Uzay aslında herkesin ilgi alanı olmuştur. Özellikle hiç durmadan genişleyen evren ve bu evrende milyarlarca gezegenleri düşünür isek, herkes bir şekilde uzayı araştırmıştır. Ve eminim ki benim gibi binlerce kişi sonsuz büyüklükteki evrenin karşısında büyüleniyor ve dili tutuluyordur. Bu yazımda inanışlara girmeyeceğim. Zira herkesin istediği şeye inanma hakkı vardır. Ama ben şahsi olarak böylesi bir güzelliğin kesinlikle bir ”yaratıcısı, tanrısı” olduğuna inanıyorum. Neyse dediğim gibi, konumuz inanış değil. Konumuz uzaylılar. Ben şahsen hem inancımdan dolayı hem de mantığımdan dolayı evrende yalnız olmadığımızı düşünüyorum. Zira inancıma göre 18 bin alem var ki bunların içerisinde kesinlikle farklı gezegenlerde yaşayan canlılar da dahil. Mantığıma göre de bildiğiniz gibi NASA dünyaya çok benzeyen 219 tane gezegen açıkladı. Bu gezegenlerin içi boş olamaz. Hadi gelin inanışları bir kenara bırakıp herkeste var olan mantığımız ile düşünelim.
Ama hatırlatmadan geçemeyeceğim; mantık ve zaman kavramları görecelidir. Neyse konuya gelelim. Amerika bilmem kaçıncı bölge adında çok gizli bir askeri üs kurup orada gizli araştırmalar yapıyor ki bütün iddia ve söylentiler uzaylıları araştırıyorlar diyor. Tamam iddialardan yola çıkarsak bu pek mantıklı hareket olmaz. Ama peki ya NASA hakkında çıkan haberler? Bildiğiniz gibi NASA’nın en büyük iş ortaklarından birisi yaptığı açıklamasında uzaylıların aramızda yaşadığını söylemişti. Değişen bakış açısına göre bu açıklama mantıklı gelebilir ama bazılarımızı ikna etmeye yetmez. Dünyaca ünlü hacker grubu Anonymous’un NASA yakında uzaylıları açıklayacak açıklamasını hiç demiyorum zaten. O da mantık dışı. Peki tamamen mantığımıza yatan nedir? Ben, bana mantıklı gelen bir düşünceyi söyleyeyim. Bence gelişen bu teknolojimizin kesinlikle bir kaynağı olmalı. Teknoloji derken akıllı cep telefonları vs. bahsetmiyorum. Devletlere ait gizli ne teknolojiler var. Sizce de bu teknolojilerin araştırılması için bir kaynağının olması gerekmez mi?
Yani en basiti adamın zihninde birden ışık yanıp ilk televizyonu icat etmek gelemez, değil mi? Sizi bilmem ama bence bu çok saçma. Zira televizyon için gereken araştırmayı yapabilece bir kaynak olmak zorunda. İnsanlara fikir verebilecek bir teknoloji kaynağı. Bu en basit örnekti. Burada bahsedilen teknoloji ise çok hızlı gelişen NASA teknolojisi gibi teknolojiler. Bence kesinlikle uzaylılar bizden üstün varlıklar ve daha önce dünyamıza uğradılar. Zira bildiğiniz gibi eski yazıtlarda veya mağaralara çizilen motiflerde UFO’lara benzeyen çok sayıda nesneler var. Tamam her şeyi bırakıp tekrar gezegenlere ve büyüleyici evrene gelelim. Sonsuz büyüklükteki bir evrenden ve milyarlarca galaksi sisteminden bahsediyoruz. Ama gel gör ki bu sonsuz güzellikte yalnızız. Tamam hadi diyelim ki bizim güneş sistemimizdeki tek yaşama el verişli gezegen bizimki. Yani bizim güneş sistemimizde tek yaşayan canlılar biziz. Peki ya şu ana kadar keşfedilen veya keşfedilmemiş güneş sistemleri?
