Rise Of Nations

Bilgisayar oyunlarının yeni yeni hayatımıza sızdığı erken dönemlerdi o zamanlar. Bizler ufacık çocuklardık. Bu yeni oyuncaklar ise çok eğlenceliydi. Bir süre sonra piyasaya düşn her oyun tarafımızdan su gibi içilmeye ekmek gibi yenmeye başlandı. Ee tabi eloğlu uyanık, bizdeki bu “oyun tüketme” potansiyelini fark eden şirketler yavaş yavaş daha değişik, yeni tür oyunlar çıkarmaya başladılar. Bu böyle giderken günün birinde Sid Meier adında birinin afedersiniz ama rivayet odur ki tuvalette hacetini giderirken zihninde bir ampul yandı ve ampulü patlatmadan hemen uygulamaya geçerek kendini bir anda dolar milyoneri bizi de daha fanatik oyun hastaları haline soktu. Bu ampulün adı ise “Civizilations”dı. Sid Meier oyun dünyasına yeni bomba gibi düşen yeni bir tür yaratmıştı. Civizilations’da her şeyi yapmak, tarihi yeniden yazmak tamamen oyuncunun elindeydi. İsterseniz Azteklerle aya bile gidebilirdiniz. Artık hiçbir şey bizi kısıtlayamazdı. Zamanla Civizilatıons benzeri birçok oyun çıktı. Kimisi çok iyiydi kimisi çok kötü. Fakat artık Civizilations’a için ciddi bir rakip piyasada; Rise of Nations.

Adından da anlayacağınız gibi Rise of Nations’da, seçeceğimiz bir ırkı geliştireceğiz ve onu “doğurtmaya” çalışacağız:) Elbetteki bu kolay bir iş değil. Dünyada yalnızca biz yaşamıyoruz. Bu gelişme ve dünyayı ele geçirme yarışında oldukça ciddi rakiplerimiz var. Fakat “Kimse beni yıldıramaz. Ben bu dünyaya alırım Amerika’yı da vergiye bağlarım arkadaş.” parolasıyla işe giriyor ve oldukça heyecanlı bir dünyaya kapımızı açıyoruz.(Yoksa monitörü mü açıyorduk ? Uff ne zor dil bu Türkçe yahu:)

RoN’nın başında oyunu bilmeyenler için oldukça iyi hazırlanmış tutorial kısmı mevcut. Açıkçası eğer Civizilations veya benzeri oyun deneyiminiz yoksa burayı oynamanızı öneririm çünkü oldukça güzel bir şekilde oyun anlatılıyor. İlk baktığınızda kontroller inanılmaz karışık gibi duruyor. (Her upgrade bir tuşa atanmış ve emin olun her tuşun bir görevi var:) Fakat bu oyunu psikopatlık derecesinde hızlı oynamak isteyenler için. Eğer “Normalim ben kardeşim.” diyorsanız oyunu oynamak için fare yetip de artıyor bile. 

RoN oldukça fazla seçeneği olan bir oyun. İsterseniz on küsür ırktan birini seçip normal senaryoları oynar ve dünyayı ele geçirirsiniz, ister herhangi bir senaryoyu oynayabilir, ister bilgisayara karşı XXX farklı skirmish yapar, isterseniz de okuldan gıcık kaptığınız her derste sınıfın en yüksek notunu alıp sizi geçen inek arkadaşınızı multiplayer’da papaz edersiniz. Yani kısacası seçim sizin. Burada şu şöyle yapılıyor bu böyle yapılıyor diye uzun uzun oyunu açıklamayacağım çünkü bu tür bir yazı hem okuyanı sıkıyor hem de içinde keşfedilecek birçok güzel şey olan heyecanlı bir oyunu almaktan insanı caydırıyor. Bunun yerine her bölümü genel olarak anlatacağım. Unutmayınız ayrıntıları oyunu oynayarak yakalamak sizin işiniz ve haftaya sınav yapıyorum çalışın gelin:) Heyy arka sıralar bak buraya!

