S.T.A.L.K.E.R.: Shadow of Chernobyl

Oyun dünyası için Mart ayı oldukça hareketli geçiyor. Merakla beklenen birçok
oyun yavaş yavaş çıkmaya devam ediyor. İsmi daha önce Oblivion Lost olan ve
sonradan Shadow of Chernobly olarak değiştirilen Stalker’in yapımına uzun
süredir devam ediyordu. Yapımcılığını GSC GameWorld’ un üstlendiği FPS oyunu
çeşitli nedenlerden dolayı sürekli ertelendi. Çıkış yılan hikayesine dönmüştü.
Hatta ertelemeler sonucunda oyundan umudunu kesenler bile oldu. Ancak GSC
GameWorld oyun severlere geçtiğimiz günlerde bir sürpriz yaptı ve oyunun çoklu
oyunculu betasını çıkarttı. Yapımın son halini deneme fırsatı bulan oyuncular
ufak tefek eksikler dışında oyunu beğenmişlerdi. Çoklu oyunculu betadan sonra
nihayet tam sürüm duyuruldu ve oyun geçtiğimiz günlerde piyasaya çıktı.

S.T.A.L.K.E.R’ i diğer oyunlardan farklı kılan, yaşanmış Çernobil felaketini
konu alıyor olması ve Çernobil’in yaşadığı yerde geçmesi. Lafı fazla uzatmadan
merakla beklenen S.T.A.L.K.E.R.: Shadow of Chernobyl’ i incelemeye başlayalım.
Bakalım S.T.A.L.K.E.R.: Shadow of Chernobyl bu kadar uzun bir süre bizleri
beklettiğine değmiş mi?

26.Nisan.1986

Giriş yazısının sonunda dediğim gibi S.T.A.L.K.E.R. yaşanmış gerçek bir olayı
konu alıyor. Belki de oyunun Çernobil felaketinin yaşandığı yerde geçmesi oyuna
duyulan ilgiyi bir kat daha arttırıyor. İlk olarak tarihte acı bir yeri olan
Çernobil felaketini hatırlayalım;

“Çernobil Nükleer Santral’i 1960 ve 70’li yıllarda Sovyetler Birliği zamanında
inşa edilmişti. 25 Nisan 1986’da öğle yemeğinden çıkan bir mühendis, bir
elektrik denemesi için, RBMK tipi reaktörün “Acil soğutucu sistemlerini”
kesiyordu. Teknisyenler, akşam üstüne doğru, reaktörün gücünü minimuma
indirmişlerdi. Amaçları, kendi gücüyle dönen tribünlerin elektrik debisini
kontrol etmekti. Ancak, bu durumda, RBMK tipi grafitgaz reaktörlerinin müthiş
bir istikrarsızlık kazanacağından haberleri yoktu. Her şey normal bir şekilde
giderken Çernobil Nükleer Santral’inde bulunan RBMK-1000 reaktörlerinden dört
numaralı reaktörde, gece yarısı saat 1’i, 23 dakika 58 saniye geçe, ardı ardına
gelen iki müthiş patlama yaşandı. Santralın 1,016 bin ton ağırlığındaki damı,
bir fişek gibi gökyüzüne fırlamış; ardından da, tüm gücüyle santralın üstüne
düşmüştü. Ardı ardına gerçekleşen patlamalar ortamı bir anda cehenneme
çevirmişti. Reaktör’deki İlk patlama sırasında 31 kişi hayatını kaybetmişti.
Sovyetler Birliği olayı ört bas etmeye çalışsa da, patlama sonucunda ortaya
çıkan radyoaktivite bulutu diğer ülkelere de yayılıyor ve olay tüm Dünya’yı
ilgilendiren önemli bir sorun haline geliyordu.“

Çernobil’den sonra bölgede meydana gelen olaylar ve değişimler işi daha ilginç
boyutlara getirir. Şöyle ki; Çernobil’deki patlamalar sonucunda çıkan yangına
müdahale eden itfaiyecilerden bazıları, kısa bir süre zarfından sonra ölür,
bazıları ise kanser olur.Yapılan araştırmalarda bu tip olayların meydana
gelmesinde, bölgede çıkan radyasyonun etkili olduğu belirtilir. Ayrıca
radyasyondan sadece insanlar değil, hayvanları da etkilenir. Hayvanların
hormonal dengeleri bozulur ve fiziksel bazı değişimler geçirirler. Adeta
mutasyona uğramış yaratıklara dönüşler. Felaketin yaşadığı yerde doğal bitki
örtüsü de yok olmuştu. Kısacası Çernobil felaketi Dünya’yı uzun bir süre etkisi
altına almıştır ve hala felaketin etkileri günümüzde de devam etmektedir.

