Orta Çağ Avrupası daima ilgimi çekmiştir. Bugüne kadar da, o dönemi konu alan sayısız film-oyun yapıldı. Aslında işin özüne bakınca, Orta Çağ Avrupası kıtlıklardan, ayaklanmalardan, salgın hastalık ve acılardan ibaret. Gerek oyunlarda, gerek sinemada bize fazlasıyla epik ve mistik şekilde sunulsa da, pek de “özenilecek” bir dönem olmadığı aşikar. Oyun kısmına dönersek, bildiğiniz gibi geçmişi 11 sene evvele dayanan, Will Wright tarafından yaratılan “deneysel” bir projeydi The Sims. SimCity’de bir şehri yönetirken, bu sefer o şehirdeki herhangi bir ev ve aileye sahip oluyorduk. Sıradan, gündelik yaşamı sıra dışı bir şekilde yansıtan Will Wright da adını bu şekilde oyun dünyasına altın harflerle yazdırıyordu. Her ne kadar geçen yıllarda The Sims’e ilgimi kaybetsem de -ki bunda durmadan çıkarılan ek paketlerin de fazlasıyla payı var- bu onun oyun dünyasının kült yapımlarından biri olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Geçtiğimiz günlerde ise yeni oyun The Sims: Medieval nihayet piyasaya çıktı. Konsept ve oynanış yönünden serinin alışılmış yüzünün dışına çıkan yeni yapımda, Orta Çağ’da uzun bir yolculuğa çıkıyoruz.
Sim’ler baştan yaratıldı!
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var; daha önce oynadığınız Sims’leri kafanızdan çıkarmalısınız. Yeni yapım farklı bir dönemde geçmesinin yanı sıra, oynanış olarak da epey farklı. Bir kahramanı yönetiyoruz ve daha “açık dünya” bir oynanışla karşı karşıyayız. Yine önceki oyunlarda olduğu gibi aslında gittiğimiz ama göremediğimiz bölgeler mevcut (işe gitme sistemini hatırlarsanız). Onun dışında, klasik olarak hala gündelik işlerle meşgulüz fakat tek bir farkla; artık Sim’imizin açlık ve enerji olarak sadece iki ihtiyacı bulunuyor. Bu da biraz daha görevlere, rol yapma tarzı oynanışa adapte olmamız için yapılmış bir değişiklik diye düşünüyorum. Kısacası, artık Sim’inizin temizliğiyle vesaire uğraşmak mecburiyetinde değilsiniz. Mizah öğeleri, dekorasyon ve karakter yaratma kısmı ise hala mevcut ve her zamanki gibi fazlasıyla ayrıntılı. Tabii, tüm bunlar da Orta Çağ temasına uygun olarak hazırlanmış durumda. Kıyafetler, üzerinizde taşıyabildiğiniz silahlar vesaire… Ayrıca bir de Sim yaratırken trait ve flaw (yetenek ve kusur) kısımları bulunuyor. 2 trait ve bir de flaw seçiyorsunuz. Örneğin; obur bir Sim, daima aç geziyor ve bu kusura sahip olmayan 2 Sim kadar yemek yeme ihtiyacı duyuyor. Kısacası, yetenek ve kusurlarınızı iyi belirleyin başlamadan önce.
The Sims Medieval’da herhangi bir Sim’in kontrolünü ise alamıyoruz, aldığımız görevlere göre bir “Kahraman Sim” seçmek zorundayız. Görevler çok çeşitli ve farklı yollardan sonuca ulaşılabiliniyor. Görevleri yaparken de, ilişkili oldukları kişilerden ipucu alabiliyorsunuz. Bu noktada RPG hissi veren yapım, gerçekten başarılı bir iş çıkarıyor. Kimi görevleri tek başınıza yapabiliyorken, kimisinde parti gereksinimi oluyor. Görevlerin getirisi ise tecrübe puanı ve Sim para birimi olan Simoleon oluyor. 10 adet kahraman Sim bulunuyor: Hükümdar, Şövalye, Casus, Büyücü, Doktor, Demirci, Ozan, Tüccar ve 2 farklı Rahip. Karakterler fazlasıyla spesifik ve hepsi de gerçekten kullanışlı.
Orta Çağ’a da gitse, Sim, Sim’dir!
Oyunun ana menüsünde gözünüze ilk olarak Ambitions kısmı çarpacaktır. Ambition’ların “unlock” mantığıyla açılıyor ve her biri farklı gereksinimler istiyor. Tabii, içerik ve konu olarak da birbirlerinden ayrılıyorlar. The Sims: Medieval’da kendi krallığınız dışında başka krallıklar da bulunuyor ve görevlerde onlarla da etkileşime geçebiliyorsunuz. Bu da oyunu daha gerçekçi bir hale getiriyor. Atmosfer olarak da yapım gayet başarılı, Orta Çağ’a uygun olarak hazırlanmış eşyalar, ortamlar hepsi hoş gözüküyor. Her ne kadar bir Sims oyunu oynadığımızı bilsek de, bu yönüyle tamamen farklı bir yapım görüntüsü de veriyor. Zaten bir ek paketten daha fazlası The Sims: Medieval.
Teknik yönden baktığımızda ise yapıların, eşyaların ve elbiselerin fazlasıyla detaylı hazırlandığını söyleyebilirim. Yine de, özellikle Sim’ler Sims 3’deki hallerinin aynısı. Sims: Medieval’dan bir Dragon Age grafikleri beklemediğinizi varsayarsam görsellerin gayet başarılı olduğunu söyleyebilirim. Kamera kullanımında ise birtakım sıkıntılar mevcut. Ses ve müzik konusunda da her zamanki gibi çok başarılı. Özellikle Patrick Stewart’ın bulunduğu giriş sahnesi çok iyiydi.
Sonuç olarak, şöyle bir toparlarsak Orta Çağ temalı bu yeni Sims oyunu epey başarılı olmuş. Ufak tefek teknik kusurları bulunuyor, ne tam Sims fanlarına, ne de sıkı RPG’cilere hitap ediyor ama genel olarak oynanabilirliği yüksek.