Dünyadaki en popüler spor olan futbol ile ilgili onlarca oyun yapıldı. Bu oyunlar arasında kim ne derse desin en tanınmış olanı EA Sports’un FIFA serisidir. Her sonbaharda bilgisayarcıya gidilir ‘’Abi FIFA çıktı mı?’’ diye sorulur. Eğer cevap evet ise, üstündeki tüm parayı verebilecek kadar heyecanlı olan kişi düşünmeden oyunu alır ve oynamak üzere yola çıkar. Ama bazıları da vardır ki her sene, bir öncekinin kopyası olan FIFA’yı oynamak yerine, kendine yeni bir oyun aramaya başlar. Bu arama sürecinde kişinin eline ‘’Winning Eleven’’ ya da diğer adıyla ‘’ Pro Evolution Soccer’’ geçmişse, o kişi bir daha ne FIFA oynar ne de ondan sonraki seneler bilgisayarcıya gidip FIFA ile ilgili sorular sorar. Bu hikayedeki ‘’o’’, ben ve şu an Pro Evolution Soccer oynayanlardır. Bu küçük örnekteki amacım FIFA serisini kötülemek değil, Konami’nin yarattığı futbol fenomenini yüceltmektir.!
Beckham stili 3. türden vuruşlar
Pro Evolution Soccer’ın oyuncu kitlesinin gitgide büyümesindeki en büyük faktör kuşkusuz; gerçekçi oynanışı. Yeni oyunun kontrolleri de, ilkiyle hemen hemen aynı ancak her oyunda olduğu gibi burada da bir takım yenilikler var. Kavisli paslar, esnek hareketler, yepyeni orta ve çalım şekilleri ise bunlardan birkaçı. Yapay zekanın oldukça gelişmiş olması nedeniyle gol atmak artık kolay değil; bu yüzden organize ve akılcı ataklar yapmalısınız. Yani bundan böyle bir oyuncudan çok bir menajer ya da futbolcu gibi düşünmeniz gerekecek. Oyunda her zaman olduğu gibi yine kontrollerde ustalaşmanıza yarayacak bir Training seçeneği bulunuyor. Ancak training’e ‘’Umbro Challenge’’ adında yeni bir mod eklenmiş. İşte bu mod bizlere ortada sıçan, hedef vurma ve top sürme gibi çeşitli aktivitelere katılma imkanı veriyor.
Altısı yeni olmak üzere oyunda toplam 14 stadyum var. Yeni stadyumlar genel olarak güzel görünüyor ancak çoğu, pek de tanıdık değil. Bunların arasında en ünlüsü Manchester United’ın cehennemi olarak tabir edilen ‘’Old Trafford’’. Yapılan bu kadar yeniliğin arasından eski stadlar da payına düşeni almış. Hepsinin zemini gerçeğe uygun olarak değiştirilmiş ve kaplamaların kalitesi arttırılmış (geçen oyunda zemini berbat olan Catalonia Stadı’da oldukça güzelleşmiş). Oyunda, içlerinde Türkiye ve Galatasaray’ın da olduğu birbirinden farklı 107 takım bulunmakta. Ancak takımlarda çok büyük eksikler var. Mesela Manchester United’da Ferdinand ve Real Madrid’de de Ronaldo yok. Evet, kadrolarda eksikler bulunmakta ancak Konami bize tüm bunları unutturacak güzellikte bir Edit Mode’u hazırlamış. Bu mod sayesinde yine tüm takımlar ve futbolcular üzerinde çeşitli değişiklikler yapabileceksiniz. Gerçi futbolcular üzerinde değişiklik yapmanıza gerek yok çünkü, geçen oyunda olduğu gibi üzerlerinde çok fazla durulmuş. Özellikle David Beckham gibi yıldız oyuncuları birebir modellemişler (fiziksel özelliklerinden, topa vuruş şekline kadar)! Yalnız doğruyu söylemek gerekirse FIFA 2003’ün PES 2’den az da olsa önde olduğu tek konu oyuncu modellemeleri. Yani yakından bakıldığında FIFA 2003’ün oyuncu modellemeleri göze biraz daha gerçekçi ve hoş geliyor.
Dar Alanda Kısa Paslaşmalar
Her zaman olduğu gibi kupa ve liglerin dışında Master Lig bulunmakta. Çoğunuzun bildiği gibi burada bir kulüp seçecek, B takımı ile 3.ligden başlayarak, kazanılan maç başına para alacaksınız. Bu parayla da yıldız oyuncular alıp takımınızı kuvvetlendirebileceksiniz. Ancak para kazanmak eskisi kadar kolay değil. Neden mi? Çünkü artık puan kaybedecek olursanız, para da kaybedeceksiniz. Paranız bittiğinde ise Game Over olacak. Evet, işiniz artık daha zor ama bundan böyle para kazanmanın bir yolu da kupa maçları, bu ekstra maçlar sayesinde gelirinizi arttırabilir, bütçenize uygun bulduğunuz oyuncuları kiralayabilirsiniz. Unutmadan, tüm bu yeniliklerin dışında, bir de Master Lig’in içinde küçük bir menajerlik bölümü var. Bu bölüm sayesinde ise takımınızın bir çok özelliğini ayarlayabileceksiniz (sakın ufak çaplı da olsa bir Championship Manager beklemeyin!).
Pro Evolution Soccer 2’de en çok beğendiğim özellik ise oyuna getirilen ‘’deplasman’’ anlayışı. Artık deplasman maçlarında yuhalanacak, ıslıklanacak ve baskı altında olacaksınız. Ayrıca rakibinizi formasından çekerek, hava toplarında üstüne abanarak ve ikili mücadelelerde omuz atarak durdurabileceksiniz. İşte tüm bu yenilikler oyunun şahane grafikleriyle birleşince, kendinizi iyice kaptırıyorsunuz. Özellikle Milli olmak üzere tüm takımların forması çok güzel görünüyor. Ne kadar mı? Kötü bir takımı sırf forması güzel diye seçtirebilecek kadar!
Futbol Resitali
Yerimizin darlığı nedeniyle oyunu sizlere kısaca anlatmaya çalıştım, gerçi böyle bir oyuna inceleme bile yazmayıp koskoca harflerle ‘’MÜTHİŞ BİR OYUN, GİDİN VE ALIN’’ yazmak isterdim ama böyle bir şansım yok. Sonuç olarak üst satırda okuduğunuz koskaca harflerle yazılmış cümleyi göz önünde bulundurarak, kararı kendiniz verin!