Pekçok kişinin beklediği Unreal Tournament 2003, multiplayer demo
versiyonu ile karşımızda. 100 MegaByte’lık demoyu download ettiğimde dünyalar benim olmuştu. Hemen kurdum ve test edeceğimi ümid ederek beklemeye başladım. Unreal’ın laneti ilk olarak kendini burada gösterdi. Sistemimde çalışmıyordu. Hatta ekran kartımı tanıyamadığı gibi bir hata veriyordu. Bir anda yerle bir oldum. Ne yapabileceğimi düşünmeye başladım. Dile kolay 100 mb dosya indirmiştim ve daha fazla bu oyunu beklemek istemiyordum. İlk aklıma gelen Direct X sürücüleri oldu. Nitekimde readme dosyasını okuduğumda DX 8.1 gerektirdiğini gördüm. Bende 8.0 bulunuyordu. Tabii hemen download. Kurdum ve yeniden çalıştırdım. Ama yine görüntü ile ilgili problemler yaşıyordum.
Tanrım… Tam bir kabus idi
Bu oyunu oynamak istiyordum ve oynayacaktım da. Hemen yeni detanator sürücülerini indirmeye karar verdim. Ben 30.82 versiyonunu kullanıyordum ve en son 40.41 versiyonunun çıktığını öğrenmiştim. Hemen nVidia’nın web sitesine girip download etmek istedim. Ama orada bulamamıştım. Tabii inat ettim bir kere. Çevremdeki tüm arkadaşlarıma sordum ve bir anda yardımıma Erdinç Yılmaz yetişti. Gecenin bir vakti benim makinaya FTP server’I kurdum ve Erdinç benim makinama bağlanıp upload etmeye başladı. Dakikalar dakikaları kovalıyordu ve en sonunda 9 mb’lik yğkleme tamamlandı. Tabii hemen kurdum.
Lanet bitiyor muydu?
Oyunu çalıştırmak için ikonuna tıkladım ve inanılmaz bir olay gerçekleşti. İlahi bir güçmü desem artık yoksa bu kadar inadımın karşılıüımı bilmiyorum. Ama çalışıyordu. Karşımda nVidia logosu duruyordu. Bir anda böğürtüler geldi ve elemanın bir tanesi logoyu roket atar ile patlattı. Eh lanet dedik ya. Öyle kolay biter mi? Tabii ki de hayır. NVidia logosunun patlatılmasına kızmış olacak ki beni oyundan attı. Ne yapayım? Boynum bükük bir şekilde makinamı yeniden restart ettim.
Oyunu görebilecek miydim acaba?
Evet inat ettiğim için görecektim. Ne şekilde olursa olsun. Makinam açıldı ve oyunu yeniden başlattım. Yine logo ve bağırışlar derken geçti ve menüye girdi. Bu kadar uğraşımın karşılığını almıştım.
Ya da ben öyle zannediyordum
Oyun multiplayer olduğu için hemen hir oyun başlatayım derken bir anda aklıma bir soru geldi. Nereye bağlanacağım? İşte günün sorusu idi. Ama Türk aklının kıvraklığını kullandım. Kendi makinamı server olarak tanıttım ve yine kendi makinamdan server’a yani kendi makinama bağlandım. Evet artık oyuna girebilmiştim. Kendi kendime dolaıyordum gerçi ama girmiştim. Biraz daha uğraşınca server’dan bot
eklemeninde yöntemini buldum.
Demoda birçok mod bulunuyor. Bunları kısaca açıklayalım:
DeathMatch : Bilindiği gibi elde silah Allah Allah nidaları ile kimi bulursanız girişiyorsunuz.
Team DeathMatch : Kırmızı ve Mavi takımların belli süre yada frag limiti içinde hakimiyet kurma savaşı.
Capture The Flag : Karşı takımın bayrağını çalıp kendi saflarınıza kadar getirmeniz için yaptığınız mücadele.
