Need for Speed Carbon Wanted High Stakes of the Hot Pursuit…
Siz sıkıldınız mı bilmem ama ben sıkıldım. Need for Speed’in artık bir spor
oyunu serisi gibi ardı ardına çıkan oyunları beni sıktı. Bu işin sonu NFS 08,
NFS 09 serisine dönerse çok şaşırmam. EA’nin çekinmeden yapabileceği bir şey bu.
Ufak değişiklikleri oyuncuların gözünde büyüterek sürerler piyasaya yapımlarını,
ismi de azcık çekici oldu mu tamamdır. Doğrusunu söylemek gerekirse bizi de
çeken bir şey var ki; hiçbir serisini kaçırmadan oynar bitiririz. Bitirdiğimizi
de marifetmiş gibi anlatırız orada burada. Belki de yıllardır var olmasındandır
çekiciliği. EA’nin yarış alanında büyük rakibi olmayınca da büyük bir kitleyi
peşinden sürüklemiş oluyor ardına. Biz ise bunu istemeyiz tabi, ne kadar çok
rakip o kadar kaliteli oyun…
Bu cümleleri sarf ederken bir şeyi atlıyor gibiyiz; Test Drive Unlimited. Uzun
süredir pek sesi soluğu çıkmayan Atari yapımcıları en son olarak 2003 yılında
7’nci yapımlarıyla karşımıza çıkmışlardı. Doğrusunu söylemek gerekirse pek de
beğenimi kazanamamıştı. Fakat yapımcılar 4 sene sonrasına müthiş bir eserle
çıkacaklardı. Eski serilerden çok farklı bir oynanış, belki de yarış tarzının da
kökten etkileneceği bir yapım hazırlıyorlardı.
Yarış alanında yeni bir soluk…
Yapımı bilgisayara kurarken biraz düşünceliydim açıkçası. Sistemimin gücünün
yetersiz olacağı konusunda şüphelerim vardı. Forumlarda dönen dedikodularda
TDU’nun PC’leri kasan bir motora sahip olduğu söylentileri dolaşıyordu. İşin
ilginç yanı ise detaylarda yapılan bazı değişikliklerin FPS’de pek de
değişikliğe neden olmaması. Yani grafik detayını düşük de yapsanız yüksek de
yapsanız pek bir performans değişimi olmuyor. 6600GT, AMD 64 3200+ ve 1gb RAM
ile 800×600’de, HDR kapalı, 4x antialiasing ve high detail’de 25–30 FPS arası
bir performans aldım. Arada sırada da takılmalar yaşadığımı söylemeden
geçemeyeceğim.
Yapıma başladığımız anda beklenmedik bir yarış oyunu Intro’suyla karşı karşıya
kalıyoruz. Kendimizi bir havaalanı gişesinde kuyrukta 5–6 kişi ile baş başa
buluyoruz ve o elemanlardan birini beğenip seçiyoruz. Hawaii’ye yolculuk böyle
başlıyor. İlk olarak 150.000$’a seçebileceğimiz iki adet evden birini satın
alıyoruz. Yalnız bu yaptığımız işlemler öyle ekranda slayt şeklinde değil gayet
gerçekçi şekilde işliyor. Yani önce bir araba kiralıyoruz ve emlakçıya
gidiyoruz. Emlakçıdan da ev satın alıyoruz. Ara videolarla çok güzel süslenmiş
yaptığımız bu işler. Ardından kalan paramızla bildiğimiz birkaç galeriden
paramızın yettiği kadar düşük sınıftan bir araba satın alıyoruz. Yapımın hiçbir
zorluğu yok, yapay zekâ ilkokul çocuğunun anlayacağı düzeyde bizi devamlı
GPS’den yönlendiriyor. Müthiş bir GPS sistemi mevcut. (Google Earth tarzı bir
sistem) Haritayı açtığımız anda yukarıdan belirli noktalarda bulunan yarışlara
tek tıkla gidebiliyoruz. İstersek aracımızı kendimiz sürerek de yarış bölgesine
ulaşabiliyoruz. Yarışların dışında yapımda bizi birini bir yerden bir yere
götürme, elimize verilen arabayı olabildiğine hasarsız bir şekilde istenilen
yere götürme ve eşya taşıma türü çeşitli zevkli işler mevcut. Öyle her arkadaşı
da arabamıza alamıyoruz dikkatinizi çekerim; arabanızı beğenmiyorlar. Düşük
sınıf diyorlar. Oynanabilirlik üstte bahsettiğim gibi çeşitli işlerle para
kazanıp yeni arabalar alma, yeni ev alma gibisinden ilerliyor ve başından
kalkılmaz bir oyun haline geliyor. Daha önce yapılmış çeşitli yapımlardan
çeşitli özellikler alınarak harmanlanmış bir yapım olmuş Test Drive Unlimited.
Sadece oynanabilirlik mi? – HAYIR…
TDU’da daha önce hiçbir oyundada bu kadarı görülmemiş bir oynanabilirlik mevcut.
Bir hastalık haline gelebilir dersem yerinde olur. Yapımımızda zaten tutku olmuş
bir sürü lisanslı araç mevcut. Bir sürü markanın yanında istersek motor da
sürebiliriz. Araçlarımızın lisansları alındığı için her türlü detay üzerinde
durulmuş. Hem de öyle camları siyah içi görünmeyen cinsten değil. İstersek
kokpit kamera açısından da aracımızı kullanabiliyoruz. Her türlü detaya yer
verilmiş.Oyunumuza başlar başlamaz basit yarışlar yapıp iyi paralar kazanıyoruz. GPS’ten
uydu görüntüsüyle elde ettiğimiz görüntülerde çeşitli araç galerileri mevcut.
