Düşününce ne kadar garip geliyor… Serinin en efsanevi oyunlarından birisi olan GTA IV, gelecek sene 10. yaşına girecek. Grand Theft Auto serisinde bulunan yapımlardan en başarılısı sayılmakla beraber devri değiştiren grafikleri, akıcı oynanışı, ısınabileceğiniz karakterleri ve eski oyunlarına göre eklenmiş daha birçok yeni özelliği ile her oyuncunun kalbini kazanmıştı. 10 . senesi yaklaştığı için bahsetmek istediğim GTA IV’ü yeni oyunu olan GTA V ile karşılaştırmayı planladım, peki bana göre neden 2008’te piyasaya sürülmüş bir Rockstar yapımı, 2013’te motor üzerinde modifikasyon yapılmış hali ve bir önceki yapımından farklı grafiklerle çıkarılmış Rockstar yapımından daha iyi? Nedenleri sıralamadan önce GTA IV’ün nasıl “devir değiştiren” ünvanını kazandığından bahsedeyim.
Rockstar, 2004-2006 seneleri arasında çıkardığı üç GTA yapımı ile beraber piyasada bir hayli popülerdi. O zamanlar raflarda bulunan Red Dead Revolver ve Bully gibi açık dünya oyunları ile adından hayli bahsettiriyor, paraya para demiyordu. Bu iki sene arası çıkardığı GTA oyunları arasında GTA: San Andreas en popüler olanıydı, öyle ki çıktığı sene, yılın en iyi oyunu ödülünü sorunsuzca kapmıştı. Birkaç sene içinde konsol marketinde bulunacak yeni jenerasyon oyun konsolları için yeni oyun çıkarma çabasında bulunan Rockstar, PS3 ve Xbox360 platformlarında akışkan bir şekilde çalışacak olan ve yine ödüle ödül demeyen GTA IV’ü 2008 senesinde piyasaya sürdü. Beklendiği üzere, içerikleri çok şiddetli olduğu gerekçesi ile birkaç ülkede ne yazık ki satışı durduruldu ve Rockstar davalık oldu. Fakat bu tür sorunlar GTA IV’ün açık dünya oyunları kategorisinde popüler olmasını durdurmadı. Serinin en çok satanları arasına giren GTA IV, kendi başına bir başyapıttı.
Rockstar, GTA IV ile yakaladığı başarıdan sonra durmadı ve birkaç sene içinde çıkaracakları Red Dead Redemption ve L.A. Noire isimleri üstünde yoğunlaştı. GTA hakkında yaklaşık dört veya beş sene ses çıkmadı, ta ki 2013 senesinde GTA V hem eski hem de yeni jenerasyondaki konsollara duyurulana kadar. GTA hayranları, yaklaşık 10 sene sonrasında tekrar Los Santos’a geri dönecek ve anılarını tazeyelebilecekti. Kağıt üstünde harika görünüp, çoğu oyuncuyu umutlandırsa da, bir şeylerin ters gittiğini anlamak bir yılı almadı. Hatırlarsanız, ilk olarak konsol oyuncuları ile buluşmuştu, çoğu konsol oyuncusu yeni yapımın oynanışından memnundu, fakat videolarda izlerken gözüme sürekli oyunun ne kadar sade olduğu, göz alıcı olmadığı ve eski oyunlara göre daha kolay olduğu gözüme çarpıyordu. Tabii, çoğu oyuncu kusur aramak yerine daha çok yapım üzerine yoğunlaştığı için bu durumun pek farkında değildi. Şimdi ise çıkışından yaklaşık dört sene geçti ve çoğu oyuncunun GTA V’te bir sorun olduğunu anlaması gayet muhtemel bir durum. Yazımda ise neden bazı oyuncuların, açıkça söylemeliyim ki bu grubun içinde ben de varım, neden GTA IV’ün GTA V’ten daha iyi olduğunu düşündüğünü gösteren bazı nedenlerden bahsedeceğim.