Farklı menü ara yüzü

Uzun süredir beklediğim oyun nihayet çıkmıştı. Vakit kaybetmeden oyunu aldım ve
yükledim. Kurulum bittikten sonra heyecanlı bir şekilde oyunun masaüstündeki
ikonuna tıkladım. Karşıma S.T.A.L.K.E.R.’e yakışır bir menü ara yüzü geldi.
Menünün arka planında yanan bir fabrika ve kırık duvarda S.T.A.L.K.E.R.: Shadow
of Chernobyl yazıyordu. Duvarın önüne konulmuş çeşitli silahlar ve teçhizatlarda
hoş durmuştu. Menü tablosu da ara yüze uygun tasarlanmış.

Oyunun menüsü klasik hazırlanmış. Biz hemen menüden Options kısmına girip oyunun
ayarlarını yapıyoruz. Grafik ayarlarını yaparken seçeneklerdeki “Render” kısmı
oyundaki FPS akışı için önemli. “Render” kısmında üç tane seçenek bulunuyor.
Bunlar; Full Dynamic Lighting, Object Dynamic Lighting ve Static Lighting.
Sistemi güçsüz olanlar FPS artırımı için Static Lighting seçeneğini
seçebilirler. Diğer iki seçenek FPS’ yi düşürüyor. Bunlarda sistemi yeterli
olanlar için düşünülmüş. Stalker geç çıktı diye sakın grafikleri eski sanmayın.
Her ne kadar geç de çıkmış olsa, grafikleri günümüz bazı oyunlardan kat kat iyi
durumda. O yüzden sisteminize göre grafik ayarlarını yapın. Grafik dışında ses,
çözünürlük, Shadow ve Antialiasing gibi ayarları yapıp oyuna giriyoruz.

Ölümle yaşam savaşı

Yıl artık 2006’dır. Çernobil felaketi geçeli 20 yıl olmuştur. Her şey düzeldi
derken aniden büyük bir patlama gerçekleşir. Patlamanın etkisi çok büyük olur ve
Nükleer Santrali cehenneme dönüşür. Artık tek amacımız hayatta kalmak ve hayatta
kalmak için öldürmektir. Oyunda Stalker denilen bir avcıyı yönetiyoruz. Yeni
oyun dedikten sonra başlangıçtaki videoyu izlemenizi tavsiye ederim. İçinde
bulunduğumuz durumu bu video çok iyi anlatıyor.

Videonun bittiği yerde oyun başlıyor. Yeraltında depo gibi bir yerdeyiz,
karşımızda bir adam var. İstersek adamdan silah veya teçhizat alabilir, istersek
de adamla konuşup ilk görevimize başlayabiliriz. Görevleri NPC’lerden konuşarak
alıyoruz. Görev tamamlandığında görevi aldığımız NPC bize para ödülü veriyor.
Bizde aldığımız parayla silah, zırh gibi materyalleri satın alabiliyoruz. Oyunda
NPC’lerle aramızı iyi tutmalıyız. Eğer iyi tutarsak ilerleyen görevlerde bizlere
yardım ediyorlar. Oyundaki görev sayıları sınırsız diyebilirim. Haritanın çok
büyük olduğunu düşünürsek bu normal. Ana ve ek görevleri de katarsak oyun kolay
bitmiyor. Zaten belli bir senaryoya uymak gibi bir zorunluluk olmadığı için
özgürce hareket edebiliyoruz. Oyundaki bölümler “Level” atlamalı olarak
hazırlanmış. Verilen görevleri yerine getirirken çeşitli bölgelere hareket
ediyoruz, belli bir süre sonra bulunduğumuz bölgenin farklı bir noktasına
geldiğimizde level atlayıp, başka bir bölgeye geçiyoruz.Başka birliklere destekte bulunmak, bir bölgedeki yaralı askeri istenilen yere taşımak, düşman
bölgesine baskın yapmak gibi birçok görevlerimiz bulunuyor.

