Son yılların en büyük çılgınlıklarından biri olan, oyunculuk hayatımıza ilginç bir şekilde sokmak istemesek gene yaşantımıza girip, inatla yerleşen bir serinin (Yaşam simülasyonu desek daha doğru olacak gibi) son halkası ile buluşmuş vaziyetteyiz. Uykusuz geceler bizi bekler demek ne kadar doğru olur bilemiyorum, ama özellikle bayan oyuncuları nasıl geçtiğini anlamadıkları saatlerin beklediği kesin.
Güzel hayat
The Sims hayatımıza ilk girdiğinde takvimler 2000’i göstermekteydi. Fakat Sims fikri bundan çok öncesinde, 1996 senesinde Oakland Yangını sırasında evini ve bütün mal varlığını kaybeden Will Wright’ın acı deneyiminden doğmuştu. Yangından sonra ailesiyle birlikte yeni bir eve taşınarak hayatını baştan kurmaya çalışan Will Wright, yaşadığı bu büyük acının böyle bir fikre sahip olmasında başrol oynadığını söylemişti. Ardından 4 yıllık bir bekleyiş, Electronic Arts ile yapılan anlaşma sonucunda bütün pürüzler ortadan kalkmış ve The Sims piyasaya sürülerek bir yılda 35.000.000 € (Evet yanlış okumadınız 35 milyon Avro) ciro yaparak, 2000 yılının en çok satan oyunu olmuştu.
O dönemlerde bilgisayar oyunlarıyla haşır neşir olan olmayan herkes, bu yapımı satın aldı ve oynadı. Ardından geçen senelerde birçok ek görev paketleriyle desteklenen The Sims, eskiyen grafik motoru yüzünden artık rağbet görmemeye başladığında, Will Wright yeniden devreye girerek serinin ikincisini 2004 yılının Eylül ayında piyasaya sürdü. Muhteşem 3B grafikler ve yeni eklenen Life-Cycle (Hayat döngüsü) teknolojisi The Sims 2’yi de tüm zamanların en çok satılan oyunları listesine 5 ayda sokmaya yetti. Artık Sim’lerimiz yaşlanıyor ve ölüyorlardı. Hatta çocuk ve torun sahibi olabiliyor, DNA sistemi sayesinde akrabalar birbirlerine benziyor ve karakterleri de benzerlikler gösteriyordu. Satışlar o kadar yüksek rakamlarda seyrediyordu ki, (İlk 5 ayda 5 milyon kopya dersem ne demek istediğimi anlayabilirsiniz sanırım) Maxis ve EA paraya para dememeye başlamışlardır herhalde. Muhtemelen Simoleon adını takmışlardır bilemiyorum.
Gel zaman git zaman derken Will Wright’ın projeden ayrılmasıyla birlikte, altın yumurtlayan tavuğun kesilmemesi gerektiğini her zaman bize tekrar tekrar gösteren EA Games, serinin üçüncü ve son halkasını 2 Haziran 2009 yılında piyasaya süreceğini açıkladı. Merak büyüktü. Zira Will Wright artık yoktu ve yeni oyunun serinin eskileri kadar tat verip vermeyeceği muallaktaydı. Şimdilik bekleyiş sona erdi ve elimde tutmakta olduğum The Sims 3, serinin en ama en iyisi olmayı hak ettiğini gösterdi diyebilirim. Bunun sebeplerine bir bakalım.
Mahalle baskısına son
Yapıma başladığımızda, klasik yükleme ekranı karşımıza geliyor. Oyun içi sistemleri yükleniyor ve bir menü beklerken bir bakıyoruz ki, bizden mahalle seçmemizi isteyen bir pencere çıkıyor. Mahalle seçiminden de anlayabileceğiniz üzere, artık kendi mahallelerinizi hatta abartıp semt boyutuna ulaştırabileceğiniz yaşam alanları yapabiliyorsunuz.
