Son yıllarda yaşanan Sherlock Holmes furyasını neredeyse herkes farkındadır. 2009 yılında çıkan Sherlock Holmes filmi ile gündeme gelen ve popülaritesini tekrardan arttırmaya başlayan Sherlock, özellikle 2. film olan A Game of Shadows ile büyük sükse yaptı. Bununla birlikte her yıl sadece 3 bölüm halinde, Sherlock adıyla yayınlanan ve modern Sherlock Holmes uyarlaması olan dizi serisi ile de gelen başarının devamında, oyun haline getirilmemesi zaten büyük sürpriz olurdu. The Testament of Sherlock Holmes adıyla piyasaya çıkan oyun, macera türünde. XBox, PS3 ve PC platformları için geliştirilen oyunun yapımcı koltuğunda Frogwares oturuyor ve dağıtımcılığını Focus Home Interactive üstlenmiş durumda. Gelelim oyunumuza.
Strange… (İlginç)
Öncelikle başlıkta kullandığım İngilizce kelime, Sherlock tarafından çok sık kullanılıyor oyun içinde. İlginç, çok ilginç gibi replikleri bilirsiniz. Stange de aynen bu. Olaylara sürekli değişik açılardan bakan, zeki, birazda kendini üstün gören bir Sherlock var karşımızda. Aslında, Sherlock sürekli olarak izleyiciye ve okuyucuya bu şekilde anlatıldı. Bununla birlikte, sürekli araştıran, hayattan sıkılan ve keman çalmaya bayılan birisi Sherlock. Ancak bu yönleri pek oyuna yansıtılmamış.
Oyunumuz, 3 çocuğun evlerinin tavan arasını karıştırırken Watson tarafından kaleme alınmış bir günlüğü bulmaları ile başlıyor. Çocuklar günlüğü okudukça Watson’ın anılarını oynamaya başlıyoruz. İlk bölümde oyunun ana dinamiklerini tanıyoruz. Mantık belli, suç mahallini incele ve delilleri bularak suçluya ulaş. Ancak, okuduğunuz kadar kolay değil durum. Bunun en büyük sebebi, bulmacalar ve not defterimiz. Suç mahallini inceledikçe yeni ipuçları elde ediyoruz. Bulduğumuz bu ipuçlarından farklı varsayımlar yaparak, çözüme ulaşmaya çalışıyoruz. Aslında ben size eğitim bölümünden hemen sonra ki bölümü anlatsam, durum sanırım daha net anlaşılacak.
Kilisede işlenmiş olan bir cinayet araştırmak için yola çıkıyoruz bu bölümde. Genel olarak oyununda mekanlar küçük oda tarzı yerler ancak ilerleyen bölümlerde çok farklı mekanlarda da bulunmaya başlıyorsunuz. Bu bölümde, vahşice işlenmiş bir cinayet ve çevremizde sürüsüyle delil var. Öncelikle, inceleyeceğiniz delillerin üstünde zaten büyüteç imleci çıktığı için delil aramak zorunda kalmıyorsunuz. Teker teker delilleri toplamak olayın en kolay kısmı. Her delil ile birlikte Sherlock yorumlar yapıyor, arada Watson ile 2’li konuşmalar yaşanıyor. Özellikle oyunun sevdiğim tarafı, konuşmaların gerçekten güzel yazılmış olması. Her karakterin kendi özelliklerini ortaya çıkaran konuşma tarzları var. Bununla birlikte, 2’li konuşmalarınız da RPG öğeleri devreye giriyor ve sormak istediğiniz şeyleri seçiyorsunuz. Şimdi, önemli noktalardan birisi şu ki, konuşmaları düzgünce dinlemeli ve anlamalısınız.
