Tek jetonla bitirdiğim nadir oyunlardandı ilk Tekken: Tag Tournament. O zamanlar şimdiki gibi her evde yoktu oyun konsolları, mahallede konsolu olan arkadaşlar vardı, ona giderdik PlayStation oynamaya. Tekken de ağzımız açık oynadığımız oyunlardan biriydi yıllarca. Sonra yazlıktaki atari salonuna Tekken Tag Tournament geldi, çılgınlar gibi oynadığım Crazy Taxi’yi bırakıp bir süre TTT’ye kitlendim. Eddy ve Devil ile çok insanı üzdüm. Velhasılkelam üzerinden yıllar geçti, bir sürü Tekken çıktı ama benim için hiçbiri bir Tekken Tag Tournament olamadı, hep bugünü bekledim. Ve sonunda geldi, Tekken Tag Tournament 2.
Oyun her japon oyunu gibi über kaliteli CGI’ıyla açılıyor, Tekken’den alışıla geldiği üzre yine ana sinematikte dedelerden biri var ve kendisi turnuva alanına doğru gidiyor. Yeterince hentai izleyen herkesin tahmin edebileceğini gibi, sinematiğin sonuna doğru işler sarpa sarıyor ve turnuva alanının altından dev bir Ogre fırlıyor ve oyunumuz başlıyor.
Aslında TTT2 için yeni bir oyun diyemeyiz, zira kendisi geçtiğimiz sene Arcade platformu için piyasaya çıkmıştı ancak günümüzde ülkemizde bunlar pek yaygın olmadığı için konsollara çkmasını beklememiz gerekti. PS3 versiyonunu incelediğimiz TTT2’nin de ana oyun modu, Arcade modu; yani döve döve 10 maç yaparak ilerliyoruz, tüm dövüş oyunlarında nasılsa bu da öyle. Yani oyun modları konusunda bir yenilik yok, olmasını da beklemiyorduk. Ancak Arcade modunu tamamlayınca açılan ve her karaktere özel olan hikaye tamamlayıcı videolar pek tatmin etmedi beni, hem süre olarak hem de içerik olarak. Fakat tabi bunca karakter için dakikalar süren bitiş sinematikleri beklemek de biraz ayıp olurdu, zira TTT2’nin karakter portfolyosu tıpkı selefi gibi oldukça muazzam: Bugüne dek Tekken serisinde yer alan karakterlerin neredeyse hepsi var ve hepsiyle oynayabiliyorsunuz (tam 59 karakter). Böyle bir yelpaze, işin içine “ebe” yani “tag” sistemi girince nefis oluyor. Çünkü ebe demek, yeni kombolar demek.
Oyunun dövüş sistemindeki en büyük değişiklik ise “tag” sistemine uygun olan bu kombolar. Dövüş mekanikleri bugüne dek alıştığımız tüm Tekken oyunlarındaki gibi sistematik tuş kombinasyonları üzerine dayalı, yani button mashing (rasgele tuş dövmece) yaparak bir yere ulaşamazsınız. Eğer önceki Tekken’lerden tuş kombinasyonlarına aşinaysanız TTT2’de de başarılı olacaksınız, fakat öğrenmeniz gereken bir şey daha var; o da Tag Combo ya da Tag Assault dediğimiz, takım arkadaşlarının da komboya dahil olduğu kısımlar. Tek tuşla değiştirebildiğiniz takım üyenizi eğer uygun kombo ortasında oyuna sokarsanız, havadaki düşmana bir de o vuruyor. Tabi bu eğer size yapılıyorsa hiç endişelenmeyin, doğru zamanlama ile bu “araya alma” durumundan kurtulabiliyorsunuz.
TTT2’nin tag sistemi diğer tag sistemli oyunların aksine biraz daha acımasız, ama bu acımasızlığın yanı sıra daha da ödüllendirici. Dövüş esnasında takım arkadaşlarınızın birinin canı biterse round’u kaybediyorsunuz, yani ikisinin de yenilmesi gerekmiyor. Ancak o sırada sahnede olmayan takım üyesinin canı yavaş da olsa doluyor ve eğer sahnedeki karakterinizin canı sıkıntılı derecede düşerse, diğer takım üyeniz oyuna girdiğinde daha etkili vuruyor.
