Death Race 2000’i bilir misiniz?
Hayır, Jason Statham’in oynadığı şu yeni çekilmiş filmi değil, 1975’te çekilmiş olan ve başrollerini David Carradine ile Sylvester Stallone’nin oynadığı filmi soruyorum. Nitekim 1995’teki ilk Twisted Metal ve özellikle de 1997’deki ilk Carmageddon oyunlarının çıkış noktasıdır bu film. Carradine’ın zamanında çekilen filmin yıldızı da oydu, nitekim Sylvester Stallone yan rolde yer alıyordu.
Onda da insanları ezerek puanların toplandığı bir yarış ve bu yarışın arkasındaki kumpasın açığa çıkışı anlatılıyordu. Ben, küçük yaşta izlediğim bu filmden oldukça etkilenmiştim. Tıpkı ardından oynadığım Carmageddon ve Twisted Metal gibi.
Dondurma kamyonundan bir hikaye
Eat Sleep Play’in yeni oyun Twisted Metal eski bir hikayeyi yeniden gözlerimizin önüne seriyor, lakin bu sefer farklı bir anlatım şekli ile. Gizemli iş adamı Calypso’nun düzenlediği bu yarışmada tek kural hayatta kalmak. Kazanmanın ödülü ise bir dileğin (ne olursa olsun) gerçekleşmesi. Elbette ünlü atasözü “Ne dilediğine dikkat et, gerçek olabilir” mantığı hikayemizin temelinde yatıyor.
Yeni Twisted Metal’da eskilerden farklı olarak üç ayrı karakterin hikayesine tanıklık ediyoruz. İlk başta artık oyunun kendisi ile özdeşleşmiş Sweet Tooth, ardından ölüme meydan okuyan Mr. Grimm ve en sonunda ise Doll Face. Bu üç karakterin beraberinde getirdikleri adamlar sayesinde de öldürecek pek çok yarışmacımız oluyor.
Eski grubu yeniden toplamak
Play Station 3 için özel olarak çıkan Twisted Metal 2012 hakkında aslında söylenebilecek ekstra bir olay yok. Neden derseniz, oyunun görselliği haricinde çok bir değişiklik yapılmamış. Aksine özellikle oyun mekaniği eski oyundaki gibi aynı kalmış.
Belki de oyunun en rahatsız edici tarafı bu olarak görülebilir. Eski bir seriye yıllar sonra yeni bir oyun geldiğinde görseller haricinde de oynanışta değişiklik olur diye düşünüyorsunuz ancak bu her zaman denk gelmeyebiliyor. Nitekim şu sıralar pek çok remake’in veya yeniden doğan efsanelerin pek çoğunda buna şahit olduk.
Ancak dediğim gibi TM için bu söz konusu değil. Tıpkı 1995’teki PSOne’da olduğu gibi araç kontrolü, hasarlar, çarpma etkileri ve efektleri abartılı bir şekilde karşımıza çıkıyor. Misal Juggernaut adlı kamyonun size çarpması ile 35-40 metre havaya fırlayıp taklalar atarak yere düşebiliyorsunuz, veya medic araçlarından fırladıktan sonra duvara çarpıp lastik top gibi sekebiliyorsunuz. Bunlar bazılarınızın hoşuna gitmeyecek olabilir.
Öte yandan ilk oyundan beridir Twisted Metal’i oynamış ve artık bu mekaniği kendisine benimsemiş olan oyuncular bu yeni oyunu fazla yadırgamayacaklardır. Ben açıkçası biraz daha fazla yenilik olmasından yanaydım, hatta oynanış kısmına ve araç mekaniklerine biraz daha yenilik katılabilirdi. Havada zıplamalar, sekmeler haricinde araçlardaki hasar seviyeleri de çok derin değil. Aracınız epeyce bir hasar aldığında tamponun çıktığını, kaputun ezildiği falan görüyorsunuz ancak hepsi bu.
Boş yere garaj yaptırmadık değil mi?
Oyunun hikaye modundaki pek çok yarışta bir tanesi ana iki tanesi yardımcı olmak üzere toplam üç araç seçebiliyoruz. Bu şekilde oyun içerisindeki aracımız iyice hasar gördüğünden haritadaki garaja gidip bir diğer aracı seçebiliyor ve katliama onunla devam edebiliyoruz. Diğer taraftan hasarlı aracımız garajda yavaş yavaş tamir ediliyor. Bu özellik sadece bize ait, nitekim yapay zeka sadece bir araç ile yarışıyor.
Bu aslında güzel bir seçenek iken bazen oyunun çok kolaylaşmasını da sağlıyor. Seçtiğimiz araçların hepsi zırh, hız ve silah bakımından farklılıklar gösteriyor. Bir iki görev sonra oyuna oldukça alışıyor ve size uygun araçları daha iyi kavrayabiliyorsunuz.
Twisted Metal’in başta da söylediğimiz gibi üç ana karakteri var ve hepsinin psikopat hikayesini birer bölüm olarak işliyor. Her bölümde toplam altı yarış ve üç sinematik video bulunuyor. Yani Hikaye modu boyunca 18 yarış ve 9 video izliyorsunuz.
Üzücü olan ise bunları çok fazla gayret etmeden bir günde oturup bitirebilecek olmanız. Ne yazık ki oyunda çok fazla oyalanacağınız bir tek kişilik oynanış mevcut değil. Bunun yanında “Challange” kısmı ile kendinizi biraz avutabilirsiniz.
Oyunun temel mantığı birbirinizi yok etmek üzerrine kurulu iken bölümler içinde kafes savaşları, tipik yarışlar, Juggernaut bölümleri ve Boss tarzında bölümler de mevcut.
