Değerli arkadaşlarım. Türk Oyun Severler Birliği (TOSB) olarak, iktidarda bulunduğumuz 6 yıl, 48.5 günlük süreç içerisinde yapılamaz denilen şeyleri yaptık, yarım kalan projeleri tamamladık, kendimize yeni hedefler koyduk, hayal denilenleri gerçekleştirdik. Ben Mazhar Taral. Bir bilgisayarım, bir iPod Touch’ım, bir de PS2 konsolum var. Oyun oynamayı çok seviyorum ve benim gibi oyun oynamaktan hoşlanan insanları da düşünmek zorundayım. Sektörün durumu, alım gücü ve oyuncu profilleri malum. Yaptıklarımızla güzel sonuçlar elde ettik, ama yetmez. Daha fazlası için hedef 14 Haziran 2011 (Duke Nukem Forever’ın resmi çıkış tarihi – yeni bir çağın başlangıcı). Gelin, yönetimde olduğumuz süreçte neler başardık, ileride neler düşünüyoruz, birlikte göz atalım.
Onlar bir tanesi için uğraştı, başaramadı. Biz, o bir taneyi çıkarmakla kalmadık, üzerine 3 tane de devam oyunu getirdik.
Stalker’ı ilk duyurduklarında vaat edilenler çok güzeldi, ama ne var ki yıllar geçtikçe Stalker’ın gelebilme ihtimali de o kadar düşüyordu. Biz, ilk iş olarak yapımcı ekiple görüştük ve gerekli imkânları sağlayarak Stalker’ı satışa sunduk. Yetmedi, ardından Clear Sky ve Call of Pripyat adlı iki yeni oyunu çıkardık. Bunlar da yetmedi, şimdi Stalker 2 için çalışıyoruz. Durmak yok, yola devam!
Değerli şirketleri, yayıncı firmaların çatıları altında toplayarak oyun geliştirme maliyetlerini ve sürelerini düşürdük. Verimi daha da artırdık.
Eskiden oyun geliştirme süreleri pek de uzun sayılmazdı. Ancak teknoloji geliştikçe hem maliyetler arttı, hem de oyun geliştirme süreçleri. Hele bir de işin içine “reklam – tanıtım” çalışmaları girince, yetkililer “oyunu mu geliştirelim, tanıtım mı yapalım” karmaşası içine girdi, oyun geliştirmek için daha fazla süreye ihtiyaç duydu. Biz ise, Blizzard gibi bir firmayı Activision ile, id Software’ı ise Bethesda ile evlendirdik. Böylece her iki güzide firmanın da bu tip işlerinden yayıncı kuruluşlar sorumlu oldu. Artık yapımcı firmalar, aynı anda 2-3 oyun birden hazırlayabiliyor.
“Evimde yer yok, hem annem CD’lerimi çöpe atıyor” diyen gençler için Steam, Direct2Drive gibi dijital platformlar oluşturduk. Hem ucuz fiyatlarda oyunları sunduk, hem de odanızda koca bir yer açılmasını sağladık. Böylelikle “herkes rahat bir nefes almış oldu”.
Oyunlara ülkemizde koyulan vergiler malum. Aldık diyelim, bu oyunları bir de yerleştirmek lazım. Çok fazla oyun oynayabilirsiniz, ama bu durum ailenizin hoşuna gitmeyebilir. Özellikle her yerden CD çıkmasına karşı tepki gösterebilirler. İşte hem bu durumun ortadan kalkması, hem de daha ucuza oyun satın alınabilmesi için dijital platformları kurduk. 10 oyun alana, 1 çaydanlık takımı kampanyası başlattık.
Hayaldi, gerçek oluyor
Sektörün kanayan yarası, dermansız hastalığı denilen Duke Nukem Forever, eğer böyle devam etseydi Avrupa devletleri tarafından kurulması düşünülen yeni bir komisyonda ele alınacaktı. Neyse ki bizim iktidarımızda, daha önceden tıkanan yolları açtık, gelişim sürecini hızlandırdık, 3 firmayla beraber çalışarak Duke Nukem Forever’ı tamamladık. Şimdi 14 Haziran’da halkımızla buluşacak. Gururluyuz! Hayaldi, gerçek oluyor.
İkinci bir konu ise, Türkçe dublajlı oyunlar. Bir zamanlar ülkemize filmler dublajsız olarak gelirdi. Yıllar geçtikçe bu durum değişti. Fakat aynı durum, şu an oyunlarımız için geçerli, ancak Türkçeleştirme çalışmaları son yıllarda büyük hız kazandı. Önümüzdeki dönemde de önemli adımlarımız olacak. En büyük hedefimiz Half-Life’ı Türkçeleştirip, Gordon Freeman’ı Engin Günaydın’ın (Burhan Altıntop diyelim) seslendirmesini sağlamak.
Sağlık sigortasını getirerek, oyunlardaki “sağlık paketi” kavramını ortadan kaldırdık
Özellikle FPS oyunlarında can sıkıcı bir durumdu bu. Savaşalım mı, yoksa savaş alanında sağlık paketi mi arayalım derken, atmosferden kopabiliyorduk. Ama biz, bu duruma “dinlen iyileş” yöntemiyle güzel bir formül bulduk. Halo’daki Master Chief ve Crysis’deki Nomad’in özel kostümlerini daha da geliştirerek kesintisiz bir aksiyon sağladık. Hatta her Call of Duty oyununda defalarca “aha bu kez öldü” diye endişe duyulan Captain Price’ı hayatta tuttuk, ölmemesini sağladık. Daha ne yapalım!
Her yıl 2 Call of Duty için bakanlarıma yetki verdim
Şu bir gerçek ki tüketim, üretimden çok daha kolay bir kavram. Hele yapılan iş güzel olunca, mutlaka devamı da isteniliyor. Bildiğiniz gibi her yıl bir Call of Duty oyunuyla karşınıza çıkıyoruz, ancak bunun yetmediğine kanaat getirdik. Infinity Ward ve Treyarch’ın ardından geliştirme kadrosuna dahil olan Sladgehammer’ın da katkılarıyla artık her 6 ayda 1 Call of Duty oyunu çıkaracağız. İlerleyen yıllarda zaman dilimi olarak ise, 3 aylık dönemleri hedefliyoruz. Bu konuda istatistik kurumumuzun da önemli çalışmaları var.