The Club

Paintball oynadığınızı veya bir TV programında olduğunuzu düşünün. Belirlenen engeller, yön göstergeleri ve başarılı olabilmeniz için gerekli silah ve ekipmanlar. Bizarre Creations tarafından hazırlanan The Club’un temeli bu unsurlar üzerine kurulu. Elimize kelepçelenen bir konu ya da detaylı bir senaryo yok. The Club’da amaç, öldürerek puan toplamak ve diğer karakterlere üstünlük kurarak listelerde boy göstermek.

Yarışmacılar ve kurallar

Dövüş kulübünü bu kez farklı bir versiyon olarak yaşıyoruz bir nevi. O denli etkili değil, ama zaten yumrukların değil silahların olduğu bir kulüp bu. Tournament, Single Event ve Gunplay adında üç farklı oyun modumuz bulunuyor. Tabii ki ek olarak Multiplayer’da mevcut. İlk öncelik olarak oyuna Tournament modunu seçerek başlıyoruz. Yönetebileceğimiz bir kaç farklı karakter bulunuyor. Her birinin özellikleri farklı ve bir diğer karaktere göre daha iyi ya da kötü. Kimi daha hızlı koşarken, daha güçsüz oluyor ya da daha güçlüyken daha yavaş. Bu doğrultuda kendi yönetiminize en uygun karakteri seçtikten sonra eğitim bölümü ile oyuna başlayabiliyorsunuz. Toplamda 13 farklı bölümün bulunduğu The Club’da her bölüme ait alt bölümler bulunuyor. Aslında bunların her birini birer aşama olarak gösterebiliriz. Bir bölümün her bir farklı noktasında farklı bir aşamayı icra etmeye çalışıyoruz. Örnek vermek gerekirse, bir görevde sadece adam öldürüp çıkışa ulaşmak amaç edinilmişse, diğer bir görevde bu kez verilen kısıtlı zamanı sonlandırmadan ilerlemek gerekiyor.

Ödüller ve kullanımı

Oyun akışına baktığımızda başta da dediğim gibi bir yarışma havasında olduğunu söyleyebiliriz. İlerlediğimiz yolların üzerinde bazı göstergeler mevcut. Örneğin gitmemiz gereken yönü gösteren ok işaretleri gibi. Bir de her bölümün çeşitli noktalarında, sınırlı sayıda Skullhead logolu tabelalar bulunuyor. Vurabildiğiniz taktirde ekstra puanlar kazanabiliyorsunuz ve yine HeadShot (Kafadan vurunca) ve combolar yapabildiğiniz taktirde bunlar ekstra puan demek. Her bir alt görevi tamamladığınızda sıralama oluşuyor ve elde ettiğiniz puanlar sonucu ekstra silahlar Unlock edebiliyorsunuz. Zaman sınırlı görevlerde ise etrafta bulunan saat logolu tabelaları kırarak, adam öldürerek ve yol üzerindeki saatleri alarak ekstra zaman elde edebiliyorsunuz. İhtiyacınız olacak tüm silah ve sağlık paketlerini etraftan toplayabiliyorsunuz. Üç farklı silahı aynı anda üzerinizde taşıma imkanınız olduğu gibi bazen de sabit silahları kullanabiliyorsunuz.

Tournament modunda bölümleri Unlock ettikten sonra Single Event ve Gunplay modlarını oynamaya hak kazanıyorsunuz. Her bölümü tamamlamak için size tanınan 5 tane de hak bulunuyor. Aslında aralarında pek fark yok. Single Event modunda, sadece açılan bölümlerden istediğinizi açıp oynayabiliyorsunuz, belirli bir sıra takip etmeniz gerekmiyor. Gunplay modunda oyuncu tercihlerine imkan tanıyor. İstediğiniz karakteri, Unlock ettiğiniz silahı, oynayacağınız bölümü ve oyun tipini seçerek oyuna başlayabiliyorsunuz. Bu mod, diğerine göre daha eğlenceli olabiliyor.

Teknik ekip

The Club’un kullanmış olduğu grafik motoru sistemi yorar cinsten ve detaylı bir görsellik sağlamıyor. Ana karakterler dışında düşman karakterler için neredeyse hiç uğraşılmamış. Çevre tasarımları da pek işlevsel değiller. Genellikle tek bir yöne bağlı olarak hareket etmek zorunda olduğumuz için herhangi bir engelin üzerinden atlayamıyoruz. Hızlı koşmaya başladığımız sıradaki kameranın sarsılarak sağa sola kayması güzel bir etki bırakıyor. Fizikler yardımıyla da bazı yapılar kırılıyor ve benzin bidonu gibi nesneler patlayıp çevreye zarar verebiliyor. Düşman yapay zekası yok denecek kadar az olduğu için, özellikle bu tip toplu katliamlar için bire bir öncelik teşkil ettiğini söyleyebilirim. Islanmış mermiler kullandığı her halinden belli olan oyunda, silahların sesleri de bir garip. Oldukça sönük ve şiddet duygusunu veremiyor, doğal olarak aksiyonu baltalıyor. Çoklu oyuncu olarak baktığımızda; Team Skull Shot, Team Siege, Team Capture ve Team Kill Match gibi seçeneklerle karşılaşıyoruz.

“The Club’un kullanmış olduğu grafik motoru sistemi yorar cinsten ve detaylı bir görsellik sağlamıyor.”

Bitiş jeneriği

Yayımlandığında demosunu 2 kez indirmeme rağmen bir türlü oynamaya ve denemeye fırsat bulamadığım The Club’u bu nedenle daha bir heyecanla oynamayı arzulamıştım. İlk başlarda eğlenceli gelse de, ileriki bölümlerde bir kaç ufak detay dışında sürekli kendini tekrar etmesi oyundan soğumama neden oldu. The Club’ın Arcade tarzı bir oynanışı var. Adam vurmak ve puan toplamak için düşman karakterler adeta hedef tahtası görevi üstleniyorlar. Çok kaliteli bir oyun olmasa da, aksiyon severler tarafından bir kez denenebilir, ama yine de yüksek beklentileriniz olmasın.

Exit mobile version