Direksiyona geç derken?
Yeni Twisted Metal’in ilk başlarda en tiksineceğiniz yanı, ki benim öyle oldu, kontrol mekanizması. Bunu en büyük sebebi ise oyununu kurgusu. Sweet Tooth’un live action videosunu izledikten sonra oyun grafiklerinden oluşmuş bir video daha izliyor ve bir anda kendinizi karmaşanın ortasında buluyorsunuz. Daha hangisi gaz, hangisi fren, silahları nasıl ateşleyeceğiz derken, millet size füzeler, bombalar atmaya, bir sağdan bir soldan vurup havalarda uçurmaya başlıyor. Dolayısı ile siz en büyük tavsiyem, oyuna başlamadan önce MUTLAKA “Training” kısmını oynayın. Zaten çok kısa ve basit olan bu bölümde tek tek bütün tuşların ne işe yaradığı gösteriliyor.
Her ne kadar bu kısım size tuşları anlamanızda yarar sağlasa da oyun içindeki karmaşaya tekrardan daldığınızda yeniden her şeyi karıştırma ihtimaliniz de mevcut.
Araçların kontrolü genel olarak rahat olsa da bazı araçlar, misal Sweet Tooth’un dondurma kamyonu gibi, sizi ciddi anlamda çileden çıkarabiliyor. Büyük sağlam arabalardan çok, küçük yarış arabası tadındaki araçlar bana daha kolay geldi açıkçası.
Hazır bu kadar araçlar ve karmaşadan bahsetmişken yapay zekaya da bir iki cümle ile değinmek istiyorum. Şimdi benim bildiğim kadarı ile bu Twisted Metal’de herkes herkesin düşmanı, fakat bir zaman sonra bakıyorsunuz ki sizin haricinizdeki çoğu yarışmacı saldırı gücünün %90’ını sadce size kullanıyor. Hatta bazen 2’ye 1, 3’e 1 kaldığınız bile oluyor. Misal ben daha yapay zekanın başka bir yapay zekayı yok ettiğini görmedim. Oyunda toplam 18 tane yarış var ve bunların her birinde ortalama 5 araç olduğunu düşünürseniz tek kişilik oyun boyunca yaklaşık 90 civarı araç parçalamanız gerekiyor.
Benim açıkçası yeni oyun hakkında en üzüldüğüm konu bu oldu. 97 yılında yapılmış olan Carmageddon da bile peşine düştüğüm aracı başkası patlatmasın diye neler çektiğimi hatırlayınca 2012 yılında yapılmış bir oyununu bu derece basit bir yapay zeka ile karşıma çıkması ayıp bence.
Üç hikaye, tek duygu
Gelelim bana göre Twisted Metal’in en güzel yanı olan sunum konusuna. Bu tarz oyunlarda hikaye size göre ne kadar önemli bilmiyorum ancak ben daha önceki Twisted Metal veya Carmageddon oyunlarında hikayeye fazla dikkat etmemiştim. Orada tek umursadığım şey aracım ile etraftakilere acı çektirip “Is that the crying i hear?” lafını duymaktı. Lakin bu yeni oyunda hikaye anlatımı beni ciddi anlamda etkiledi.
Live action sistemi, yani gerçek oyuncuların bilgisayar ortamında oluşturulmuş sahnelerde oynaması, ile oluşturulan ara videolar ciddi anlamda etkileyici bir hikaye sunuyor bizlere. Bir yerden sonra sadece videoları açabilmek için oyunu oynadım desem yeridir.
Twisted Metal ilk çıktığından beridir farklı bir özelliği ile de tanınır; müzikleri. Oyunun kendi müzikleri haricinde lisanslı müzikleri ile de oldukça etkili olmuştur. “Hangimiz Rob Zombi’nin Dragula şarkısını bu oyunla tanıdı?” diye sorsam kaç kişi elini kaldırır acaba?
Yeni Twisted Metal’da da bu gelenek devam ediyor. Oyunun gerek kendi müzikleri, gerek lisanslı müzikleri yine sizleri havaya sokuyor, gaza getiriyor ve etraftaki her şeyi patlatma arzusuyla dolduruyor.
Aynı şeyi sesler için pek söyleyemeyeceğim maalesef. Sesler çok kötü veya iğrenç değil elbette ancak patlamalar, çarpma sesleri ve oyun sırasında sürekli olarak uyarılar veren Sweet Tooth’u seslendiren amcanın farklı konuşma tonu da bir yerden sonra baymaya başlıyor.
Neyse ben ölecektim zaten
Özet geçecek olursak, Twisted Metal 2012, seriyi sevenler için değişmeyecek bir oyun olmuş kesinlikle. Doğruya doğru, oyunu ilk açtığımda gerek kontrol mekanizması gerekse aynı mekaniklerin devam etmesi oyun hakkında bende kötü düşünceler oluşmasına sebep oldu. Eğer sizler de bu şekilde bir duyguya kapılırsanız tavsiyem biraz sabredip kontrollere alışmanız ve en azından Sweet Tooth’un hikayesini bitirmeniz. Ardından “Aslında o kadar da kötü değilmiş yahu!” diyeceksiniz. Zaten dediğim gibi tek kişilik oyun o kadar kısa sürüyor ki yap-kurtul mantığı da baskın çıkıyor.
Ama kesinlikle sizlere eğlenceli vakit geçirtecek, multiplayer’ı ile zevkli oyunlar oynamanızı sağlayacak bir yapım olmuş Twisted Metal 2012. Çok fazla bir yenilik beklemeden, saf aksiyon ve adrenalin isterseniz Twisted Metal sizi oldukça tatmin edecektir.