The Sims 3: Pets (PS3)

İlk defa karşımıza 2000 yılında sansasyonel bir şekilde çıkan The Sims serisi, aradan geçen 11 yıla rağmen çok da büyük bir değişiklik geçirmeden popülerliğini sürdürmeye devam ediyor. PC’nin en çok satan oyunu ünvanını elinde tutan bu seri, bu sefer de sevimli dostlarımız evcil hayvanlara elini atıyor. Bakalım “yaşam simülasyonu” The Sims 3, evcil hayvanlarla olan ilişkilerimizi ekrana nasıl yansıtıyor.

Gel pisi pisi

Geçtiğimiz sene The Sims 3’le birlikte konsollara da adımını atan Sim’ler, aynı tarzı sunmaya bu sefer de evcil hayvanlarla devam ediyor. The Sims 3: Pets, neredeyse The Sims 3’le aynı. Tek fark ise yeni tür hayvanlar, yeni görevler ve yeni güçleri barındırıyor olması.

The Sims 3: Pets, orijinal oyunun konsollardaki problemlerini barındırmaya devam ediyor. Kullanıcı arayüzü hala oldukça kullanışsız. Menüler arasındaki geçişler bile yavaş. Oyunu PS3’ümüze kurmamıza rağmen, harita aralarında bile geçişlerde bekliyoruz. Grafikler bile aynı. Oldukça sessiz olduğunu da söylemeliyim. Sim’im ve kedim dışında pek bir ses duymadım. Bu açıdan bakıldığında, The Sims 3: Pets’in hayal kırıklığı yarattığı söylenebilir. Ancak problemlerin yanında oyunun artıları da var.

Miyav?

The Sims 3: Pets’te yarattığınız, tasarladığınız ve kişiselleştirdiklerinizi, oyunu çalıştırdığınız platformdaki ağdaki diğerleriyle paylaşabiliyorsunuz. İster evinizi hazır olarak seçebiliyor, isterseniz de baştan tasarlayabiliyorsunuz. Özellikle konsollarda “tasarlama” kısmı oldukça yorucu olduğundan, hazır gelen evler tam konsol oyuncularına göre. Buna rağmen konsol oyuncularını üzen bir özellik var. Bu da PC’de atlar, yılanlar ve küçük fareler olmasına rağmen, konsollarda evcil hayvanların kedi ve köpeklerle sınırlı kalıyor olması.

Özellikle benim gibi kedi düşkünü biriyseniz ve evinizde kedi besleme şansına sahip değilseniz, The Sims 3: Pets içinizde farklı duygular yaratıyor. Sanal karakterinizi “Cat Person” olarak tanımladıktan sonra evinize giren kediyle iki dakika uğraştıktan sonra “Best Friends” olmak oldukça mutlu hissettiriyor. Bununla birlikte hayvanlarınızın animasyonları yumuşak ve gerçekçi olunca. İnsan ister istemez gerçek bir kediyle uğraşıyormuşcasına kendini kaybediyor. Tek sorun, evcil hayvanınıza gerçekten dokunamıyor olmanız. Hayvanlarınız her ne kadar mutluluk getiriyor olsa da, onların da sorunlarıyla uğraşmanız gerekiyor. Etrafı pisletebiliyor, yemek istiyor ve mobilyalarınıza zarar verebiliyor. Bir nevi gülü seven dikenine katlanır durumu.

Hav! desek?

Geçtiğimiz sene “Karma” güçlerini bize sunan The Sims 3, Pets’le birlikte “Transmogrify” özelliğini getiriyor. Yani evcil hayvanınızla aranızdaki ilişkiyi, daha üst seviyelere taşımak istiyorsanız, bu özelliği kullanarak onları insana (daha doğrusu Sim’e) dönüştürebiliyorsunuz. Ancak oyunun asıl ilginç kısmı gizemler (Mysteries) adı altındaki bölüm. 5 farklı bölümden oluşan ve farklı görevler içeren bu kısım, hazine aramak, hayalet avcılığı, arkadaş yapmak gibi değişik aşamalardan oluşuyor. Bu görevler çok büyük bir yenilik getirmese de, size farklı yetenekler kazandırmak, konuşmadığınız kişilerle konuşmak ve farklı bölgeleri keşfetmek için nedenler sunuyor.

Kısacası The Sims 3: Pets, seriye büyük bir yenilik getirmiyor. Ancak Sim’lerle konuşmaktan bıktıysanız ve küçük arkadaşlar edinip onlarla vakit geçirmek istiyorsanız, The Sims 3: Pets size göre. Evcil hayvan sahibi olmanızda engel varsa, bu engeli biraz olsun hafifletebilir.

Exit mobile version