Oyunlar neden bu kadar pahalı?

Herkese merhabalar. Uzunca süredir blog yazmamıştım. Son birkaç gündür patlak veren, Donanımhaber‘de de konusu açılan “Playstation İngiltere’ye fiyatlar ile ilgili toplu mail atıyoruz!” konusu hakkında benim de söylemek istediklerim var. Öncelikle daha ucuza oyunları satın almak istemek hepimizin hakkı ve buna sonuna kadar destek de veriyorum. Ancak yöntemi ve tavrımızı sorgulamak zorundayız. Buna, önce işin gerçek yüzünü öğrenerek, ajitasyon yapmadan ilerlemek en doğrusu. Birçok kişinin “Hamuuğaa koduumun pileysiteşsın severi” şeklinde sataşacağını da biliyorum. Ama topa koymadan önce lütfen yazacaklarımı okuyun. Bunlar, sadece tek bir marka özelinde değil, tüm markalar özelinde yaşanan şeylerdir.

Oyun fiyatları neden bu kadar pahalı?

Konumuz kesinlikle Playstation oyun fiyatları değil. Türkiye’de her şey çok pahalı. Bunu kavrayarak başlayalım. Bir çoğunuz biliyor ama onlar için de yazmam şart. Bir ürünün satış fiyatını artıran bir çok etken var. Bunlar içinde vergiler ilk sırayı alsa da diğer kalemler de hatırı sayılır bir oranda etkiliyor fiyatları. Örneğin mağazalara bakalım. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan raf parası Türkiye’de var. Bür ürünü rafa koyabilmek için mağazalar oldukça güzel rakamlar talep ediyorlar. Haklıdır, değildir karışamam. Ama orada yer veriyorsa ve bunun mağazaya bir maliyeti varsa talep etmekte özgür. Ardından da mağazaların kar marjları ortaya çıkıyor ki bu da %25’e kadar varabiliyor. Elbette, satan adam bu işi gelir/kar (artık adına ne derseniz) elde edebilmek için yapıyor. Aynı zamanda elde ettiği bu gelirden yine vergi veriyor. Kimileri tanıtım yapabilmek için yüklü bütçeler de harcıyor. “Harcamasın o zaman” diyenleri duyabiliyorum. Ancak o rakamların bir kısmı zaten devede kulak.

Yukarıda saydığım gider kalemlerinin yanında gümrük vergileri, dağıtım maliyetleri ve ofis giderlerini de eklemek lazım. Eğer bir firmada yönetici olduysanız ya da kendi firmanız varsa, ne demek istediğimi az çok anlıyorsunuzdur. İthalatçı firma (burada konu Sony Eurasia olsa da genele çok rahat uyarlayabilirsiniz) ürünü satın aldıktan sonra üzerine %100 kar koysa bile kendisini kurtarması pek mümkün olmuyor.

Örnekleme yapmaya çok gerek yok. Ancak Avrupa’da 69 Euro’ya satılan bir oyunun üzerine yukarıdaki maddeleri teker teker eklediğimizde çok daha yüksek rakamlara ulaşılıyor.

Kimileri “XBox One’ın oyun fiyatları nasıl bu kadar ucuz oluyor o zaman?” diye soracaklar. Geçtiğimiz sene 2.899 TL’den satışa çıkan XBox One X‘in bu sene en düşük 5.299 TL seviyesinden (hatta kimi mağazalarda 5.699 TL‘yi buluyor fiyatı) satılıyor olmasını da sorgulamak lazım bu durumda. Ayrıca XBox Live servisine yapılan zamları da gördük. Yıllık Xbox Live Gold üyeliği 179 liradan 439 liraya çıkarıldı. Konsola  yaklaşık %100, Live Gold’a da yaklaşık %150 zam geldi. Konsolu almaya gücünüz yeterse oyunlarını da alabilirsiniz.

Orijinal oyun alan salak mıdır?