Biz bu galerilere gidip istediğimiz aracı görebiliyoruz. İstersek aracı kısa
süreliğine test edebiliyoruz. Her şey çok detaylı düşünülmüş, bir yarış oyununun
ötesine gidilmiş. Yarışları bir yandan kazanırken belli bir süre sonra da sınıf
atlıyoruz. Yeni açılan yarışların bazıları üst sınıf arabaya sahip olmamızı
gerektiriyor, bu nedenle de kazandığımız paralarla paramızın yettiği aracı satın
alıp yarışlara katılabiliriz, daha sonra o yarışları da kazanıp daha üst
sınıflara doğru ilerliyoruz. Önümüzde koskocaman bir Hawaii haritası mevcut ve
bu kocaman şehirde istersek gezebilir, istersek çeşitli yarışlara katılabilir ya
da çeşitli eğlenceli görevleri yapabiliriz. Uzun bir süre başından kalkılmayacak
bir yapım TDU. Haritada çeşitli gizli oyunların da mevcut olduğunu söylemeden
geçemeyeceğim. Söyleyip de işin tadını da kaçırmak istemiyorum.
Grafik-Fizik
TDU’nun grafikleri şu anda PC’de oynayabileceğiniz en iyi grafiklere sahip yarış
oyunu diyebiliriz. Araç çizimleri bana Most Wanted’daki(Carbon diyemiyorum)
kadar detaylı gelmedi, ama yinede müthiş derecede kaliteli. Çevre detayları da
yeterince iyi; ağaçlardan tutun, bina çizimlerine kadar her şey yeterince iyi.
Yapımda sadece aracımızı değil evimizi, karakterimizi, araba galerilerini de
çeşitli ara videolarda görebiliyoruz. Onlarda yeterince detaylı çizilmiş. Oyun
içinde ara videolarda karakterimizin mimiklerine bile uğraş verilmiş. Bir yarış
oyunundan beklenmeyen şeyler TDU’da mevcut. Yalnız bu grafikleri akıcı bir
şekilde oynayabilmemiz için sistemimizin de sağlam olması gerekiyor.
Çeşitli fiziksel ayrıntıları da eksik etmemiş Atari yapımcıları; elektrik
direklerinin kabloları sallanıyor, caddelerde gazeteler havada uçuşuyor,
yapımcılar TDU’ya uçak bile koymuşlar. Arada sırada gökyüzüne bakın bir uçak
görebilirsiniz. Araç fiziğinin üzerinde yoğunlaşırsak; araçların kontrolü, yol
tutuşu gerçeğe yakın bir şekilde yapılmış. Her aracın kendine has bir yol
tutuşu, kontrol tarzı var. Bunu hissedebiliyorsunuz. Fakat yapımda bazı
noktalarda fiziksel hatalar dikkat çekiyor. Dikkat çekici olan birkaç hatayı
vurgulamak gerekirse; trafik ışıklarına ya da bir aracın çarptığı zaman
devirebileceği ağırlıktaki bazı cisimlere çarptığımızda aracımızı ani bir
tepkiyle durması… Yani 260 km/sa hızla giderken bir trafik ışığına
çarptığınızda duvara çarpmış gibi oluyorsunuz. Özellikle yarışın en heyecanlı
anlarında ya da bir polisten kaçarken böyle bir olayı yaşadığınız zaman
bilgisayarınıza zarar verici hareketlerde bulunabilirsiniz. En azından ben
birkaç kez böyle bir olay yaşadım. Ayrıca aracımız bazı noktalarda takılıyor
özellikle çalılara fazla bulaşmayın aracınız çalıların üstlerinde asılı
kalabiliyor ve hiçbir şekilde kurtuluşunuz olmuyor. Genel olarak baktığımızda
çeşitli hatalar olsa da gerek araç kontrolleri, gerekse çeşitli fiziksel
animasyonlarla TDU fizikten de geçer not alıyor.
Ses
TDU’da araç motor sesleri çok gaza getirici. Özellikle güçlü araçlarda; gaz
pedalına köklendiğinizde motorun gücünü size hissettiriyor. Motor sesleri
yeterince iyi iken lastik sesleri benim pek hoşuma gitmedi. Nedense yapmacık
geldi bana lastik sesleri. Yapımda ara videolarda çeşitli müzikler mevcut ve bu
müzikler tam ayarında ve atmosfere iyi uyum sağlıyor. Ayrıca seyir halindeyken
radyomuzu açıp dinleyebiliriz. Atari firması bize radyoda çalan şarkıları
değiştirme imkânı da vermiş. Oyunu kurduğumuz klasörün içinde Euro/Radio
klasöründen istediğimiz şarkıları değiştirip kendi şarkılarımızı oyun anında
dinleyebiliriz.
Sonuç
Son cümlelerde söyleyeceğimiz şey TDU’nun kesinlikle oynanması gereken bir oyun
olduğudur. Hatta klasikler arasında yer alacak bir yapım. Uzun bir
oynanabilirlik süresi var. Yapım üzerinde çok uğraş verildiği bariz şekilde
hissediliyor. Ufak hatalar mevcut olsa da TDU kuşkusuz alınıp oynanmalı.