Bunun en büyük sebebi, Watson sürekli not alıyor ve sizde bütün delilleri topladıktan sonra not defterinden çıkarımlar yapıyorsunuz. 2 farklı delil arasında bağlantı kurarak farklı bir sonuç ortaya çıkarabilirsiniz. Her çıkarım için 3 farklı seçeneğiniz var. Birbiri ile bağlı 4-5 farklı delilden yola çıkarak sonuca ulaşmaya çalışıyorsunuz. Bazen bulduğunuz delilleri kitaplığınızdan alacağınız farklı kitapları kurcalayaraktan, daha detaylı incelemeniz gerekebiliyor. Kimya setine benzeyen ekipmanlarınız ile topladığınız deliller üzerinde deneyler yapmanızda gerekebiliyor. Örneğin aynı bölümde, bulduğunuz bir iplik üzerindeki kumu temizlemeniz gerekiyor. Diğer taraftan yine bulduğunuz bir taş parçasını asitle temizlemenizde gerekiyor. Her incelemeden sonra, durumla ilgili bir yorum geliyor Sherlock’ten.
Gelelim oyunun en can sıkan kısmı olan bulmaca kısmına. Bazı bulmacalarda ne yapmanız gerektiğini anlayana kadar acı çekeceksiniz. Bahsettiğim ilk bölümde, elinizde bir satranç tahtası ve satranç taşı olan at var. Amacınız bütün tahtayı, bir önceki gittiğiniz yere bir daha gitmeden gezmek. Doğru yolu bulmak gerçekten can sıkıcı ve çok uzun sürüyor. Diğer bir bulmacada ise, yerde bulunan ayak izlerinizi inceliyorsunuz ve kaç farklı ayak izi olduğunu bulmaya çalışıyorsunuz. Gerek boyutunu ölçerek, gerekse büyüteçle inceleyerek bir sonuca varıyorsunuz. Tabi buda not defterine yazılıyor ve sonuca giden yolda bir basamak oluyor.
Bazı bulmacaları çözmek için, önce bazı delilleri bulmanız gerekebiliyor. Bununla birlikte, konuşmalarınızda vereceğiniz tepkiler sonucu o bulmacayı çözmeniz için gereken eşyayı alıp alamayacağınızda belirleniyor. Diğer taraftan, bazı durumlarda Watson’ı kontrolünüze alıyoruz. Özellikle biraz önce bahsettiğim kitap konusunda. Sherlock, kitabı bulmasını Watson’dan istedi ve Watson ile evi arayaraktan kitabımızı bulduk.
Her şey grafik demek değildir.
Her şey bir tarafa, olayı çözüme kavuşturmak gerçekten çok keyifli. Not defterindeki notları kullanaraktan varsayımlarda bulunmaktan tutunda, çantamızda olan eşyalarımızı farklı şeyler için kullanmamıza kadar tam anlamıyla Sherlockculuk oynuyoruz. Her olayı çözdükten ve bazı hatıra eşyalarını bulduktan sonra nişan kazanıyoruz.
Gelelim bazı oyuncular için olmazsa olmaz grafik ve müzikler konusuna. Açık ve net, çok bir şey beklemenizi özellikle tavsiye etmiyorum. Grafikler, kötü olmasa da, günümüz oyunlarına göre gerçekten çok geride. Müzik derseniz, yok denecek kadar az. Ancak seslendirmeler başarılı olmuş diyebilirim. Zaten oyunu da oynatacak olan ne grafikleri nede müzikleri. Hikayenin akışına kendinizi kaptırdığınızda, gerisi geliyor. Ancak, oyunun bir kötü tarafı, kendini tekrarlıyormuş gibi hissettire bilir. Buda oyun zevkinizi baltalayan en kötü durumlardan birisi, ama yapacak çokta bir şey yok.
Macera tarzında oyunları sevenler için kaçırılmaz bir fırsat sunuyor The Testament of Sherlock Holmes. Ancak, oturup da saatlerinizi harcayacağınız oyunlardan değil. Boş vakitlerinizde şöyle bir oyuna girip, bir davayı çözüme kavuşturmak da ayrı bir keyifli olmuyor değil tabi. Bir deneyin, eğleneceğinize inanıyorum.