Harita
Kişiden kişiye göre değişen bir nokta ama bana göre bahsetmem gereken konuların içinde harita en dikkat çekenlerden. İki oyunda da daha önce bulunduğumuz şehirlerde bulunuyoruz: Liberty City ve Los Santos. Haritalar, eski versiyonlarına göre değiştirilmiş olabilir, fakat V’te bütün San Andreas bölgesini tek yerde birleştirmek başta garipti. Özellikle Los Santos bölgesinin biraz ötesinde Chillad Dağı’nın olması tamamen San Fierro’nun varlığını unutturmuş, Las Venturas ise tamamen ortalıktan kaybolmuştu. Bu durumu GTA IV’te yaşamak biraz zor, çünkü Rockstar, hem şehiri Liberty City’ye benzetmek için elinden geleni yapmış hem de oyuncunun serbestçe dolaşabileceği alanı büyütmek için haritayı da beklendiğinden fazla bir şekilde geliştirmiş bulunmakta.
Oyun Motoru
Rockstar, fazla içerik bulundurmak ve gelecekte eklemek için GTA IV’te kullandıkları Europhia Motoru’nu ne yazık ki bir hayli kısıtlamış. Eh, tabii böyle olunca araç hasarları, insan vücutları ve karakterin hareketleri daha da kalitesizleşmiş bulunuyor. Bu oyun motoru kısıtlama olayını basitçe arabadan atlayarak veya duvara çarparak test edebiliriz. Direkt göze çarpanlardan birisi ise, GTA IV’te Niko, arabanın hızına göre takla atıyor veya sürükleniyor, aynısını GTA V’te test ettiğinizde göremezsiniz. Aynı şekilde motor kazaları da bu kısıtlamaya yakalanmış. Yüksek hızla bir araca veya duvara çaptığınızda bile karakterimiz sadece birkaç metreden daha fazla ileri gidemezken, GTA IV’te sahip olduğunuz hıza göre yaptığınız motor kazası, bazen ölümünüze bile neden olabiliyordu. Tabii durum böyle olunca da yönlendirdiğimiz üç karakterden herhangi biri sadece bir metre sürüklenip hiçbir şeyi yokmuş gibi ayağa kalkıyor. Örneklerden bazıları ise sokakta bulunan insanları itemememiz ve çoğu yayanın çarpılınca kütük gibi itilebilmesi veya yere düşmesi olabilir.
Araçtan Araca Değişen Yol Tutuşları
GTA IV’de en sevdiğim mekaniklerden birisi araçtan araca değişen yol tutuşuydu. Jip gibi ağır ve yavaş hızlanan bir araç kullanırken genelde araç savruluyor veya dönüşleri zor alıyordu, kullandığınız aracı daha küçük ve kompakt bir tanesi ile değiştirildiğinde ise, yol tutuşu daha da gelişiyor ve savrulması daha da zorlaşıyordu. Tabii, bu da oyunun gerçekçiliğine ve oyun motorunun kalitesine artı puan demekti. Yine motorun kısıtlanmasına mağdur kalan bu mekanik GTA V’te zar zor görülüyor. GTA V’e göre karşılaştırdığımızda, hangi aracı kullanırsam kullanayım, hiçbir zaman sürerken sorun yaşanmıyor ve her araç, hızı dışında, aynı hissettiriyordu. GTA V’te araba sürmek ile arcade salonlarındaki kabinlerde yarış oyunları arasında fark yok gibi görünüyor.
Karakter Sempatisi
Başta üç karakter harika bir fikir gibi görünse de, arka planı boş görünen karakterden bir cacık olmaz. Belki Rockstar karakter dizaynı üstünde uzun süre çalışmış olabilir ama V’te bulunan hiçbir karakter, IV’te bulunan karakterlerin sempatisi ve karakteristiklerini aynı derecede yansıtamıyor. IV’te konu, kuzenine yardım etmek isteyen Niko’nun Balkanlar’dan Liberty City’ye gelişi ve karşılaştığı belalar iken, GTA V’te üç Amerikan stereotipi banka soygunculuğu yapıp ayrılıyor. Demek ki neymiş? Yapım ne kadar fazla karaktere sahip olursa olsun, arka planları açık ve net değilse, ilgi çekmesi beklenemez. Zaten GTA serisini ciddiye alan herhangi bir hayrana sorarsanız, GTA V’in ne kadar zayıf bir hikayesi olduğundan da bahsedecektir.
