Wii Sports

Nintendo’nun yeni nesil konsolunu tanıtmaya başladığı günlerden bu yana belki
de en çok göz önünde olan oyunların başında Wii Sports yer alıyordu. E3
fuarlarında yapılan gösterilerden Reggie ile Miyamoto’nun yaptığı tenis maçına
kadar Wii’nin bütün özelliklerini ortaya koymak için seçilen bu oyun gerçekten
de inanılmazdı. Konsolun kendi özelliği olan Mii’lerimizi yaratarak oyunu
oynuyorduk ve zaman geçtikçe Wii ile Wii Sports iyiden iyiye özdeşleşmeye
başladı. Ve en nihayetinde Nintendo, Wii Sports’un konsol ile birlikte
geleceğini açıklayarak aralarındaki ilişkiyi resmileştirdi. Bu beraberliğin ne
kadar süper bir şey olduğunu görmek hiç de zor değil. Nintendo böylelikle
SNES’den bu yana ilk kez bir konsolunun yanına oyun da koymuş oldu. Yalnız, Wii
Sports’un alelade bir oyun olmadığından hemen söz edelim. Wii Sports, gerçekten
de Wii’nin en iyi oyunlarından biri olarak, konsolla birlikte gelmiş olmasaydı
bile para verip alınabilecek kadar kaliteli bir oyun.

Aslında düşünüldüğünde konsolu alan herkesin bu oyuna sahip olduğunu bilmek bu
inceleme yazısını biraz gereksizleştirebiliyor. Zira ne kadar iyi veya kötü,
gerekli veya gereksiz olmasından ziyade en nihayetinde bir tane oyununuz var;
seçme şansınız ise yok. Fakat incelememiş olmayalım, bizim de fikrimiz bulunsun
diyerekten bu inceleme yazısını hazırlamış bulunuyoruz. Bu da demek oluyor ki
artık Wii yazılarıyla da karşınızda olmaya başlıyoruz.

Tenis ve Beysbol

Bilindiği üzere oyunun içeriğinde beş farklı spor bulunuyor. Bunlar tenis,
bowling, beysbol, boks ve golf. Oyuna başladığınız anda karşınıza gelen ekranda
hangi sporu oynamak istediğinizi seçebiliyorsunuz. Wii arabirimi içerisindeki
Mii kanalında yarattığınız Mii’lerinizi bütün bu oyunlar içerisinde
kullanabiliyorsunuz ve oynadığınız oyunlarda kullandığınız karaktere göre kayıt
dosyaları ayrı ayrı tutuluyor, kazanılan puanlar buna göre sınıflandırılıyor.
İstediğiniz sporu seçtikten sonra gelen karakter seçim ekranında işte bu
Mii’lerinizden birini seçebiliyorsunuz. Daha sonrasındaysa oyunlara giriş
yapıyorsunuz. Her oyunun kendine göre bir standardı ve oynanış dinamiği var.
Dahası bunların tamamında uzmanlaşmak çok da kolay değil. Teker teker bu
sporları şimdi inceleyelim.

Oyunun ana mönüsündeki sırayı takip ederek bütün oyunlara baktığımızda ilk
olarak tenisi görüyoruz. Tenis oyunu, Wii piyasaya çıkmadan önce yapılan
gösterilerde en çok kullanılan oyunların başında geliyordu. Basitliği ve
dünyadaki bilinirliği açısından bu sporu icra etmek de çok kolay. Sadece Remote
kontrolörü kullanıyoruz ve kolumuzu sağa sola sallayıp duruyoruz. Bunun yanında
sporun gereği olarak forehand ve backhand vuruşlarımızı topun geldiği tarafa
göre yapmamız gerekiyor. Karakterimiz üzerinde doğrudan bir kontrolümüz yok, bu
yüzden Mii’miz top ne tarafa doğru geliyorsa oraya koşuyor ve biz de uygun
pozisyona geldikten sonra zamanlamamıza göre kolumuzu sallayarak topa vurmuş
oluyoruz. Buna göre erken vurduğunuzda top içe, zamanında vurduğunuzda düz, geç
vurduğunuzda ise dışa yöneliyor. Normal vuruş gerçekleştirmek için Remote’un üst
yüzü yukarı bakacak şekilde tutmamız gerekiyor. Ne kadar hızlı savurmanıza bağlı
olarak da vuruşunuzun sertliği değişiyor. Ne tarafa döndürüp salladığınıza göre
de vuruşunuz dört bir tarafa doğru falso kazanıyor, bunun sonucunda daha hızlı
gidiyor veya sağa sola dönerek ilerliyor. Tenis, Wii Sports’un en göz önünde
olan oyunu ve fazlasıyla başarılı bir yapım. Kontrollerdeki ufak detayları
kaptıktan ve istediğiniz vuruşları yapmayı öğrendikten sonra daha çok zevk
almaya başlıyorsunuz.Beysbolda ise olaylar karşılıklı iki takımın maçına sahne oluyor. Öncelikle
kendinizi vurucu pozisyonunda buluyorsunuz ve sahanın başlangıç noktasında
kontrol ettiğiniz kahramanı arkasından görüyorsunuz. Topun geliş doğrultusu bu
noktada çok fark etmiyor; olay sizin zamanlamanızla doğru orantılı. Tıpkı
teniste olduğu gibi burada da vuruşunuzu gerçekleştirdiğiniz an topun gideceği
yönü belirliyor. Yalnız işin bu kısmı haliyle tenistekinden çok daha zor.
Atıcıdan top geldikten sonra vuruşunuzu gerçekleştirdiğinizde sporun kuralları
devreye giriyor ve topun uzaklığına bağlı olarak karşı takımdaki oyuncular topu
sıradaki noktaya ulaştırmaya çalışıyorlar. Topun vurulduğu mesafeye bağlı olarak
topun yere düşüp rakipler tarafından kontrol altına alınmasından sonra geçen
süreye göre hareket ediyoruz. Eğer mesafe kısaysa bir, uzunsa iki nokta
ilerliyorsunuz ve buna göre oyuncunuza sahanın tamamını dolaştırdığınızda bir
puan kazanıyorsunuz. Atıcı pozisyonunda ise durum biraz daha farklı ve detaylı.
A ve B tuşlarına basmanız topun hızlı veya falsolu gideceğini belirliyor. Bu
kısım biraz sıkıcı. İstediğiniz atışı yapmak çok kolay değil ve kolunuzu bu
nedenle sert sallayınca sakatlık çıkarmak oldukça müsait.

