Tales of Symphonia Chronicles

Rol yapma türünü seven kaç kişi var bilemiyorum ancak aralarında hikaye ve karakter çeşitliliği olarak, başarılı olan birçok oyun var. Geçmişte özellikle rol yapma veya MMORPG denilinde akla gelen ilk isim Ultima Online olurdu. Nasıl oluyor da her MMORPG altına Ultima Online ismini yerleştiriyorum bilemiyorum ancak benim için yaşayan bir efsane ve ölmemeli. Öldürmeyin!

Konumuzdan biraz sapmış olsak bile, MMO türünden rol yapma türüne, hatta JPRG tarafına yönelelim. Günümüzde anime karakterleriyle süslenmiş, sayısız video oyunu var ve özellikle ihtişamlı vücut hareketleriyle, oldukça süslü grafikleriyle ön plana çıkıyorlar. Bunlardan biri de Tales of serisinin en sevilen oyunlarından biri olan Tales of Symphonia.

Tales of Symphonia, 2003 yılında Nintendo GameCube ile birlikte zamanının en popüler oyunlarından biriydi. Tales of Symphonia Chronicles ismiyle birlikte PS3 platformuna piyasaya çıktı.

Hikayeye giriş
Tales of Symphonia Chronicles, PS2 platformunda portlanmış olan Tales of Symphonia ve Tales of Symphonia: Dawn of the New World’ün hikayesini bir araya getiren bir oyun. Hikaye olarak PS2 platformunda herhangi bir değişiklik yok. Her ne kadar hikayede herhangi bir değişiklik olmasa bile, Tales of serisini takip edenler için geliştirilmiş grafikler, bulunmaz nimet.

Tales of Symphonia Chronicles, bizi Sylvarant isimli bir dünyayla tanıştırıyor. Lloyd Irving ve onun çocukluk arkadaşı Colette Brunel’ın maceralarına tanıklık ediyoruz. Fooji Dağları’na tırmanıyor ve kötülüğün kaynağına iniyoruz. Eh, tipik bir yaşadığımız gezegeni kurtaralım hikayesi ancak tabii ki içi bol süslü olandan. Hatta işin bir de paralel evren kısmına girip, kendimizi Tethe’alla isimli bir yerde buluyoruz.

Tales of Symphonia: Dawn of the New World ise aynı zamanda Tales of Symphonia: Knight of Ratatosk ismiyle de biliniyor ve bu sefer Wii platformunda farklı bir hikayeye giriş yapıyoruz.

DEVAMI DİĞER SAYFADA
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

Açıkçası hikaye olarak düşünüldüğünde ne Symphonia, ne de Dawn çok da mükemmel hikayelere sahip değiller. İkisi arasında bir seçim yapmak gerekse, muhtemelen Tales of Symphonia daha ağır basar. Zira özellikle karakterlerin sahip olduğu asillik, aralarındaki iletişim ve duygusal öğeler, Dawn serisinden daha başarılı bir şekilde gösterilmiş. Hatta kimi zaman Lloyd ve Collette’in arasındaki ilişki insanın kalbini ısıtan cinsten.

Grafik ve ses
Hikaye kısmında Tales of Symphonia biraz daha dolu ve özellikle karakterler daha canlı. Muhtemelen Tales of Symphonia Chronicles serisi PS3 platformuna geçiş yaparken, Tales of Symphonia: Dawn of the New World biraz sorun yaşamış. Özellikle hem animasyonların, hem de yetenek kullanırken kullanılan konuşamaların hiçbir değişikliğe uğramaması, Dawn of the New World’ü geri planda tutmuş. Dawn of the New World ile sürekli geçmişe dönen bir hikayeye sahip olduğumuz için, Symphonia kadar dolu içeriklere sahip değil.

İki oyunu da HD grafiklerle Tales of Symphonia Chronicles adı altında deneyimlemek, ister istemez kıyaslama yapmaya yöneltiyor ve birinin ön plana çıkması zaten çok normal.


Tales of serisi, genelde Japonca seslendirme ve İngilizce alt yazı ile oynanır ancak bu sefer Tales of Symphonia Chronicles ile birlikte Dawn ve Symphonia isimlerini, İngilizce seslendirme ile deneyimleyebiliyoruz. Her ikisinin de son derece başarılı olduğunu belirteyim. Müzikler de bir o kadar başarılı, tabii çiçek böcek modunda, kuş cıvıltılarıyla pek uğraşmak istemiyorsanız, işte orasını bilemeyeceğim. Her ne kadar fazla sevimli olsa bile, melodiler gayet çekici.

DEVAMI DİĞER SAYFADA
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

Oynanış ve daha fazlası
Tales of Symphonia Chronicles ile dilersek, karakterlerimizin kendi kendine düşmanlara saldırmasını sağlayabiliyor, dilersek kontrolü kendimiz ele alabiliyoruz. Tipik bir rol yapma türünün ötesinde, yan görevlerle kimi zaman o kadar zaman harcıyoruz ki oynanış süresi 60 saati bulabiliyor. Hatta biraz da zorlarsak 80 saate kadar çıkan bir oynanış süresi var.

Her ne kadar sıradan bir JRPG olarak görünse bile, Tales of Symphonia Chronicles; iki farklı Tales of serisi ile oynanış bakımından da, ses bakımından da yeterince başarılı. Genel olarak Dawn of the New World geri planda olsa bile, Tales of Symphonia Chronicles ile birlikte iki farklı hikaye ve iki farklı içeriğe sahip oluyoruz. Eh, işin içerisinde PS3 girince, henüz başarılı bir JRPG’niz yoksa, Tales of Symphonia Chronicles tam size göre.

Rol yapma türünü ve özellikle JRPG türünü seviyorsanız, Tales of Symphonia Chronicles raflarda tozlanmayı hak etmeyen bir oyun. Karakterlerin kontrolleri son derece kolay ve tabii ki her karakterin bir özelliği olduğunun da altını çizmek lazım. Bir şifacı olup, takım arkadaşlarımıza farklı güçler verebiliyoruz veya tabii ki canı oldukça yüksek bir karakteri, kendimize siper olarak kullanabiliyoruz.

Kısacası 80 saatinizi PS3 başında rol yapma türünde geçirmek isterseniz, Tales of Symphonia Chronicles arşivlerinizde olmayı hak eden bir oyun. Herkese hitap etmeyen yapısı ve sevimli karakter modellemeleriyle, türünün sevilen örneklerinden biri. Seçilmiş olanın evrenini kurtarmak için yapacağı fedakarlıklara hazır olun.

Exit mobile version