleri. Bu takımlar varsa FIBA World Championship modu
koymamaları komik olurdu. Eh koskoca Electronic Arts da komik duruma düşmek
istemez elbette.
Yine Allstar Weekend, 1 on 1, Individual Practice gibi klasik modlar her sene
olduğu gibi bulunuyor. Bu tip şeylerden bahsedip zaman kaybetmek istemiyorum.
Hala bunları bilmiyorsanız eski NBA Live incelemelerimize göz atmanızı öneririm.
Hido&Memo
Oyundaki olaylardan hızlı hızlı bahsetmeye devam ediyorum. Hidayet ve Mehmet
Okur geçen seneye göre daha güçlü yapılmışlar. Eh haliyle özellikle Hidayet hiç
hak etmediği derecede düşük puana sahipti, yine de hangi takımda olursam olayım
ilk takas hakkımda Korver’la takas ediyordum. Bu kez biraz daha iyi yapmışlar,
ancak oyunu son anda Avrupa Basketbol Şampiyonası’nın da bitmesiyle el
attıklarına inanıyorum. Çünkü rezil bir sezon geçiren ancak Rusya’yı
şampiyonluğa neredeyse tek başına taşıyan Kirilenko’yu çok iyi yapmışlar. All
Star olan ama milli takımda facia yaşayan Mehmet’imizi ise geçen seneye göre
birazcık daha iyi yapsalar da yine de istediğim seviyede sayılmaz.Bir başka yenilikse Dallas-San Antonio gibi maç yapacağınız zaman ekranda “Rivalry
Game” yazısı çıkıyor. “Yani bu iki takım arasında rekabet vardır, aman ha
dikkat…” gibisinden. Bunu çok gerçekçi şekilde aralarında rekabet olan
takımlarda yapmışlar gerçekten ancak ara sıra sapıtmayı da ihmal etmemişler. New
York Knicks ile bir milli takımın maçında da “Rivalry Game” yazısının çıktığını
görmüştüm. Eğer Marbury görse güler bu olaya. Tek başına siler süpürür hepsini.
Hadi başlasın sezon artık, Starbury’mi özledim.
Oyundaki müzikler:
R&B ve hiphop türünü seven kişiler için EA yine kaliteli müzikleri eklemiş.
Benim “Kahrolsun rap, yaşasın rock” gibi bir düşüncem olmadığı ve her şeye
sevgiyle yaklaşmayı ilke edinen yapım olduğu için, oyunun müziklerine ne ekstra
bir sevgim oldu, ne de bir önyargım.
Ana menünün arka planında NBA maçlarından görüntülerin olduğu oyunumuzda; önceki
oyunda devre arası dolan enerjiler bu kez periyot araları da, yani sadece 2-3
arası değil, 1-2 ve 3-4 arası da dolduğu gözüküyor. Yani 2-3 arası devre arası
oluyor. Tamamdır dinlenebilir, ama kısacık aralarda nasıl dinleniyor adamlar
anlamıyorum. Yine de ona da bir çözüm yapmışlar kendilerince, mesela Ray Allen
çok yoruldu(Yorulmaz o ya, misal işte, He Got Game’i izlemeyen NBA sever de
kalmasın diye uyarımı yapayım). Bir sonraki periyotta gücü tam olarak gözüküyor,
ancak normalde 5-6 dakikada azalması gereken enerjisi, geçen periyotun ağırlığı
hala üzerinde olduğu için daha çabuk azalıyor. İşte, bunu da bir yenilik amaçlı
yapmışlar, kesin. Ancak ne derece yerli, orasını bilemem. Bir de şu var ki;
Iverson, Marbury gibi insan dışı kişiler bile artık birazcık da olsa
yorulabiliyorlar.
KG-Ray Allen ve Paul Pierce!
Bu sene NBA’in şüphesiz en hamle beklenen takımı Boston Celtics. Eh haliyle
oyunda da çok kişi bu takımla oynayacak. Yalnız geçen gün hazırlık maçında
Philadelphia 76’ers gibi Iverson’ı kaybettikten sonra NBA’in sıradan bir takımı
haline gelmeye yüz tutmuş bir takımına yenilmeleri, sezon öncesinden bazı
sinyaller verdi.Üç tane süper starları var ki; benim için Ray Allen çok özeldir, az önce de bahsetmiştim. Paul de sakatlığın ardından bu sene
oynayabiliyor ve Kevin Garnett zaten 97 gücüyle oyunda insan azmanlığı görevini
üstleniyor. Shaquille O’neil bile 89’ken onun böyle olması elbette taktir
edilesi.