The Sims 3 düşük sistemlerde bile sorunsuz çalışması adına, geniş bir sistem gereksinimi yelpazesine sahip. Sıkı oyuncuların sıkı makinelerinde hemen detayları son seviyeye getirmesini ve çözünürlüğü yükseltmesini tavsiye ediyorum. Ardından da şöyle okyanus manzarasına bir bakış atıp, ailemizi yaratmaya başlıyor ya da hazır ailelerden birini seçerek bir eve yerleştiriyorsunuz. Ailelerimizi (İlle de aile olmak zorunda değil, tek bir Sim de yaratabilirsiniz) yaratma ekranı özellikle serinin ikinci oyunuyla çok büyük benzerlikler gösteriyor olsa da, özellikle grafiklerin oldukça geliştirilmiş olması sebebiyle artık Sim’lerimiz çok daha detaylı. Kolunuzdaki saatten tutun, parmağınızdaki yüzüğe, saç bantlarından gözlüklere ve türlü türlü kıyafetlere, değişik saç şekillerine bu ekrandan erişebiliyoruz. Fakat burada bir problem mevcut. Sistem öncelikle biraz karışık görünüyor. Neyin nerede olduğunu bulup anlayana kadar bir süre oyalanacaksınız benden söylemesi. Ayrıca eğer son bir kaç aya kadar The Sims 2‘nin tüm ek görev paketleri yüklü halini oynadıysanız, karakter yaratma ekranındaki seçenekler size çok ama çok kısıtlı gelebilir, çünkü az görünüyorlar. Tabii ki EA ek görev paketleriyle sayıyı arttıracaktır, bunu da zaman gösterecek. Ayrıca The Sims 3’ün kendi indirme yöneticisi sayesinde yeni saç stilleri, elbiseler edinmeniz mümkün.Karakter yaratma ekranını ile yeteri kadar haşır neşir olduktan sonra, yarattığımız Sim’i ya da aileyi alıp bir eve yerleştirmemiz gerekiyor. Yine benim şahsi fikrim olarak, oyunun size her fırsatta gözünüze gözünüze sokarak anlatmaya çalıştığı Tutorial bölümlerini mutlaka okuyun. Bunu yapmanızı istememin sebebi yapımla ilgili oldukça geniş bilgiler sunuyor olması. Ailemizi evimize yerleştirdikten sonra The Sims 3 bir yükleme ekranına geçiyor ve bu yükleme ekranları gerçekten çok uzun sürüyor. Oyunu test ettiğim kendi PC’imde 4 GB Dual DDR2 ram kullanıyorum. Football Manager kadar uzun süren yükleme ekranları gerçekten beni rahatsız etti. Yalnızca yükleme ekranları değil, oyunu kaydetmek istediğinizde de hatırı sayılır bir süre beklemek zorundasınız. Bunun sebebinin de The Sims 3’e eklenen mahalle sistemi olduğundan eminim. Oldukça büyük ve canlı bir mahallede yaşıyoruz ve sürekli değişen gelişen bir yaşam alanı olduğundan kayıt süreleri de oldukça uzayabiliyor. Bu kadar kusur kadı kızında da olur diyerek geçiyorum.
İnşaat ve eşya satın alma ekranı ufak tefek değişiklikler haricinde aynı görünüyor. Yani eski oyunlara aşinaysanız, hiç zorlanmadan istediğinizi yapabileceksiniz. Hatta yeni eklenen bir kaç özellik sayesinde işlerinizin hızlandığını görmek sevindirici olacak. Örneğin artık eve bir oda eklemek için dört duvar çekmek yerine, oda seçeneğini seçerek yalnızca boyutunu ayarlamak oldukça güzel. Hatta bu seçenek sayesinde yalnızca kare dikdörtgen şekillerden de kurtuluyor ve eciş bücüş şekilli evler odalar yapmamız mümkün hale geliyor. Duvar demişken, artık odalarınızı ya da evinizi genişletmek istediğinizde duvar silmeye son. Duvarların üzerine inşaat modundayken fare imlecini getirdiğinizde yeşil bir ok çıktığını fark edeceksiniz. Bu sol tuşu basılı tutarak duvarları genişletebilirsiniz demek oluyor. Ufak bir yenilik ama büyük bir kolaylık getirdiği kesin. Bu saydıklarım dışında inşaat bölümünde aklıma gelen başka bir yenilik yok diyebilirim. Klasik olarak zemini yükseltme, alçaltma, kazarak suya ulaşmak gibi seçenekler de mevcut.
Eşya satın alma bölümünde ise eşyaların yeniden kategori yapılması ve belli başlıklar altında toparlanması haricinde bir yenilik yok. Klasik eşya alma metodu devam ediyor, fakat burada bizi başka bir özellik bekliyor. Eskiden örneğin mutfak dolaplarını koyduktan sonra, tam köşeye denk gelen dolabın üzerine eşya koyamazdık. Çünkü köşe sistemi yoktu ve oraya koyduğumuz eşya kullanılamaz olurdu. Artık bu çileye de son vermişler yapımcılar ve eşyaları istediğiniz yönde koymanıza izin var. Yani artık çapraz şekilde eşya koyabiliyoruz demek oluyor. Buna yine ufak görünen, ama iyi bir gelişme diyebiliriz. İnşaat ve satın alma sistemlerinden sonra en önemli bölüme geçiyorum. Karakter yaratma ekranından başlayarak hayatımıza giren, oyunda çocuklarınız oldukça onlarla devam eden, karakteristik özelliklere sıra geldi.
