Yaga incelemesi ile karşınızdayız. Slav ve İskandinav mitolojisiyle bezeli rol yapma oyunları son yıllarda oldukça popüler. Fantezi taktiksel rol yapma oyunu The Banner Saga gibi büyük kitlelere ulaşan oyunlar ile bu mitolojiye olan ilgi biraz daha arttı. Yaga da Slav mitolojisini kendine tema olarak alıyor. Ancak eğlenceli anlatım şekli, her oynanışta değişen hikayesi ile Yaga benzerlerinden ayrılmayı başarıyor. Oyunun aksiyon tarafı için ise aynı olumlu eleştiriyi yapmak pek de mümkün olmuyor. Şimdi birlikte bağımsız Rumen geliştirici Breadcrumbs Interactive‘in geliştirdiği Yaga’ya bir göz atalım.
Yaga İnceleme
Kötü şansın yakasını bir türlü bırakmadığı tek kollu demirci Ivan’ı kontrol ettiğimiz Yaga, adeta masal kitaplarından fırlayan bir açılışla bizi karşılıyor. Yani masal kitapları dediysek lafın gelişi değil. Yaga gerçekten bir masal kitabını ya da bir çizgi filmi andıran hikaye anlatımıyla adeta bir animasyon gibi başlıyor. Tam olarak kralların, cadıların, kötü ruhların, konuşan ağaçların, tılsımların olduğu bir dünyadan bahsediyorum. Karakterimizi tanıtırken kötü şansın peşini bırakmadığı Ivan demiştim. Lafın gelişi değil tek kollu demirci Ivan, gerçekten de kötü şansın daha doğrusu lanetin etkisi altında. Bu yüzden ninesi ile birlikte yaşadığı köyünden de kovuluyor. Çar, Ivan’ın üzerindeki lanetin köyü yıkıma uğratacağını düşünerek kıçına tekmeyi basıyor ve onu köyden sepetliyor. Tek şartla Ivan köye geri dönebilecektir. Ivan, Baba Yaga’dan yardım alıp üzerindeki lanetten kurtulmalıdır. Ancak Baba Yaga’ya ulaşmak o kadar da kolay olmayacaktır.
Yaga rol yapma öğeleri ile hack and slash türünü aynı potada eritmeye çalışan bir oyun. Oyunda etkileşime gireceğiniz karakter sayısı oldukça yüksek. Yaga’nın keşfetmeye açık haritasında karşılaştığımız bu karakterlerden çeşitli görevler de alabiliyoruz. Karakterlerle iletişim kurduğumuzda diyalog seçenekleri ile karşılaşıyoruz. Bir karaktere kötü davranmak, iyi davranmak, politik bir cevap vermek, yalan söylemek ya da bir ürün, eşya için pazarlık etmek tamamen sizin elinizde. Bu da diyalogları ve hikaye ilerleyişini daha canlı ve eğlenceli bir hale getirmiş. Burada az da olsa bir RPG “sosundan” bahsedebiliriz.
Oyunun rol yapma kısmının en çok hissedildiği yer ise karakter gelişimi, silah çeşitler ve tılsım dinamiği. Tek kollu Ivan’ın silah olarak kullanabileceği fırlatıldığında geri gelen bir çekici bulunuyor. Ancak bu durum savaşlarda Ivan için bir dezavantaj yaratmıyor. Ivan tek kollu olmasını koluna taktığı protez araç gereçler sayesinde avantaja çevirebiliyor. Örneğin protez kol olarak taktığımız kemente benzer bir aleti daha hızlı ilerlemek için ya da düşmanlara uzak mesafe saldırısı yapmak için kullanabiliyoruz. Çeşitli tılsımlı silahlar ile karakterimizin vuruş gücünü artırabiliyoruz. Düşman üzerinde ek hasar veren, sersemleten anlık şok geçirmelerini sağlayan tılsımlar da oyunun aksiyon kısmına çeşitlilik getiriyor.
Özellikle kalabalık halde gelen düşmanlar savaşlarda sizi oldukça zorlayabiliyor. Ancak her ne kadar silah çeşitliliği, alana vuran yıldırımlar gibi çeşitli tılsımlarla oyunun dövüş kısmında belirli bir çeşitlilik getirilmiş olsa da, vuruş hissi çok zayıf olduğu için oyunun aksiyonundan çok fazla zevk alamıyorsunuz. Bunda hem karakterimiz Ivan’ın hem de düşmanların animasyonlarının çok sıradan ve kütük gibi görünmesinin de rolü büyük. Farklı stratejiler uygulamadıkça alt etmenin oldukça zor olduğu boss savaşları oyunun göze çarpan iyi yönlerinden. Siz siz olun karakterinizi yeterince geliştirmeden bir Boss ile kapışmaya kalkmayın.
Yaga‘nın rastgele oluşan haritasının keşfetmeye açık olduğunu söyleyebilirim. Korunaklı ormanından ayrılıp tekinsiz ormanlara dalan Ivan’ı gideceğiniz yönün tam tersine götürdüğünüzde genelde işinize yarayacak değerli bir eşyayla ödüllendiriliyorsunuz. Bu eşyaları bir silah üretmek için, ya da takas malzemesi olarak da kullanabiliyorsunuz. Bir oyuncu dışı karakter için görev yaparak para biriktirebiliyor ya da görev için gittiğiniz yerlerde yeni eşyalar keşfedebiliyorsunuz. Mesela bir çiftçinin kaybolan sihirli koyununu bulmak size hiç ummadığınız şeyler kazandırabilir. Bu tarz mini görevler oyunun hikaye anlatımının da çeşitlenmesine yardımcı olmuş. Yaga‘nın temel mantığı risk=ödül denklemi ile çalıştığı için daha riskli görevlerin de daha büyük ödülleri olabiliyor.
Yaga’nın en özgün yanlarından biri Ivan’ın kaderini tamamen sizin belirliyor olmanız. Hikaye ilerleyişinde ve tanıştığınız karakterler ile gerçekleştirdiğiniz diyaloglarda yaptığınız seçimler hikaye ilerleyişine etki ediyor. Ivan’ın gaddar, mülayim ya da barışçıl bir hayat seçip seçmeyeceği size bırakılıyor. Bu da oyunun tekrar oynanabilirliğini oldukça arttırıyor. Sık sık kullanılan kara mizah öğleriyle gülümseten anlarıyla Yaga’nın hikaye anlatımının eğlenceli olduğunu söyleyebilirim. Masalsı dünya oldukça ilgi çekiyor. Ancak özellikle aksiyon kısmındaki temel eksiklikler de göze batıyor. Yine de Yaga düşük fiyatıyla ve Türkçe dil desteğiyle farklılık arayan oyuncular için denenmesi gereken bir yapım olarak öne çıkıyor.