Trine 4: The Nightmare Prince

Her ne kadar yeni gibi dursa da, üzerinden tam 10 yıl geçmesiyle artık eski bir seri kıvamına gelen Trine serisi, platform oyuncularına güzel saatler yaşatmayı başarmıştı. Üçleme olacağı tahmin edilen, ancak Frozenbyte’ın sürpriz duyurusuyla, dördüncü oyunla birlikte üç kahramanımız tekrar bir araya geldi. Trine 4 The Nightmare Prince adını alan yapım, aradan geçen dört yılın ardından bizleri tekrar masalsı bir yolculuğa davet ediyor. Amadeus, Pontius ve Zoya’nın bir araya geldiği hikaye, Prens Selius’un karanlık büyülere merak salmasıyla başlıyor.

Trine 4: The Nightmare Prince İnceleme

Prensin ortadan kaybolmasıyla üç kahramana haber veren krallık, ekibi bir araya getirip yine krallığın kaderini üç kahramanımıza bırakıyor. Hikaye derinliği anlamında çok yüzeysel bir yapıya sahip olan Trine 4, bu konuda her oyuncuyu memnun edemeyebilir. Senaryo işleyişi tarafında oldukça klişe repliklerin yanı sıra ilgi çekici öğeler de sunmayan Trine 4’e eğer başlamayı düşünüyorsanız, hikaye kanadında pek fazla beklentiye girmemenizi tavsiye ediyoruz.

Öncelikle eğer diğer Trine oyunlarından herhangi birini oynadıysanız, bu oyunun da oldukça benzer özelliklerini taşıdığını bilmeniz gerekiyor. 2.5D olarak adlandırılan bir yapıda olan Trine 4 The Nightmare Prince, her ne kadar kötü bir hikayeye sahip olsa da, yine güzel platform öğelerine sahip. Platform öğesine bulmaca mekaniğini yediren nadir serilerden bir tanesi olan Trine, dördüncü oyununda bu mekaniği daha işlevsel hale getirmiş. Daha çok Zoya karakteriyle vakit geçirdiği oyunda, eski oyunlarda olduğu gibi bulmacaları çözmek için her bir karakteri aktif şekilde kullanmanız gerekiyor. Bununla birlikte yeni oyunda bölüm tasarımı bulmaca mekanikleriyle birlikte çok iyi çalıştığından, bölümleri geçerken bulmacaları adeta tesbih çeker gibi çözüyorsunuz. Ancak bu durumun, bulmacalar kolay olduğu için gerçekleşmediğinin altını çizmek istiyorum. 

Bölüm tasarımlarına yerleştirilen detaylar direkt olarak gözünüze çarptığından, hızlı düşünmeniz halinde oyun oldukça akıcı oluyor. Diğer üç oyunda bu durumun tam tersi olarak, her bir sahneye geldiğinizde ortama bakmanız ve detayları iyice süzmeniz gerekiyordu. Her ne kadar bu durum oyuncunun daha dikkatli düşünmesini sağlasa da, oyunun akıcılığı duraksadığından zaman zaman can sıkıcı bir hale dönebiliyordu. Karakterlerin özellikleri ise yeni oyunda biraz daha geliştirilmiş. Üç karaktere bulmacalarda kullanmak üzere yeni güçler veren geliştiriciler, yine de son tahlilde radikal değişikliklerin altına imza atmamışlar. Tüm bunların yanında oyunun dövüş kısmının ise yine ne yazık ki zayıf olduğunu dip not olarak belirtmeliyim.

Oynanış mekanikleri, bölüm tasarımları ve bulmacaların yanı sıra Trine 4’ün en beğendiğim yanı ise grafikleri oldu. Karakter çizimlerinden tutun da, bölümlerin arka planında duran manzaralar, adeta bir masalın içerisindeymişsiniz hissiyatı verebiliyor. Animasyonları daha gerçekçi hale getiren yapımcılar, oyunun fizik unsurunu da geliştirmiş. Nesnelerin bulmacalarda kullanımına şahit olduğunuz kısımlarda animasyonlar üzerinde ne denli bir emek olduğunu görebiliyorsunuz.

Oyunun co op kısmındaysa, eski Trine oyunlarında karşılaştığımız benzer mekaniklerle karşılaştık. Kaliteli çalışan co op mekaniklerinin üzerine maalesef pek fazla yenilik ekleyemeyen Frozenbyte ekibi, günün sonunda yine arkadaşlarımızla eğlenceli vakitler geçirebileceğimiz bir yapım ortaya koymuş.

Sona geldiğimizde Trine 4 The Nightmare Prince, Trine hayranlarının seveceği bir yapım olarak piyasaya çıkacak. Oynanış mekaniklerine küçük dokunuşlar yapmak dışında ve grafikleri yenilemek dışında dördüncü oyun, büyük oranda üçüncü oyuna benziyor. Ancak oynanış süresi anlamında üçüncü oyunu çok rahat geride bırakan Trine 4, platform tarzını benimseyen oyuncuların denemesi gereken bir yapım olmuş.

Exit mobile version