Bombing Run : Benim en çok beğendiğim mod. Haritanın en orta noktasında bulunan bombayı alıp karşı takımın kalesine gol atmaya çalışıyorsunuz. Bunun detatylarına daha sonra değineceğim.
Domination 2.0 : Demoda bu mod bulunmuyor. Oyunun tam versiyonu çıktığında gelecek.
Isınma turları başlıyor
Oyunu ilk oynadığımda ne yalan söyleyeyim hayal kırıklığına uğradım. Muhteşem grafikler, harika karakterler, rahat oynanabilirlik kesinlikle geçerli ama Unreal, bence Quake den farklı bir motor ve strateji ile oynanan FPS oyunudur. Unreal 1 ve Unreal Tournament oyunlarında neredeyse her silahın kullanma yeri ve amacı farklıdır. Bu yüzden etkin bir deathmatch oyuncusu bütün silahları kullanmayı bilmelidir. Ancak Unreal Tournament 2003 bana, daha ilk oyunda Quake3 Arena’yı anımsattı.(Anımsattı hafif kalır, bariz benziyordu.) Bu yüzden hasta bir Unreal oyuncusu olan ve Quake3 den çok hoşlanmayan ben, pek ısınamadım.
Bütün bunlara rağmen oyun beni 4 saat bilgisayar başına bağladı. Biraz önce bahsettiğim gibi grafikleri şu ana kadar gördüğüm en iyi FPS grafiklerinden biri. Oyunun biraz başında takılsa da hiç sorun çıkarmadan rahatça oynayabiliyorsunuz. Yeni silahlar, yeni yüzler, harika atmosfer. Dediğim gibi oyundan çok hoşlanmadığım halde 4 saat boyunca ona buna ateş edip durdum. Hemen silahlara bir bakalım isterseniz.
Bu silahlardan oyuncakçı da bulunur mu?
Oyundaki silahların neredeyse hepsi yeni. Bir iki tanesi hariç. Unreal oyunlarının vazgeçilmez klasiği Flak Cannon yerinde duruyor. Hala etkili, hala ölümcül. Bunun yanında sniper rifle yerine kullanınlan ve sniper modu olan elektrik atan bir oyuncak var. Silah olarak uzak mesafeden çok etkili ama her atıştan sonra oyuncağınızın yeniden dolmasını bekliyorsunuz. Bu aşağı yukarı bir saniye sürüyor ama ilk atıştan yerinizi belli ettiğiniz için durum çok eğlenceli olmayabilir. Bunun yanında bir FPS klasiği rocket launcher tabii ki mevcut. Oyunu Quake3’e benzeten şeylerden biri de bu zaten. Elinize bazukayı aldığınız anda ortama ölüm saçabilirsiniz. Bu rocket launcher biraz Unreal 1 deki eightball gun gibi ama bunda 3 mermiyi aynı anda atabiliyorsunuz. Buna benzer link denen bir silah daha var ama bu daha çok makinalı tüfek gibi mermi saçıyor ve mermileri patlayan cinsten. Sanırım rocket launcher ile birlikte oyunun en etkili silahı. Buna benzer başka oyuncaklar da var ama oyunda ve belki de FPS oyunları tarihinde ilk defa kullanılan bir silah var ki değinmeden edemeyeceğim; bir kalkan. Evet yanlış duymadınız bir kalkan. Silah değil. Silah gibi ama ateşlediğinizde size yaklaşan mermiler sapıyorlar ya da size zarar vermiyorlar. Çok sıkışırsanız takım arkadaşlarınız gelene kadar durumu epey idare edebiliyorsunuz. Kesinlikle acil durumlar için düşünülmüş.
Botlar hep gerzek mi doğar?
