“Allahım bu ne sıcak! Bilgisayar karşısında eriyip gitmekte olan bu zavallı kuluna bir neşe ihsan eyle yarabbim!” diye nidalar atarak oynamaya başladım “No Brakes”i. Amacım birkaç araçla kapışmak, birbirinden farklı pistlerde tozu dumana katmak, finiş noktasına kadar adrenalin depolaması yapmaktı. Gördüğüm ilk görüntüler moralimi bozamazdı. Hatta “Bu müzikler midi mi? Yoksa mp3 mü?” diye endişeye düşmem, oyunun nuhtan kalmış olma ihtimalini aklıma getirmem dahi söz konusu olamazdı. Bu oyunu oynayacaktım ve kazanacaktım.
10 araç, 11 pist, 1011 renk…
Ana menüyü incelediğimde biri alıştırma biri de multiplayer olmak üzere toplam 5 farklı oyun çeşidini görmem biraz olsun olumlu düşünmeme yol açtı. Hafif tebessüm ettim. Trial, Tournament, Leaving game, Evolution game ve Multiplayer seçeneklerini gördüm. Öncelikle alıştırma yapmalı, kendimi birbirinden zorlu rakipler için hazırlamalıydım. Seçtim Trial bölümünü. Yaklaşık 30 sn.lik yüklemenin ardından poligon sayısı bir elin parmaklarını geçmecek kadar kübik bir araçla karşılaştım. Geri sayım sürerken çevreye bakmak istedim. Birbirinin aynısı beş tane ağacı ve bıçakla kesilmiş gibi duran çim-asfalt arası ilişkiyi incelerken geri sayım bitti. Var gücümle bastım gaz tuşuna. Bir yanlışlık olması geregiyordu yada tuş bozulmuş olmalıydı çünkü araç hareket etmiyordu! Sonunda aracı hareket ettirebildim. 100 kilometre hıza 100 sn.de ulaşan bir araba ile nasıl yarışılırsa aynen öyle ilerledim yol üzerinde. Kontroler kötüydü, aracı hakimiyetimde tutmak ise tam bir işkence. Tüm virajları frensiz dönebildiğim gibi, son süratle giderken el frenini çekmem savrulmama neden olmadı, bilakis “Zank” diye durdurdu arabamı. Pist uzun değildi ancak araç o kadar yavaştı ki, bitmek bilmedi bu alıştırma bölümü. Dayanamadım, “Escape”e basıp, çıkıverdim. “Çıkıverdim” kelimesini yanlış kullanmış olabilirim çünkü oyundan çıkmam için “Unloading” yazısını yaklaşık 2 dk. görmem gerekti.
Menüye geri döndüğümde Tournament, Leaving ve Evolution seçenekleri arasından ismi nedeniyle dikkatimi çeken “Leaving” moduna girmeyi tercih ettim. Yapay zekaya sahip olmayan ve benim aracımdan kat be kat üstün oldukları için önümde gitmeyi başaran rakiplerle kapışmam daha da sinir olmama neden oldu. Araçlarla girdiğim her mücadeleden yenik ayrılmış olabilirim. Sanırım araçların sürtünmesi esnasında çıkan ve kana benzeyen kıvılcımvari efekler benim dengemi bozdu. Her virajı hatasız dönmeme rağmen sürekli önümde olmayı bilen bu rakipler birbirleri ile hiç kapışmadıkları ve tek rakip olarak beni gördükleri için sonderece anlayışlı oldukları sinyalini verdiler. Otomatik vites sistemi ile giderken vites değiştirmeyi unutan bilgisayar yüzünden zorlandığım anlar da oldu. Son süratle gitsem bile yanımdan uçak gibi geçen rakiplerle oynamak zevk vermek bir yana dursun, sinir olmaktan öteye götürmedi beni.
Görüntülerin 90’lı yılları anımsattığı oyunda sesler ise motor sesinden çok insanoğlunun çıkardığı garip seslere benziyordu. Oyunda müzik var mıydı ? Hatırlamıyorum ama olsaydı da birşey değiştireceğini sanmıyorum. Hiçbir amaç güdmeksizin, zevk olsun diye yapıldığını tahmin ettiğim bu oyuna katlandığım yarım saatlik sürenin hiç kimsenin başına gelmemesini temenni ediyorum.