Tom Clancy bir ustadır. O ki bizi Splinter Cell’i ve Sam Fisher’i
tanıştırmış, o ki bize Rainbow Six ile nasıl dikkatli olmamız ve takım ruhunun
ne kadar önemli olduğunu öğretmiş. Şimdilerde ise diğer klasiği olan Ghost
Recon’un son versiyonu, Advanced Warfighter ile karşımıza çıkıyor. Öncelikle bu
yazıda sıra ile bilgileri vermek yerine harman şeklinde daha karışık, fakat daha
çok detay veren ve eğlenceli bir tarzda yazmaya çalışacağım. Çünkü heyecanlıyım!
DVD’yi heyecanla PS 2’me taktım ve karşıma önce dil seçimi geldi. İngilizce,
Fransızca, İspanyolca, Almanca ve İtalyanca seçebileceğimiz diller arasında.
İngilizceyi seçtikten sonra Ubisoft amblemi geliyor ve arkasından, 2013 Mexico
City’de geçen 4 arkadaşımız ve bir dış sesin olduğu, oyun içi grafiklerle
yapılmış çok hoş videoyu izliyoruz. Video bitince oyunun atmosferini
iliklerimize kadar işleten bir müzikle karşılaşıyoruz. Fakat oyun içi sesler
hakkındaki fikirlerimi ilerleyen dakikalarda söyleyeceğim. Single Player mı?
Multiplayer mı? Bunu da belirledikten sonra istersek karakter yaratabilir veya
var olan karakteri alıp ana menüye geçiyoruz. Ben size Single Player’ı
anlatacağım, ama çoklu oyuncuya da yazının sonlarında değineceğiz.
Ana menü ve tuşlar
Campaign, Quick Mission, Survival, Enemy Hunt, Options ve Credits seçenekleri
ana menümüzdeki seçenekler. Artık Campaign’i tıklayarak, Ghost Recon’a girmenin
vakti geldi, başlıyoruz.
Ortalama bir yükleme ekranının ardından kendimizi direkt ortamda buluyoruz. Oyun
bir Tom Clancy yapımı ve ilk saniyeden direkt aksiyon beklemek elbette saçmalık
olur. GRAW’ın tarzını, nasıl olduğunu tam olarak birazdan anlatacağım, ama
öncelikle bazı tuşları söylemeliyim. Splinter Cell’deki gibi 3 bakış şekli var.
Düşmanları görebildiğimiz, gece görüşü ve diğer bildiklerimiz yer alıyor. Bunu
kare tuşu ile değiştirebiliyor ve gerekeni seçebiliyoruz. First Persion Shooter
açısıyla oynadığımız oyunda R1 ile ateş edebiliyor, L1 ile ise eğil kalk
işlerini yapabiliyoruz. Bu tahmin etmediğiniz kadar gelen kurşunlardan, gerçekçi
şekilde kurtulmamızı sağlayabiliyor. Sol Thumb yani L3 ile merdivene tutunup
çıkma işlerini gerçekleştirebiliyoruz. Sol üstteki kuşbakışı haritanın da çok
işimize yaradığı oyunda, O tuşu ile elimizdeki silahı değiştirebiliyoruz.
Sağ üst köşede bazı görüntüler, Picture in Picture mod’unda çıkıyor ve bize
görevle ilgili bilgiler veya bizden bağımsız ortamlarla ilgili bazı görüntüler
sunuyor. Oyunda kendi adamımıza ateş edebiliyoruz, ama adamımız etkilemiyor. Üç
farklı silah ve bir bomba taşıyoruz. Önceki Ghost Recon’lara göre yanımızdaki
arkadaşlarımız savaşmayı öğrenmiş.
Yapay zeka yapay mı?
Önceki oyunlarda zaman zaman sinir bozabilen yapay zeka, yerini gayet iyi bir
versiyona bırakmış. Eskiden önden koşarak tüm işleri yapmak zorunda kalırdınız.
Şimdi ise takım çalışması çok daha iyi işlenmiş.
Simülasyona yakın bir FPS’ye dönen oyunumuzda, eskiden olduğu gibi uzun süreler
taktik hazırlama ve bölümlerde zorlanma olayı da ortadan kalkmış. Şimdi aksiyon
öğesi biraz daha önde duruyor. Daha çok keyifli ve taktik açıdan da daha iyi bir
dengeleme tutturulmuş.