Oyunun yapay zekası da çok iyi ayarlanmış. Unreal 1’deki gibi 5 zeka düzeyinden ilki bile sizi zorlayacak kadar kanırtılmış değil, veya counter-strike oyununun embesil botları gibi hep aynı rotayı izleyip, vurulunca sadece kafalarını çevirmiyorlar. Biz orta zeka düzeyindeki botlarla oynadık, buna rağmen bu botlar beraber dolaşıp avı gördüklerinde hemen dağılmaya başladılar. Önce niye anlamamıştım. İlk defa öldüğünüzde anlıyorsunuz ki botların yarısı sizi önden yaylım ateşine tutarken diğer kısmı arkanızdan dolaşıp sizi çapraz ateşe almış. Bunları gördükten sonra en üst düzey botlarla oynamaya cesaret edemedim. Eğer botlardan yana dertliyseniz her zaman olduğu gibi Unreal 2003 bot harikaları yaratmış.
Başka yenilik yok mu?
Genel olarak bakıldığında başka yenilikler de var. Mesela Unreal için yeni sayılabilecek adrenalin denen birşey var. Orda burda karşınıza çıkıyor. Topluyorsunuz, belki bir işe yarar diye. Kaçma zamanı dışında çok az işe yaradığını söyleyebilirim. Size ani bir hız kazandırıyor. Yine Unreal’da ilk kez kullanılan bir şey double damage. Sanırım ne olduğunu anladınız. Bir de oyunda gene ilk kez gördüğüm bir mod var. Deathmatch, capture the flag gibi modlar zaten bilinir ve sevilerek oynanır. Şimdi sıkı durun bombing run denen yeni bir mod ile karşı karşıyasınız. Kesinlikle çok zevkli. Amaç bir topu karşı kaleye fırlatmak.
FPS içinde top oyunu mu olurmuş?
Şimdi birçok kişi yukarıdaki soruyu soruyordur. Öyle demeyin. Gerçekten çok eğlenceli. Aslında karşı kaleye atmaya çalıştığınız şey tam bir futbol topu değil. Daha çok içine girebileceğiniz büyük bir top. Bu topun içine girdiğinizde takım arkadaşlarınız sizi korumaya, rakip takım üyeleri ise sizi öldürüp topun içine kendileri girmeye çalışıyorlar. Topu yakalamak yeterli değil; karşı takımın kalesinin oraya kadar gidip topunuzu oraya fırlatmalı, ya da siz de topla birlikte delikten geçmelisiniz. İkisinin de puanları birbirinden farklı. Topu fırlattığınızda ölmüyorsunuz ama takımınız 3 puan alıyor. Eğer topla birlikte delikten geçerseniz ölüyorsunuz ama takımınız 7 puan kazanıyor. İsterseniz oyunu puana, isterseniz zamana bağlı yapabilirsiniz. Her ikisi de eğlenceli. 3 kişilik bi takımda arkadaşınız topun içindeyken en uygun taktik birinin önden diğerinin arkadan gitmesi. Önden giden ortalığı süpürmek, arkadaki de eğer topun içindeki ölürse topu almak ya da topu alanı temizlemek için gerekli. İşin matrak tarafı ölürseniz kendi kalenizin etrafında başlıyorsunuz. Yani rakip topu ele geçirse bile hala kendi kalenizi savunabileceğiniz bir pozisyonda oluyorsunuz. İsterseniz topu kaleye gelmeden de fırlatabilirsiniz. Tam bir takım paslaşması. Ama topun paslaşma arasında kapılma olasılığı var. Son olarak topun içindeki kişinin kendini yenilediğini yani sağlığının sürekli dolduğunu hatırlatmalıyım. Bu topun içindeki ölmüyor demek değil ama herhangi bir oyuncuyu bir atışta devirebilecek darbeler topun içindeki kişi için yeterli değil.
Evet sanırım Unreal 2003 Demo’su hakkında söyleyebileceklerim bu kadar. Oyunun demo kısmında sınrlı harita ve karakter seçenekleri var ama kendisi muhtemelen çok daha geniş ve çok daha muhteşem olacak.