Farkındaysanız her keşfedilen güneş sistemlerinde 1 veya daha fazla gezegen yaşamaya çok büyük oranla el verişli özelliklere sahip oluyor. Uzun lafın kısası, bana göre koskoca evrende yalnız değiliz, olamayız. Hani inanışları kenara bırakmıştık ya. Gelin bir de bilimin öne sürdüğü evrim teorisi ile olaya bakalım. Bildiğiniz gibi büyük patlama (big bang) oluyor, gezegenler oluşuyor ve milyonlarca yıl süren soğuma sürecinden sonra dünya yaşanır hale geliyor. Sonra bir şimşek suya düşüyor ve ilk tek hücre oluşuyor. Sonrası zaten iplik söküğü gibi. Tek hücre önce çok hücreye ve ardından da deniz canlılarına en son da karaya çıkan canlıya evrimleşiyor falan filan. Sizce de tek hücrenin oluşmasını sağlayan şimşek sadece dünyamızda mı çakıyorlar? Dedim ya milyarlarca gezegen var diye. Bazıları canlıların eriyeceği kadar sıcak veya soğuk, bazıları ise sadece okyanuslarla veya elmaslarla kaplı. Ama yaşama el verişli gezegenler? Sizce de dünyamızda oluşan tek hücre, yaşama el verişli diğer gezegenlerde oluşamaz mı? Ve ayrıca hatırlatmakta fayda gördüğüm bir konu var ki o da, dünyamız da var olduğunda okyanuslarla kaplıydı. Milyonlarca geçen yılın ardından sular çekilerek karalar oluştu. Şu anda okyanuslarla kaplı gezegenler de milyonlarca yılın ardından tıpkı dünyamız gibi yaşanbilir hale gelemez mi? Eğer bilime göre gideceksek kesinlikle gelecektir. Evrim her an her yerde var ve hala daha devam ediyor. Bildiğiniz gibi evrim ağacının son dalı insanlar değil. Yani ne zaman olduğunu bilemeyeceğim bir zaman diliminde insanlar da evrimleşecek. Yani demek istediğim şu. Bizden önce de diğer gezegende canlılar var oldular ve bizden sonra da var olacaklar. Biz her ne kadar kabullenmeyi tercih etmesek de ”evrim teorisi” buna inanmamızı gerektirir. Ancak bilim ve fizik farklı dallar olduğu için uzaylılar konusunda pek ortak nokta bulamıyorlar.
Peki diyelim ki uzaylılar var. Peki onlarla nasıl iletişim kurarız? Öncelikle sormak istediğim soru şu; iletişim kurmadığımızı nereden biliyoruz? Ya şu ana kadar birden fazla uzaylı ırkıyla iletişime geçtiysek? Eğer hala daha gerçekten iletişime geçemediysek, bunu şu yollarla yapabiliriz;
1. Uzay-Zaman dokusunda gerçekleşen çekim dalgaları. Bu dalgalar ilk olarak 2015 yılında keşfedildiğinde birçok fizikçi ortaya bazı teoriler atarak uzayın aslında zaman olabileceğini yani zamanda yolculuk yapılırsa uzayda da yapılabileceğini öne sürmüştü. Hâlâ daha bazı fizikçiler bunu araştıra dursun, bazı fizikçiler ise bu dalgaları uzaylılarla iletişim için kullanılabileceğini düşünüyorlar.
2. Bir teoriye göre uzaylılar bizden milyarlarca yıl ilerideler ve gelişen teknolojileri sayesinde evrendeki bazı maddelere hükmedebilirler. Bazı evrendeki maddeleri ışık hızına ulaştırabilir veya yavaşlatabilirler. İşte insanlar da bir maddeyi ışık hızına ulaştırabilirse bu maddeleri nesne haline getirip diğer galaksilere mesaj taşıyan bazı nesneler gönderebilirler.
3. Şu anki sahip olduğumuz teknolojide bile devasa çanak uydularımız var. Farklı farklı sinyaller gönderebilen bu uydularımız, birkaç yıla kalmaz daha da geliştirilir ise şayet uzaya radyo dalgalarından oluşan bazı mesajlar iletilebilir.
4. Yakın zamanda Mars’a kuracağımız insan klonisi sayesinde. Zira uzaylılar direkt olarak oradaki koloniye gelerek kendilerini gösterebilirler. Dünyaya neden gelmiyorlar diyebilirsiniz ancak belki de geldiler ama bundan bizim haberimiz yok? Hiç bunu düşündünüz mü?
5. Direkt olarak uzaylıların insan beynine gönderecekleri telepatik mesajlar. Bildiğiniz gibi ortalarda dolaşan bir iddiaya göre bütün insanların beyni aslında birbirine bağlı. İnsanoğlu evrimleştiğinde ve beynin tüm kapasitesini keşfettiğinde telepatik olarak birbirleriyle konuşabilecekler. Yani ben kendi beynimden direkt sizin beyninze mesaj gönderebileceğim. İşte uzaylılar da bu yöntemle bizlerle iletişim kurabilirler.
Evet, uzaylılar ve iletişim kurmaları konusunda düşüncelerim bunlar. Ayrıca uzaylıların var olduğuna dair bu kadar sızıntının yaşanması kesinlikle normal değil. Bence kesinlikle bir yerlerde birileri uzaylılarla iletişim kurmuş olmalı. Evrende yalnız değiliz sevgili MK okurları.