Uzun zaman boyunca gerçek zamanlı strateji oyunları temelde aynı yapıya sahipti. Binaları dik, bu binalar aracılığı ile kaynak topla, o kaynakla ordunu oluştur ve düşmanı yok et. Ancak her ne kadar temeli benzerliklerle dolu olsa da yine de bahsettiğimiz oyunlar Age of Empires, Starcraft, Warcraft, Red Alert, Command & Conquer gibi oyunlar olduğu için hepsi bizlere farklı bir tat vermişti. Konuları, temaları, birimleri, görselleri ile bir şekilde kendi farklarını, kendi tatlarını oluşturmuşlardı.
Her ne kadar Stronghold ismi ilk defa Stormfront Studios tarafından 1993 yılında çıkan, SimCity ile Dungeons & Dragons karışımı bir oyunda kullanılmış olsa da bizim olayımız 2001 yılında Firefly Studios tarafından çıkmış olan kale inşa etme oyunu ile alakalı.
İlk Stronghold çıktığında o zamana kadar geliştirilmiş strateji oyunlarının temalarını ve ana fikirleri güzel bir şekilde sentezleyip birleştiren bir oyun olarak ciddi anlamda bir taraftar toplamıştı. Nitekim hem kaynak toplama alanında hem de savaş alanında getirdiği yenilikler ve değişiklikler ile gerçekten çok güzel bir oyundu Stronghold.
İşte Firefly, yeni oyunun ilki ile aynı oynanışa sahip olacağını ve bir anlamda eskiye dönüş yaşanacağını söylediğinde, herkesi büyük bir heyecan sarmıştı. Lakin gelin görün ki evdeki hesap çarşıya uymadı ve ortaya bırakın ilkini, çoğu Stronghold hayranının beğenmediği Stronghold 2’yi bile mumla aratan kötü bir oyun ortaya çıktı.
Kumdan kaleler nasıl yapılır ansiklopedisi
Stronghold 3, ilk oyundan 10 sene sonrasında geçiyor. İlk oyundaki esas rakibimiz Wolf’un öldüğünü düşünürken, o uzaklarda bir yerde saklanıp güçleniyormuş meğer. Bir gece ansızın gelip kalemize saldıran Wolf, yardakçılarının yardımı ile bizi kaçmaya ve her şeye yeniden başlamaya zorluyor. Yeni oyunda da ilk oyundaki gibi öncelikle Wolf’un kumandanlarını yeniyor ardından kendisi ile yüzleşiyoruz.
Açıkçası Stronghold 3 hakkında fazla bir şey anlatma isteği duymuyorum içimde. Zaten anlatılacak çok fazla bir şey de yok, dolayısı ile size sadece başımdan geçenleri sırası ile yazacağım. Diğer strateji yazılarımda da belirttiğim gibi bu tarz oyunlarda ilk yaptığım şey Tutorial bölümünü kontrol etmektir.
Özellikle farklı tarzda bir oyun yapıyorsanız bu bölüm son derece kritiktir. Dolayısı ile bu bölüme özen gösterilmesi gerekir benim fikrimce. Lakin gelin görün ki Stronghold 3’ün Tutorial’ı 10 dakika bile tutmuyor! Size sadece birkaç temel özelliği gösteriyor, bir iki mızraklı asker yaptırıyor o kadar. Tutorial sonunda oyun size devam etme şansı tanıyor fakat size sunduğu bina ve birim seçenekleri ilk açıldığı zamanla aynı kalıyor.
Neyse dedim, belki esas oyuna fazlaca yüklendikleri için belki bu bölüm biraz aksak kalmıştır. Sonuçta benim için eğitim şart değildi, çünkü yeni oyunun mekaniği eski oyunlarla aynıydı.
Taş üstünde taş
Ana menüye gelip de tek kişilik oyun tarafına girdiğimde karşıma demin bahsettiğim tutorial da dahil altı seçenek çıkıyor. Savaş senaryolu ana hikaye, ekonomi senaryolu ana hikaye, tarihsel kuşatmalar, serbest inşaat alanı ve kullanıcıların oluşturduğu haritalar.
Bu kadar çok seçenek olması görüntüde güzel bir şey de olsa bu modların hepsinin eski oyunlarda da olduğunu düşünürseniz o kadar da mutlu olacağınız bir durum değil açıkçası.
Ben savaşma taraftarı bir insan olmadığımdan öncelikle ekonomi senaryosundan başlayayım dedim. Oyundaki ekonomik senaryoyu yavuklumuz Lady Catherine adına oynuyoruz ve krallığımızın ekonomik anlamda yeniden yapılandırmasına uğraşıyoruz. Lakin ekonomik görevlerle başlayan senaryo bir anda işin içine savaşı sokuyor. Evet, ordu yaratmak esasen ekonominin önemli bir unsuru ancak ben ekonomi modunda savaşmayı sevmiyorum. Bana hastalık ver, doğal afet ver ancak tutup daha haritaya başladığımın ikinci dakikasında kurtları üzerime salma. Sonuç olarak bir senaryoyu savaş ve ekonomi olarak ayırıyorsan ona da biraz uymak zorundasın.