Oyunda dikkatimi ilk çeken devasa olarak hazırlanmış oyunun haritasıydı. Harita
o kadar büyük yapılmıştı ki, Çernobil Nükleer Santral’i ve çevresi tamamen
haritaya aktarılmış. Hareket alanımızda sınırsız, tabii ki bu kadar büyük bir
haritada kaybolma gibi durumlarda olabiliyor. Kaybolduğunuz zaman düşman
Stalker’ların bölgelerine de girip istemeden çatışmalara girebiliyoruz. Oyunda
tabir-i caizse aksiyona ve çatışmaya doyacağız. Hareket alanımız çok geniş
olduğu için her an çatışmaya girebiliyoruz. Attığımız her adıma dikkat
etmelisiniz. Dikkat edin avlanayım derken av olmayın.

Önemli tehlikelerden biri ise belirli yerlerde oluşan radyasyon sızıntısı. Radyasyonlu bölgeye
yaklaştığımızda sinyal sesi geliyor, bölgeye tamamen girdiğimizde ise bu ses
daha da artıyor ve sağlığımız düşüyor. Radyasyon dışında manyetik fırtınalar da
tehlike yaratıyor. Birden bire oluşan bu fırtınalar bizi içine çekip
parçalayabiliyor. Bunun dışında doğa ile de mücadele etmek zorundayız. Hava
şartları durumunda yıldırım veya şimşek çarpması gibi olaylara da dikkat
etmelisiniz. O yüzden bu tehlikelere karşı gözünüz açık olmalı.

Çernobil’e uygun grafikler

Gelelim oyunun belki de en çok merak edilen konusu olan grafiklere. Çoğu kesim
Stalker’ın geç çıkması nedeniyle grafiklerin eskimiş olduğunu düşünebilir. Ancak
bu hiç de öyle değil. Her ne kadarda grafiksel anlamda güzellik sunmasa da,
eklenen görsel efektler oyuna olumlu bir etki sağlıyor. Grafikler genel olarak
koyu tonlarda hazırlanmış. Oyunun Çernobil’in yaşandığı yerde geçtiğini
düşünürsek böyle olması gayet normal. Önce modellemelerden bahsedelim. Çevre
modellemeleri bulunduğumuz yere uygun tasarlanmış. Rüzgârın etkisiyle ağaçların
ve yerde duran otların hareket etmesi göze hoş geliyor. Hasar gören ve yanan
binalar, parçalanmış araçlar gibi modellemeler normal çevreye uygun hazırlanmış.
Karakter modellemeleri de detaylı olmuş diyebilirim. Askerlerin üstlerindeki
üniformalar ve elindeki silahlarla görünüş bakımından iyi bir uyum
yakaladıklarını söylenebilir. Dinamik ışıklandırmalar ve gölgelendirmelerde
dikkat çekiyor. Yanan bir ateşin sabit olarak değil de hareketli olarak yanması
ve etrafa kıvılcımlar sıçratması gerçekçi bir detay olarak karşımıza çıkıyor.
Karakterlerin gölgesi ışık yansıması sonucu değişiklik gösteriyor ki bu da
yapımcı firmanın bütün detayları düşündüğü ortaya koyuyor.

Yapay zekaya değinecek olursak, GSC GameWorld bu konuda dersine iyi çalışmış
gibi görünüyor. Radyasyondan etkilenip mutasyona uğramış hayvanlar bize durup
dururken saldırmıyor. Eğer onları korkutacak ya da rahatsız edecek bir durum
olduğu zaman saldırıya geçiyorlar. Ancak şöyle bir durumda var, bize
saldırmaları sonucunda eğer üstünlük sağlayamazlarsa canlarını kurtarmak için
kaçıyorlar. Çernobil’de yaşamlarını sürdüren bir diğer Stalker grubu ile sürekli
mücadele edeceğiz. Onlarda bizim gibi hayatta kalmak için savaşıyor. Haritanın
da sayesinde sınırsız hareket alanımız olduğu için, düşman Stalker’ ların
bölgesine girebiliyoruz. Örneğin tek başına gördüğümüz düşman Stalker’nı
öldürdüğümüz zaman diğer Stalker’lar silah sesini duyup harekete geçiyor.Kalabalık halde saldıran düşmanlar yapay zekaları sayesinde bölgeye yayılarak
ilerliyor. Ateş ettiğimizde siper alarak kendilerini koruyup üzerimize doğru
geliyorlar. Ayrıca düşmanlar gövdelerinden veya bacaklarından vurulduğu zaman
hemen ölmüyorlar, hatta vuruldukları yere göre tepki veriyorlar.
Ancak kafalarından vurulduğu zaman tek seferde ölüyorlar.Oyunda ara sıra takım çalışması da gerekiyor.