Karakter ya da karaktersizlik, işte bütün mesele bu!
Serinin eski oyunlarından hatırlayabileceğimiz gibi, karakterlerimizi yaratırken onlara bir burç seçer, ardından temizlik, cana yakınlık gibi seçenekleri arttırıp azaltarak karakterimizi belirlerdik. Oldukça kısıtlı olan bu seçenekler, oyunda da bize fazla hissettirilmediğinden pek önemli değil gibi dururdu. Artık bu sistem tamamıyla baştan yaratılmış ve yapıma başlarken sizden beş farklı özellik seçmeniz isteniyor. Bu özellikler ileride kazanacağınız Lifetime Happiness (Yaşam mutluluğu diyebiliriz) puanlarını kullanarak aldığınız ödüllerden birisi ile değiştirilebilse de, normal şartlar altında ilk başta seçtiklerinizi değiştirmeniz mümkün değil. Yani karakterinizi yaratırken artık iki kere değil beş kere düşünmek zorundasınız. The Sims 3’ün gidişatını etkileyen bu karakteristik özellikler; Sim’inizin nasıl bir yaşam isteyeceğini, sosyal ilişkilerini, mesleki kariyerlerini ve hatta yaşam stillerini belirleyecek. Beş adet karakteristik özelliği 63 adet seçeneğin içinden belirlemeniz gerekiyor. Oldukça fazla ve seçim yapmak gerçekten güç. Zira ben karakter yaratma ekranında yaklaşık yarım saat geçirdikten sonra seçim yapabildim desem anlamanıza yardımcı olabilir sanırım. Özellikle İngilizceniz yeterli düzeyde değilse zorlanabileceğinizi söylemek istiyorum.
Bu karakteristik özelliklerden beş tanesini belirledikten sonra göreceksiniz ki, beş adet Lifetime Wish (Yaşamanızın amacı) seçeneği çıkacak ve siz Sim’inize bunlardan bir tanesini seçerek oyuna başlayacaksınız. Bu yaşam amaçlarının sayısı oldukça fazla olduğundan çözmesini size bırakıyorum ve aslında o kadar da düşünceli olmadığımı göstermiş oluyorum sanırım.Oyuna başladıktan sonra vakit geçtikçe göreceksiniz ki, artık Sim’inizin yaşamı sırasında yapmak istedikleri menünün sol tarafında belirecek. Bu menüden yapmak istediğinizi farenin sol tuşu yardımıyla seçebilir ya da sağ tuş ile yapmak istemediğinizi belirtebilirsiniz. Yapmazsam ne olur dediğinizi duyar gibiyim. Hiçbir şey olmuyor, fakat yaptığınız takdirde Lifetime Point kazanıyorsunuz. Bu puanlar ne işe yarıyor peki? Bu Lifetime Rewards sistemi, serinin ikinci oyunundaki Aspirations (Amaçlar) sistemi ile aynı diyebiliriz. Yine Sim’inizin dileklerini yerine getirerek puan kazanıyor ve ödüller satın alabiliyorsunuz. Bu ödüller de 30 adet seçeneğe sahip ve hayati önem taşıyorlar. Örneğin bir tanesi ile alışverişlerinizde indirim kazanırken, bir diğeriyle tuvalet ihtiyacınızın inanılmaz derecede azalmasını sağlayabilirsiniz. Gerçi belli bir süre sonra Sim’lerimiz robota dönüşüyorlar ve ne tuvalete giden ne yemek yiyen bir hal alıyorlar. Aslında bir yandan bizim için iyiyken, diğer yandan gerçekçiliğe vurduğu darbe büyük.
Karakter seçiminde, her yaş evresi için farklı sayıda karakteristik özellik sahibi olabiliyoruz. Bebekler iki, okul çağındaki çocuklar üç, gençler dört ve yetişkinler ile yaşlılar beş adet karakteristik özellik alabiliyor. Bebekler için büyüdükçe yeni bir özellik seçmek gerekiyor. Kısacası inanılmaz fazla kombinasyona sahip olduğumuzdan, aynı özellikleri birebir seçmediğimiz sürece, farklı karakterlere sahip Sim’lerle karışlaşacağımız bir gerçek.