Sadece takım arkadaşlarımızın yapay zekası iyi değil. Rakiplerimiz de oldukça
akıllı davranıyor. Askerlerden kaçıp arka tarafa geçmek gerekebiliyor. Pek çok
silah çeşidinin olduğu oyunda; Sniper’ımızla hedef alıp, gerilerde saklana
saklana durup, bir anda öldürmemiz gerekiyor. Yoksa onlar sizi bulup,
öldürebiliyorlar. Birazdan bir karşılaştırma yapacağım. Önce belirttiğim gibi
her konuya arada geri dönebilirim.Çevre detaylarına dikkat!
Çevreye gerçekten dikkat etmek gerekiyor. Sanki sokakta gibiyiz. Grafikler
olağanüstü. Etkileşim inanılmaz gerçekçi ve sesler de çok iyi. Oyunu oynarken
çıkan uçak ve silah sesi gibi pek çok efekti duyunca gerçekten de dışarıdan
geldiğini sandım. Ama televizyonun sesini kıstım ve yapımdan olduğunu anladım.
Gerçekten abartmıyorum, bu kadar müthiş olabilirdi. Grafiklerde ise fazla söze
gerek yok. Bazen bir resim bin söze bedeldir derler. Derginin sağındaki
solundaki resimlere bakarak ne kadar detaylı olduğunu görebilirsiniz. Ben ki
oyunu PlayStaion2’de oynadım ve oyun Xbox360’da da var. Eh artık ne demek
istediğimi sanırım anladınız.
Az önce bir kıyaslama yapacağım demiştim. Mesela Black oynarken çevreyle
etkileşim süper diyordum, aslında bu çok abartılı. Oldukça güzel, yinede
gerçekçilik dışı. Ayrıca bir karakter olarak, yüzlerce düşmanla karşılaşmak da
oldukça saçma. Bu yapımda ise hiç öyle değil. Black’in de incelemesini ben
yaptım ve kaç verdiğimi görürsünüz. Yani ona da hayran kaldım. Sonuçta önemli
olan sizi içine çekmesi ve bağlaması. Gerçekten çok güzel. Ama Advanced
Warfighter türü olanlar, daha çok hoşuma gidiyor. Belirtmek istediğim nokta
sadece bu.
Ghost Recon’da; el bombası olsun, çevreyle etkileşim olsun, askerlerin durumunu
kontrol etmek olsun, güzel özellikler var. Ayrıca kuşbakışı haritanın
muhteşemliğinden ve ciddi işlevselliğinden de bahsetmiştik. Yükleme ekranlarını
süresinin de ideal olduğunu söylemiştik. Şimdi sıra geldi oyundaki save
sistemine.
Checkpoint
Eskiden daha çok platform oyunları ve Tomb Raider’dan da alışık olduğumuz
Checkpoint sistemi burada da kullanılıyor. Ben aslında Max Payne gibi
istediğimiz yerde kayıt yapabildiklerimizi daha çok seviyorum ve bunların sırf
oyunun süresini uzatmak için yapılmış boş işler olduğunu düşünüyordum. Fakat bir
başka gözle bakınca, mesela bir adamı öldürüp Save alınca işin heyecanının
gittiğini anlayabildim. Ghost Recon’nun gerçekçi bir yapısı var ve her an Save
alamadığınız için daha dikkatli olmanız gerekiyor. Bu sebeplerden dolayı iyice
konsantre olmamız gerekiyor. Her bölümün uzunluğuna göre, önemli noktalarda
birkaç kez tekrarlanan Checkpoint sistemini sevdim.
Oyunda vuruşa yardım eden bir sistem var gibi geldi. Örneğin mermileri teker
teker atarken, dürbünü açıp bakınca yeterli olduğunu gördüm. Sonrasında dürbünü
kapatıp, tam vurulmamış gibi olmasına rağmen, adama isabet edip birkaç vuruştan
sonra ölebilmesi, bu düşüncemi kuvvetlendirdi. Konsolda zaten hedef almak
oldukça zordur. Eğer böyleyse gayet iyi.
Bölümler
Yapımda; saklanıp, kenarlardan dürbünü açarak, uzaklardan vurmanın önemli
olduğunu söylemiştim. Bu yüzden başlardaki Park bölümünü sevmedim. Çünkü
saklanma imkanı çok aza iniyor. Bu yüzden şehir arasında geçen bölümler daha çok
hoşuma gitti.