Maç içerisinde eskiden sadece skor yakınsa, maç sonlarında, o da topu ortaya
getirmek amacıyla mola alan rakiplerimiz artık sık sık mola alıyor ve daha
heyecan verici oluyor bu durum. Hücumdan boş döndünüz mesela, anında topu
kaptıkları gibi mola alıp, akıllıca kullanabiliyorlar topu. Grafiksel olarak
yarım adım bile ilerlediğini söylemenin güç olduğu oyunumuzda, PS3 ve Xbox 360
versiyonlarına bakınca bunun PS2 sınırı olduğunu anlar gibi oluyoruz.
Hot Spots
İşte çok büyük bir hizmet daha “Player Hot Spots” ekranı. Herkes her oyuncuyu
çok iyi tanımak zorunda değil. Herkes NBA’le benim gibi veya ne bileyim İsmet
Badem, Murat Murathanoğlu gibi ilgilenmek zorunda değil. O yüzden girin oyunu
durdurup Player Hot Spots ekranına, 3 sayılık bölgenin sol tarafından mı, boyalı
alandan mı etkili, nereden etkili öğrenin ve ona göre kullanın. Kırmızı renk en
etkili olduğu bölgeler. Eh her oyuncunun en etkili olduğu bölge olmak zorunda
değil, o da ayrı. Eğer bir bölgeden iyi atışlar kullanıyorsa da lacivert boyalı
kısımlara dikkat etmeniz lazım. Siyah boyalı yerler ise “o adamla oradan zor ”
imajını bizlere aktarmakta.
Oyunun oynanabilirliği gerçekten de ileri seviyelere ulaştı, demiştim. Buna
bağlı farklı bir özellikten daha bahsedeyim. Mesela paslarımız direkt hedefe
ulaşmayabiliyor. Oyunu başlatırken direkt X’e bas, önünde adam olsa da yüzde 95
o pas yerini buluyordu. Ama artık düzgün, görerek pas vermezseniz, nerede
olursanız olun bir anda topu rakipte bulabilir ve hızlı bir hücum sonucu topu
potanızın filelerinden süzülmüş görebilirsiniz. Güzel hareketlerin tekrarı bu
oyunda otomatik olarak veriliyor. İşin güzel yanı geçen senelerde sadece L1’e
basılı tutup yapılan smaç veya hareketlerle boyalı alanlardaki hareketler
sonrası üçgene basılı tutmakla aktif hale gelen video tekrar kısmı, artık zorlu
her pozisyondan sonra, hayati pozisyonlarda falan otomatik olarak veriliyor.
Yani geçen sene hayal bile olamayacak olan üçlük tekrarı bu oyunda mevcut
olabiliyor.
Kötü bir yandan daha bahsedelim ki; üçgenle smaç dönemi geçen senenin sonunda
sona ermiş. Artık geçen seneki gibi hem turnike&potaya yakın atışlar; hem de
smaçlar kare tuşuyla. Tıpkı eskisi gibi. Ayrıca hızlı, savunmacı, üçlükçü gibi
oyuncu altında gözüken ve geçen sene değiştire değiştire kullanabildiğimiz
özellik de bu sene kaldırılmış. Öyle işaretler yok. Haliyle değiştirme de yok.
Altındaki yıldızın şekline göre oyuncunun kalitesi anlaşılıyor. Eh o kadarı da
yeterli bence, baya gereksiz geliyordu bana zaten. Yine Nowitski’yle bir adım
geriye çekilip atışımızı yapabiliyor muyuz? Evet, olay bitmiştir.
İşte iyisiyle kötüsüyle uzunca bir yazının sonuna geldik. Bu kadar anlatacak şey
bulmak beni bile şaşırttı ki; emin olun bir şeyleri yazmayı unutmuşumdur. Çünkü
oynarken başta not almıyordum. Sonra eklerim diye tembellik etmiştim. Bu oyunu
NBA’yı seviyorsanız mutlaka, sporu seviyorsanız büyük ihtimalle alın.