Agresif İnsan ve Polis Davranışları
Yapımın çıkışından birkaç ay sonra trend haline gelen “Polisler çok agresif.” cümlesi, ne yazık ki biraz doğru. Fakat bunu söylemem GTA V’e artı bir puan verdiğimi göstermiyor. Polislerin aşırı agresif olması, sadece ayaktayken mevcut. Geri kalan durumlarda polis, genelde araba yakalamalarında size neredeyse kaçmanız için yolu boş bırakıyor- daha kötüsü polislerin kullandığı araba çelmesi veya yolunun önünü kesmek gibi taktikler bile kullanılmıyor. GTA IV’te ise bu konuda arayabileceğiniz her şey mevcut. Eğer elinizde silahla gezerseniz polis genelde tetikleniyor ama ateş etmiyor. Suçluları yakalarken direkt ateş edilmiyor, sakince tutuklanıyor ve arabaya konuluyor. Niko eğer saldırmaya çalışırsa polisler savunma moduna geçip daha fazla adam çağırıyor vesaire, vesaire. Daha birçok polis taktiği mevcut. Ne yazık ki GTA V polislerinde daha çok “Bu adamın ölmesi gerek, hemen şimdi.” komutu mevcut.
Araç Hasarları ve Kazaları
Europhia Motoru’nun en bilinen özelliklerinden birisi, çok geniş ve gerçekçi olduğudur. GTA IV’te, sokak ortasında yaptığınız kaza daha gerçekçi hissettiriyor, sahip olduğunuz kazanın içerisine çarptığınız aracın ağırlığı da dahildi. Takla atması ve yan dönmesi gibi durumlar aracınızın büyüklüğüne ve çarptığınız hıza bağlıydı, buna karşılık oyun motoru, kazanın nasıl olacağını hesaplayabiliyordu. Önceden de bahsettiğim gibi, kısıtlanmasından dolayı çoğu kaza ve hasar mekanikleri GTA V’te gerçekçi hissettirmiyor. 100km hızla çarptığınız duvarda sadece çatlaklar, aracınızda ise sadece çizikler ve kırılmış camlar bulunuyor, bir adım daha ilersinde ise sadece ön tarafın yamulduğunu görüyordunuz. GTA:Online’ın getirdiği kalkan tarzı araba koruma sistemi ise herhangi bir ciddi kazanın sadece araç üstüne çizik bırakacağını gösteriyordu.
Atmosfer
Liberty City, anlaşılacağı üzere New York’a benzetilmeye çalışılan bir şehir. Tabii, böyle olunca bir yerde zenginlik boy gösterirken, şehrin başka yerlerinde düşüklük ve fakirlik baş göstermek zorunda. Atmosferin çoğu zaman karamsar olduğu Liberty City’de bunun gösterilmesi tamamen kusursuzdu. Yağmur ve sis efektleri ile beraber yeni grafiklerin sınırlarının zorlanması, adeta gerçekten New York şehrinde bulunmuşsunuz hissi veriyordu. Fakat aynı durumu GTA V için söyleyemeyeceğim. Evet, bazen karamsar bölgeleri olabiliyor ama haritanın çoğunluğu günlük güneşlik olarak karşımıza çıkıyor.
Asıl DLC’ler
Ek paket kavramı yapımcıdan yapımcıya değişen kavramlardan birisi. Çoğu yapımcı için, ek paket anlayışı yeni hikaye ve fazla içerik demekken, bazılarına göre çevrimiçi modlar için daha fazla içerik demek. Tamamen normal bir satış mekaniği, fakat aynı firmanın ek paket kavramını birkaç sene içinde değiştirmesi pek de hoş karşılanabilecek bir şey değil. Vice City için Vice City Stories, Red Dead Redemption için Undead Nightmare ve GTA IV için iki ayrı ek paket çıkaran Rockstar, bulunduğumuz sene içerisinde ek paketi GTA:Online için para olarak satıyor. Yani hikaye ile alakası bulunmuyor. Açıkçası, yakında da GTA V için tek kişilik yeni bir hikaye ek paketi çıkacağından pek emin değilim. Rockstar, odağını tamamen bu sene Red Dead Redemption 2’ye ve GTA:Online için başka nasıl içerik çıkarılabilir sorusuna çevirmiş durumda.
Daha anlatacağım çok konu olmasına rağmen kısa kesip konuyu can sıkmadan anlatmaya çalıştım. Umarım Rockstar, aynı politika üstünden yürümez ve karşımıza Red Dead Redemption’ın basit ve kolaylaştırılmış versiyonu ile karşımıza çıkmaz…