Aslında hiçbir zaman şarkı söylemeye ve karaokeye karşı olup,
iğrenmemişimdir. Ta ki her kanalda türeyen, türemeye de devam eden sözde “star”
yaratma programları fırtınası esmeye başlayana kadar. Başlamasıyla fırtınalar
koparan, nüfusun yarısını ekran başına çivileyen ve ülkemize gerçek yıldızlar(!)
kazandıran yarışma program(lar)ının oyunu, televizyonlardan sonra konsolumuzu da
bastı arkadaşlar. Singstar’ı hepimizin bildiği karaoke oyununun gelişmiş bir
versiyonu olarak rahatça düşünebiliriz. Amacımız oyunla birlikte aldığımız
mikrofonları kullanarak ekranda Ricky Martin amcam şıkkıdı şıkkıdı şarkı
söylerken alttaki sözleri okuyup, tempoyu tutturma, vurguyu yerinde
uygulayabilme gibi birçok yıldız olmak için gerekli özellikleri sanal Armağan
Çağlayan jürisine beğendirebilmek.
Ben anamın karnındayken şarkı söylermişim
Singstar’da televizyonlarımızda izlediğimiz yıldız yaratma programlarında ne
varsa her şey mevcut. Jürisinden, eleme gününe kadar… Singstar’da ister
kariyer modu seçebilir ve yarışmaya katılıp kendinize bir kariyer çizmeye
başlayabilirsiniz. Siz ne kadar başarılı olursanız oyunun zorluğu o kadar
artıyor. Ayrıca başarılı olduğunuz ve bunu devam ettirebildiğiniz sürece
önceleri küçük barlarda şarkı söylerken daha sonra büyük mekanlara ve
televizyonlara çıkıyorsunuz. Hatta daha sonra bir bakmışsınız dünya turnesine
çıkmışsınız hayranlarınız size donlarını, sutyenlerini atıyor siz sahnede onlara
basıp düşmemek için terler döküyorsunuz. Kariyer modu dışında da zevkine
şarkılar seslendirebileceğiniz modlar mevcut.
Oyunda üç zorluk seviyesi var. Tahmin edebileceğiniz için hiçbirini yazmaya
gerek görmüyorum. Zaten bu tür bir oyunda zorluk nedir ki? Mikrofona brutal
vokal yaparak söyleseniz bile oyunda puan alıyorsunuz (Ben yaptım, oldu). Biraz
jüriye değinmek gerekirse pek bi’ sert olduklarını söyleyebilirim. Zaten
adamlara itiraz etme hakkınız yok. Öyle karşılarına geçip kendinizi acındırıp,
iki damla göz yaşı döküp, döktürdükten sonra da millet size cep telefonundan
“bik bik bik..” diye oy mesajları da atmıyor. Yani ne yapıp edip şarkıyı en iyi
şekilde söylemeye çalışmalısınız lakin oyunda kendinizi gösterebileceğiniz tek
yer burası.
Oyunda yer alan parçalara biraz değinmek istiyorum fakat değinmez olaydım
diyorum fakat madem oyunu aldın, oynadın, ne kadar bu türden hoşlanmasanda
değineceksin diyorum kendime. Ricky Martin ‘Livin La Vida Loca’, Avril Lavigne
‘Complicated’, Jamilia ‘Superstar’, Atomic Kitten ‘Eternal Flame’ gibi popüler
şarkıların yanı sıra Carl Douglas ‘Kung Fu Fighting’ ve Motörhead ‘Ace of
Spades’ gibi klasik parçalar mevcut. Zaten puanlamadaki 45 puanı sırf bu iki
klasik için verdim diyebilirim.I like pop music, watching MTV, partys… I am a “dejenere genç!’ Forget the
rest!
Singstar oyunu kötü bir oyun değil, tamam. Fikir çok iyi. Gelişmiş bir karaoke
versiyonu. Fakat içinde barındırılan çoğu parça ve kariyer modunda
yaşadıklarınız zaten MTV gibi müzik kanalları sayesinden köreltilen ve bir
süngerin suyu çektiği gibi gencecik beyinlerdeki parıltıyı çeken bir çok şeyin
var olduğu bir dünyada yaşarken insan ne gerek vardı böyle bir şeye diyor. E,
hadi vardı. Peki o zaman daha klasik ve daha işe yarar parçalar olsaydı! Bunları
dinlemek, söylemek isteyen açar televizyonunda o malum kanalı ve doyasıya
söyler. Ne gerek var yani ‘ I love you baby, give me some more, oh oh yeah! ‘
diyebilmek için şu oyuna para vermeye. Kısacası oyunun 11-12 yaşından büyükler
için olduğunu söyleyemeyeceğim (Ben aldım, oynadım pişmanım.). Konusu ve
yapısıyla o yaş ve altındakileri hitap ediyor. Ve eğer
Singstar’ı alırlarsa hem tek başlarına hem de arkadaşlarıyla çok iyi vakit
geçirebileceklerine eminim. Fakat üniversite yaşına gelmiş hatta geçen biri şu
oyunu alırda, “hastası oldum abi, yıkılıyoo..!” diye cümleler ağzından dökülürse
yazık o adama.
Not: “Singstar” Bir oyun inceleme yazısından çok eleştiri yazısı gibi oldu.” Ne
var yani bu bir zevk meselesi isteyen alır almaz sana ne? Hem bu sadece bir
oyun. Niye bu kadar büyüttün ve ciddiye aldın” diyebilirsiniz. Fakat sonu kötü
biten her şeyin “Bu sadece bir oyun.” diye başladığını ve dışarıda gördüğümüz
kendini sadece popüler yaşam tarzına adamış, hayatta amacı popüler kalmak ve
cebinin dolu olup olmaması dışında hiçbir şeyi önemsemeyen, kısacası “yazık”
hale (diğer deyişleriyle tiki, pop, MTV gençliği) gelmiş kişilerinde o hale, bu
ve bu tür konuları yeterince ciddiye almayıp, üstüne gitmeyip, büyütmeyerek o
hale geldiklerini de eklemek isterim.