Fizik motoru ve çevreyle etkileşim çok iyi. Arabaya ateş edince alarm bile
çalabiliyor. Düşmandan ateş açıldığında, tam ölecekken eğilince, onun
mermisinden kurtuldum. Tam olarak Checkpoint öncesiydi ki, bu konuda dikkat
etmiş olmaları çok iyi. Bizi vurmalarını zorlaştıran çok hoş bir etmen. Bu
sadece bizim için değil, rakiplerimiz içinde geçerli. Tam onları vuracakken,
onlar da aynı sistemi kullanabiliyor. Bunu da unutmamız lazım.GRAW’da görev yapısı gerçek zamanlı olarak değişebiliyor. Mesela bir bölümde
başkanın limuzinini bulup, o ortamı korumamız isteniyor. Biz de bunu bir şekilde
başarmaya çalışıyoruz. Bul kısmı biraz yalan, zaten direkt karşımıza çıkıyor,
ama yine de öyle diyorlar. Ayrıca oyunda araçlarla görev icabı etkileşim, yani
binme vs… olabiliyor. Fakat normalde bu durum söz konusu değil. Ben binmeye
çalışırken öldürüldüm, boşuna denemeyin
Zor dostum zor
Çok kez dedim, oyun çok zor ve ölünce uzakta kalmış olabilecek Checkpoint’ten
başlıyorsunuz. Ghost Recon’ı oynamak için, iyi konsantre ve dikkat lazım. Bu
yüzden oyunu her önüne gelen alırsa, mutlaka iyi sonuçlar elde edemeyebilir ve
çabuk sıkılabilir. Bu yüzden belli bir yaşın üstündekilere ve özellikle bu türle
haşır neşir olanlara daha çok öneriyorum. Ayrıca bu yapımı oynayabilmek için çok
iyi bir ingilizce şart değil. Zaten harita göreve ne kadar yakın, ne kadar uzak
olduğunuzu belli ediyor. Belki konudan uzak kalabilirsiniz, fakat yine de
rahatlıkla oynayabilirsiniz.
Kurşunlarınız bitince ölen adamların kurşunlarını, kendi silahınıza
geçirebiliyorsunuz. Çatışmalar daha çok şehir savaşı şeklinde geçtiği için,
binanın üst katlarındaki düşmanları da unutmamak ve ilk olarak onları halletmek
gerekiyor. Çünkü zemindeki adamlarla ilgilenince, nereden geldiğini
anlayamadığınız kurşunlar sizi rahatlıkla öldürebiliyor. Gerçeğe yakın
grafikleri ve taktik aksiyon stratejisini ön plana çıkaran GRAW’da, bu duruma
dikkat etmek başarılarımız için oldukça önemli. Uyduda tespit edilen düşmanlar
ekranda küçük bir nokta olarak çıkıyor ve yerini bulmanızı sağlıyor. Bu da işin
başka bir yönü olarak göze çarpıyor.
Oyuna iyi yatırım yapıldığı ve bunun karşılığını da kat kat çıkaracakları belli
oluyor. Daha ilk dakikalarda gördüğüm, yapım içindeki Nokia reklamı bu adamların
işi bildiğini gösteriyor.
Multiplayer
Multiplayer’da, kooperatif şekilde oynama şansı mevcut. Bildiğimiz çoklu
oyuncunun tüm nimetleri var ve biraz ekstralara değineceğiz. Mesela dört arkadaş
birleşiyorsunuz ve normal Single Player’ın görevlerini bu şekilde
bitirebiliyorsunuz. Tekli senaryoyu bu şekilde oynayabilmek, gerçekten de
muhteşem. Burada dikkat etmemiz gereken nokta ise; bir takım liderinin olacağı.
Aranızda kavgalar çıkmazsa bu kişiyi seçtikten sonra, elbette ilk görev de onu
korumak olmalı. Çünkü o öldüğü anda oyun bitiyor. Bu ekstralar, normal
Multiplayer’a tuz biber olmuş.
Koşun ve alın
Artık bu dakikadan sonra hala bekliyor musunuz? Eğer yazıyı buraya kadar
okuduysanız çok teşekkür ederim ve ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz. Tabii
sadece son paragrafı okuyan veya sadece puana bakarak da oyunu almaya karar
verenler var. Bu yüzden yazıda sık sık yazdıklarımı bir kez daha tekrar edeceğim
ve bu önemli noktalara son kez değineceğim.
Eski Ghost Recon’lardan farklı, özellikle fizik motoru, teknik değişiklikler
olağanüstü. Görüntüler ve oyun motoru etkileyici. Yapım zor ve oynanışta Rainbow
Six’e yakınlık var. Yavaş yavaş ilerlemek gerekiyor. Takım arkadaşlarınıza da
büyük işler düşüyor. Checkpoint’ler az, dikkatli olmak gerekiyor. Grafik ve
sesler gerçeğe yakın. Hiç mi eksisi yok? elbette var. Çok zor, türden
hoşlanmayanlar ve daha hızlı oyun sevenler için ideal değil.