Bana öyle bir strateji oyunu söyleyin ki; Ordunuzdaki askerler, Orc’tan Ejderha’ya, Elf’den Cüce’ye birçok farklı türü içinde barındırsın. Ayrı ırklardan oluşan bu yaratıklar sizin komutanız altında savaşsın. Sizde hem bilek, hem de büyü gücünüzle onlara önderlik edin. Savaşları kazandıkça seviye atlayın, yol boyunca yeni itemler bulun. “Nedir bu oyun ?” diye soracak olursak, verilecek cevap belli; Tabi ki;“Heroes of Might and Magic”. Peki Heroes oyununda yapabildiğiniz her şeyi (belki de daha fazlasını) sıra tabanlı değil de gerçek zamanlı olarak sunan bir oyunun varlığından haberdar mıydınız? Warlords Battlecry 3; RTS’nin inceliklerini ve fantezi dünyasının güzelliklerini bir arada sunan, şahane bir oyun.
Serinin ilk oyununu hiç oynamadım. İkincisinin ise demosunu oynadım ve çok beğenmeme rağmen dönemin hareketli oyunlarına kendimi kaptırdığımdan pek ilgilenemedim. Üçüncüsünü ise bilgisayarıma kurduğumdan beri, “Warlords Battlecry” ismini daha önce duymamış olmaktan dolayı kendimden utandım. Benim gibi strateji ve fantezi oyunlarını seven birinin, bu iki tarzı çok başarılı biçimde harmanlayan nadir oyunlardan birisine karşı bu kadar ilgisiz olması ayıp doğrusu (kendimden utanıyorum).
16 farklı ırk, 28 sınıf ve 50 bölüm. Daha ne olsun kardeşim?!?
Neyse, “Warlords Battlecry 3” istisnasız bugüne kadar oynadığım en kapsamlı ve en büyük RTS oyunu. 16 farklı ırk ve 28 sınıf gibi, sadece “Role Play” oyunlarında karşılaşabileceğimiz kadar kapsamlı karakter seçeneği ilk darbeyi vuruyor insana. Oyuna başlamadan, ana karakterinizin yapısını nasıl olacağına iyi karar vermeniz gerekiyor. Çünkü ırk ve sınıf çeşitliliği, oyunun başında yaratacak olduğumuz karakterin özelliğini belirliyor. Irk ve sınıf seçimi sırasında yaratılan her kombinasyonun kendine has artıları ve eksileri var. Karakter yaratma ekranında bulunan; Strength, Dexterity, Intellegence ve Charisma özellikleri, seçtiğiniz ırk sayesinde otomatik olarak oluşuyor. Savaşlar kazandıkça ve bölümler geçtikçe sahip olacağınız skill puanları ile hem bunları arttırıyor hem de sınıfınıza özgü büyü ve kabiliyetleri kazanabiliyorsunuz. İlk başta kulağa karışık geliyor olabilir ancak menüler öyle güzel hazırlanmış ki, ne bir strateji oyuncusunu seçeneklere boğar yapıda, ne de fantezi bir oyuncusuna boş menü sunar yapıda.
Karakterimizi yaratıp oyuna başladığımızda, kocaman bir dünya haritası ile karşılaşıyor, antrenman amaçlı olarak küçük bir adayı keşfe çıkıyoruz. Sizlerinde fark edeceği gibi her bölüme, varsa daha önceki bölümlerden gelen askerlerimize yeni askerlerimizi de ekleyerek, orta çaplı bir ordu ile başlıyoruz. Senaryo modunda oynuyorsak, hikayenin gereği ya tüm düşmanları etkisiz hale getirmemiz yada zamana karşı yarışarak çeşitli görevleri yerine getirmemiz isteniyor. Geçtiğimiz her bölümün sonunda experience puanları aldığımız gibi dölüme başlamadan evvel bize vaat edilen para ödülünü de alıyoruz. Oyunun strateji kısmının, bildiğimiz ve alıştığımız RTS’lerden hiçbir farkı yok. Onlara artı olarak, her askerimizin tıpkı ana karakterimiz gibi savaştıkça level atlayabiliyor olmasını sayabiliriz. Yine her asker, level atladıkça güçleniyor, yeni kabiliyetler ve çeşitli rezistanslar kazanıyorlar. Üstelik bölüm sonunda hayatta kalan tüm askerleri bir sonraki bölüme taşıyabildiğimizden, bu üst rütbeli askerlerimiz ordu içerisinde çok önemli bir yer ediniyorlar.