Boks, Golf ve Bowling

Boks oyunu Wii Sports’da Nunchuk’un kullanıldığı tek spor. Burada yaptığınızsa
boşluğa yumruklar savurmaktan ibaret. Kolay gibi görünmesinin aksine aslında
diğer sporların yanında uzmanlaşması en zor oyunu bu oluşturuyor. Vuruşları
nasıl yaptığınızı bilmeniz önemli. Genel olarak gerçekte nasıl vuruş yapılıyorsa
sizin de ona göre bir aktivite içerisinde bulunmanız gerekiyor. Aparkat ve
böbreğe doğru vuruşların çok daha etkili olduğunu söyleyeyim, fakat böylesi
vuruşlardan sonra toparlanmanız çok da kısa sürmüyor ve ıskalamanız durumunda
çok savunmasız yakalanabiliyorsunuz. Olay gard almaya geldiğindeyse güzel
detaylar ortaya çıkıyor. Nunchuk ve Remote’u birbirine yaklaştırdığınızda
savunmaya çekiliyorsunuz ve karşınızdakinin yaptığı ataklar eldivenlerinize
isabet ediyor, dolayısıyla etkisiz oluyorlar. Sağa sola eğilerek yumruklardan
sıyrılabiliyorsunuz ve rakibinizi böyle bir pozisyonda yakaladığınızda boşta
kalan tarafına vurarak sendelemesine sebep olabiliyorsunuz. Boks oyununun Remote
ve Nunchuk ikilisini iyi kullanıyor. Yalnız, tek kişi oynamaktansa iki kişiyle
çok daha zevkli olacağı da bir gerçek.

Wii Sports’un tek Remote ile dört kişiye kadar oynanabildiği iki oyundan biri
golf. Bu oyun içerisinde dokuz farklı saha bulunuyor ve isterseniz oyunun
başında oynamak istediğiniz zorluğa göre üçerli gruplanan sahaları seçebiliyor,
isterseniz bunların tamamını sıradan geçebiliyorsunuz. Golfte uygun bir duruşa
ihtiyacınız olduğu için diğerlerinden ziyade en azından bunu ayakta oynamanız,
performansınızı gerçekten de etkilediği için şiddetle önerilir. Çünkü gerçekten
de vuruşlarınızın hızını bu duruşunuz belirliyor. Hafif belinizi büküp
ellerinizle de Remote’u kavrayıp vuruşunuzu böyle yapmanız en uygun vuruşu
yapabilmeniz için önemli. Bununla da yetmiyor, başlangıçta sopayı başınızın
üzerine kaldırmalı, sonrasında da hızını iyi belirlemelisiniz. Ekrandaki harita
üzerinde topun nereye gidebileceği dört farklı nokta ile belirlenmiş durumda. Bu
noktalar, aynı zamanda vuruş sertliğinizi belirliyor. Topun başına geçtiğinizde
öncelikle sopayı savurarak topun ne kadar uzağa gidebileceği konusunda birkaç
vuruşluk antrenmanlar yapmalısınız, daha sonrasında A’ya basarak topa
odaklanıyorsunuz ve topu gönderiyorsunuz. Rüzgarın hızı, çimin durumu ve yerin
eğimi gibi konuları göz önüne almalısınız. En azından tek Remote ile birden
fazla kişinin oynayabiliyor olması nedeniyle eğlence seviyesi daha
yükselebiliyor. Gayet kaliteli bir oyun, tenisten sonraki favorim.Bowling de birden fazla kişiyle oynanabilecek oyunlardan birisi. Onun dışında
her şey bildiğiniz bowling. Bunda da topu istediğiniz gibi gönderebilmek için
belli bir ritüeli uygulamanız lazım. Öncelikle Remote’u hafif havaya kaldırıp
pozisyon almanız lazım. B’ye bastığınız anda kahramanımız hareketlenmeye
başlıyor, siz de bu esnada parmağınız tuşa basılıyken kolunuzu geri çekip ileri
savurmalı ve topu elinizden çıkarmak için de parmağınızı tuştan çekmelisiniz. Ne
kadar hızlı attığınıza bağlı olarak top sert bir şekilde ilerliyor. Ayrıca topa
falso kazandırmak da burada çok önemli. İnce vuruşları görebilmek için böylesi
veya düz vuruşlara ihtiyaç duyabiliyorsunuz. Vuruş öncesinde A’ya basarak
atacağınız doğrultuyu değiştirme imkanınız da var ve bu haliyle önemli. Güzel
bir oyun olarak grup aktivitesi olabilmesi açısından birden fazla kişiyle
gerçekten de eğlenceli, ama tek kişi oynamak istediğinizde mini oyunları dışında
çok tat vermiyor.