Telsiz ile haberleşip bir başka bölgedeki birliğe yardım ediyoruz. Genel olarak bu tür durumlarda tek başınıza
çatışmak isteyeceksiniz, ancak oyunun zorluk seviyesi o kadar zor ki bunu
yapmakta zorlanabilirsiniz. Düşmanlar toplu halde saldırıp bölgeye yayılarak
ilerliyor, onun için her taraftan düşmanla çatışma haline girmek mümkün. O
yüzden siper alarak saldırmak en mantıklısı. Oyun silahlar konusunda oldukça
cömert davranmış. Silahları; Shotguns, Assault Rifles, Sniper ve Heavy gibi
gruplara ayrılmış durumda. Bazı silahları çevreden bazılarını ise satın alarak
sahip oluyoruz. Bunların dışında; zırhlar, mermiler el bombaları, sağlık paketi,
gece görüş dürbünü, radyoaktivite ölçen alet vs gibi teçhizatlarda sahip
olabiliyoruz.

FPS oyununda RPG öğesi

Oyunda silah, cephane veya sağlık paketleri konusunda pek sıkıntı
çekmeyeceksiniz. Öldürdüğünüz düşmanların üzerini aradığınız zaman silah,
cephane ve sağlık paketlerini fazlasıyla bulabilirsiniz. Sağlık paketi demişken
yapımcılar sağlık kutularının yanı sıra, votka, ekmek, balık, salam gibi
yiyecekleri de koymuş. Stalker sadece normal bir FPS değil içinde RPG öğelerini
de barındıran bir oyun. RPG oynayanlar envanter sistemini bilirler. İşte bu
sistem Stalker’da da bulunuyor. Çevreden veya öldürdüğümüz düşmanların üstünden
aldığımız silah veya eşyanın hepsini yanımıza alamıyoruz. Belli bir alma
kapasitesi bulunuyor. Az ama işimize yarayacak silah ve eşyayı yanımıza
alabileceğiz. İşe yaramayanları etraftakilere satarak da para kazanabiliyoruz.
Ayrıca oyunda şöyle bir ayarlamada var, eğer çok fazla silah veya eşya
yüklenirseniz daha az koşuyor ve bir süre sonra yürümekte bile zorlanıyoruz. O
yüzden her silahı veya eşyayı alıp, envanterinizi doldurmayın.

Oyun sesler konusunda başarılı. Konuşmalar Rusça, ama İngilizce yazılarla bizde
cevap verebiliyoruz. Ancak askerlerin konuşmaları beni biraz sıktı,
seslendirmeler daha iyi olabilirdi. Onun dışında bulunduğumuz bölge itibari ile
etraftaki sesler kulağımızı rahatsız etmiyor. Rüzgarın uğultusu, yürürken
bastığımız otların sesi, yağan yağmurun sesi, çakan yıldırımların sesleri gibi bütün
ayrıntılı efektleri duyuyoruz. Silahların sesleri de doyurucu, çatışma başladığı zaman silah
sesleri her taraftan geliyor. Yani silahın sesleri karışmıyor, kulağa dolgun geliyor.

Oyunun belki de en çok beğendiğim noktası, değişen hava şartları. İnanılmaz
gökyüzü manzarası eşliğinde oyunu oynamak zevkli oluyor. Grafik motoru üstüne
düşeni fazlasıyla yapmış. Bir bakmışsınız hava günlük güneşlik bir bakmışsınız
ki, siyah bulutlar etrafı kaplamış ve yağmur başlamış. Özellikle şimşek çarptığı
zaman ki görüntü gerçekten etkileyici. Şimşek çarptığı zaman ağaçların olduğu
tarafa bakın, şimşeğin yansıması çok iyi optimize edilmiş.Ancak oyunda bir hata var, sisteminiz ne kadar yüksek olursa olsun şimşek çarptığı zaman oyun kısa
süreliğine donuyor. Umarız yapımcılar bu hatadan ötürü oyuna bir yama
çıkartırlar. Hava şartları bazen silahları da olumsuz etkiliyor. Yağmurlu
havalarda yerden aldığımız silahların bazıları tutukluk yapıyor. Bazen kırık bir
silah aldığımız zaman ekranda kırık silah işareti çıkıyor.

