Bir berber, bir berbere
Kader mi bilmiyoruz ama bu tür oyunları tanıtmak hep bize nasip olmuştur. Önce Pharaoh, Cleopatra sonra Zeus ve şimdi de Poseidon. Fakat gerçeği söylemek gerekirse halimizden hiç de şikayetçi olduğumuz söylenemez. Çünkü bu oyunlar hepsi tür olarak aynı olmalarına karşın atmosfer ve epik yapı olarak birbirinden çok farklı ve bu farklılığı konusunu yansıtabilmiş oyunlardı. Biri oynanış mı dedi? O halde Hepsinin aynı kullanım mantığına ve ikon sistemine dayandığını ve oyuncuların rahatça istediği birime ulaşabildiklerini söyleyebiliriz.
Daha derine inmek gerekirse hepsi kaliteli grafiklere sahip oyunlardı. Sanırız ne demek istediğimizi anlamışsınızdır. Tabii şu anda bu türün babası olan Cheasar’ı anmadan edemeyeceğiz. Çünkü böyle kaliteli oyunların fikir babası ve en kaliteli örneği bu oyundur. Zamanında onun da başında saatlerimizi harcamıştık. Neyse biz oyunumuza dönelim en iyisi. Zeus ve Poseidon ‘un kimler olduğunu bilmeyeniniz yoktur herhalde. Bu iki arkadaşımızda Antik Yunan’ın ulu tanrılarındandır. Zeus daha sonra bir oyuna isim babası oldu. Bu oyunda antik yunan şehriyle uğraşıyor ve çeşitli mitolojik yaratıklarla baş etmeye çalışıyorduk. Gerçekten kaliteli bir oyundu. Görevleri bayağı başarılı ve şimdiye kadar hiçbir oyunda görmediğimiz bir fikri hayata geçirmişti. Oyun esnasında çeşitli kahramanların yardımlarına ihtiyacımız olabiliyor ve yardım isteyebiliyorduk. Tabii klasik fikirler de yok değildi. Örneğin bu tür oyunların hepsinde olan tanrı yalakalığı rolümüzü yine sürdürüyorduk. Bana kalırsa artık bu işe farklı bir yorum getirseler fena olmaz.. Cheasar’dan beri bu olay, kendini tekrar eden bir yapıya büründü. Hep tanrıların yanında olacağımıza biraz da onların karşısında oynasak fena mı olurdu?
Şimdi yazımızı buraya kadar büyük bir sabırla takip edebilmiş okurlarımız sizden hemen Impressions firmasını mail yağmuruna tutmanızı istiyoruz. Artık biri bizi duysun ve bu klasik yapıyı değiştirsinler. Sırf güzel şehrimize görüntüyü kurtarmak için yapmadığımız ve ismini açıklamaktan kaçındığımız bir tanrı malum bir oyunda Nili taşırmıştı. Biraz da biz tanrılardan bir şeyler isteyelim ve yapmazlarsa onlara dünyanın kaç bucak olduğunu gösterebilelim… Neyse tamam sakinleşmemiz lazım. Şimdi nerede kalmıştım hı tamam. Poseidon, Zeus’un ek görev paketi. Ama bir görev paketinden beklenenleri verebilmiş mi göreceğiz.
Bre birader gel beraber…..
Poseidon’da, Zeus’tan farklı olarak Atlantis şehriyle uğraşmak zorundayız. Oha ne alaka diyen okurlarımız için belirtelim. Poseidon Antik Yunan’da deniz tanrısı ve Atlantis ise denizin dibine gömüldüğü varsayılan eski bir şehirdir. Doğal olarak oyunda da bu sona değinilmeden edilmemiş. Oynayınca göreceksiniz. Ayrıca Poseidon’da Tanrı Zeus en büyük düşmanlarımız arasında. Tabii bizim de ona karşı yeni tanrılarımız var. Örneğin portakal tanrıçası Hera. Hera oyundaki en yararlı tanrılardan birisi. Bir de Atlas var elbette.
Oyunumuz 6 campaign’den oluşuyor. Zeus’u oynayanların da görebileceği gibi Poseidon fazla bir yenilikle karşımıza çıkmıyor. Bir kaç yeni mineral (Orichalc kristalleri ve yeni bir mermer) ve gıda maddesi olarak kullanabileceğimiz inek ve portakal ağaçlarıyla bizleri kandırmaya çalışmışlar. Tabii bir de Scienceler var. Bir kaç yeni bina da eklenmiş ama bunlar bir görev paketinden beklenecek düzeyde yenilikler sayılmaz.
Şimdi oynanışa bir göz atalım. Bu konuda da pek bir yenilik getirilmemiş. Yani şehrin güzelliklerini bir yerde toplamamanız gerekiyor. Demek istediğim yer tasarrufunda bulunmak için bir yere sadece halkı yerleştirip bu yeri yollarla gözünüz gibi bakıp estetik açıdan geliştirdiğiniz ana şehrinize bağlamak hiç işinize yaramayacaktır. Bu yöntem hem popülasyonunuzu hem de halkınızın refah ve mutluluğunu etkileyecektir. Onun için binalarınızın arasına birer grup (burada bahsettiğim gruplar 8’in üstünde olmalı yoksa yeterli popülasyana ulaşmanız biraz zor olacaktır) ev yerleştirip etrafına da bahçe ve heykeller dikmeli, halkınızı mutlu ve sağlıklı olarak yaşatmalısınız. Sağlıklı olmaları için hastane ve tanrılara muhtaçsınız. Ayrıca hemen oyunun tamamında tanrılar işinize karışmaktadırlar ve onları hoş tutmanız gerekmektedir. Tanrıların gözüne girmek için heykellerini yapmalı ve şenlikler düzenlemelisiniz. Tabii daha ilerilerde sadece tanrıların heykellerinin size yetmediğini ve daha büyük yapılar yapmanız gerektiğini ve bunun için daha çok yere ihtiyaç duyduğunuzu göreceksiniz).
Grafikler Zeus’da olduğu gibi şirin ve ayrıntılı olarak tasarlanmış. Oyunun ileri aşamalarında oluşturduğunuz şehrin güzelliği karşısında dilinizi yutabilirsiniz. Şimdi de müzikler. Ya bu oyunun Zeus olmadığından şüphe edeceğim neredeyse. Yeni bölümlerde olmasa sadece ismini değiştirmişler diyecektim.
Müzikleri de aynı. Ama yine Zeus’unkiler iyi olduğundan buradan da yırtıyor. Seslendirmeler ise yerli yerinde kullanılmış ve tam olarak sahibini yansıtıyor.
Impression’a mail atalım demiş.
Daha önceki yazılarımızı okuyanlar bir oyunda aradığımız en önemli özelliğin atmosfer olduğunu bilirler. Yani bizim için grafik oynanış şekli falan pek önem taşımaz, bir düğmeye bir kaç salise erken veya geç ulaşmak veya bir kere fazla tıklamak pek önemli değildir. Önemli olan oyunun atmosferi ve insanı bu dünyadan ne kadar koparabildiğidir. Poseidon ise bunu yeterince başarmış ve oynanmayı hak etmiştir. O kadar…