Sahneden bahsetmişken, TTT2’de değişebilir sahneler görmek mümkün. Tamamı böyle olmasa da, belli sahnelerde duvarlar ve zeminler yıkılabilir durumda, eğer düşmanı bir fırtlatma kombosuyla duvara doğru atarsanız duvar yıkılıyor ve sahne bir alt kademedeki bir alana geçiyor. Tabi düşman düşerken takım arkadaşınız da bu durumdan nemalanıyor ve “uçana bir de ben vurayım” minvalinde düşmanın beline beline oturtuyor. Bazı sahnelerde ise hiç duvar yok, o yüzden bu zevkli anı yaşayamayabiliyorsunuz.
Sahneler değiştirilebilir halde de, peki karakterler? Onlar da feci halde kişiselleştirilebilir durumda. Konsolda oyunun online modu ön plana çıktığından mütevellit, her oyuncunun kendine has karakterler yaratabilmesine imkan sağlamaya özen göstermiş Namco Bandai. Oyunda kazandığınız puan ve puanlar ile dükkana girip kostümler ve silahlar satın alabiliyorsunuz, bunları halihazırdaki Tekken karakterlerine giydirebiliyorsunuz ve kendi fantezilerinize göre şekil verebiliyorsunuz. Aldığınız ve karakterinize “al da kullan” diye verdiğiniz bazı silahlar (örneğin bir çekiç) maç içinde de kullanılabilir durumda, yani düşmanınızın kafasına kafasına çekiçle vurabilirsiniz.
Ama tabi böyle yapmanızı tavsiye etmiyoruz, sonra geleneksel medyadan bir basın mensupu gelip “oyunlar hep şiddet yea” diye zırlar mırlar. Bu arada oyunun online modunu çok fazla insan oynamadığı için zaman zaman bir kaç dakika beklediğim oldu. Tekken topluluk sitelerinde okuduğum kadarıyla pek fazla lag yokmuş ancak ülkemizin internet servis sağlayıcılarının verdiği hizmet ortada… Oyunu multi oynamak istiyorsanız evinize arkadaşlarınızı toplayıp, ülkemizin güzide interneti yüzünden saçınız dökülmeden oynayabilirsiniz. Ha demek değil ki bu, saçınızı başınızı yolmayacaksınız. Eğer TTT2’de karşınıza aldığınız rakip sizinle aynı seviyede değilse, kafayı yememeniz işten bile değil.
Ama TTT2 ile Tekken seviyenizi artırmak istiyorsanız “Fight Lab” adı verilen bölüme mutlaka girin. Genelde sıkıcı olan “Tutorial” bölümlerinin aksine Fight Lab’de kontrol ettiğiniz Combot ile yavaş yavaş, adım adım Tekken dinamiklerini öğreniyorsunuz. Çok iyi bir Tekken oyuncusu olsanız da bence oynamalısınız bu modu, zira ufak da olsa quicktime event’ler var ve bence bu modun metinleri çok güzel hazırlanmış.
TTT2 kendi alanında oldukça güzel bir oyun, ancak benim gönlüm hala SF4’te. Dövüş oyunlarına özel bir ilginiz varsa mutlaka oynamanız gerekiyor, ancak her türün oyuncusu iseniz ve tek bir dövüş oyunu size yetiyorsa SF4 ile devam etmemenizde bir sakınca yok.
Hazır yeri gelmişken, bir yatırımcı İstanbul’a güzel bir Arcade salonu açsa da neşemizi bulsak ya! Günümüz gençleri de tek jetonda oyun bitirmenin zevkini tatsa, oynarken biri jeton attığındaki o gerilimi hissetse… Fena mı olurdu?
Biterken çalıyordu: dandadadan – zın zın