Oyuna rütbe sistemi de konulmuş. Nedir bu rütbe sistemi? Görevlerde ne kadar
başarılı olursanız rütbenizde o kadar artıyor. Rütbeniz arttığı zaman diğer
Stalker arasında bir farkınız oluyor ve çeşitli imkânlara sahip oluyorsunuz.
Örneğin almak istediğiniz zırh veya silahlar var, paranız bu teçhizatları almaya
yetiyor ancak rütbeniz bu teçhizatları almaya izin vermiyor. İşte bu durumda o
teçhizatları alamıyorsunuz. O yüzden başarıyla yaptığınız her görev size belirli
bir rütbe kazandırıyor. Oyun yapım aşamasındayken araç kullanma özelliğinin
olacağı belirtiliyordu. Ancak yapımcılar son yaptığı açıklamada araç kullanma
özeliğinin oyunda kaldırıldığını açıkladılar. O yüzden oyunda araç
kullanamıyoruz. İlerde araç kullanma modu gibi bir şey yapılabilir, çünkü oyun
içinde araçlar için gerekli kodlar duruyor. Yani araçlar aslında yeniden
kullanılabilir. bunlar dışında Stalker için aslında farklı modlar da yapılmaya
başlandı.

Oynanabilirlik konusunda Stalker bizi çok fazla zorlamıyor. Her FPS’de olan
klavye ve fare kullanımı Stalker’da da mevcut. Sağa ve sola eğilme, karanlık
ortamlarda el feneri açmak gibi şeyleri oyunda uygulayabiliyoruz. Oyunun geniş
haritası sayesinde ilk başlarda haritayı kullanmakta zorlanabiliriz ancak oyuna
alıştığımız zaman haritayı da çok rahat kullanabiliyoruz. Ekranın sol alt
köşesinde bir bar görünüyor. X tuşuna bastığımızda sürekli koşabiliriz tabiî ki
bu esnada o barda doluyor. Tekrar X tuşuna bastığımızda yürümeye geçiyoruz ve
bar yavaşça aşağıya iniyor. Oyun belli aralıklarla kayıt yapıyor, Bazı önemli
görevler sonrası kayıt olmadığı için siz kendiniz kayıt yapmalısınız.

Çoklu oyuncu yok mu?

Böyle bir oyunun çoklu oyuncusu olmaz mı? Çoklu oyuncu sevenler için Stalker
farklı bir deneyim olabilir. 32 oyuncuya kadar destek veren çoklu oyuncuda;
Deathmatch, Team Deathmatch ve Artefacthunt gibi modlar da bulunuyor. Ayrıca
Artifact Hunt, Team Play ve Free For All ufak modlar da var. Bağlantılı olarak
diğer oyuncularla eğlenceli anlar yaşabilirsiniz. Ayrıca diğer oyuncuları
öldürdüğümüzde para kazanıp, Singleplayer’da olduğu gibi silah ve teçhizat satın
alabiliyoruz. Singleplayer’da karşılaştığımız radyasyon gibi tehlikeler çoklu
oyuncuda da karşımıza çıkıyor. Bunun gibi tehlikelere Singleplayer’da olduğu kadar,
Multiplayer’da da dikkat etmenizi öneririm.

Yapımı uzun süren bir oyun Stalker, her ne kadarda şahane grafikleri de olmasa
da, oyun içindeki görsel efektleri, aksiyon kokan atmosferi ve sınırsız hareket
alanıyla bağımlılık yapıyor. Yaşanmış Çernobil felaketini konu alması oyuna daha
çok ilgi uyandırıyor. Kısacası görsellik dışında; oyuncuyu eğlendiren ve bir
senaryoya bağlı kalmadan özgürce hareket ettiğimiz bir yapım. Kimi oyunculara
göre beklentilere karşılamıyor olabilir ama FPS türünü sevenlerin arşivlerinde
muhakkak S.T.A.L.K.E.R.: Shadow of Chernobyl bulunmalı. Eğer farklı bir FPS arıyorsanız,
uzun zamandır sizi oyalayacak kalite bir yapım istiyorsanız, Stalker tam size göre sakın kaçırmayın.

Exit mobile version