Efendim önce tek kişilik senaryo kısmını anlatayım. Burada seçebileceğiniz içinde Türklerinde olduğu 18 farklı ırk var. Irkların diğerlerine göre avantajları ve dezavantajları bulunuyor. Mesela bizim millet askerlik konusunda çok iyiyken Yunanlılar bilimde ileri Moğollar ise şehir ele geçirmekte. Burada hoşunuza giden ırkı seçiyoruz ve oyun bizi o ırkın anavatanına götürüyor. Burada asıl amaç komşularımıza göre daha hızlı gelişmek ve sonunda onlara savaş açıp topraklarını ele geçirmek. Olay böylece kopup gidiyor ve sonunda bir bakmışsınız dünya bizim olmuş.

Gelelim skirmish karşılaşmalarına. Bu bölüm oldukça ayrıntılı hazırlanmış bir yer. Oynayabileceğimiz ırk sayısı yine 18. Fakat burada rakiplerimiz davranışlarını şekillendirebiliyoruz. Buna göre eğer rakibinizi saldırgan karakterli yaparsanız düşman bizi sadece yoketmek istiyor ve bizde işi gücü bırakıp devamlı savaşıyoruz. Diyelim ki ekonomik gelişmeyi ön planda tutan bir rakibimiz var. Bu defa öyle devamlı savaş filan yok. ne zaman ki komşumuzun ekonomik çıkarlarını tehdit ediyoruz o zaman savaşmak kaçınılmaz oluyor. Ayrıca burada oyun kurallarını değiştirebiliyor, ittifak kurabileceğimiz veya işi gücü sadece barbarca terör estirmek olan ırkları da ortama atabiliyoruz. Dediğim gibi oldukça kaliteli yapılmış, oyuncuların gerçekleştirmek istediği her senaryoyu içine alabilen bir yer burası. Haritalar ise oldukça fazla ve harita büyüklüklerini de ayarlamak mümkün. Yalnız burada beğenmediğim bir olay şu, haritaların sadece adları var ve kenarda bir yerde ufak da olsa neye benzediği gösterilmiyor. Bu durumda eğer imine kanıp beğenmediğiniz bir haritayı seçerseniz tekrar başa dönüp o kadar ayarı yeniden yapacaksınız. Oyunda yaratıcı arkadaşlarda düşünülmüş. Eğer kasıp kendi haritanızı yapmak isterseniz o zaman buyurun sizi mission editor kısmına alalım. Burada istediğiniz kopuk haritayı yapabilirsiniz:)

Yukarıda anlattıklarımdan başka tek beğendiğiniz tek bir senaryoyu yükleyip de oynayabilir veya arkadaşlarınızı eve çağırıp (tabi anneniz bu duruma ne der bilmem:) oldukça zevkli multiplayer karşılaşmaları yapabilirsiniz.

Oyundaki asıl amaç rakiplere göre daha hızlı gelişmek ama bu iş öyle dan dun yapılan bir şey değil. Gelişen bir ırkın ihtiyaçları da ona göre artıyor ve bizde bazı şeyleri daha dengeli yapmaya başlıyoruz. Mesela askeri bir toplum olmak isterseniz üniversite yapmak zorundasınız çünkü daha gelişmiş silahlara ancak kimyasal/nükleer araştırma ile kavuşuyorsunuz. Faka bu iş için gereken hammaddeleri ve parasal kaynağı sağlamak için tarıma, odunculuğa (valla burası çok saçma ama öyle. Yıl olmuş 5254 hala odun kesiyoruz:) ticarete önem vermelisiniz. Ayrıca halkın dini ve milli duygularını da unutmamak lazım. Eğer şehirlerinize ibadethane yaparsanız buraları kullanarak aldığınız vergileri 2’ye katlayabilirsiniz. Çeşitli gaza getirici anıtlarda (Özgürlük heykeli, mısır piramitleri vb) insanlarınız daha iyi çalışacak ve gelişmenizi hızlanacaktır. Fakat bunlar öyle olmazsa olmaz şeyler değil. Eğer yapmazsanız halk yine tıkır tıkır çalışıyor. 