Etkiler
İhtiyaç sistemi eski oyunlarla tamamen aynı. Açlık, uyku, tuvalet, temizlik, eğlence, sosyal ilişkiler olarak sıralanıyorlar. Artık ihtiyaçların giderilmesi çok daha kolay olduğundan, size The Sims 3’ü oynayacak daha çok zaman kaldığını söyleyebilirim. Özellikle yemek ve tuvalet ihtiyacı oldukça kolay gideriliyor. Tabi bu yemek yapmayacağınız anlamına gelmiyor. Hazır donmuş yiyeceklerden, özel olarak malzemelerini ve tarifini satın alarak yapacağınız yemeklere kadar, oldukça geniş bir menüye sahibiz. Hatta Sim’iniz yemek yapma yeteneğini geliştirdikçe, yeni tarifleri yapabilmeye başlayacak.
Yetenekten bahsetmişken, artık yeteneklerinize göre belli görev gibi amaçlara sahipsiniz. Ama bunlar olsa da olur, olmasa da diyebileceğimiz türden şeyler. Zaten çoğunu da isteyerek değil, yaşarken başarıyorsunuz ve size bazı özellikler kazandırıyor. Bu görevlere oyun içerisinde J tuşuna basarak ulaşabilirsiniz. Örnek olarak verirsek, eğer oyun içerisinde 75 kez yemek pişirmeyi başarırsanız, Master Chief unvanını kazanıyorsunuz ve yemekleri artık normalden iki kat daha hızlı hazırlayabiliyorsunuz. Mesela yapım içerisinde 60 saatinizi (Oyun saatiyle) kas yapmak için aletle çalışarak geçirdiyseniz, artık Sim’iniz alet çalışmalarından hiç yorulmaz bir hale geliyor. Bu örnekler böyle sürüp gidiyor.
İhtiyaçlarınız artık siminizin ruh halinde temel rolü oynamıyor. Ruh halinizi etkileyen neden, yaşadığınız olaylar olarak değiştirilmiş. Yani hoşlandığınız kadın ya da erkek Sim ile ilişki içerisine girdiğinizde, Sim’iniz mutlu olacak. Bunun sonucunda mesela yetenekleri daha hızlı öğrenebilecek. İçerisinde bulunduğunuz durum, işten aldığınız bir terfi ve evlilik teklifinizin reddedilmesi gibi durumlar üzerinizde bir süreliğine kalıcı etki bırakıyor. Ruh hali de buna göre belirleniyor. Tabii ki ihtiyaçlarınızın da ruh haliniz üzerinde etkisi devam ediyor, ama dediğim gibi eskisi kadar sorun teşkil etmiyorlar. Ruh halinizi düzeltmek için, mezarlıkta sevdiklerinizin mezarlarını ziyaret edebilir, belli yerlere bağışlar yapabilirsiniz. Ayrıca organ bağışı da yapmanız mümkün, örneğin dalağınızı bağışlayabiliyorsunuz. The Sims 3’e arabalar eklendiğinden şehirde vızır vızır dolaşan parlak, güzel arabaları bolca göreceksiniz. Hatta Sim’inize araba çarpabilecek ve ölebilecek. Sim’lerin ölüm şekillerine göre de ruhları renk değiştiriyor. Oyunda ruhlar var ve görebiliyorsunuz.
Yapıma bir envanter sistemi eklenmiş ve artık bir cep telefonunuz var. Kısacası ev telefonuna koşmak yetişmek gibi dertlerden kurtuluyorsunuz. Zira bütün arkadaşlarınız sizi sürekli ve sadece cep telefonunuzdan arıyor. Ev telefonuyla tamamıyla aynı işlevlere sahip olan cep telefonunun ekstra özellikleri arasında fotoğraf çekebilmesi bulunuyor. Güzel bir manzaranın fotoğrafını çekip evinizin duvarına asabilir ya da çerçeveleyip masanıza koyabilirsiniz. Hatta özel anlarınızın fotoğraflarını çekerek ölümsüzleştirebilirsiniz.
Mesleğin var mı derdin var
Eski oyunlarda olduğu gibi, Sim’ler meslek sahibi oluyorlar ve artık mesleklerinizle daha fazla etkileşim içindeler. Meslekleri; askerlik, aşçılık, atletizm, bilim, eğlence sektörü, gazetecilik, eğitim, iş adamı/kadını, güvenlik, müzik, politika, suç, tıp olarak sıralayabiliriz. Bunlar tam zamanlı ve kariyer yapabildiğiniz meslekler. Bir de kasabada bulunan mekanlarda bulabileceğiniz yarım zamanlı işler var. Bunlar; kitapçıda veya markette satış elemanı, masörlük, cenaze işleri. Tam zamanlı işlerde kariyerin zirvesine ulaştığınızda, kasabanızdaki diğer Sim’ler size farklı tepkiler vermeye başlıyorlar. Örneğin ordudaysanız askeri selam veriyorlar, Rock yıldızından imza istiyorlar. Ayrıca işlerde artık saat başına ücret alıyorsunuz. Fazla mesai yapabiliyor ve ekstra para kazanabiliyorsunuz.
