“Terrorist Takedown, savaşın en sıcak anlarını görmenizi sağlayacak ve hiç
yaşamadığınız deneyimleri sunacak. Amerikan Ordusun kullandığı en teknolojik
silahlar; Orta Doğu’nun terörist gruplarına karşı vereceğiniz amansız mücadelede
en yakın dostlarınız olacak. Savaşın en kanlı bölümlerinde pek rol üstlenecek,
farklı silahları kullanmaz zorunda kalacaksınız. Terörizme karşı kimi zaman
makineli tüfek, kimi zaman roketatar kullanırken; helikopterlerin ve araçların
üstlerindeki ağır makineli tüfekler ile düşmanı alt edeceksiniz.” Bu
okuduklarınız; Terrorist Takedown’un kutusunun arkasında yazanlar. İnsana; “bu
oyunu al” dedirten renkli sözcükler. Zihinlerde tipik bir aksiyon oyunu izlenimi
uyandırsa da, ekran görüntülerine bakınca gerçekten iyi bir oyun olacağı
düşüncesini veriyor. (mu?)
Savaş meydanına geldik de ne oldu ?
Malumunuz, Amerika ve Orta Doğu terörist grupları arasında uzun yıllardır bitmek
bilmeyen bir mücadele var. Bir tarafta “süper güç” diye tabir edilen ülkenin,
son derece güçlü ve teknolojik silahlarla donanmış askerleri, diğer tarafta
“hele hele, vıl vıl” nidaları ve iman kuvvetiyle savaşan, Kalaşnikof ve
Roketatar haricinde silah tanımayan insanlar. Tek kale oynanan maçlar gibi kuru
gürültüden ibaret bir durum. Yine hepimiz biliyoruz ki; bu konu üzerine sayısız
oyun yapıldı. City Interactive firmasının da amacı “ya tutarsa?” olsa gerek; bir
iki hoş grafik eklenti ile konusuz, atmosfersiz, amaçsız ve lunaparklardaki atış
poligonlarının değerini daha iyi anlamamızı sağlayacak bir oyun sürmüşler
piyasaya.
Terrorist Takedown, 16 bölümden oluşan ve sadece “önüne çıkanı vur” konusundan
ibaret olan basit bir shooter oyunu. Hatırlarsanız eskiden atari salonlarında
“Operation Wolf” isimli, sürekli sola ilerleyen ve sağdan soldan çıkan
düşmanları vurmaya çalıştığımız bir oyun vardı. İşte Terrorist Takedown’a da
onun üç boyutlu hali diyebiliriz. Ya helikoper tepesinde, ya jipin arkasında ya
da başka bir zırhlı aracın üzerinde elimizdeki ağır makineli tüfek ile Allah ne
verdiyse, kusuyoruz kurşunlarımızı. Düşman birlikleri ise kim kime dum duma ölüp
duruyorlar. Her bölümde düşmanların yeterli kısmını öldürmemiz halinde görevi
tamamlıyoruz ve eğer sabrımız yeterli ise bir sonraki aşamaya başlıyoruz.
Görevler fazlasıyla basit. İlerleyen bir aracın üzerinde olduğumuzdan mouse ile
nişan almaya çalışıyoruz o kadar. Gerisi kendiliğinden geliyor zaten. Karşımıza
çıkan yaya askerler sabit noktalarda durduklarından en kolay ölenler oluyorlar,
siper arkasında ağır makineli kullananlar biraz daha fazla kurşunla ölseler de,
araç üzerinde gelen düşmanlar ise; mouse’a hükmetme becerimizi ölçüyorlar. Açık
konuşmam gerekirse; yıllardır oyun oynamama rağmen ilk defa bu kadar zor nişan
alabildiğim bir kontrollerle karşılaştım. Kötü kontrollere rağmen, yapay zekâ
ile uzaktan yakından alâkası olmayan düşmanlar, kolayca ölüyorlar ve bölüm
geçmekte zorlanmamız söz konusu olmuyor.
Savaş atmosferini yaşatmak önemlidir!
Bir oyunu, daha doğrusu savaş oyununu güzel yapan nedir? Gerçekçi olması, savaş
alanını doğal yansıtması, çatışmaların akıcı ve etkileyici olması. Bu oyunda
ise; ruhtan ve heyecandan yoksun bir Amerikan askerini canlandırıyoruz.
Yanımızdaki askerlerin de bizden geri kalır yanları yok hani. “Şuradan bir kola
uzatsana” der gibi; “Öncelikle RPG’li cılızları öldür!” diyen komutanımız, sağ
olsun savaş atmosferini bize mükemmel yaşatıyor(!).
Takedown için; “Savaş alanının sıcak havasını yaşayacaksınız” diyen yapımcıların
haklı olduklarını kesinlikle söylemek zorundayım. Savaş alanının sıcaklığını,
eklenen bir iki teknik detay ile hissediyor, açık kahverengi ve benzer
tonlardaki zemine bakarak; “Sanırım burası çöl. Ve sanırım çok sıcak bir yer”
diye düşünmemizi sağlıyolar. Kısacası yapımcılar fazlasıyla amaçlarına
ulaşmışlar!
Hikâyesi olmayan, seslendirmeleri silah zoruyla yaptırılan, gelişen teknolojiye
sığınıp, ekran kartlarının ne denli görsel zenginlik sunduğunu, en basit
kodlarla ispatlamaya çalışan bir oyun ne kadar iyi olabilirse; Terrorist Takdown
da o kadar iyi. Eğer karşınıza çıkan her şeyi öldürmeyi çok istiyor, “Bana konu
değil, savaş ve aksiyon lazım!” diyorsanız; Operation Wolf’u emulator yardımı
ile oynayın. Terrorist Takedown’u ise; varsa arabanızın aynasına, arabanız
yoksa; ilk bindiğiniz minibüs aynasına asın. Belki şoför insaflı çıkar da;
gideceğiniz yere bedavaya gidersiniz.