Şehirler deyince aklıma geldi. Oyunda şöyle bir mantık var, başlangıçta elinizde olan şehir başkentiniz. İlerledikçe adamlarınız ticaret ve daha fazla gelişme için bastırıyor ve sizde yeni yeni kentler inşa etmek zorunda kalıyorsunuz. Bu yeni kentleri yaptıkça ülkenizin yüzölçümü artıyor, bu sayede daha fazla maden, petrol yatağı, odun gibi önemli hammadde kaynaklarına ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca haritayı gezerken bazı bonuslar bularak çok ihtiyaç duyduğunuz stratejik maddeleri alabilmek mümkün. Ayrıca çok ayrıntılı upgrade seçenekleri de var ki akıllara zarar. Mesela tüm çağları başarıyla geçenlere 4 farklı (oldukça gelişmiş) çağ sunuluyor ki eğer bunları da yaparsanız artık tank top üretmek için 10 saat beklemenize gerek kalmıyor.(Bakınız Artifical Intelligent çağı) Ayrıca oyundaki yapay zekada bayağı sağlam. Ülkenizin zayıf noktalarını bulup oralara oldukça zekice hazırlanmış komplike saldırılar yapabiliyor. Gelişme bakımından da bazı durumlarda sizi geçebiliyor. 

Grafik olarak oyun fena değil. Binalar oldukça ayrıntılı duruyor ancak bazı birimleri ben hiç beğenmedim. Özellikle tanklar, zırhlı araçlar biraz özensizce yapılmış gibi geldi bana.(Bilmiyorum belki uzun zamandır Blitzkrieg oynadım içindir:) Ayrıca özellikle düşman şehirlerine dalınca ortalık biraz karışıyor. Çoğu kez savaş sırasında adamlarımı kaybettim. Bunda fare ile adamlarımı seçerken düşman askerlerini de seçme olayı bayağı etkili oldu. Ben seçiyorum ama bir bakıyorum seçtiklerimin yarısından fazlası düşman. Bir de savaş efektleri biraz zayıf. Daha iyisi yapılabilirmiş. Haritalar ise gerçekten hoş yapılmış ve özellikle sulak yerler, yeşillikler oldukça güzel duruyor. Haritadaki şeylerin ve oyun menülerinin üstüne fareyle gelirseniz hemen bir bilgi barı çıkıyor ve üstünde olduğunuz şeyin ne olduğunu açıklıyor. Menüler güzel hazırlanmış. Ancak oyun oynarken bir an geliyor ve ortalık yazı, sembol ve şekille doluveriyor. Fakat oyuna alıştıktan sonra bu pek rahatsız edici bir durum değil. 

Oyunda ses olarak yalnız çalan müzikler var. Karakterlere herhangi bir ses verilmemiş. Peki verilse miydi ? Bence verilebilirdi. Sonuçta stratejilerde karakterlerin hep aynı lafları etmesi insanın sinirlerini bozar ama arada bir de olsa bir şeyler söyleseler daha iyi olurdu. Menülerde ve oyun sırasında çalan müzikler güzel. Özellikle seçtiğiniz ırka göre çalan müzikte bazı farklılıklar oluyor ve o ırkın karakteristik sazları işin içine giriyor. (Bakınız Çinlilerde çan çin çon çalgısı:) Patlama, ateş etme sesleri ise aynı grafikleri gibi zayıf. Daha iyisi yapılabilirdi. 

Sonuçta oldukça iyi bir oyun Rise of Nation. Bu türe yabancıysanız başlangıç için iyi bir seçim. Durmadan çıkan menülerle boğuşmadan veya aman şehrimde berber yok insanlarım pis ve bu nedenle mutsuz gibisinden saçma ayrıntılarla uğraşmayacağınız bir oyun RoN. Evet oyunda çok fazla ayrıntı bulunmuyor ve belki de bu nedenle oldukça deneyimli Civizilations oyuncuları için çok basit bir oyun gibi gelebilir. Ancak yine de alınıp oynanmayı hak eden bir yapım.

Exit mobile version