İşe gitmek için araba gelip sizi aldığında fark edeceğiniz gibi bir menüye sahipsiniz. Bu menüden patrona yalakalık yapmak, iş arkadaşları ile sohbet etmek, ekstra efor sarf ederek çalışmak ya da yayıp oturmak gibi seçenekleri kullanabilirsiniz. Aynı sistem öğrencilik için de geçerli. Okuldayken yeni arkadaşlarla tanışmak, ders çalışmak, aylak aylak dolanmak gibi seçeneklerden birini uygulamanız mümkün. Eskiden terfi etmek için yetenek puanına ve arkadaş sayınıza bakılıyordu. Bu sistem oldukça zorlayıcı ve saçmaydı. Şimdi ise patronla ve iş arkadaşlarınızla olan ilişkileriniz, yeteneğiniz, kişiliğiniz ve patronun size vereceği bazı görevleri yerine getirmeniz etkili oluyor. Daha zor gibi görünse de, terfi etmeniz artık çok daha kolay. Hatta bir işte zirve yaptıktan sonra onu bırakıp, başka bir işe girip orada da kısa sürede zirveye çıkmak pek zor değil. Bir türlü arasını tutturamadılar gitti.
Değinmek istediğim bir nokta da, Opportunities ekranı. Oyun sırasında bir anda ya da şehirde gezerken karşınıza çıkan fırsatları anlatan bu bölüm, sizin o fırsatı kabul etmenizle birlikte fırsatlar ekranına yerleşiyor. Belirlenen gün ve saate kadar verilen görevi yerine getirirseniz terfi almanız kolaylaşıyor. Bu fırsatlar yalnızca meslekler için değil, normal yaşantınızda da karşınıza yeteneklerinize göre çıkabiliyor ve yerine getirildiğinde ekstra para ya da başka bonuslar kazanmanızı sağlıyor. Diyelim ki çalıştınız ve para biriktirdiniz. Gidip kasabadaki alışveriş merkezlerine, tiyatro salonlarına veya herhangi bir dükkana ortak olabilir, hatta komple satın alabilirsiniz. Daha sonra tek yapmanız gereken belli aralıklarla dükkana giderek paranızı toplamak kalıyor. Ayrıca satın aldığınız dükkanda çalışanları kovabilme opsiyonuna da sahipsiniz.
Bahçıvanlık artık bir meslek olmasa da, bahçenizde ekin yetiştirmek için yetenekleriniz arasına eklenmiş duruyor. İlk bakışta The Sims 2 – Four Seasons ek paketinden esinlenerek hazırlanılmış gibi görünse de, aslında o görev paketinin The Sims 3’ün bahçıvanlık sisteminden apartıldığını söylemem gerekiyor. Bildiğiniz üzere oyun geliştirmek oldukça uzun bir süreç ve Sims Four Seasons ek görev paketi piyasaya sürüldüğü sürede The Sims 3’ün bahçıvanlık sistemi hazırlanmış haldeydi. Eğer o paketi oynadıysanız hiç bir sorun yaşamayacaksınız, çünkü sistem birebir aynı. Yetiştirdiğiniz bitkilerle özel yemekler yapabiliyorsunuz. Şehirde dolaşırken de nadir rastlanan iki tür bitkiyi bulabilir ve bahçenize ekerek yetiştirmeyi deneyebilirsiniz. Bu bitkiler Death Flower (Ölüm çiçeği) ve Life Fruit (Yaşam meyvesi ). Death Flower, öldüğünüz sırada ölüm meleğine verilerek, Sim’in ölümden dönmenizi sağlıyor. Life Fruit ise yaşam süresini uzatıyor. Ayrıca Life Fruit ile güzel bir yemek yapmayı başarırsanız ölüleri de canlandırabilirsiniz.
Son sözler
Yaşam simülasyonu konusunda bir ilk ve tek olan Sims serisi, üçüncü oyunuyla yoluna dolu dizgin devam ediyor. Belki de beklentiler yapımın ataları kadar güzel olamayacağı yönündeydi, fakat yapımcılar oldukça başarılı bir Sims ile karşımızda duruyor. Saatlerinizi harcamaya hazırlanın, çünkü Sim’lerinizin size bolca ihtiyacı olacak.