Harita üzerinde şehre tıkladığımızda birkaç seçenekle karşılaşıyoruz. Listenin en üstünde, o haritayı araştırmamız veya savaşmamız yer alıyor. Diğer seçeneklerle şehrin tavernasından kendimize paralı asker bakabilir yada demirciden kendimize yeni silahlar, itemler alabiliriz. Haritaların en ince detaylarına kadar araştıranlardansanız? Nadir bulunan itemlerin fazla ve gereksiz olanlarını satarak hem fazla para kazanabilir, hem de yeni silahlar, askerler alabilirsiniz. “Bir oyunu iyi yapan ayrıntılarıdır” cümlesi tam bu oyuna göre desem abartmış olmam sanırım. Seçtiğimiz farklı ırkların, farklı binalar ve askerler üretebilmesi gayet normal elbette. Bu oyunda ise daha da ileri gidilerek seçilen ırka göre, senaryo modunda dahi, oyun içindeki olaylar, sandıklardan çıkan itemler ve düşmanlar değişiklik gösteriyor. Asker üretmede veya upgrade etmede kullanacağımız kaynakları her zamanki gibi madenlerden temin ediyoruz. Ancak alışılagelmiş strateji oyunlarındaki gibi görevliler atayarak değil. Tıpkı “Heroes” oyunlarında olduğu gibi ana karakterimizi madene gönderip ele geçiriyoruz ve o maden sürekli bize kaynak sağlıyor. Haritadaki madenleri elinde tutabilen taraf büyük üstünlük sağlıyor elbette. Şehrimizden epey uzakta olan madenleri ise boş bırakmamak ve yeterli asker bırakmak gerekiyor çünkü düşmanlar madenlerimizi almak için aç kurtlar gibi düzenli olarak saldırıyorlar.
2D ölmedi kalbimizde yaşıyor…
RTS oyunlarında grafik aranmaz (ya da ben aramıyorum). Warlords’un grafiklerinin 2 boyutlu olan kısmına kötü demek mümkün değil. Binalar, araziler gayet detaylı fakat maalesef ki 3 boyutlu çizilmiş askerlerin detayları düşük tutulmuş. Çok kötü olmasa da genel grafik seviyesini düşürüyor. Özellikle hero’ların 16 farklı ırkı olmasına rağmen, yarısından az sayıda modellemesi var. Oyunu iki ayrı karakterle oynasanız da aslında aynı 3 boyutlu modeli kontrol ettiğinizi fark edebilirsiniz. Benzer durum binalar için de geçerli. Bazı ırkların binaları birbirlerinin sadece renk değiştirmiş halleri. Bunlar gibi bir iki ufak hata haricinde grafiklerin genel yapısı ortalamanın üzerinde denilebilir. Sesler de tıpkı grafiklerde olduğu gibi karışık bir durum söz konusu. Şöyle ki; genel olarak tüm sesler güzel olmasına rağmen, bazı farklı ırkların seslendirmeleri birbirinin aynısı. Müzikler ise vasat üstü denilebilir. Anlayacağınız üzere oyunun teknik yapısı çok başarılı değil. Fakat bu olay, oyunun iyi olmasını asla engellemiyor. Özellikle yapay zeka, yüksek zorluk seviyelerinde saç baş yolduracak kadar insanı zorluyor.
Senaryo haricindeki oyun modları çeşitlilik konusunda epey başarılı. Skirmish modunda; ister oyun içi haritaları, ister rasgele ve o anda üretilmiş haritaları, istersek de kendimizin yaratacağı haritalarda savaşabiliyoruz. Her RTS’de olduğu gibi başarılı bir multiplayer modu da bizleri bekliyor. Bol karakter seçeneği, kapsamlı oyun yapısı, ve oldukça uzun oynanabilirlik süresi ile ”Warlords Battlecry 3” çok iyi bir portre çiziyor. RTS ve fantezi tarzını sevenlerin asla kaçırmaması gereken bir oyun.