Wii ve Sports

Oyunları oynadıktan sonra her şey kuru kuruya bitmiş olmuyor tabii ki. En sonda,
bütün bir oyun boyunca gösterdiğiniz performansa bağlı olarak bir tecrübe puanı
kazanıyorsunuz ve bunun sonucunda sonraki oyunlarda karşınıza çıkan rakiplerin
zorluğunda değişim meydana geliyor. Oyunlardan kazandığınız puanlar ise bir
grafik ekranına dökülüyor ve buna göre ilerleyişinizi görme imkanına
kavuşuyorsunuz. Wii Sports, her oyun için 1000 puan seviyesini pro olarak
belirlemiş. Bu seviyeyi geçmek hayli zor. Kazandığınız şeyler ise oyunlarda
kullandığınız gereçlerin görüntüsünün cafcaflanmasından başka bir şey değil.
Örneğin bowling’de topun üzerinde parlak yıldızlar ortaya çıkıyor. Ama en
azından daha zorlu rakiplerle karşılaştığınız için bütün oyunlarda pro seviyeye
gelmek gerekli gibi bir şey.

Ana mönü üzerinde sporların dışında iki farklı seçenek daha var. Bunların biri
antrenman, diğeri de fitness bölümü. Antrenmanda, adı üzerinde her bir sporu
oynayarak olayı tek başınıza gerçekleştirmeye çalışıyorsunuz. Burası aslında
mini oyunların toplandığı güzel bir yer. Örneğin teniste karşıdan üzerinize
sürekli toplar gelirken siz de uygun biçimde hepsini karşılamalısınız.
Bowling’de ise sırayla zor pozisyonlarda dizilmiş lobutları devirmeniz
gerekiyor. Her bir sporun buna uygun olarak, güya zorluk seviyesine göre
dizilmiş üçer farklı oyunu bulunuyor ve sıradakini açtırabilmek için bir
öncekinde en azından bronz madalya kazanmanız lazım. Zorlaşarak gelen oyunlar
arasında tenis topunu belirlenen dar bölge arasından geçirmeye çalıştığınız oyun
benim favorim. Fitness kısmında ise her gün sadece bir defa boy
gösterebiliyorsunuz. Burada karşınıza rasgele üç tane oyun geliyor ve her
birinde sizden isteneni yerine getirmeniz gerekiyor. Bunun sonucunda ise, tıpkı
Kawashima’s Brain Age’de olduğu gibi belli bir puan kazanıyorsunuz ve
kazandığınız bu puanlar birikerek, günbegün oluşturulan bir grafikle size
sunuluyor. Böylece beden yaşınız da test edilmiş oluyor ve reflekslerinizin,
hızınızın ve dayanıklılığınızın ne kadar iyi olduğu test edilmiş oluyor.

Wii Sports konsolla birlikte geldiği için kullanıcıların muhtemelen ilk olarak
tanıştıkları oyun. İşte sırf bu nedenle de hem konsolun, hem de kontrolörlerin
tüm imkanlarını göz önüne sermesi kazım. Wii Sports bu işi fazlasıyla yerine
getiriyor. Grafikleri fazla iddialı değil, fakat bu oyundan da bu kıstasta bir
efsane yaratılmasının beklenemeyeceği aşikar. Mii’lerin kullanımları gayet hoş,
onun dışında çevrede olup biten görüntüler fazlasıyla güzel. Sesler de yine üst
düzey değil, ama isteneni vermeyi başarıyor. Wii Sports, konsolla birlikte gelip
gelmemesi hiç önemli olmayan, oldukça kaliteli bir oyun. En azından her gün bir
veya iki saat zevkle oynanmayı hak ediyor.

Exit mobile version