Bir Rusya örneği var elimizde. Fiyatlar diplerde. Oyunseverler için muhteşem bir durum. Ancak Rusya bunu bir günde elde etmedi. Öncelikle devlet desteğini verdi, vergi indirimleri sağladı. Üretici global firmalar elini taşın altına sokup oyunlarını yerel dilde sunmaya başladı. Bunun sonucu olarak bir anda olmasa da orijinal satışları yükseldi, fiyatlar düşüşe geçti. Firmalar kaybından daha çok kazanmaya başladı. Anlayacağanız üzere orijinal oyun alan salak falan değildir. Aslında ucuza ulaşmak isteyen insandır. Yerelleştirme konusunda Sony bazı adımlar attı. Ancak bunun satışlara istenilen oranda yansımaması, sonraki yapımlar için de engel teşkil etti. Bilkom’un stratejisii ise fiyat avantajı oldu. Dağıtıcı firma ile çok yoğun görüşmeler sonucunda ciddi bir fiyat avantajı ile piyasaya sunuldu. Buna rağmen sattığı, 20bin adeti zor buldu. O da uzun süreçte. Bu noktada risk alıp, kazancından feragat eden firmanın, bir sonraki oyununda bunu ne kadar sağlayabileceğini düşünmek lazım. Kendi ülkemizde üretilen, Mount & Blade oyunu bile kopya oynandı. 

Bu ana kadar yazdıkları hard copy dediğimiz kutulu oyunlar için geçerliydi. Bunun bir de dijital bacağı var. İşler bu noktada zıvanadan çıkıyor zaten. En basiti ile yakın zamanda satışa sunulacak olan Red Dead Redemption 2’nin satış fiyatı karşılaştırmasına baktık. Bu linkten siz de görebilirsiniz. Türkiye en pahalı ülkeler arasında yer alıyor. Endonezya’da 296 liraya satılan Red Dead Redemption 2 bizde 469 lira. Hatta özel sürümün fiyatı Rusya’da bizden daha düşük. 

Bu noktada oyun fiyatlarının düşmesi için ne yapılması lazım?

Başlatılan mailleşme kampanyasını gönülden destekliyorum. Ancak “Biz burada kazanmıyoruz, bize indirim yapın” demek son derece komik. Arabesk kültürünün bize getirdiği “Bir flünt ne kadar lan?” hikayesine dönüyoruz. Karşı tarafa diğer ülkelerde neden bu kadar ucuza, bizim neden benzer fırsatlardan faydalandırılmadığımız sorulmalı. Son yıllarda bir çok hatalı adım olsa da Türkiye ekonomisi güçlü bir ülke. Fiyat indirimi talep ederken tek bir noktaya yüklenmek doğru değil. Aynı zamanda doğru vergilendirilmesini de sağlayabilmek için taleplerde bulunmak gerekiyor. Bir çoğumuz zamanında oyun konsollarının ülkeye kumar makinesi sıfatı ile giriyordu ve %40 ek vergi geliyordu. Çok şükür, bunlar anlatılarak aşıldı. Aynı kararlılık diğer konularda da olmalı. Yani tek bir firma üzerine gidilerek indirim elde etmemiz mümkün değil. En azından dişe dokunur bir sonuç elde etmek… Bunun için etraflıca baskı kurulması lazım. Elbette eninde sonunda bir devlet büyüğü, bürokrat vs ulaşılacak ve adım atılması sağlanacaktır.

Ayrıca yerli üretim de çok önemli. Doğru düzgün çıkacak yapımlar, yabancıya olan ilgiyi etkileyecektir mutlaka. İlginin azalmaması adına firmalar da fiyatlarında daha insaflı davranacaktır. Sadece tüketim ile istediğimize ulaşmak mümkün değil. Zira bahsi geçen oyunları kaç kişi alıyor ki? 80 milyonluk bir ülkeden bahsediyoruz. 10bin tane satan oyun başarılı sayılıyor. Kendimize bakıp bundan utanmamız da gerekiyor. Hele ki PC oyunlarında. Yıl boyunca satan birkaç kalem oyun var. FIFA, PES, Battlefield ve Call of Duty. Onun dışında belki birkaç tane daha. Zaten fiyat avantajını sağlayabilmek için gereken satış rakamlarına ulaşmıyor ki. Taleworlds M&B’i Türkçe olarak her platforma çıkartmış olmasına rağmen, dağıtıcı firmalar ellerindeki stokları tüketene kadar göbeklerini çatlattılar resmen. 