Eski kralın kemikleri sızlıyor
Oyunun doğrudan teknik tarafına geçecek olursak Stronghold 3’te belki de bugüne kadar görüp görebileceğiniz en işe yaramaz ara yüz mevcut. Ekranda karşınıza çıkan ikonların %90’ının neyi gösterdiğini dahi size anlatılmıyor. Siz sadece geçmiş tecrübelerinize dayanarak bunların ne olduğunu anlıyorsunuz. Etraftaki çalışanlara, köylülere tıkladığınızda ise size ilk oyundaki gibi klasik olarak adı, mesleği ve ne düşündüğünü gösteriyor sadece.
Kamera konusunda ise yine sınıfta kalan bir Stronghold 3 var karşımızda. Zoom in ve zoom out özellikleri ne yazık ki size %100 performans sağlayan bir açı yakalamanıza engel oluyor. En dibine girdiğinizde tepeden bakmaya devam ediyor ve bir türlü tatmin edici bir yatay düzleme geçemiyorsunuz. Kamera rotasyonu yağlı yolda giden araba gibi. Siz kamerayı döndürmeyi bıraksanız bile bir iki saniye boyunca dönmeye devam ediyor. Rotasyon tarafında başka bir konu ise binaları çevirme özelliği. Bunu farenizin tekerliği ile yapıyorsunuz ve ciddi anlamda bir çaba harcıyorsunuz. Kamera rotasyonu ne kadar gereksiz derecede hızlı ise bina rotasyonu da o derece gereksiz yavaş.
Oyunu grafikleri bizleri hayal kırıklığına uğratan diğer bir yönü. Genel olarak çağının gerisinde kalmasını bir kenara geçtim, hadi kütük gibi adam modellemeleri de çok göze batmıyor diyelim ancak bir haritada, tepenin üzerine sanki yeşil örtü ötmüşler gibi zemin tasarımlarının keskin bir şekilde birbirinden ayrılması ciddi anlamda bir sorun. Şöyle ki, taşlık bir alandan çimenlik bir alan geçtiğinizde ani bir şekilde değişim yaşıyorsunuz. Sanki ikisi apayrı dünyalardan alınmış iki resmin birleştirilmiş bir hali gibi.
Animasyonlar ise komik ötesi bir durumda. Gerek askerler, gerek köylüler aynı şekilde yürürken, tavuklar moonwalk stilinde yürümeyi tercih ediyorlar.
Teknik anlamda iyi diyebileceğimiz nokta sesler. Oyundaki savaş, çevre ve karakter sesleri sizleri büyüleyecek güzellikte olmasa da bu kadar kötü bir oyunda olabileceğinin en iyisi olmuş.
Multiplayer tarafında ise anlatılacak hiçbir şey yok. Klasik eski çağ RTS’lerindeki; sunucuya bağlan, adam seç, oyna mantığı var sadece. Ne bir co-op, ne bir senaryo bazlı multiplayer harita maalesef bizleri karşılamıyor oyunda
Sen kendini as beni uğraştırma
Oynanış açısından Stronghold 3, klasik yapıya sahip. Yine bir şövalye oluşturmak için önce demir madeni, ardından demirci, ardından zırh yapan kişi ve bir de armory inşa ediyorsunuz. Bu adamlar sırasıyla ham maddeyi işleyerek zırh ve kılıç üretiyorlar. Ardından boştaki bir köylünüzü ufak bir masrafla şövalye yapıyorsunuz. Ekonomik üretimler de yine bu süreçten geçiyor ki Allah’tan oyunun en güzel yanı olan bu üretim süreci bir eksiklik yaşamamış. Lakin gelin görün ki sadece bu sistem oyunun iyi olması için yeterli olmuyor.
Ekonomi kısmı bozulmamışken savaş kısmındaki aksaklıklar insanın moralini bozuyor. Özellikle düşman birliklerine saldırmak için üzerlerine geldiğinizde maalesef kılıç işaretini ortaya çıkartmak için epey bir uğraşıyorsunuz o zamana kadar da düşman, okçularınızın yanına kadar gelmiş oluyor.
Oyunda çevresel etkenler yine oldukça etkili. Hastalıklar, doğa şartları, vahşi hayvan saldırıları, veya yüksek rütbelilerin ziyaretleri gibi şeyler halkınızı mutluluğunu etkiliyor. Misal köye dadanan bir ayı milleti dehşete düşürürken, güneşli bir gün herkesin azimle çalışmasını sağlıyor.
Peki, hepsi güzel de ey Firefly bana şunu söyler misin? Yağmurun yağması neden mutluluğa -10 gibi sağlam bir darbe vuruyor? Benim bildiğim tarımla uğraşan insanlar yağmuru genellikle hoş karşılarlar. Oynanışı bozan yönler de bu tarz özelliklerdeki saçmalıklar. Öte yandan oyunun ciddi anlamda zor olduğunu da belirtmek gerek.
The End
Kısacası Stronghold 3 maalesef başarılı bir oyun olmamış. En azından bize vaadedilen bir oyun değil. Gerek teknik açıdan gerek oynanıştaki saçmalıklarından dolayı oyun çok kısa zamanda sizi kendisinden soğutuyor. “Hiç mi oynanmaz?” diye soracak olursanız cevabım “Belki” olur. Sonuçta bütün Stronghold serisini oynamışsanız elbette bu oyunu de denersiniz. Ancak Stronghold 3 kesinlikle bu türe yeni başlamayı düşünen kişilerin oyunu değil.
Maalesef Firefly biz hevesle bekleyen Stronghold hayranlarını büyük hayal kırıklığına uğrattı.