İçinizde mutlaka halı saha maçları yapanlar vardır. Ya minyatür ya da büyük kale hiç fark etmez, sahaya çıkar ve bir futbolcu gibi mücadelenizi verirsiniz. Etrafınızdaki herkes arkadaşınız olmasına rağmen, zaman zaman gerginlikler kaçınılmaz olur. Sonunda ne olursa olsun, yine el sıkışarak sahadan ayrılırsınız. Benim olmazsa olmazlarımdandır halı saha maçları. Haftada 3 maç mutlaka yaparım, ama bu kadar fazlasını çok da tavsiye etmiyorum açıkçası. En fazla iki maç, vücudu çalıştırmak açısından son derece faydalı diye düşünüyorum. Futbol tutkusunun önüne çok da geçilmiyor.
Topu ayaklarına dolaştıranlar
Pure Football, aslında tam olarak halı sahada geçen bir oyun değil. Ancak 5’erlikten 2 takım halinde maçlar yapıldığı için, birazcık o havayı verir gibi oluyor. Arada ufak tefek freestyle da (özgür stiller) katılmak istenmiş. Fikirler fena olmasa da, uygulamada pek başarılı olduğunu söyleyemeyeceğiz. Maçlar oldukça düz geçiyor ve keyif katsayınız artacağına, olduğu yerde sayıyor ve bir süre sonra da düşmeye başlıyor. Daha fazla özellik katılabilir ve mevcut olanlar da renklendirilebilirdi. Bu haliyle sadece ana fikir belirlenip, bununla ilgili birkaç şey programlanmış gibi duruyor.
Birçok yapımda olduğu gibi; burada da ana oyun modumuzu kariyer kısmı oluşturuyor. Kendi oyuncumuzu ve takımızı yaratabiliyoruz. 5’li takım içerisinde nerede oynayacağımıza karar veriyoruz. Takıma isim de verdikten sonra esas olaya girebiliriz. Burada çeşitli organizasyonlar var ve hepsinin içinde maçlarla ilgili bizden istenen görevler var. Kimisinde 2 gol atan kazanıyor, bir diğerinde ise 3 dakika içerisinde rakibi yenmeye çalışıyoruz. Burada görevleri yerine getirdikçe yenileri açılıyor ve yeni görevleri yerlerine getirmeye çalışıyoruz. Envanterde, seçilebilecek 17 milli takım ve toplamda 230 futbolcu var. Pure Football’daki takımlar içerisinde A Milli futbol takımımızın da olması en azından sevindirici bir unsur. Mevcut olan takımlardaki isimlerin de gerçek olması, Pure Football’a biraz daha tutunmamızı sağlıyor. Görevimizi de aldıktan sonra maça giriş yapıyoruz.
Öncelikle grafiklerden bahsetmek gerekirse; neredeyse Xbox 1, bu oyunun grafikleriyle yarışabilir. O derece özensiz hazırlanmışlar ve efekt olarak da birşey vadetmiyorlar. Omuz hizasına yakın bir kamera açısıyla oynayabiliyoruz. Oyuncu ve top animasyonları, vasatın üzerine hiç çıkamıyor ve göze hitap etmiyorlar.
Pure Football, aslında tamamen Pure Point’ler üzerine kurulmuş. Maç içerisinde yapacağınız tüm olumlu hareketler, artistik hareketler ve son olarak da görevi başarıyla bitirmeniz, size Pure Point’ler olarak geri dönecek. Bunlar sayesinde, ana karakterinizin özelliklerini geliştirebiliyorsunuz. Şut, pas, kafa, kontrol, hız gibi özelliklere, kazandığınız puanları harcayarak eklemeler yapabiliyorsunuz.
Topu ellerinden kaçıranlar
Şut çekeceğiniz ya da orta yapacağınız zaman, oyuncunuzun altında bir bar çıkıyor ve buradaki renklere göre şut şekliniz değişiyor. İbre kırmızı alana geldiğinde, hızlı ama kontrolsüz bir şut çıkartıyorsunuz; beyaz alanda durursa kontrollü ve efekt devreye sokan bir şut çekiyorsunuz. Bunu yaptıkça, ekranın üstündeki Pure çubuğu doluyor ve en sonunda çekeceğiniz bir şut tamamen teknik ve gol olma ihtimali yüksek hâle geliyor. Bir başka özellik ise; sertliğe de taviz vermesi, ancak belirli oranlarda. Kontrolsüz fauller yaptıkça, yine ekranın üstündeki bir bar dolmaya başlayacak ve ancak bir süre sakin oynadıkça azalacak. Eğer maksimuma ulaştığında bir faullü hareket daha yaparsanız, sahanın neresinde olursanız olun, penaltıyla cezalandırılacaksınız. Sağ analogu kullanarak, rastgele artistik hareketler yapabiliyoruz, ama bunların da sayısı pek fazla değil ve nedense bizi çok da heyecanlandırmadı.
Bunların dışında başka bir şey yok. Tamamen olay bunlardan ibaret. Fikir olarak biraz da FIFA Street konseptinden ilham alınmış, ancak onunla alakalı olmayan bir yapım ortaya çıkmış. Biz biraz daha şans vermek adına oyunu iki kişi oynamayı da denedik. Baş partnerim Emre Günen’i yanıma çağırdım ve oynamaya başladık. Aynı durgunluk, iki kişi oynarken de devam etti ve ne kadar kendimizi zorlasak da, keyif alamadan bıraktık. Üstüne üstlük Emre, oyunu ilk defa oynuyor olmasına rağmen daha ilk atakta bana golünü atıp üstüne de maçı kazanınca, beni ortamdan iyice soğuttu. Bu arada, Pure Football’ın Xbox Live desteği bulunduğunu da belirtelim.
Şut ve Taç
Seslendirmeler üzerinde de konuşulacak pek fazla şey yok. Adamlarımız genelde aynı mimiklerde bulunuyor ve aynı sesleri çıkartıyorlar. Müzikler açısından da vurucu bir tınıyla karşılaşmadık. Genel olarak baktığımız zaman Pure Football, her ne kadar güzel bir fikirle sahneye çıkmış olsa da, performans olarak vasatı kesinlikle aşmıyor. Hele FIFA Street gibi bir konsept dururken, tercihimizi bundan yana kullanmamız maalesef mümkün değil. Biz yine halı saha maçlarımıza devam edelim, oradaki keyif Pure Football’dan çok daha fazla.