Naziler bilimsel deneylerle uğraşarak süper asker yapmanın formülünü ararken,
Sovyetler Birliği ne yapıyordu? Eğer bugüne kadar böyle bir fikir aklınıza
gelmediyse, Mezmer Games’in fikrine kulak verin. Naziler deneylerle uğraşıyor.
Amerikalılar ise bunların ne olduğunu öğrenmekle vakit harcıyordu. İkinci Dünya
Savaşı’nın kaderinde büyük rol oynayan Sovyetler, o sıralarda uzaylılarla
meşguldü. Evet, alternatif konu bir yana, çok ilginç bir hikayeyle karşı
karşıyayız. Stalin vs. Martians, son yıllarda gördüğümüz belki de en ilginç
yapımlardan biri.
Uzaylıyız, ama biz dost değiliz, açız!
1942 yılının güneşli bir yaz gününde, Rusya’ya bir saldırı gerçekleştirilir.
Karşılık vermek için harekete geçen Stalin yönetimindeki Sovyet ordusu,
karşısında ne bir Nazi, ne de farklı bir ülkeye mensup düşmanla karşılaşır.
Uzaydan gelen Marslı yaratıklar, ülkeyi ele geçirmek ve doğal kaynakların tek
sahibi olmak istemektedir. Böylece Stalin, ordularını Anavatan Rusya için
uzaylıların üzerine sürer.
“Oyun ilk Warcraft’a rakip olabilecek grafiklere sahip.”
İlginç şeyler, her zaman farklı tatlar bırakır. Doğrusunu söylemek gerekirse
Stalin vs. Martians hakkında hiç bir bilgim olmamasına rağmen, sadece ismini
duyup denemeye karar verdim. Çünkü oyunun adı gerçekten merak uyandırıyordu.
Sovyet ordusunu kontrol ettiğimiz yapım bir RTS. Marslı yaratıklar tarafından
işgale uğrayan Sovyet topraklarını geri almakla yükümlüyüz. İrili ufaklı,
rengarenk düşmanlarımız var. Bize verilen direktifler doğrultusunda, haritada
belirtilen noktalara varmalı ve onları yok etmeliyiz. Bazen de savunmakla
yükümlü olduğumuz bölgeleri kaybetmememiz gerekiyor. Öldürdüğümüz yaratıklar
üzerinden, altın, sağlık paketi, zırh gibi ödüller elde ediyoruz. Altın,
içlerindeki en önemli olan madde. Her haritada, yıldız logosuyla işaretlenmiş
bir bölge yer alıyor. Altınlarımız sayesinde tank ve askeri birimler
üretebiliyoruz. Bunlar da, yıldız logolarının bulunduğu bölgeden oyuna dahil
oluyor. 12 Bölümün yer aldığı yapımda, bir süre sonra sıkılabiliyoruz. Çünkü
farklı bir şey yapmıyoruz.
Hipnoz olmuş askerler
Bir an durdum ve “Acaba bu bir atari oyunu mu?” diye içimden geçirdim. Stalin
vs. Martians’ı ilk kez açtığımda aynen böyle düşündüm, çünkü yapımda yer alan
sesler, yıllar öncesinde hazırlanmış oyunlarda kullanılan ses kalitesiyle hemen
hemen aynıydı. Fakat görevlere başladığımızda, arka planda çalan tempolu
müzikler olabildiğince iyiydi. Fakat onlar da yapımla hiç bir alakası olmayan
müziklerdi. Yapımcılar, mizahi bir etki bırakmak istemiş olabilirler, zira bir
parça bunu sağlamışlar da. Askerlerin konuşmaları ise tam bir facia. Zaten bir
kaç cümleden fazlasını kurmuyorlar, ama kurdukları cümlelerde çok alakasız
şeyler. Savaş sürdüğü anda, “Ben Ivan, tanıştığıma memnun oldum” (Eğer
uzaylılarla tanıştığına memnun olduysan, niye saldırıyorsun) veya “Lütfen bana
tıkla” gibi şeyler söylüyorlar. Stalin vs. Martians’ın grafiksel olarak hiç bir
elle tutulur yanı yok. Kısaca vasat diyebiliriz. Tek kişilik senaryosunun
haricinde multiplayer ise bulunmuyor.
“-İnsanlar hepinizi yiyeceğim!
-Ana kocaman mantar. Açlıktan kıvranıyoruz, saldırın akşama mantar yemeği var.”
Son sözlere gelecek olursak Stalin vs. Martians, amacına uygun hareket ederek
ilginç bir oyun olduğunu ispatlıyor. İlginç konusu ve mizahi yapısıyla, hatta
sadece ismiyle bile dikkat çekebiliyor, ama sadece o kadar. Yine de strateji
oyunlarını seviyorsanız, stratejillerde yer alan temel hatlar, Stalin vs.
Martians’ta da bulunuyor. Üstüne üstlük bir de ilginç konuya sahip. Farklı bir
şeyler arıyorsanız deneyebilirsiniz, ama karşınızda başarısız bir oyun olduğunu
unutmayın.