Ancak burada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir nokta var ki o da PSN’deki fiyatların Türkiye’de faaliyet gösteren Sony Eurasia ile bağlantısının olmaması. Tamamen İngiltere merkezli olarak yönetilen bir operasyon bu. Mustafa Yiğit’e yapılan saldırılan ve hakaretler tamamen kişisel sorunlardan ya da konuyu tam bilmemekten kaynaklı olduğuna inanıyorum. Ekmek fiyatları zamlandığı için fırıncıyı dövmeye benziyor bu. Kimse kalkıp da buğdayın fiyatına zam yapıldığını konuşmuyor.

Evet, el ele verdiğimizde bizi kimse durduramaz. Kabul ediyorum. Ama bu öyle 300-500 kişinin kuru destek vermesi ile olmaz. Oldu ya, indirimi kaptık diyelim. Eğer ucuz fiyatlardan oyunu yine almazsak o zaman görün tantanayı. Zaten pek iplenmediğimiz ortada. Daha da iplemeyecekler 🙂

Buradan her iki tarafa da hodri meydan diyorum. 18’ine kadar indirimli birçok AAA oyun var PSN’de. Oradan gösterin gücünüzü. Satıcılar için de Berat Albayrak’ın bugün açıkladığı “Enflasyonla Mücadele Platformu” na destek vermelerini fiyatlarını hemen şimdi %10 indirmeleri istiyorum. Her iki tarafın da ne kadar ciddi olduğunu birbirine göstermesi lazım. Yoksa ara gazı ile dönmez bu iş.

————————

Aklımda deli sorular:

“Euro 4.2 lira iken kimsenin sesi çıkmıyordu da 7 lira olunca mı zorumuza gitmeye başladı?”

“Satış adetleri arttıkça fiyatların daha normele gelmesi gerekirken, spotçudan alınan sahte oyunları orijinal mi sanıyoruz?”

“Dijital oyun satışlarından sadece %18 KDV tahsil ederken, satış başka ülke üzerinden gerçekleştiği için devletimiz gelir vergisinden de muaf bırakılıyor. Onun tahsil edilmesi gereken topraklar burası, değil mi? Ya da bir diğer deyişle Google’a yerel ofis kurması için baskı yapılıyor da diğer firmalara neden yapılmıyor?”

“Oyunlardaki ÖTV çok mu gerekli?”

————————

Bir de dipnot eklemek istiyorum:

Geçtiğimiz sene ortaya çıkan ve mağazalara kesilen milyon dolarlık cezaları bir çoğunuz hatırlar. Serbest piyasa ekonomisine çok ciddi müdahaleler vardı. Biraz daha detay vereceksem, “Bilmem kim oyunu şu fiyata satıyor, onlara zam yapılsın” yazışmaları ortaya çıktı. Bu topraklarda biz bunları yaşıyoruz. İthalatçı eli kolu bağlı kalıyor bu durumda genelde. Satış yapabileceği kanalları kaybetmeyi kim göze alabilir?

————————

Benden duymuş olmayın ama PS Plus’a da zam gelmesi yakındır. Alacaklar hiç beklemesin derim 🙂

————————

Son dipnot:

Elimden geldiği, kalemimin yettiği çerçevede sizler ile düşüncelerimi paylaşmaya çalıştım. Düşüncelemerimde tamamen haklı/haksız ya da bir kısmında haklı birt kısmında ise haksız olduğumu düşünebilirsiniz. Saygı çerçevesinde atacağınız her yorum bizim için değerlidir.

Exit mobile version